Bir vali veya belediye başkanı istediği adamı çökertebilir

Haber Giriş : 10 Ekim 2004 21:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

39 yaşındaki Diyarbakır Valisi Efkan Ala: Vali olarak benim enteresan ve negatif yetkilerim var. Tuğla fabrikası benim işim mi, bir valinin işi mi? Vatandaş olarak valide bu kadar yetki olmasını istemiyorum. Bir vali, bir belediye başkanı istediği adamı çökertebilir...


Bir aydır Diyarbakır Valisi olan Efkan Ala, Türkiye'nin en genç valisi; 39 yaşında. Bundan önceki görev yeri Batman'dı. Ala, Batman'da görev yaptığı bir buçuk yıl boyunca herkesin sevgisini kazanmış biri. Onun döneminde Batman'da yasadışı gösteri olmamış. AB Sözleşmeleri gereğince tüm gösterileri serbest bırakmış, gösteri yürüyüşlerinde bir gözaltı bile olmamış. Batman'a bağlı 303 köyün su sorununu çözmüş. Ala bugüne kadar tanıdığım valilere hiç benzemiyor, akademisyen gibi konuşuyor.

* Türkiye'nin en genç valisi olduğunuzu öğrendim doğru mu bu bilgi?

Doğru. Batman'da görev yaptığımda da en genç valiydim, şu anda da Türkiye'nin en genç valisiyim.

* Diyarbakır sokaklarında sizinle ilgili şöyle yorumlar yapılıyor: ''Diyarbakır'ı AB'ye taşıyacak bir vali.'' Böyle bir misyonunuz mu var?

Türkiye'nin her bölgesinde yaşayan insanlarımız için atmamız gereken adımlar var. Büyük bir devlet olmak istiyoruz. Büyük devlet olmak için ekonominizin güçlü olması gerekiyor. Bilginin ve ekonominin gücüyle büyüklük ölçülüyor. AB birtakım standartlar geliştirmiş durumda. Hem insan hak ve hürriyetleri konusunda hem de insanların ürettiği, tükettiği mal ve hizmetler, kurumlar ve kurumların vatandaşlarla ilişkisi, devletin kendini tanımlaması, devletin vatandaşı nasıl gördüğü konularında AB standartları belli. Bizlerin ise tüm bu konularda beklenen standartlara ulaştığımız söylenemez. Dünya sıralamasında çok gerilerdeyiz. ''Başka ülkerde olup da biz de olmayan ne var?'' diye bakıyoruz. Hava, su, toprak, genç insan... Avantajlarımız var. Peki neyimiz benzemiyor? Bu sorunun yanıtı ortada, yönetim sistemimiz benzemiyor. Bizim yönetim sistemimiz Mısır'a benziyor. Yönetim biçimimizi Fransa'dan aldık, onlar 5 kez değiştirdi, biz yıllardır değiştiremeden duruyoruz.

* Güneydoğu'da son 2 yılda ne değişti?

Bir kere artık güç bilgiyle ölçülüyor. Düşünce özgürlüğünün olduğu yerde bilgi üretilir. Rekabet gücünün olduğu yerde bilgi üretirsiniz. Tek düze insan tipine alıştığımız için, ''Efendim tamam da herkes güzel şeyler üretir mi?'' diyoruz. Güzelin, çirkinin ne olduğuna kim karar veriyor? Bill Gates gibi birinin çıkması için birçok kişinin de boş konuşmaması gerekir. Marjinal fikirler, işe yaramayanlar çöpe atılır, elenir. Bizim korkulardan kurtulmamız özgür ortamı sağlamamız gerekiyordu. Toplumun enerjisi sinerjiye dönüşmeyince hiçbir şey yapamazsınız. Temel hak ve hürriyetler konusunda insanları rahat bırakmadıkça ne yapılabilir? Biz yıllardır çok tecrübe ettik ama bu kadar tecrübeyle herkes öğrenir. Önemli olan artık şudur: Entelektüel insanlar tecrübeyle bilgi edinmez, bu yol bu tür insanlar için biraz pahalı bir yoldur. Biz yıllardır tecrübe ettik. Artık yeter. Yeni pradigmalarla yolumuza devam etmeliyiz.

Gölge etmeyelim

* Siz Türkiye'nin yeni düzeninin valisi misiniz?

Şunu söyleyeyim: Vali, kaymakam ve memuruyla gelişen bir ülke var mı? Gelişim girişimciyle, sermayeyle, bilgiyle ve sanatla olur. Bunu beceremeyen toplumlar da geri kalır. Biz yönetim olarak yıllardır ''gölge etmeyelim'' görüşündeyiz. Tuğla fabrikası mı benim işim? Bunlar bir valinin işi olabilir mi? Evet yıllardır hava kurşun gibi ağır ve kapalı. Sürekli bina yap, bina yaparak kim gelişmiş? Biz hâlâ eğitim sorununun fiziki mekanlarını konuşuyoruz, içerik konuşmaya başlayamadık. Amerika dünyanın üçte birini üretiyor ama bu üretimin yönetimini de yeniden keşfetmek zorunda hissediyor kendini. Bizim yapacağımız tek şey gelişmiş ülkelerdeki düzeni takip etmektir. Ben de bunu yapıyorum.


* ''Bunlar bir valinin işi olabilir mi?'' diyorsunuz, görev tanımınız nasıl değişmeli?

Vali olarak enteresan ve negatif yetkilerim var. Vatandaş olarak bir valide bu kadar yetki olmasını istemiyorum. Örneğin, bir girişimci bir yer yapacak, bir vali, bir belediye başkanı istediği adamı çökertebilir. Böyle bir şey olabilir mi? Biz Tanzimat'tan bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin yani neredeyse 150 yıllık tarihimizin en önemli projesinin dönüm noktasındayız. Millet bağlanmış ve hapsedilmiş vaziyetteydi, artık biz milleti serbest bırakmalıyız. Bunu da AB ile birlikte yapıyoruz.


AB yolunda ilerleyen hükümetin valisiyim

* Yıllarca bu topraklarda terör yaşandı, hala da sizin dediğiniz gibi kırsal de tek tük de olsa devam ediyor. Diyarbakır'da halkın yanında olan Emniyet Müdürü'nün öldürülmesi büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşanmıştı. Peki sizce devletle halk barıştı mı?

Kapalı sistemler kavgadan beslenirler. Açık toplum olursanız, çözümden beslenirseniz her şeyle barışırsınız. Yanlışlardan ders alırsınız. Pozitif bakan insan ders alır, çözümden beslenen açık toplum haline gelir. Biz hızla ilerliyoruz. Siyasette ve ekonomide liberal olmak, Özal'ın ikinci değişim projesi. Bu gerçekten de çok önemlidir. Biz şimdi bunu AB ile yapıyoruz. Girişimcinin önü açılınca, özgür düşüncenin önü açılınca bu toplum alır başını gider. Biz şu anda iyi bir konjonktür yakaladık.


* AB yolunda AKP iktidarının aksamaları oldu ama siz de artık Türkiye'de kim iktidara gelirse gelsin bu yoldan dönülmez görüşünde misiniz?

Uzun süredir siyasi irade terüddüt etmiyor bu konuda. Zaten ben vali olarak hükümet böyle adım atmasaydı bunu söyleyebilir miydim? Doğru söyleyim, nezaketen şık olmazdı ama şu da var o zaman ben de burada olmazdım. Bu kadar da basit. Tamamen kamulaştırmacı, devletin ekonomik alanda varlığını hissettirmesi gerektiğine inanan bir hükümetin valisi olamazdım, zaten onlar beni tutmazdı. AB yolunda ilerleyen hükümetin valisiyim.


* Siz daha önce Batman Valisi'ydiniz, şimdi Diyarbakır'ın. Her iki il de 20 yıldır terör yaşıyordu. İzlenimleriniz nedir?

Necip ve vakur bir milletiz. 20 yıldır terör yaşanan topraklar, son 2 yıldır rehabilite oluyor. İnsanlarımız değişime hasret. Kimse kötü günlere dönülmesini istemiyor. Benden en çok okul istiyor halk. Herkes çocuğunun iyi eğitim almaşım istiyor. Şu anda Diyarbakır'da derslikler 70-80 kişilik. 6500 derslik var, bunun 2000'i taşrada. 4500 dersliğe ihtiyacımız var.


Okul yaptıracağım

* Bunu yapabilecek misiniz?

Burada ilk defa şunu yapacağız. İşadamlarıyla konuşuyorum. Ben proje ihale edeceğim. ''Şu mahallede 24 derslikli okula ihtiyacım var'' diyeceğim.

İş adamına ''yap bu projeyi bana bir bir buçuk yılda teslim et, ben senden bunu kiralayacağım'' diyeceğim. Biz zaten 10 trilyon bu işlere ayırıyor, yılda 4 okul yapabiliyoruz. Bu yetmez. 10 trilyona 24 derslikli çok daha fazla okul kiralayabilirim. Bu projeyi hayata geçireceğim.

Vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber