Avrupa'da okumamışsan galeride yer yok: Sanat ideolojinin gölgesinde

Geleneksel sanatlara ilgi son yıllarda artsa bile, ne yazık ki geçmişteki kayıplar telafi edilemiyor. Üstelik modern yorumlarıyla da olsa büyük galerilerde kendine yer bulamıyor. Geleneksel sanatlara yapılan bu ideolojik ayrıştırmayı geleneksel sanatçılara ve galeri sahiplerine sorduk. Her çevreden insanın geleneksel sanatlara bakışında olumlu gelişmeler olduğu, ancak ideolojinin sanatla bile değişmediği ortaya konuldu.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 21 Şubat 2022 07:59, Son Güncelleme : 21 Şubat 2022 07:40
Avrupa'da okumamışsan galeride yer yok: Sanat ideolojinin gölgesinde

Geçmişten günümüze ışık tutan geleneksel sanatların dayandığı 'geçmiş' kavramının modern insana itici gelmesinin yüz elli yıllık tarihi var. Modern Avrupa'dan esinlenerek yapılmaya başlanan sanat, hiçbir zaman taklitleri aşmayı başaramadı. Zira Avrupa kendi sanatını köklerinden beslerken, bizim sanatımızın kökleri yok sayıldı. Modern ve geleneksel biçimiyle iki koldan yürüyen sanat anlayışımız, uzunca bir süre geleneksel sanatları yok kabul etti. Son yirmi otuz yıldır daha fazla ilgi görse de geçmişin kayıplarını telafi etmek o kadar da kolay değil. Üstelik kendi içinde de çıkmazlar barındırıyor. Geleneksel sanatları modern yorumlayan sanatçılar, gelenekselciler tarafından reddediliyor, büyük galeriler ise ikisini de görmezden geliyor. Hele de sanatçı başörtülüyse, baştan eleniyor. Geleneksel sanatlar artık yok sayılmıyor belki, ama birçok problemle boğuşuyor. Biz de bu tabloyu masaya yatırıp, geleneksel sanatların problemlerinden bazılarını konuştuk. Bazı sanatçılar ise hala böyle bir tartışma ortamının yürüyeceğinden emin değil.

BÜYÜK GALERİLERDE YER BULMAK ZOR

Bazı insanların geleneksel sanatları hiçbir zaman sanat olarak görmediğini söyleyen hat sanatının ustalarından Hattat Savaş Çevik, bunun yavaş yavaş kırılacağını düşünüyor: "Öteden beri maalesef geleneksel sanatlara ideolojik anlatım gözüyle bakılıyor. Türkiye'deki ayrışmaya paralel olarak da biraz ötekileştirme var. Büyük galerilerde yer bulması çok zor. Ben hiç başvurmadım ama duyuyorum yer verilmediğini. Olaya ideolojik açıdan yaklaşıyorlar, sanat açısından yaklaşmıyorlar. İnsanlar artık eskisi gibi değil. Her çevreden, her ideolojik yapıdan insanların geleneksel sanatlara bakışında olumlu gelişmeler var. Ama bir bölümü hala fanatik bir şekilde bu sanatı siyasallaştırıp, dinle doğrudan ilişkilendiriyor. İlgilidir tabii ki ama bu bir sanattır sonuç itibariyle. Dinle ilgili olmayan sanat da yeryüzünde yoktur."

ÇAĞDAŞ BULMUYORLAR

Portfolyosunda geleneksel sanatlar yazdığı için çok reddedildiğini anlatan İrem Büşra Özliyen, geleneksel sanatların çağdaş rolünü barındırdığı halde kendi çalışmalarını da çağdaş bulmadıklarını ifade ediyor: "Açık açık geleneksel sanatlarla ilgilenmiyoruz diyorlar. Geleneksel bir işle giderseniz kesinlikle bakmazlar. Öte yandan geleneksel sanatlar da tamamen İslami temele dayandırılmaya çalışılıyor her yerde. Yaşam tarzları ve inanışları farklı olduğu için en başta iletişim kurulamıyor zaten. Geleneksel sanatlarla ben farklı şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yaptığım farklı şeyler kabul görmeye başladı. Bizim alan onu da kabul etmiyor. Ebrunun bile çağdaşını yapmaya başlayınca klasik ebrucular olay çıkartıyor. Sanat böyle bir şey değil. Sanatı gelenekselin inanış temelinden çıkartıp sanat aracı olarak kullandığınızı ifade edebilirseniz, modern galeriler de sergileyebilir."


AVRUPA'DA EĞİTİM ALMA ŞARTI

Hattat Süleyman Berk, geleneksel sanatların büyük galerilerde yer bulamamasını ideolojiye bağlıyor: "Modern sanatı bile yapsa kişinin kimliğinden hareketle reddediyor. Hem kişinin sanatı hem kimliği kafalarına uygun gelmiyorsa iki kere reddediliyor zaten. Çağdaş yorumları olsa bile modern sanat olarak kabul etmiyorlar. Büyük galerilerde yer bulmak için bir dönem Avrupa'da eğitim alma şartı koyuyorlar. Geleneksel sanatlar İslam sanatına kapıyı tamamen kapatsın istiyorlar. Nasıl kapatacaksınız? Bir geçmişi, bir tarihi var. Geleneksel sanatların günümüze uyarlanmasını da tartışmalıyız bence. Yeni nasıl bir şey ortaya çıkarılır. Gelenek acaba geçmişin olduğu gibi tekrarı mıdır yoksa yeni şeyler katmak mıdır? İleriye götürmek için o geleneğe bir şey katmak gerekir ama nasıl?"

Kopya değil etki

Türkiye'nin ilk sanat galericilerinden Yahşi Baraz, geleneksel sanatlarımızdan etkilenerek güncel yorum yapabilen sanatçıların çıkması gerektiğinin altını çiziyor. "Son 20 yıl içinde bir grup sanatçı geleneksel sanatlarımıza bakarak, Selçuklu, Osmanlı ve hatta Anadolu uygarlıklarından etkilenerek sanat üretmeye çalışıyor. Tabii buradaki zorluk şu; alıntı yaparsanız o hiçbir zaman sanat tarihine kalmaz. Öyle bir sanatçı yetişmesi lazım ki geleneksel sanatlarımızdan etkilenip, güncel bir yorum yapabilsin. Bizdeki sanatçı alıntı yaparak eserini ortaya çıkarıyor. Bu ayrımı yapacak sanat yazarı ve sanat tarihçimizin olmaması da en büyük eksiklik. Eğer bunu yapamazsak Batı'nın resmini kopyaladığımız gibi, Selçuklu, Osmanlı sanatının da tekrarını yapacağız. İranlılar, Pakistanlılar, Çinliler, Japonlar yaptı bunu. Kendi kültürlerinden destek alarak, etkilenerek dünyaya kabul ettirdiler. Geleneksel sanatlarla ilgilenen sanatçıların içinden çok önemli sanatçılar çıkacaktır, buna inanıyorum. Galerilerin bunda etkisi olmaz, çünkü ticari bir değeri var. En mühim şey müzelerin kurulması."

Sanat bile değiştiremiyor

Ruberu Sanat galerisinin sahibi İsmail Erdoğan, son yirmi otuz yılda geleneksel sanatların kendini bulma sürecini yaşadığını belirterek şunları ekledi: "Şu anda ötekileştirmeden ziyade tercihlerdeki farklılık üzerinden kendi sahalarında oynanan oyunlar görüyoruz. Son yirmi otuz yılda geleneksel sanatlar çok ciddi karşılık buluyor. Fakat bu süreçte daha modern durumlar yapan, geleneksel sanatlara hayat veren o düşünceyi bugüne taşıyan eserler kabul görmüyor. Ben onlara kapı açmak istedim galerimde. Bazı galeriler ise tamamen çağdaş sanat adını verdikleri eserler sergiliyor. Problemler genelde algılarla, kabullerle alakalı. İdeoloji sanatla değişmeyecek. İdeolojik gömleğinden sıyrılarak ortadaki eserin aslında çok da yeni ve çok da başka bir eser olduğunu idrak edemeyebiliyor ya da idrak etse bile ideolojik anlamda buna müsaade etmeyebiliyor."


Sevda Dursun

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber