MEB'in Anadolu imam hatip liseleri açma konusundaki takdir hakkı açıktır

Danıştay 8. Dairesi, Resmi Gazete'de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 2. maddesi ile değiştirilen, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 5. fıkrasının iptali istemiyle açılan davayı sonuçlandırdı. MEB'in takdir hakkına vurgu yapılarak istem reddedildi

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 22 Mayıs 2023 00:10, Son Güncelleme : 09 Mayıs 2023 10:08
MEB'in Anadolu imam hatip liseleri açma konusundaki takdir hakkı açıktır

Danıştay MEB'in bu alanda düzenleme yapabilme yetkisini analiz etti

Davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ülkemizde ortaöğretim kurumlarının açılması görev ve yetkisine sahip davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu görev yerine getirilirken anılan Bakanlığı, sınırlayan herhangi bir hükme yer verilmediği, bir diğer anlatımla kanun koyucu tarafından ortaöğretim kurumları tek tek sayılarak açılmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yoluna gidilmediği, bu konuda yetkinin anılan Bakanlığa verildiği görüldüğünden Bakanlığın yönetmelik ile okulların açılma koşullarını belirlemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu belirlemeyi yapma yetkisinin değişiklik yapmayı da içerdiği tabiidir.

MEB bu yetkiyi kamu yararı çerçevesinde kullanmıştır

Diğer yandan, dava konusu değişiklikte, nüfus koşulu kaldırılarak anadolu imam hatip liselerinin açılmasının, ihtiyaca binaen valilik teklifine bağlı olarak Bakanlıkça sağlanacağı kuralı ile önceki düzenlemede yer alan nüfus koşulunu sağlamayan yerleşim yerlerinde bu okulların açılmaması ihtimalinin bertaraf edildiği, ihtiyacın hasıl olması halinde Bakanlıkça bu okulların açılacağı, öğrencilerin tercih haklarının ortadan kalkmadığı hususları da dikkate alındığında, davalı idarece düzenleme yapma yetkisinin, kamu yararı doğrultusunda ve hukuka uygun olarak kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, anadolu imam hatip liselerinin açılmasına ilişkin koşulları belirleme yetkisine sahip davalı idare tarafından bu koşullarda değişiklik içeren dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 2022/4604
Karar No: 2022/7408

DAVACI : . Sendikası
VEKİLİ: Av. .
DAVALI : .Bakanlığı
VEKİLİ: Av. .

DAVANIN KONUSU:

15/09/2017 gün ve 30181 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 2. maddesi ile değiştirilen, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 5. fıkrasının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI:

Dava konusu düzenlemeyle, İmam-Hatip Liseleri için öngörülen nüfus kriterinin tamamen kaldırıldığı, 1739 sayılı Kanun uyarınca, toplum ihtiyacı ve öğrencilerin kabiliyetleri doğrultusunda, planlı ve bilimsel bir eğitimin Milli Eğitim sisteminde uygulanması noktasında ortaya konulan farklı okul türleri ve buna göre oluşturulan eğitim programlarının belli olduğu, iktidarın politik anlamda İmam-Hatip Liselerine verdiği önem ve yüklediği anlam kapsamında yeni açılan okulların büyük çoğunluğunun ilgi ve talep dikkate alınmaksızın İmam-Hatip Liseleri olduğu, dava konusu düzenleme ile de İmam-Hatip Liselerinin açılmasına yönelik getirilen nüfus kriterinin ortadan kaldırıldığı, bu şekilde küçük şehirlerde tercih olarak yalnız İmam-Hatip Liselerinin açılmasına olanak sağlandığı, bu durumun Anayasa'nın 10. Maddesinde yer alan "eşitlik ilkesine" ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yer alan "fırsat ve imkan eşitliği, bilimsellik, planlılık ve yöneltme ilkelerine" aykırılık oluşturduğu, adrese dayalı yerleştirme sistemi de dikkate alındığında küçük şehirlerde yaşayan öğrencilere İmam-Hatip Liseleri dışında başkaca bir seçenek sunulmayacağı iddia edilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI:

Davacının, imam hatip liselerinin ihtiyaç ve talep dışında açılacakları yolundaki iddiasının afaki ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, imam hatip liselerinin açılabilmesinde, yerleşim yerinde yaşayan insanların talebi önemsendiği için, önceki düzenlemede yer alan nüfus kriterine ilişkin Bakanlığa gelen talep ve şikayetler dikkate alınarak yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması durumunda ısrar olanağı tanınmadığından bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ:

Dava; 15/09/2017 tarih ve 30181 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 2. maddesi ile değiştirilen Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 5. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.

Anadolu İmam Hatip Liselerininin açılmasında, diğer okul türlerinde aranan nüfus kriterinin kaldırılmasının somut bir nedene dayandırılmadığı gerekçesiyle düzenlemenin iptaline ilişkin verilen Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/01/2021 tarih ve E:2017/7181, K:2021/399 sayılı kararı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/02/2022 gün ve E:2021/1725, K:2022/475 sayılı kararıyla bozulmuştur.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine göre Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması mecburi olduğundan anılan Kurul kararında belirtilen gerekçeyle bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesinin 27/01/2021 tarih ve E:2017/7181, K:2021/399 sayılı dava konusu düzenlemenin iptali yolunda verilen kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/02/2022 tarih ve E:2021/1725 K:2022/475 sayılı kararıyla bozulmasına karar verildiği görüldüğünden, bozma kararına uyularak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Temyiz' başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 'İdari ve vergi dava daireleri kurullarının görevleri' başlıklı 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun'un 'Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar' başlıklı 49. maddesinin 4. fıkrasında da, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması durumunda ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, bozma kararı gözönünde bulundurularak, bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "III - Okul açma yetkisi" başlıklı, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 58. maddesinde;

"Türkiye'de ilköğretim okulu, lise veya dengi okullar, Milli Eğitim Bakanlığının izni olmaksızın açılamaz.

Milli Eğitim Bakanlığı veya diğer bir bakanlık tarafından açılmış veya açılacak okullar (Askeri liseler dahil) ile özel okulların derecelerinin tayini, Milli Eğitim Bakanlığına aittir.

(Değişik üçüncü fıkra: 25/7/2016-KHK-669/51 md.; Aynen kabul: 9/11/2016-6756/51 md.) Askeri eğitim kurumlarının dereceleri ve müfredatı, Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte tespit edilir.

Diğer bakanlıklara bağlı lise ve dengi okulların program ve yönetmelikleri, ilgili bakanlıkla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından birlikte yapılır ve Milli Eğitim Bakanlığınca onanır.

Diğer bakanlıklara bağlı okullar, Milli Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetimine tabidir. Gözetim ve denetim sonunda uygun eğitim ortamı ve niteliği taşımayan kurumların denkliği usulüne uygun şekilde Milli Eğitim Bakanlığınca iptal edilir. Buna ait esaslar Bakanlar Kurulunca çıkarılan bir yönetmelikle düzenlenir. " hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Uyuşmazlığın çözümü için, genel olarak, idarenin düzenleme yetkisinin kapsamı ve bu bağlamda idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisi üzerinde durulmalıdır.
Anayasa'nın 124. maddesinde, kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme, idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisinin anayasal dayanağını oluşturmaktadır.

İdarenin düzenleme yetkisinin aslında ikincil, türev nitelikte olduğu hususunda bugün için bir duraksama bulunmamaktadır. Anayasa'ya göre, idarenin, düzenleme yetkisini kanunlar çerçevesinde ve kanunlara uygun olarak kullanması gereklidir. Kanunun öngördüğü düzenleme yetkisinin yine kanunda belirtildiği gibi kullanılması, kanun hükmü, bir konunun yönetmelikle düzenlenmesini öngörüyorsa, düzenlemenin yönetmelikle yapılması zorunludur.

Ayrıca, normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesine göre, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Başka bir anlatımla normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak bir sıra dahilinde sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmekte olup; bunun doğal sonucu olarak, hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan normun, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremeyeceği, bir başka deyişle alt norm niteliğindeki düzenleyici işlemlerin, bir hakkın kullanımını üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltamayacağı veya kısıtlayamayacağı; dolayısıyla, düzenleyici bir işlemin kendinden önce gelen kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlemeler getiremeyeceği kabul edilmektedir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlığa bakıldığında, davalı idarenin dava konusu alandaki düzenleme yetkisinin ve bu yetkinin hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ülkemizde ortaöğretim kurumlarının açılması görev ve yetkisine sahip davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu görev yerine getirilirken anılan Bakanlığı, sınırlayan herhangi bir hükme yer verilmediği, bir diğer anlatımla kanun koyucu tarafından ortaöğretim kurumları tek tek sayılarak açılmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yoluna gidilmediği, bu konuda yetkinin anılan Bakanlığa verildiği görüldüğünden Bakanlığın yönetmelik ile okulların açılma koşullarını belirlemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu belirlemeyi yapma yetkisinin değişiklik yapmayı da içerdiği tabiidir.

Diğer yandan, dava konusu değişiklikte, nüfus koşulu kaldırılarak anadolu imam hatip liselerinin açılmasının, ihtiyaca binaen valilik teklifine bağlı olarak Bakanlıkça sağlanacağı kuralı ile önceki düzenlemede yer alan nüfus koşulunu sağlamayan yerleşim yerlerinde bu okulların açılmaması ihtimalinin bertaraf edildiği, ihtiyacın hasıl olması halinde Bakanlıkça bu okulların açılacağı, öğrencilerin tercih haklarının ortadan kalkmadığı hususları da dikkate alındığında, davalı idarece düzenleme yapma yetkisinin, kamu yararı doğrultusunda ve hukuka uygun olarak kullanıldığı sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, anadolu imam hatip liselerinin açılmasına ilişkin koşulları belirleme yetkisine sahip davalı idare tarafından bu koşullarda değişiklik içeren dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVANIN REDDİNE,

2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam . TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, temyiz aşaması yargılama gideri olan . TL 'nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca . TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde taraflara iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,

09/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber