'Fakir birinden 100 bin avro istemem hayatın akışına aykırı' diyen savcıya Danıştay'dan red

Danıştay 5. Dairesi, Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken, "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu işlemini hukuka uygun bularak davayı reddetti.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 30 Ağustos 2022 00:05, Son Güncelleme : 30 Ağustos 2022 00:06
'Fakir birinden 100 bin avro istemem hayatın akışına aykırı' diyen savcıya Danıştay'dan red

Suç eşyasının alınması veya kabul edilmesi ve resmi belgede sahtecilik suçlarından tutuklu bulunan sanığın tahliyesini sağlama karşılığında adı geçenin eşinden önce 100.000 TL, daha sonra 100.000 Euro talep ederek menfaat teminine çalışan savcı hakkında dava açılmıştır.

"Yargılamanın yapıldığı mahkemede görevli ve yetkili olmaması nedeniyle yetkili olmadığı bir iş için menfaat sağlamak olarak kabul edilen ve mahkumiyetine karar verilen eylemi gerçekleştirdiğinin mahkeme kararı ile sabit olduğundan" HSK kararı ile meslekten çıkartılmıştır.

Savunmasında;

Katılanın hamile ve eşinin cezaevinde olması nedeniyle kendisine yardımcı olduğunu, kadın doğum uzmanı olan ağabeyi ve diğer bir doktor arkadaşına doğum konusunda yardımcı olmak için katılanla görüştüğünü, hatta katılanın maddi durumunun çok kötü olması nedeniyle ona maddi yardımda bulunduğunu, böyle birinden 100.000 Euro para istemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söylemiştir.

Bu savunma kabul görmemiştir

Aracının bakımı vesilesiyle tanıdığı bir kişiye yardım etmek için bu kadar sık telefon ve mesaj trafiği ile irtibat kurmanın gereksiz oluşu, iletişim trafiğinin para talebinin reddedilmesinden sonra devam etmemesi, ailece yardımda bulunan ve dosya kapsamına göre aralarında iftirayı gerektiren bir husumet bulunmayan katılanın sanığa yüz kızartıcı bir ithamda bulunulması için geçerli ciddi bir nedenin bulunmaması, sanığın yargılandığı dosyada 07/10/2008 tarihli celsede kimlik tespiti sırasında aylık gelirinin 8-10 bin olduğunu beyan etmesi, ortağı olduğu iki tane şirket bulunması ve bu şirketlerde birçok kişiye istihdam sağladığına dair sigorta kayıtları nazara alındığında katılanın bu parayı ödeme gücünün bulunması, nakit para bulunmaması halinde dahi şirket çekleriyle paranın ödenebilecek olması, hakimin beyanlarına göre sanığın tahliye için kendisiyle görüştüğünün anlaşılması karşısında savunmalarına itibar edilmemiştir.

T.C.

DANIŞTAY

BEŞİNCİ DAİRE

Esas No: 2020/1106

Karar No: 2022/106

DAVACI : .

VEKİLİ : Av. ..

DAVALI : .

VEKİLİ : Av. .

DAVANIN KONUSU:

Davacının Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken, "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu . Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu . Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddi yolundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve E:., K:. sayılı kararının iptali ile karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istenilmektedir

DAVACININ İDDİALARI:

Hakkında yapılan disiplin soruşturmasında müfettişlerin mevzuata aykırı bir şekilde soruşturma yürüttüğü, savunma hakkının kısıtlandığı, hukuka aykırı elde edilen delillerin tanık beyanlarıyla örtüştürülmeye çalışıldığı, soruşturma dosyasına sunduğu delillerin değerlendirilmediği, dava konusu kararın hukuka ve mevzuata aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI:

Davacı hakkında düzenlenen soruşturma raporuyla tespit edilen eylemleri nedeniyle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Danıştay Onaltıncı Dairesinin 17/05/2016 tarih ve E:2015/19328, K:2016/3340 sayılı kararının bozulmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 04/06/2018 tarih ve E:2017/577, K:2018/2895 sayılı kararına uyularak, bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi 2577 sayılı yasa hükmü gereği olduğundan, anılan bozma kararı doğrultusunda davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ:

Dava; . Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken, davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun . günlü, E:., K:. sayılı kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kalındığı ileri sürülen parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden;

Danıştay Onaltıncı Dairesi'nin 17/05/2016 günlü, E:2015/19328, K:2016/3340 sayılı kararıyla; 2802 sayılı Kanunun "meslekten çıkarma cezası" yaptırımını düzenleyen 69. maddesinde belirtilen "... mesleğin şeref ve onurunu bozan veya mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte " suç ibaresinin, yoruma açık ve öngörülemeyecek şekilde soyut olarak düzenlendiği, aynı Yasanın 68/a maddesinde, "kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirmek" fiilinin ise yer değiştirme cezası ile cezalandırılacak haller arasında sayıldığı, anılan Yasanın 68. ve 69. maddesinde düzenlenen disiplin fiilleri arasında önemli ölçüde benzerlikler ve öngörülen cezalar arasında da hukuki etki ve sonuçları bakımından önemli farkların bulunduğu, her iki madde birlikte değerlendirildiğinde; 68. maddede, yargı mensubunun kendi kişisel özel saygınlığını yitirmesi sonucunu doğuracak eylemlerinin; 69. maddede ise, yargı mensubunun kendi kişisel güvenilirliğini ve özel saygınlığını yitirmesi durumundan daha ağır bir şekilde hakimlik-savcılık mesleğinin kamuoyu nezdinde saygınlığını bozacak nitelikteki eylem ve davranışlarının cezalandırmasının amaçlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, soruşturma raporunun A-1 maddesinde yer alan " ... Tutuklu bulunan sanığın tahliyesini sağlama karşılığında adı geçenin eşinden menfaat sağlamaya teşebbüs etmek" şeklinde gerçekleşen eylemin davacının, kendi kişisel itibarını ve özel saygınlığını yitirmesi sonucunu doğuran ve Yasanın 68. maddesinin (a) bendinde yer alan "kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirmek" ve aynı maddenin (e) bendinde yer alan "madde tayin ve deliller elde edilmemiş olsa bile, rüşvet aldığı veya irtikapta bulunduğu kanısını uyandırmak" niteliğinde yer değiştirme cezasını gerektiren bir eylem niteliğinde olduğu, bu eylemlerin, hakimlik ve savcılık mesleğinin kamuoyu nezdinde saygınlığının zedelenmesine neden olacak, mesleğe olan genel saygı ve güveni sarsacak, mesleğin şeref ve onurunu bozacak boyuta varmadığı, bu nedenle, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verildiği,

Davalı idarenin, temyiz talebi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 04/06/2018 tarih ve E:2017/577, K:2018/2895 sayılı karayla;

Davacının, ...Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığı döneme ilişkin olarak hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen 17/08/2009 tarihli soruşturma raporunda A-1 başlığı altında "uygunsuz hareket ve ilişkileriyle, mesleğin şeref ve nüfuzu ile şahsi onur ve saygınlığını yitirdiği", bu kapsamda; ... Asliye Ceza Mahkemesinin . esas sayılı dosyasında suç eşyasının alınması veya kabul edilmesi ve resmi belgede sahtecilik suçlarından tutuklu bulunan sanık ...'ın tahliyesini sağlama karşılığında adı geçenin eşi ...'dan önce 100.000 TL, daha sonra 100.000 Euro talep ederek menfaat teminine çalıştığı belirtilerek meslekten çıkarma cezasının teklif edildiği, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) . Dairesinin . günlü, E:., K:. sayılı kararı ile; davacının, soruşturmanın A-1 maddesine konu eyleminden dolayı "icbar suretiyle irtikapa teşebbüs" suçundan yargılandığı Yargıtay ... Ceza Dairesinin . günlü, E:., K:. sayılı kararıyla; sanığın eyleminin yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamaya teşebbüs suçunu oluşturduğundan bahisle TCK'nın 255/1, 35, 62/1 maddeleri gereğince verilen beş ay hapis ve otuz üç gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın TCK'nın 51/1 inci maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, temyiz edilen kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15/11/2011 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği belirtilerek, 2802 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin (h) bendinde sayılan ve yüz kızartıcı suçlar arasında belirtilen, mesleğe kabule engel nitelikteki irtikap suçundan yargılanan ve Yargıtay ... Ceza Dairesi tarafından ilgilinin, yargılamanın yapıldığı mahkemede görevli ve yetkili olmaması nedeniyle yetkili olmadığı bir iş için menfaat sağlamak olarak kabul edilen ve mahkumiyetine karar verilen eylemi gerçekleştirdiğinin mahkeme kararı ile sabit olduğu, Kurulun 2006 yılında kabul ettiği Bangalor Yargı Etiği İlkelerinde, yargı görevini yerine getiren kişilerin, adaleti gerçek anlamda gerçekleştirdikleri kadar, gerçekleştirildiğini görüntü olarak da sağlamaları, kendilerinden sadır olan tüm etkinliklerde yakışıksız ve yakışık almayan görüntü içerisinde olmaktan kaçınmaları, özellikle yargı mesleğinin onuru ile uyumlu davranmaları ve mesleğin prestijini kendi veya herhangi bir kimse lehine kullanmamaları ve kullandırmamaları gerektiğinin belirtildiği de dikkate alınarak; ilgilinin, yaptığı mesleğin niteliği gereği, yargıya karşı olan güveni en üst seviyede tutma gayreti içerisinde bulunması gerekirken, tam aksine menfaat karşılığında iş yapmaya çalışmak suretiyle, yargının kamuoyu nezdinde itibar kaybına neden olacak şekilde mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni giderecek şekilde davrandığı ve mahkum olduğu belirtilerek, bu eylemi nedeniyle 2802 sayılı Yasa'nın 69. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Hakimlik ve savcılık mesleğini ifa eden yargı mensuplarının, toplum nezdinde güvenilir ve saygın kişiler olması gerektiği, toplumun yargı kurumlarına, yargı kararlarına ve yargı mensuplarına saygı duymalarının sebebinin, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı yanında yargı mensuplarının kişiliklerine olan saygı ve güvenden de kaynaklandığı, yargı görevini yerine getiren kişilerin, adaleti gerçekleştirdikleri kadar bunu görüntü olarak da sağlamalarının icap ettiği, yargı kurumlarının itibarı ve güvenilirliği, hakimlik ve savcılık mesleğini icra eden yargı mensuplarının kamuoyu nezdindeki itibarı ve saygınlığı ile doğru orantılı olduğu, hakimlik ve savcılık mesleğinin şeref ve onurunu, nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte fiilleri işleyen hakim ve savcıların meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmaları ile korunan hukuki değer, yargı kurumlarının ve yargı mensuplarının toplum nazarındaki saygınlıkları ve itibarları olduğu, bu mesleğin saygınlığı ve onuru hem yargı mensuplarının öncelikle kendi kişiliklerine yönelik özel saygınlığı ve hem de toplumun yargı kurumlarına ve yargı mensuplarına duyduğu genel güven ve saygınlığı ifade ettiği, Hukuk Devletinin, yargı kurumlarının ve yargı mensuplarının kamuoyundaki güven ve itibarını (saygınlığını) korumak ve buna aykırı her türlü tutum ve davranışları suç sayarak cezalandırmakla görevli ve sorumlu olduğu, bu nedenle, yasa koyucunun, yargı mesleğinin onur ve şerefini bozucu eylem ve davranışlarda bulunan yargı mensuplarını disiplin hukuku açısından, meslekten çıkarma cezası yaptırımına bağlanmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının üzerine atılı eylemleri nedeniyle, Türk Ceza Kanunun 255. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamaya teşebbüs" suçundan mahkum olduğu ve anılan mahkumiyet kararının onanarak kesinleştiği, söz konusu eylemin, 2802 sayılı Yasa'nın 69. maddesinde yer alan mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni giderecek nitelikte olduğunun açık olduğu, bu nedenle, aksi yöndeki değerlendirme ile verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle Daire kararının BOZULDUĞU, anlaşılmaktadır.

2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, idari dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında da, Danıştay Dava Dairelerinin nihai kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında ise; Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50'nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür.

2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenleme ile; Danıştay Dava Dairelerine, ilk derecede bakılan davalarla ilgili Dava Daireleri Kurulunun bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmadığı açıktır.

Bu durumda; ... Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken, davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulunun . günlü, E:., K:. sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolunda karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49/4. maddesi uyarınca, Danıştay Onaltıncı Dairesi'nin 17/05/2016 günlü, E:2015/19328, K:2016/3340 sayılı Kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/06/2018 tarih ve E:2017/577, K:2018/2895 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyulmak suretiyle işin gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Davacının, Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken, "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu . Dairesinin . tarih ve E:. K:. sayılı kararının yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu . Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddi yolundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve E:., K:. sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

İlgili Mevzuat

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun "Meslekten çıkarma cezası" başlıklı 69. maddesinde;

"Meslekten çıkarma: Bir daha mesleğe alınmamak üzere göreve son verilmesidir.

68 inci maddenin (e) bendinde yazılı hallerden dolayı hangi sınıf ve derecede olursa olsun iki defa, diğer hallerden dolayı bir derecede iki veya derece ve sınıf kaydı aranmaksızın üç defa yer değiştirme veya derece yükselmesinin durdurulması cezası almış olmak veya taksirli suçlar hariç olmak üzere, altı aydan fazla hapis veya affa uğramış olsa bile 8 inci maddenin (h) bendinde yazılı suçlardan biri ile kesin hüküm giymek meslekten çıkarılmayı gerektirir. Ancak, verilen cezanın 8 inci maddenin (h) bendinde yazılı suçlardan dolayı verilmemiş olması ve cezanın ertelenmiş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesindeki tedbirlerden birine çevrilmiş veya yüzseksen günden fazla adli para cezası olması halinde meslekten çıkarma cezası yerine, yer değiştirme cezası verilir.

Birinci fıkra dışında kalan ceza mahkümiyetlerinin ertelenmiş veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesindeki ceza veya tedbirlere çevrilmiş olup olmadığına bakılmaksızın suçun niteliğine göre 64, 65, 66, 67 veya 68 inci maddelerde sayılan disiplin cezalarından biri verilir.

Hükümlülüğü gerektiren suç, mesleğin şeref ve onurunu bozan veya mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte görülürse, Kanunda daha alt derecede bir disiplin cezası öngörülmemiş olmak kaydıyla, cezanın miktarına ve ertelenmiş veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesindeki ceza veya tedbirlerden birine çevrilmiş olup olmadığına bakılmaksızın, meslekten çıkarma cezası verilir.

Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, . Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığı döneme ilişkin olarak hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen 17/08/2009 tarihli soruşturma raporunda A-1 başlığı altında "uygunsuz hareket ve ilişkileriyle, mesleğin şeref ve nüfuzu ile şahsi onur ve saygınlığını yitirdiği", bu kapsamda; ... Asliye Ceza Mahkemesinin . esas sayılı dosyasında suç eşyasının alınması veya kabul edilmesi ve resmi belgede sahtecilik suçlarından tutuklu bulunan sanık ...'ın tahliyesini sağlama karşılığında adı geçenin eşi ...'dan önce 100.000 TL, daha sonra 100.000 Euro talep ederek menfaat teminine çalıştığı belirtilerek meslekten çıkarma cezasının teklif edildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) . Dairesinin . günlü, E:., K:. sayılı kararı ile; davacının, soruşturmanın A-1 maddesine konu eyleminden dolayı "icbar suretiyle irtikapa teşebbüs" suçundan yargılandığı Yargıtay .. Ceza Dairesinin .. günlü, E:., K:. sayılı kararıyla; "...her ne kadar sanık savunmalarında katılanın hamile ve eşinin cezaevinde olması nedeniyle kendisine yardımcı olduğunu, kadın doğum uzmanı olan ağabeyi ve diğer bir doktor arkadaşına doğum konusunda yardımcı olmak için katılanla görüştüğünü, hatta katılanın maddi durumunun çok kötü olması nedeniyle ona maddi yardımda bulunduğunu, böyle birinden 100.000 Euro para istemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söylemiş ise de; aracının bakımı vesilesiyle tanıdığı bir kişiye yardım etmek için bu kadar sık telefon ve mesaj trafiği ile irtibat kurmanın gereksiz oluşu, iletişim trafiğinin para talebinin reddedilmesinden sonra devam etmemesi, ailece yardımda bulunan ve dosya kapsamına göre aralarında iftirayı gerektiren bir husumet bulunmayan katılanın sanığa yüz kızartıcı bir ithamda bulunulması için geçerli ciddi bir nedenin bulunmaması, sanık .'un yargılandığı dosyada 07/10/2008 tarihli celsede kimlik tespiti sırasında aylık gelirinin 8-10 bin olduğunu beyan etmesi, ortağı olduğu iki tane şirket bulunması ve bu şirketlerde birçok kişiye istihdam sağladığına dair sigorta kayıtları nazara alındığında katılanın bu parayı ödeme gücünün bulunması, nakit para bulunmaması halinde dahi şirket çekleriyle paranın ödenebilecek olması, hakim ...'nın beyanlarına göre sanığın tahliye için kendisiyle görüştüğünün anlaşılması karşısında savunmalarına itibar edilmediği..." ve eylemin yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamaya teşebbüs suçunu oluşturduğundan bahisle TCK'nın 255/1, 35, 62/1 maddeleri gereğince verilen beş ay hapis ve otuz üç gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın TCK'nın 51/1 inci maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, temyiz edilen kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15/11/2011 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği belirtilerek, 2802 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin (h) bendinde sayılan ve yüz kızartıcı suçlar arasında belirtilen, mesleğe kabule engel nitelikteki irtikap suçundan yargılanan ve Yargıtay ... Ceza Dairesi tarafından ilgilinin, yargılamanın yapıldığı mahkemede görevli ve yetkili olmaması nedeniyle yetkili olmadığı bir iş için menfaat sağlamak olarak kabul edilen ve mahkumiyetine karar verilen eylemi gerçekleştirdiğinin mahkeme kararı ile sabit olduğu belirtilerek, Kurulun 2006 yılında kabul ettiği Bangalor Yargı Etiği İlkelerinde, yargı görevini yerine getiren kişilerin, adaleti gerçek anlamda gerçekleştirdikleri kadar, gerçekleştirildiğini görüntü olarak da sağlamaları, kendilerinden sadır olan tüm etkinliklerde yakışıksız ve yakışık almayan görüntü içerisinde olmaktan kaçınmaları, özellikle yargı mesleğinin onuru ile uyumlu davranmaları ve mesleğin prestijini kendi veya herhangi bir kimse lehine kullanmamaları ve kullandırmamaları gerektiğinin belirtildiği de dikkate alınarak; ilgilinin, yaptığı mesleğin niteliği gereği, yargıya karşı olan güveni en üst seviyede tutma gayreti içerisinde bulunması gerekirken, tam aksine menfaat karşılığında iş yapmaya çalışmak suretiyle, yargının kamuoyu nezdinde itibar kaybına neden olacak şekilde mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni giderecek şekilde davrandığı ve mahkum olduğu belirtilerek, bu eylemi nedeniyle 2802 sayılı Yasa'nın 69. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Hakimlik ve savcılık mesleğini ifa eden yargı mensuplarının, toplum nezdinde güvenilir ve saygın kişiler olması gerekir. Toplumun yargı kurumlarına, yargı kararlarına ve yargı mensuplarına saygı duymalarının sebebi, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı yanında yargı mensuplarının kişiliklerine olan saygı ve güvenden de kaynaklanmakta olup, yargı görevini yerine getiren kişilerin, adaleti gerçekleştirdikleri kadar bunu görüntü olarak da sağlamaları gerekmektedir. Yargı kurumlarının itibarı ve güvenilirliği, hakimlik ve savcılık mesleğini icra eden yargı mensuplarının kamuoyu nezdindeki itibarı ve saygınlığı ile doğru orantılıdır. Hakimlik ve savcılık mesleğinin şeref ve onurunu, nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte fiilleri işleyen hakim ve savcıların meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmaları ile korunan hukuki değer, yargı kurumlarının ve yargı mensuplarının toplum nazarındaki saygınlıkları ve itibarlarıdır. Bu mesleğin saygınlığı ve onuru hem yargı mensuplarının öncelikle kendi kişiliklerine yönelik özel saygınlığı ve hem de toplumun yargı kurumlarına ve yargı mensuplarına duyduğu genel güven ve saygınlığı ifade eder.

Hukuk Devleti, yargı kurumlarının ve yargı mensuplarının kamuoyundaki güven ve itibarını (saygınlığını) korumak ve buna aykırı her türlü tutum ve davranışları suç sayarak cezalandırmakla görevli ve sorumludur. Bu nedenle, yasa koyucu, yargı mesleğinin onur ve şerefini bozucu eylem ve davranışlarda bulunan yargı mensuplarını disiplin hukuku açısından, meslekten çıkarma cezası yaptırımına bağlamıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının üzerine atılı eylemleri nedeniyle, Türk Ceza Kanunun 255. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamaya teşebbüs" suçundan mahkum olduğu ve anılan mahkumiyet kararının onanarak kesinleştiği anlaşılmakta olup, söz konusu eylemin, 2802 sayılı Yasa'nın 69. maddesinde yer alan mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ve güveni giderecek nitelikte olduğu sonucuna varıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.

Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu . Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararına karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Dairenin . tarih ve E:., K:. sayılı kararına karşı yaptığı itirazın reddi yolundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun . tarih ve E:., K:. sayılı kararının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,

2. Davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,.

3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam . TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca (Danıştay Onaltıncı Dairesi'nin E:2015/19328, sayılı dosyasında duruşma yapıldığından dolayı) duruşmalı işler için belirlenen . TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara göre iadesine,

6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber