Türkiye, su fakiri olma yolunda ilerliyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Mart 2008 15:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak, Türkiye'nin son 10 yıldan beri artan bir kuraklıkla karşı karşıya bulunduğunu ve bunun önümüzdeki dönemde de devam edeceği öngörülerinin yapıldığını belirterek, ''Türkiye, geç olmadan ulusal bir su politikası oluşturmalı, kapsamlı, uzun vadeli bütüncül bir su yasası hazırlamalıdır'' dedi.

Demirayak, vakıf merkezinde düzenlediği basın toplantısında, geçen yıl Ocak ayında başlatılan ''Suyumuza Sahip Çıkalım'' kampanyası ile su konusunda atılan adımlar ve çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Dünyada ve Türkiye'deki su kaynaklarının hızla azaldığını, dünyadaki toplam suyun yüzde 96'dan fazlasının tuzlu su, geriye kalan yüzde 4 oranındaki tatlı su kaynaklarının ise yüzde 70'e yakın kısmının buz ve buzullar içinde hapsolduğunu, tatlı suyun diğer yüzde 30'unun ise yerin altında olduğunu ifade eden Demirayak, nehirler, göller gibi yüzeysel su kaynaklarının dünyadaki toplam suyun yüzde 1'inden daha azını oluşturduğunu anlattı.

Türkiye'de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metre küpten bin 430 metre küpe indiğini belirten Demirayak, 2030 yılında nüfusun 100 milyon olacağı ve kişi başına düşen su miktarının bin 100 metre küpe düşeceğinin öngörüldüğünü ifade etti.

Küreksel iklim değişikliğinin Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası'nda kuraklık şeklinde kendini göstereceğini ve bunun da susuzluk başta olmak üzere tarımda ve turizmde gelir kaybı, orman yangınlarında artış, biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi olumsuzlukları da beraberinde getireceğini dile getiren Demirayak, tüm Akdeniz havzasında yağışların son 25 yılda yüzde 20 azaldığını, 2025 yılına gelindiğinde ortalama sıcaklığın 0,7 ve 1,6 arasında artacağının tahmin edildiğini kaydetti.

Filiz Demirayak, son 40 yılda sulak alanların yüzde 50'sinin insanlar tarafından alınan yanlış kararlarla yok edildiğini, yer altı sularının kaçak ve plansız bir şekilde kullanıldığını, orman ve yeşil alanların ranta kurban edildiğini belirterek, bu gerçeklerle Türkiye'nin yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Demirayak, ''Türkiye, su fakiri ülke olma yolunda hızla ilerlemektedir'' dedi.

-''TÜRKİYE'DE SEKTÖREL SU KULLANIMI PLANSIZ''-

Su kaynaklarının kullanımıyla ilgili Türkiye'deki en temel sorunun sektörel su kullanımındaki plansızlık olduğunu belirten Demirayak, Türkiye'de suyun yüzde 72'sinin tarım, yüzde 18'inin evsel kullanım, yüzde 10'unun da endüstriyel alanda kullanıldığını söyledi.

Demirayak, suyun önemli bir kısmının tüketildiği tarım alanında sulanabilir arazinin sadece yüzde 8'inin basınçlı sulama, geriye kalan yüzde 92'sinin ise hala geleneksel yüzey sulama yöntemi ile yapıldığını ve bu durumun da suyun tarlaya gelmeden yüzde 50'sinin kaybı anlamına geldiğini ifade etti.

Türkiye'nin mutlaka sulama rejimini değiştirerek, damlama su uygulamasına geçmesi gerektiğini dile getiren Demirayak, bugün başlansa ancak bunun 10 yılda başarıya ulaşacağını, böylece sudan yüzde 60 tasarruf sağlanacağını kaydetti.

Demirayak, ayrıca Türkiye'nin suya dayanıklı tarım ürünlerinin üretimine yönelmesi gerektiğini, bunların ülkenin gıda güvenliğiyle ilgili olduğunu söyledi.

Evsel alanda kullanılan suyun yüzde 50'sinin de şebekede kaybolduğuna işaret eden Demirayak, bu soruna dikkat çekmek amacıyla ''Conta hareketi'' kampanyası başlattıklarını, ancak belediye başkanlarının ya böyle bir sorun yokmuş gibi davrandığını ya da alınganlık gösterdiklerini belirtti.

Demirayak, İstanbul'da şebekenin yüzde 95'inin hangi sihirli planla değiştirildiğini anlamak istediklerini belirterek, ''Eğer böyle bir başarı ortaya konulmuşsa bunun tüm dünyaya bir başarı örneği olarak sunulması gerekir. Dünyada bir kentte her yıl boruların ancak binde 6 ile yüzde 2 arasında yenilenebildiğini ortaya koyuyor. Bazı gerçekler ile ne kadar çabuk yüzleşirsek sorunlarımızı o kadar çabuk çözeriz. O nedenle alınganlık göstermeye gerek yok'' diye konuştu.

-''BU YAZ SU SIKINTISI ÇEKİLECEK''-

Su sorununu çözmek için başka havzalardan su aktarmak veya Karadeniz'in suyunu arıtmak gibi son derece pahalı projeleri yanlış bulduklarını dile getiren Demirayak, ''Su konusunda ortak akıl oluşturmak şart. Bu bizim güvenlik sorunumuz'' dedi.

Filiz Demirayak, bu yazın kurak geçeceğini ve su sıkıntısı yaşanacağını öne sürerek, ''Eğer şansımız yaver gider de yaz kurak geçmezse bu soruna geçti diye bakmamak gerekir. Türkiye'de son 10 yıldan beri artan kuraklık var. Akdeniz havzasında da son 20 yıldan beri azalan yağışlar var. İstanbul'daki barajlardaki doluluk oranı yüzde 37,6. Yazın su sıkıntısı çekileceği açık'' diye konuştu.

Türkiye'de 2004 yılı verilerine göre 3 bin 225 belediye olmasına karşın bunların ancak 319'unda arıtma tesisi bulunduğunu, atık sulara fiziksel ve biyolojik olarak arıtma yöntemi uygulayan atık su arıtma tesisi sayısının da 168 olduğunu, 4 tane de ileri biyolojik arıtma tesisi bulunduğunu anlatan Demirayak, 65 organize sanayi bölgesinin 19'unda arıtma tesisi bulunduğunu, 46 organize sanayi bölgesinden toplam 17 milyon 432 bin metre küp atık suyun arıtılmadan akarsulara deşarj edildiğini kaydetti.

Demirayak, sanayinin su kaynaklarını kirlettiğinin bir gerçek olduğunu, kirliliğe engel olarak atık suların yeniden arıtılıp sanayide kullanılması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de son 40 yıl içinde yaklaşık 1 milyon 300 bin hektardan fazla sulak alanın kurutma, doldurma ve su sistemlerine müdahale nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliklerini yitirdiğini dile getiren Demirayak, çözüm önerilerine ilişkin şunları söyledi:

''Suya bakış açımız değiştirilmelidir. Tamamen ikame edilemeyen su kaynakları, kısıtlı sosyal ve ekonomik bir kaynaktır. Toplumun tüm kesimlerine bu anlayış yerleşmelidir. Türkiye, geç olmadan ulusal bir su politikası oluşturmalı, kapsamlı, uzun vadeli bütüncül bir su yasası hazırlamalıdır. Entegre Havza yönetimi yaklaşımı benimsenmelidir. Ülkemizin 25 akarsu havzasının su bütçesi ve havza planları bu yaklaşımla hazırlanmalıdır. Sulak alanlarımız korunmalıdır. Mevcut alanların daha fazla tahrip olması önlenmelidir. Planlanan su altyapı projeleri, bugünün koşullarına göre gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir. Tüm sektörlerde kaçak su kullanımın önüne geçilmeli, tuzlu su arıtma ve havzalara su transferi yaşanan sorunların çözümü için sihirli formüller olarak sunulmamalı. Tarım politikalarında köklü değişiklikler olmalı, yer altı suları planlı kullanılmalı, kaçak kuyularla ilgili yaptırımlar artırılmalı, bu konuda izleme ve denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber