Çiçek: CHP laikliği onaylayacak makam değildir

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 06 Şubat 2008 20:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üniversitelerde türban serbestisini sağlamaya yönelik anayasa değişikliği teklifinin ilk tur görüşmesi Meclis Genel Kurulu'nda yapılıyor. Oturum saat 15.04'te başladı. Oturumda gergin tartışmalar yaşandı. CHP'liler AKP ve MHP yönelik sert sözleri zaman zaman tartışmalara yol açtı. İşte Genel Kurul'daki tartışmalar...

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ?Demokratik ülkede hiç kimse kendi fikrinin, düşüncesinin laikliğe olan inancının doğruluğunu bir başkasına onaylatma mecburiyetinde değildir? dedi.

ŞARK KURNAZLIĞI YAPIYORLAR

TBMM Genel Kurulunda söz alan Cemil Çiçek, CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay'ın, Anayasa Komisyonunda yaptığı konuşmanın bütününü bir tarafa bırakarak, şark kurnazlığı yapmaya çalıştığını söyledi. Bunu yadırgadığını ifade eden Çiçek, ?Bugünkü oturum son derece önemli bir oturum. Önemli bir konuyu müzakere ediyoruz. Kamuoyunun olup bitenleri bütün açıklığı ile bilmesi lazım. Kamuoyuna olabildiğince şeffaf ve dürüst olmamız gerekir? diye konuştu.

Bu tür saptırmaların geçmişte de olduğunu bildiğini belirten Çiçek, ?Öyle bir noktaya geldi ki konu, teklifi verenler neredeyse rejimi yıkılması noktasında kararlılık içinde? ifadesini kullandı.

Daha sonra tutanaklardaki konuşmasını aktaran Çiçek, ?Sanki biz '2 parti olarak oturduk, laikliği neresinden aşarız, neresinden aşındırırız diye bir araya geldik, karar verdik' ama bunu söylemiyoruz... Demokratik ülkede hiç kimse kendi fikrinin, düşüncesinin laikliğe olan inancının doğruluğunu bir başkasına onaylatma mecburiyetinde değildir. Onaylayacak makam da CHP değildir? dedi.

DTP'LİLERDEN TAVIR

Türbanı üniversitelerde serbest bırakacak düzenleme Meclis gündemine grup önerisi olarak getirildi.

Bir tasarının Meclis gündemine alınma kararını Danışma Kurulu alıyor. Ancak bugün öğlen yapılan Danışma Kurulu toplantısı DTP'li üyeler katılmadığı için toplanamadı. Bu yüzden tasarı Genel Kurul gündemine grup önerisi olarak getirildi.

KILIÇDAROĞLU HAKKINI HALICI'YA BIRAKTI

Oturumda ilk sözü grup önerisinin lehinde konuşmak üzere AKP'li Grup Başkanvekili Sadullah Ergin aldı.

Aleyhte konuşmak üzere 12 milletvekili söz istedi. Meclis Başkanlığı yaptığı kura çekiminde Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Anadol, Atilla Kart ve Halil Ünlütepe konuşma yapmak üzere belirlendi. Ancak Kılıçdaroğlu konuşma hakkını DSP'li Emrehan Halıcı'ya devretti. İlk sözü Halıcıoğlu aldı.

ANKARA'YA ÇELİK HALAT, ANAYASA'YA PAMUK İPLİĞİ

CHP'li Kemal Anadol önergenin aleyhinde söz aldı...

Anadol, Başbakan Erdoğan'ın "Meclis'te laiklik karşıtı milletvekili yok" sözlerine 1995 yılında İstanbul Ümraniye'de yaptığı konuşmayı hatırlatarak cevap verdi.

Anadol Erdoğan'ın şu sözlerini okudu:

"Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye. Millet isterse gider"

Anadol sözleri şöyle sürdürdü: "Bu sözleri hatırlatınca Milli Görüş gömleğini çıkardık diyorlar. Gömlek çıkarmak kolay, deri değiştirmek imkansız."

Daha sonra eleştiri oklarını MHP'lilere çevirdi. Bahçeli'nin "MHP, Anıttepe ile Kocatepe arasına çekilmiş çelik bir halattır" sözlerini hatırlatan Anadol şöyle konuştu:

"Ankara'ya çelik halat çekiyorsunuz, Anayasa'yı pamuk ipliğine bağlıyorsunuz"

AKP MEYVEYİ YİYECEK, MHP'YE SAPI KALACAK

CHP'li Önder Sav, yazılı bir başvuru yaparak görüşmelere usül yönünden itiraz etti. Sav başvurusuyla ilgili konuşma yaptı.

Sav, MHP'li Tunca Toskay'ın yaptığı türban düzenlemesiyle ilgili "MHP hasadı toplayacak" sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu:

"Hasat toplamak isteyenler amiyane tabirle haşat olacak. Meyveleri AKP yiyecek. MHP'ye de sapı kalacak."

EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH'INDIR

Bağımsız milletvekili Kamer Genç söz aldı. Genç kürsüye çıkarken Genel Kurul'un büyük çoğunluğunun tebessüm etmesi dikkati çekti. Genç sözlerine seçim bölgesi Tunceli'nin sorunlarıyla başladı.

Genç, AKP'nin Refah ve Fazilet Partileri zamanından beri laikliği değiştirmeye çalıştıklarını öne sürerek şöyle konuştu: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazıyor. AKP'liler bunu Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır diye değiştirmek istiyor. O zaman millet de ümmet olacak."

"ERDOĞAN VE GÜL'ÜN KARILARI..."

Kamer Genç türban sorunn çözülmesi için AKP'den tepki alan bir teklifte bulundu:

"Cumhurbaşkanı Gül ve Erdoğan'ın karıları başlarını açıp 'Ey türbanlı kızlar bu dinin gereği değildir. Siz de çıkarın' derse bu sorun çözülür.

Geçen gün ben çarşaflı bir Katar'lı kadına Fransızca sordum: Religion? Tradition? Kadın dedi ki 'Tradition' Yani gelenek."

ÜSLUP YAKIŞMADI

Genç'in konuşmasından sonra Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil, Genç'i uslübundan dolayı uyardı: Hanımlarımızı incitecek bu üslubu Meclis'e yakıştıramadım

"OTURMUYORUM SAYIN BAŞKAN"

Meclis Başkanvekili Pakdil ile Tayfun İçli arasında söz vermeye yönelik tartışma çıktı.

Pakdil, konuşmacıların kurayla tespit edileceğini söyledi. İçli'ye Kamer Genç de destek verdi ve konuşma yapmak için yaptıkları başvuru sırasında tutturdukları tutanağı gösterdiler. Ancak başkan usulü hatırlatarak kuraya geçti.

Bu sırada İçli, "Sizi protesto ediyorum, yerime de oturmuyorum sayın Başkan" diyerek tartışmayı sürdürdü.

"PARMAĞINIZI SALLAYARAK BAŞKANA HİTAP ETMEYİN"

Meclis Başkanvekili ile Tayfun İçli arasındaki gerilim tırmandı. Pakdil, İçli'nin yerine oturmasını istedi ve işlem yapmak zorunda kalacağı uyarısında bulundu.

Başkan söz sırası gelen CHP'li Hakkı Suha Okay'ı kürsüye çağırdı. Ancak CHP Lideri Baykal, tartışma bitmeden kürsüye çıkmaması için Okay'a başıyla işaret yaptı. Bunun üzerine Başkan söz sırasını DTP'lilere geçirdi. Tayfun İçli kürsünün önünde eleştirilerini sürdürünce Pakdil kızdı ve "Parmağınızı sallayarak başkana hitap etmeyin" uyarısında bulundu. İçli de "Siz bir milletvekilini tehdit edemezsiniz" karşılığını verdi.

Pakdil de oturuma 5 dakika ara verdi.

İÇLİ ÖZÜR DİLEDİ

Meclis Başkanı aranın ardından yerine geçen İçli'ye söz verdi. İçli talepte bulunan ilk kişi olduğu için kendisinin söz alması gerektiğini dile getirdi. Daha sonra ise "Kastımı aştıysam hepinizden özür diliyorum" dedi.

Başkan Pakdil ise nezaketinden dolayı İçli'ye teşekkür etti ve sözü CHP'li Hakkı Süha Okay'a söz verdi.

CHP'li Okay'ın ardından Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Burhan Kuzu söz aldı. Kuzu, Okay'ın bu değişikliğin laikliği ortadan kaldırmaya yönelik bir usul saptırması yapıldığı iddiasına cevap verdi.

ONU KASTETMEDİM

Şahin Mengü, Kuzu'nun konuşmasında kendisinden bahsettiğini belirterek söz hakkı istedi. tutanaklar incelendikten sonra söz verildi. Ancak bundan önce Kuzu söz alarak Okay'ı kastettiğini Mengü'yü yanlışlıkla telafüz ettiğini dile getirdi. Başkan da "Onu karıştırmayın" dedi.

Mengü'nün ardından Okay söz istedi. Okay kürsüden "Ne söylediğini bilmiyor ne söyleyeyim ki kendisine" demekle yetindi.

UTANMAZ ADAM

Daha sonra Kamer Genç Kuzu'nun kendisine "Utanmaz adam" dediğini belirterek söz istedi. Genç, ülkede birçok profesör olduğunu belirterek Kuzu'nun akademik kariyerini de inceleyeceğini kaydetti.

SORBONNE'DAN DOKTORAM VAR

Burhan Kuzu ise "Kem göz sahibine aittir sözünü" geldiği yere iade ettiğini belirterek "Zaten Türkiye bu tür politikacılar yüzünden bu hale geldi" dedi.

Kuzu akademik kariyeriyle ilgili eleştirilere ise şöyle yanıt verdi:

"Türkiye'de 15 tane Anayasa Hukuku Profesörü var. Bunlardan biri benim. Sorbonne'dan doktoram var ve Dünya'da birçok atıf almış biriyim."

SİLAHSIZ OLMALARI BİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZ

Daha sonra kürsüye DTP'li Aysel Tuğluk geldi. İşte Tuğluk'un konuşmasından satırbaşları:

- DTP türban konusunda taraf olmayacak

- CHP şöven milliyetçi, AKP-MHP ise siyasal İslamcı

- Ilımlı İslam dönemi başlıyor

- Kürt Haması'nı yaratmak üzeresiniz

- Hizbullah Kürtleri katletti.

- Bunlar hepimizi katletmek istedi. Bugün silahsız olmaları bir şeyi değiştirmez.

Başkan Pakdil, Tuğluk'a konuyla ilgili konuşması uyarısında bulundu. DTP'li Hasip Kaplan ise "Hatibe karışmayın" diye seslendi. Pakdil "Bu benim görevim siz de beni uyarıyorsunuz maşallah" diye yanıt verdi.

DÜZENLEME NE GETİRECEK

Anayasa'nın 42'nci maddesi

II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi

MADDE 42. ? Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.

Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.

Formül ne getiriyor: 42'nci maddenin birinci fıkrasına "kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple" ve ikinci fıkrasına, "... ve kullanılmasının sınırları" ibareleri ekleniyor.

Bu durumda maddenin birinci ve ikinci fıkraları şöyle düzenleniyor: "Kimse, kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları, kanunla tespit edilir ve düzenlenir."

Anayasa'nın 10'uncu maddesi

X. Kanun önünde eşitlik

MADDE 10. ? Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

Formül ne getiriyor: 10'ncu maddesinin son fıkrasına, "... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında" ibaresi ekleniyor.

Buna göre, maddenin son fıkrası şöyle düzenleniyor: "Devlet organları ve idari makanları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinin yararlanmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır."

YÖK Kanunu'nun ek 17'nci maddesi

Ek Madde 17 - Yürürlükteki Kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; Yükseköğretim Kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.

Formül ne getiriyor: Değişiklik önerisinde "başın nasıl örtüleceği" açıkça tarif ediliyor. Ek 17'nci maddede, "Yürürlülükteki kanunlara aykırı olmamak kaydıyla, yüksek öğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir" fıkrasına şu düzenleme yapılıyor:

"Hiç kimse, başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından yoksun bırakılamaz ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz. Ancak başın örtülmesi, kişinin yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkan verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber