'Hasta çok yeteri kadar organ yok'

Kaynak : Zaman
Haber Giriş : 27 Mart 2008 18:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, ''Dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de hasta çok, yeteri kadar organ yok. Bunun esas çözüm yeri aramızdan ayrılan, yaşamını devam ettiremeyen insanlarımızdır'' dedi.

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğiyle Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi'nde organ bağışının arttırılması için bölgesel bilgilendirme toplantısı yapıldı.

Haberal, toplantıda, dünden bugüne Türkiye'de organ nakli ameliyatlarının gelişimi hakkında bilgi verdi.

Türkiye'de ilk organ nakli girişimlerinin Hacettepe Üniversitesi (HÜ) bünyesinde 1969 yılında yapılan deneysel hayvan çalışmaları ile başladığını belirten Haberal, canlıdan ilk böbrek transplantasyonunun 3 Kasım 1975 günü H.Ü'de yapıldığını söyledi.

Haberal, canlıdan yapılan transplantasyonların yeterli olmadığını, ihtiyacın sağlanması için öncelikle kadavradan transplantasyon yapılması gerektiğini anımsattı.

Her gün çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğine dikkati çeken Haberal, ''Beyin ölümü gerçekleşen, organları hasar görmemiş olan kişilerin, başka bedenlere can verebileceğini unutmamak ve unutturmamak gerekiyor'' dedi.

Organ nakli konusunda özverinin çok önemli olduğunu vurgulayan Haberal, 1970'li yıllarda diyaliz merkezi sayısının sayılı olduğunu, bugün köylerde bile artık diyaliz merkezlerinin bulunduğunu bildirdi.

-ORGAN NAKLİ İLGİLİ YASA-

Haberal, Türkiye'de Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkındaki Yasanın toplumsal uzlaşma sayesinde 1979 yılında çıkarıldığını anlattı.

Yasanın, dünyanın en ünlü ve en erken çıkarılan yasalarından bir tanesi olduğunu, o dönemde çok önemli olduğu gibi bu dönemde de önemini koruduğunu dile getiren Haberal, özellikle yasanın 3. maddesinin, dünyanın bazı yörelerinde adeta ticari bir meta haline getirilen organ nakli için bir baraj oluşturduğunu ve yasanın dünyanın en çağdaş yasası konumunda bulunduğunu vurguladı.

-KARACİGER NAKLİ-

Haberal, Türkiye'de ilk karaciğer naklinin 8 Aralık 1988'de beyin tümörü nedeniyle beyin ölümü gerçekleşen bir erkekten, siroza bağlı kronik karaciğer yetmezliği gelişen 30 yaşındaki Fuat Koç isimli hastaya yapıldığını anımsattı.

''O günü karaciğer hastaları için yeni bir başlangıç ve bayram günü olarak kabul ettiğini'' ifade eden Haberal, bu nakilden sonra çalışmalarını canlıdan karaciğer nakilleri üzerinde yoğunlaştırdığını belirtti.

1990 yılının Mart ayında bir çocuğa, babasının karaciğerinin bir kısmının nakledildiğini, bunun Avrupa'da bile bir ilk olduğunu ifade eden Haberal, aynı yılın Nisan ayında ise yine bir babadan oğula nakil yaparak erişkinlerde canlıdan canlıya ilk başarılı karaciğer naklinin gerçekleştirildiğini söyledi.

1992 yılında ise aynı anda hem böbrek hem de karaciğer nakli yaparak, ülkede bir ilki daha başardıklarını anlatan Haberal, bunun da dünyada yapılan ilk ameliyatlardan bir tanesi olduğuna işaret etti.

''Dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de hasta çok, yeteri kadar organ yok. Bunun esas çözüm yeri, aramızdan ayrılan, yaşamını devam ettiremeyen insanlarımızdır'' diyen Haberal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bütün çalışmalara, ülkemizde ölen insanların organlarının bağışı oranı yüzde 3.5 civarındadır. Ama talep çok. Gerçekten çok fazla hasta var. Ama yeteri kadar organ yok. Kronik organ hastalığının en etkin tedavisi organ ve doku naklidir. Organ nakli ameliyatlarını yaptığımız ilk yıllarda insanlar deney yaptığımızı zannediyordu. Bilgi arttıkça, insanlarımız öğrendikçe ilerleme sağlandı. Ölen vatandaşlarımızın organlarının kullanılması şarttır.''

-''44 BİN HASTA DOKU VE ORGAN BEKLİYOR''-

D.Ü Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç da, üniversitede yaşanan son gelişmeler kapsamında organ ve doku nakli için teşebbüslerde bulunduklarını anlatarak, ''İnşallah yakın zamanda üniversitemiz bu konuda hak ettiği yere gelecektir. Türkiye'de doku ve organ nakli gerçekten bir problem. Yaklaşık 44 bin hasta, doku ve organ nakli için sıra bekliyor. Bu konu hakkında bütün bölgelerde eğitim çalışması yapılması gerekiyor'' dedi.

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Saim Yeprem ise kanaatinin, bölgede organ nakline din görevlileri açısından olumsuz bakılmadığını, ancak halkla birebir iletişimi olan bu din görevlilerinin bazı noktalardaki tereddütlerinin, onların iyi bilgilendirmemiş olmasından kaynaklandığını söyledi.

Organ nakliyle ilgili faaliyetlerde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın desteğinin, bu konuda bilgilendirme yapmak olduğunu dile getiren Yeprem, ''Türkiye'de bazı konularda 'caizdir, helaldir, haramdır' tartışmasının adeta bir karmaşa haline gelmesi önemli bir faktördür. Din kültürünün yeterince verilmemiş olması, dini hükümlerin ne olduğunun geniş kitleler tarafından bilinmemesi sonucunu doğurduğundan, bu konuda farklı görüşler çıkabiliyor. Bir konu için Kur'an-ı Kerim'de vardır, yoktur denebilmesi için Kuranı Kerim'i okuma metodunun bilinmesi gerekiyor'' diye konuştu.

Toplantıya, Prof. Dr. Haberal'ın ilk yıllarda organ nakli yaptığı hastaları da katılarak, kendisine çiçek verdiler.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber