Danıştay İDDK: Görevde yükselme yönetmeliğinde 'muğlak ve subjektif' kriter olamaz

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, MEB'in şef ve koruma ve güvenlik şefi kadrosu için "Bakanlık teşkilatının yardımcı hizmetler sınıfı dışındaki kadrolarında görev yapmış olmak" şeklindeki düzenlemesini hukuka uygun buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 26 Aralık 2021 14:26, Son Güncelleme : 23 Aralık 2021 12:27
Danıştay İDDK: Görevde yükselme yönetmeliğinde 'muğlak ve subjektif' kriter olamaz

Danıştay 2. Dairesince, kurum içi hiyerarşi, liyakat ve kariyer ilkeleri göz önünde bulundurularak, Bakanlık teşkilatının yardımcı hizmetler sınıfında yer alan kadroları görevde yükselme sınavı kapsamı dışında bırakmasına ilişkin düzenlemede, üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İDDK ise bu kararı bozmuştur. Çünkü, "mevcut haliyle muğlak ve subjektif değerlendirmelere yol açabilecek nitelikte olan dava konusu düzenlemenin; şef ve koruma ve güvenlik şefi kadroları için görevde yükselme yazılı sınavı başvuru şartlarının uygulamasında karışıklığa ve belirsizliğe neden olacağı anlaşılmaktadır."

NOT: MEB 13/01/2018 tarih ve 30300 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişikliğe gitmiş, "Yardımcı hizmetler sınıfı dışındaki kadrolarda görev yapıyor olmak." haline getirilmiştir.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

ESAS NO: 2019/3475

KARAR NO: 2021/249

KARAR TARİHİ: 11.02.2021

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : . Birliği Sendikası

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı

VEKİLİ: Hukuk Müşaviri .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay İkinci Dairesinin 23/10/2019 tarih ve E:2016/1434, K:2019/5467 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

12/10/2013 tarih ve 28793 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendine, 13/01/2016 tarih ve 29592 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesi ile eklenen (3) numaralı alt bendin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 23/10/2019 tarih ve E:2016/1434, K:2019/5467 sayılı kararıyla;

İdarelerin, normlar hiyerarşisine aykırı olmayacak şekilde, hizmette etkinliğin sağlanması için gerekli önlemleri alma, bu kapsamda mevzuat değişikliği yapma hususunda takdir yetkisine sahip olduğu, kamu hizmetlerinin hangi koşullar altında ve nasıl yürütüleceğini önceden saptamak her zaman mümkün olmadığı için, gelişen durumlara ayak uydurmak ve ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla, düzenleyici işlemler üzerinde gerekli değişiklikleri yapma hususunda idarelerin takdir yetkisinin bulunduğu,

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun, Devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul ettiği ve memurlara sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme istemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngördüğü, bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramının yattığı, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçeceği,

Görevde yükselme usul ve esaslarının, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik ve bu Yönetmeliğe dayanılarak yürürlüğe konulan kurum yönetmelikleri ile düzenlenmesindeki amacın personelin, önceden belirlenmiş somut ve objektif kurallara göre hangi kadro ve pozisyonlar için görevde yükselmeye tabi olduğunu, bu kadro ve pozisyonlar için hangi koşulların arandığını bilmesini ve buna göre kendisini hazırlamasını sağlamak olduğu,

Kamu hizmetinin etkin ve verimli şekilde yürütülebilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü olan idarelere, memurların üst görevlere yükselmesini belirli koşullara bağlama konusunda, üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olmamak üzere takdir yetkisi tanındığı anlaşılmakla; idarenin, görevde yükselmeye tabi hizmet grupları kapsamında "Yönetim hizmetleri grubunda" yer alan şef ve koruma ve güvenlik şefi kadrosuna atanabilmeleri için, kurum içi hiyerarşi, liyakat ve kariyer ilkeleri göz önünde bulundurularak, Bakanlık teşkilatının yardımcı hizmetler sınıfında yer alan kadroları görevde yükselme sınavı kapsamı dışında bırakmasına ilişkin düzenlemede, üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, usul yönünden; dava devam ederken dava konusu edilen hükmün değiştiği, bu durumun, "yeni düzenlemede dava konusu ibare korunduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle göz ardı edildiği, oysa ki yeni düzenlemenin farklı niteliği ve hukuki sonuçları olduğu, bu itibarla hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiği,

Esas yönünden; yönetmelik hükmüyle, kaynağını ve dayanağını oluşturan kanun ve çerçeve yönetmelikte yer almayan bir hususta yardımcı hizmetler sınıfı kadrolarında bulunanlar yönünden hakkı daraltıcı mahiyette hüküm tesis edildiği, şef ve koruma ve güvenlik şefi kadroları yönünden söz konusu kadrolara atanmak üzere başvuruda bulunabilecek kadroların kısıtlanmasının, kariyer ve liyakat ilkesine ve Yönetmeliğin amacına aykırı olduğu,

Görevde yükselme suretiyle atama yapılacak şef ve koruma ve güvenlik şefi kadroları için aranan diğer özel şartlardan bağımsız olarak değerlendirildiğinde daha önce yardımcı hizmetler sınıfında çalışmış olmanın bu kadrolara atamaya engel bir hüküm olduğu şekilde anlaşılabileceği gibi, söz konusu ibare diğer özel şartlarla birlikte değerlendirildiğinde ise yardımcı hizmetler sınıfı kadrosu personeli dışında kalan tüm personelin görevde yükselme sınavına katılabilecek iken sadece yardımcı hizmetler sınıfı kadrosunda çalışan personelin sınava giremeyeceği şeklinde anlaşılabilmesinin mümkün olduğu,

Uluslararası Çalışma Örgütünün 111 No.lu Ayırımcılık (İş ve Meslek) Sözleşmesi'ne ve Avrupa Sosyal Şartı'na aykırılık taşıdığı; getirilen ayrımcılığın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı bir şekilde meşru bir amaç taşımadığı, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde, "sınıflandırma", "kariyer" ve "liyakat" ilkeleri bu Kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; kariyer ilkesi, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamak; liyakat ilkesi ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini yeterlik sistemine dayandırmak ve sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.

18/04/1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin "Hizmet süresi" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında, "(Değişik birinci fıkra: 30/6/2014-2014/6579 K.) Kurumlar, görevin niteliği itibarıyla görevde yükselme suretiyle atanacak personel için bulunduğu kurumda veya diğer kurumlarda alt görevlerde çalışmış olma şartı ve süresi arar...", "Görevde yükselme yönetmelikleri" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında ise, "(Değişik birinci fıkra: 6/5/2013-2013/4957 K.) ... kurumlar, bu Yönetmeliğin kapsamına giren görevlere atanacaklarda aranacak şartları ve yapılacak sınavlara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususları Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşünü alarak bu Yönetmeliğe aykırı olmamak üzere çıkaracakları yönetmelikle düzenler." hükümleri yer almaktadır.

12/10/2013 tarih 28793 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin, -davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükteki şekliyle- "Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak şartlar" başlıklı 6. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik kapsamında görevde yükselmeye tabi kadrolara atanabilmek için;

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen şartlar ile (Değişik ibare: RG-10/12/2014-29201) üçüncü fıkrada kadrolar itibariyle belirtilen hizmet süresi ve eğitime ilişkin şartları taşımak,

b) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak, şartları aranır.

(2) Şube müdürü, tesis müdürü ve basımevi müdürü kadrolarına görevde yükselme suretiyle atanacakların yazılı ve sözlü sınavda; diğer kadrolara görevde yükselme suretiyle atanacak personelin ise yazılı sınavda başarılı olmaları gerekir.

(3) Görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklarda aranacak hizmet süresi ve eğitime ilişkin şartlar şunlardır:

...

b) Şef ve koruma ve güvenlik şefi kadrosu için;

1) En az iki yıllık yüksekokul mezunu olmak,

2) Son iki yılı Bakanlıkta olmak üzere Devlet memurluğunda en az beş yıl görev yapmış olmak.

3) (Ek:RG-13/1/2016-29592) Bakanlık teşkilatının yardımcı hizmetler sınıfı dışındaki kadrolarında görev yapmış olmak..." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, idarenin de idari düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal ve idari düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin, şef ve koruma ve güvenlik şefi kadroları için görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklarda aranacak hizmet süresi ve eğitime ilişkin özel şartlar arasına eklenen dava konusu ''Bakanlık teşkilatının yardımcı hizmetler sınıfı dışındaki kadrolarında görev yapmış olmak.'' cümlesi, daha önce yardımcı hizmetler sınıfında çalışmış olmanın bu kadrolara atanmaya engel bir hüküm olduğu şeklinde anlaşılabilmektedir.

Bu durumda, mevcut haliyle muğlak ve subjektif değerlendirmelere yol açabilecek nitelikte olan dava konusu düzenlemenin; şef ve koruma ve güvenlik şefi kadroları için görevde yükselme yazılı sınavı başvuru şartlarının uygulamasında karışıklığa ve belirsizliğe neden olacağı anlaşıldığından, Yönetmeliğin dava konusu hükmünde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Nitekim, dava tarihinden sonra dava konusu düzenlemede 13/01/2018 tarih ve 30300 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişikliğe gidildiği, düzenlemenin "Yardımcı hizmetler sınıfı dışındaki kadrolarda görev yapıyor olmak." halini almış olduğu ve söz konusu belirsizliğin giderildiği görülmektedir.

Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 23/10/2019 tarih ve E:2016/1434, K:2019/5467 sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,

5. Kesin olarak, 11/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber