Çalışanlar için de AB normu talebi

Haber Giriş : 08 Ekim 2004 23:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından açıklanan ilerleme raporunda Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasının önerilmesi, konuya taraf olan sosyal çevreleri harekete geçirdi. İşveren, işçiler ve kamu emekçileri, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için de hükümeti göreve çağırdılar.

Emek örgütlerinin temsilcileri, özellikle 2821 ve 2822 sayılı sendika, toplu sözleşme, grev ve lokavt kanunları başta olmak üzere, kamu çalışanlarının toplu sözleşmeli ve grevli sendika hakkı, örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldıracak düzenlemeler, ortak çalışanlar yasası ile toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasalarında yapılması gereken düzenlemelere dikkat çektiler.

DİSK: "12 EYLÜL'ÜN YÜKÜ KALDIRILMALI"

Komisyonun raporu ile her şeyin güllük gülistanlık olmadığını belirten Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi, raporda altı çizilen noktalarda Türkiye'nin üzerine düşen görevleri yerine getirmemesi halinde müzakerelerin riske gireceğini, bu nedenle asıl çabanın bundan sonra gösterilmesi gerektiğini söyledi. Bu çerçevede atılan adımlar içerisinde çalışma yaşamının demokratikleştirilmesini ilgilendiren konularda hükümetin kılını kıpırdatmadığını ifade eden Çelebi, "Hükümetin bu konuda savsaklayan, erteleyen bir yaklaşımı var. Bu alanda adım atılmadıkça, 12 Eylül'ün yükü çalışanlar üzerinden alınmadıkça, atılan adımlar makyaj niteliğini aşamayacaktır" diye konuştu.

Müzakere dönemine kadar 2821 ve 2822 sayılı sendikalar, toplu sözleşme, grev ve lokavt kanunlarının mutlaka çıkartılması gerektiğini belirten Çelebi, gösteri ve toplantı yürüyüşleri kanununun da emek örgütleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu, bunun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Çelebi, sosyal taraflar arasındaki uzlaşma ve diyalog gerektiren mekanizmalara da işlerlik kazandıracak reformlar için hükümetin takipçisi olacaklarını vurguladı.

KESK: AB, SON HEDEF DEĞİL

KESK Başkanı Sami Evren ise AB standartlarının tek başına demokratik çalışma yaşamı için yeterli olmadığına işaret etti. AB normlarının demokratik çalışma koşulları bakımından önemli standartlar getirdiğini hatırlatan Evren, kamu emekçilerinin toplu sözleşmeli ve grevli sendika hakkının bu aşamada büyük önem taşıdığını vurguladı. Evren, "AB'de bir çok demokratik norm bulunmasına karşın, esnek çalışma gibi işveren lehine bir çok düzenleme var. Bu nedenle sadece AB normlarını hedef olarak alamayız. Hükümetin yapacağı düzenlemelerde, çalışma ilişkilerinde demokrasi için baskı grubu görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede müzakere sürecinde hiç değilse ILO normlarının hayata geçirilmesi önem taşıyor" diye konuştu.

Şimdiye kadar insan hakları ve siyasi kriterlerin ön plana çıktığını hatırlatan Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş ise bundan sonra çalışma yaşamına ilişkin düzenlemelerin öneminin arttığını belirtti ve hükümetin toplu pazarlık masasında demokratik hakları müzakereye açmasının da bu açıdan AB için bir sinyal olduğunu söyledi. Yokuş, gene de hükümetin samimiyetine inanmadıklarını, düzenlemelerin sadece AB için de olsa, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Yokuş AB'de Genel Kurmay Başkanlarının bile sendikalı olduğunu örnek vererek, üçlü kararname ile atanan bürokratlar dışındaki herkesin sendikalı olması gerektiğini dile getirdi.

Örgütlenme konusundaki yasal engellere dikkat çeken Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergun Atalay ise bu engellerin kaldırılması için bir fırsat doğduğunu belirtti ve "AB bizim 40 yıllık beklentimizdi. Atalay, emeğin serbest dolaşımı konusundaki belirsizliğin kaldırılması için de adım atılması gerektiğini vurguladı.

Birgün

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber