'O dönem' daire başkanlığı, örgütle iltisak ve irtibatın için destekleyici bir unsur sayıldı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yargı mensubunun FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun işlemini hukuka uygun bulan Daire kararını onadı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 29 Ağustos 2022 00:04, Son Güncelleme : 29 Ağustos 2022 00:05
'O dönem' daire başkanlığı, örgütle iltisak ve irtibatın için destekleyici bir unsur sayıldı

Daire kararında dikkate çeken bir husus ise daire başkanlığı görevine ilişkin değerlendirmedir:

.örgüt içinde semt ağabeyliği görevinde bulunduğuna, örgütün yardımıyla Adalet Bakanlığında daire başkanlığı görevine getirildiğine.

davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığında etkin olduğu dönemde, Adalet Bakanlığında önemli bir görev olan daire başkanı olarak görevlendirilmesinin kararda yer verilen tanık ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı.

Davacı savunmasında ise bu hususa girmemiştir.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2020/3069

Karar No: 2022/235

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

KARŞI TARAF (DAVALI) : .

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Beşinci Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2016/58730, K:2020/1633 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve . sayılı kararı ile yine aynı Kurulun . tarih ve . sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Beşinci Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2016/58730, K:2020/1633 sayılı kararıyla;

Davalı idarenin usule ilişkin itirazları, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ve birleştirme talebi yerinde görülmemiş,

"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş;

Dava konusu . tarih ve . sayılı kararın iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden:

Davacı tarafından HSK Genel Kurulunun . tarih ve . sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Dairelerinin 2016/56687 sayılı esasına kayıtlı ayrı bir dava açıldığı ve Dairelerinin 26/02/2020 tarih ve K:2020/1632 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, bakılmakta olan bu davada davacının aynı yöndeki istemi hakkında davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı,

Dava konusu . tarih ve . sayılı karara yönelik iptal istemi yönünden:

"Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,

Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;

Davacının, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan ... Ağır Ceza Mahkemesinin E:. sayılı dosyasında yargılanmasına devam edildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu yargılamada henüz bir karar verilmediğinin görüldüğü,

Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, örgüt içinde semt ağabeyliği görevinde bulunduğuna, örgütün yardımıyla Adalet Bakanlığında daire başkanlığı görevine getirildiğine ve diğer hususlara yönelik kararda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,

Diğer taraftan, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığında etkin olduğu dönemde, Adalet Bakanlığında önemli bir görev olan daire başkanı olarak görevlendirilmesinin kararda yer verilen tanık ifadeleri ile birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin HSK Genel Kurulu kararına karşı yeniden inceleme talebinin reddi yönündeki dava konusu . tarih ve .sayılı kararda hukuka aykırılık görülmediği,

Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle,

Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve . sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve . sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin . tarih ve . sayılı kararın iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, 667 sayılı KHK'nın Anayasa'ya aykırı olması nedeniyle somut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine götürülmesi gerektiği, hakim ve savcıların meslekten ihracına ilişkin OHAL KHK'sında bir kısım yeni ve muğlak kavram, müeyyide fiilleri ve normları getirilerek düzenleme yapılması, bu düzenlemeye istinaden 2847 hakim ve savcının ifadeleri dahi alınmaksızın ihracına karar verilmesinin, OHAL durumu ile ilgisi olmayan ve OHAL'in gerekli kılmadığı, tamamen keyfi bir düzenleme ve uygulama olduğu, uyuşmazlıkta 2802 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, anılan Kanun'daki özel disiplin soruşturma usullerine uyulmadığı, tarafına savunma hakkı tanınmadığı, hakkındaki suçlamalara ilişkin adli soruşturmanın sonucu beklenmeden disiplin cezası verildiği, 667 sayılı KHK ile getirilen "irtibat" ve "iltisak" fiillerinin suç olarak kabul edildiği, ortada herhangi bir delil bulunmamasına rağmen meslekten çıkarıldığı, ByLock programını kullanmadığı, FETÖ ile ilgili kriterlerin hiçbirini taşımadığı, meslekten çıkarılma işleminden sonra da olsa alınan itirafçı tanık beyanlarında bile anılan yapı ile irtibatlı veya iltisaklı olduğuna dair hiçbir somut beyanın bulunmadığı, dikkate alınamayacak bu ifadelerin dışında hiçbir delilin bulunmadığı, hukuka, akla, adalete ve vicdana aykırı olan dava konusu kararın iptal edilmesi gerektiği, henüz ceza davasında dahi sonuçlanmamış bir konuda hüküm tesis edildiği, "FETÖ ile süregelen bir ilişkisi olduğu" şeklindeki bir tespitin ceza mahkemesinin görev ve yetkisine girdiği, idari mahkemelerce böyle bir tespitte bulunulamayacağı, hükmün insan haklarına aykırı olduğu, ayrıca, idari yargılama usulünde hüküm bulunmadığı gerekçesi ile birleştirme talebinin reddine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğu, dosyaların birleşmesi için hükme gerek olmadığı, hukukun genel kuralları içerisinde birleştirmenin mümkün olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Öte yandan, UYAP ortamında yapılan incelemeden, hakkında yürütülen ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararı ile davacının silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosyanın . Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin E:. sayılı esasına kaydedildiği ve henüz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, Daire kararında atıf yapılan Danıştay Beşinci Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2016/56687, K:2020/1632 sayılı kararı Kurulumuzun 31/01/2021 tarih ve E:2020/3067, K:2022/234 sayılı kararı ile kesin olarak onanmıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 26/02/2020 tarih ve E:2016/58730, K:2020/1633 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,

4. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber