Kanserin mekanizması 10 yıl içinde çözülür

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 11 Mart 2008 10:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

ÖNAY YILMAZ İstanbul

Kanser ve DNA onarımı konusunda yaptığı çalışmalarla dünyaca tanınan, ?biyolojik saati? düzenleyen genlerden birini bulan, geçen yılki Vehbi Koç Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusundaki en son gelişmeleri Milliyet'e anlattı. ABD'den Koç Üniversitesi'nde seminer vermek üzere İstanbul'a gelen Sancar, ?Moleküler biyolojide çok hızlı gelişmeler var. Tabii kanserin mekanizmasını şimdi daha iyi anlıyoruz. Tahminime göre bu mekanizma 10 yıl içinde belki de 5 yıl içinde çözülür? dedi.

Son 25 yıldır birçok kanser türünün tedavisi konusunda hiç bir yeni gelişme olmadığını belirten Sancar, ?Ancak cerrahi teknolojisi, ilaç dozlarının ayarlanması ve erken teşhis konusundaki gelişmelerde sağlanan başarı, kanserin tedavisinde olumlu sonuçlara yol açıyor? diye konuştu. Sancar özetle şu bilgileri verdi:

Standart tedavi yok

?Kanserde tedavi yöntemlerinin sayısının azalması en son gelişme. Aynı görünen kanserler, genler farklı olduğu için, değişik tedavi gerektiriyor. Yani standart tedavi artık yok. Çünkü bunların çalışan genleri değişik. Yani sadece cerrahi ile tedavi edilecekse, kemoterapi uygulanmıyor. Ya da kemoterapiyle edilecekse, cerrahi yöntemi uygulanmıyor. Önceden hepsi uygulanıyordu. Birçok hasta kemoterapiden ölüyor. Çünkü kemoterapi bağışıklık sistemini yok ediyor. O bakımdan kanseri öldürelim derken kan hücreleri, normal hücreler ölüyor. O zaman hasta normal enfeksiyondan ölebiliyor. Gen seviyesi artık ölçülebiliyor. Bu önemli bir gelişme.

Kanser tedavisinde son 10 yıldır iki önemli düşünce tarzı gelişti. Birincisi antikorlar, ikincisi de kanser hücrelerini besleyen sistemin yok edilmesi. 4-5 kanser tipinde antikorla tedavi yöntemi halen kullanılıyor. Ömrü 6 ay 1 yıl daha uzatıyor ama kesin tedavi etmiyor. Diğerine gelince, bilindiği gibi kanserli hücre büyürken kendini kan damarıyla besliyor. Bunu yapmak için özel hormonlar salgılıyor.

Judah Folkman adlı bir doktor, bu damarların yok edilmesi halinde kanserin tedavi edileceğini söylemişti. Yani kanserli hücrelerin beslenmesini önlemek istemişti. Öğrencileri, kanserli farede damar büyümesini engelleyen ilacı buldu. Ancak sonuç insanlar için fiyasko oldu. Farelerde kanserli hücreler ölüyordu ama insanlarda ölmedi. Doktor Folkman bilimsel testler yapmadan bu ilacı ortaya çıkarmakla büyük hata yapmıştı. Bulunan bu ilaç halen Çin'de ve ABD'de kullanılıyor. Sadece hastanın ömrünü bir süre uzatıyor. Kanserin oluşmasında beslenmenin çok önemli rolü var. Eğer doğru dürüst meyve sebze yenirse kesinlikle kanser çok azalır.

Bir de eğer sigara alışkanlığı bırakılırsa, kanserden ölümlerin yarısı gider. İçimizde bütün vücut fonksiyonlarımızı ayarlayan bir saat var. Biz bu saati ayarlayan 4 genden birini keşfettik. Bu gene,'kriptokrom' adını verdik. Şimdi onun da mekanizmasını aydınlatmaya çalışıyoruz. Yaptığımız deneylerle bu biyolojik saatin kanserle ilişkisini belirledik.

Biyolojik saat birçok şeyi kontrol ediyor; vücut ısısından tansiyona, uykudan zihni ve fiziksel faaliyetlere kadar. Vücut ısısı gece 10'da düşer, saat 4'te yükselmeye başlar. Tansiyon mesela sabah saat 8 ile 10 arasında çok yükselir. Zaten kalp krizlerinin birçoğu bu saatlerde meydana gelir. Kriptokrom'un kesin çalışma tarzını saptarsak, sözünü ettiğimiz hastalıkların tedavi yollarını açmış oluruz. Biyolojik saat her hücrenin ne yapacağını kontrol ediyor. Vücut saatimizi, biyolojik ritmimizi değiştirdiğimiz zaman kanser riski artıyor.

?Gece'de risk var

Mesela gece çalışanlarda kanser riski daha çoktur. Gece çalışmaya başladığınız zaman gece ayarlaması yapmalısınız. Gün ışığından korunmalısınız. Karanlıkta kalınırsa iyidir. Çünkü vücut saatini en çok etkileyen ışıktır. Gündüz ışıktan kendinizi koruyacaksınız. Çünkü sistemi değişime uğratıyor. Kanserle biyolojik saat arasındaki ilişkiyi ilk bulan öğrencim Keziban Ünsal Kaçmaz'dır.?

Hangi kanser türlerinde ne yapılıyor?

- Akciğer kanseri: Son 25 yıldır bir değişim yok. Yani temel tedavi konusunda gelişme yok. Cerrahi, kemoterapi, ışın tedavisi uygulanıyor. Ancak cerrahi yöntemler ve erken teşhis konusunda gelişmeler var.

- Göğüs kanseri: Bu türde de bir gelişme yok. Aynı cerrahi, cerrahi-kemoterapi, ışın tedavisi uygulanıyor. Yeni olan şey Herceptin antikor kullanılıyor. Devrim yaratacağı söylendi ancak yaratmadı. Sansasyonel bir ilaç. Hastanın ömrünü 6 aydan 2 yıla kadar uzatıyor. Kesin tedavi etmiyor.

- Kolon kanseri: Son 50 yıldır bir gelişme kaydedilmedi. Cerrahi, cerrahi-şua, kemoterapi yöntemleri uygulanıyor. Sebze meyve ve sağlıklı beslenen ülkelerde yaygın değil.

- Prostat kanseri: Dünyada yaygın bir kanser türü. Cerrahi, ışın, ayrıca hormon tedavisi uygulanıyor. ABD'de zencilerde daha yüksek rastlanıyor.

- Mide kanseri: Diyetle çok ilgisi var. Japonya'da erkeklerde çok yaygın. Bir teoriye göre erkeklerin çayı çok sıcak içmelerinden kaynaklandığı söyleniyor.

- Lösemi kanseri: Daha çok yetişkinlerde görülen ?kronik miyoloblastik lösemi' denilen türün Gleevac adlı ilaçla tedavisi kesin.

- Beyin kanseri: Cerrahi, şua tedavisi bir de ?temolizimide' adlı ilaç kullanılıyor. Bu ilaç yaşam süresini etkiliyor ama kesin tedavi etmiyor. Tümörü küçültüyor, hastanın ağrı çekmesini engelliyor.

- Karaciğer kanseri: Bu kanser türünde epey gelişmeler var. Karaciğerin dörtte üçünü de alsanız insan yaşamaya devam edebiliyor. Yani çok azıyla da işlev gören bir organ. Eğer kanser tamamen yayılmışsa transplantasyon imkanı var; yani karaciğer nakli. Advenced, Adriamycin ve serefinin gibi ilaçlar süreyi uzatıyor sadece.

- Hodgkin (Lenf) kanseri: Tedavi oranı yüksek. Kemoterapiyle tedavi edilebiliyor. Adriamycin, Bleomycin ve Vinblastin adlı kemoterapi ilaçları.

- Non Hodgkin (Lenf) kanseri: Tedavi oranı 10 yıldır yüksek. CHOP ile Ritiama antikoru verilerek tedavi edilebiliyor.

Başarılı geçmiş

ABD North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü'nde görev yapan Sancar, 300'e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıyı temsil ediyor. Sancar, 2005'te Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi?ne, 2006?da Türkiye Bilimler Akademisi'ne Asil Üye olarak seçildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber