Maraş depremi sonrası 'uzaktan eğitim kararına' açılan davalarda ehliyetsizlik kararı

Danıştay 8. Dairesi ükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın 11/02/2023 tarihli basın duyurusu ile ilan edilen "Kahramanmaraş merkezli deprem afetinin ülke genelindeki etkileri nedeniyle Yükseköğretim Kurulu tarafından 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verilmiştir." şeklindeki kararının iptali istemiyle ilgili birkaç davayı sonuçlandırdı.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 31 Temmuz 2023 00:10, Son Güncelleme : 12 Temmuz 2023 09:24
Maraş depremi sonrası 'uzaktan eğitim kararına' açılan davalarda ehliyetsizlik  kararı

Danıştay 8. Dairesi ükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın 11/02/2023 tarihli basın duyurusu ile ilan edilen "Kahramanmaraş merkezli deprem afetinin ülke genelindeki etkileri nedeniyle Yükseköğretim Kurulu tarafından 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verilmiştir." şeklindeki kararının iptali istemiyle ilgili birkaç davayı sonuçlandırdı.

Davalardan ikisi ehliyetsizlik nedeniyle reddedilirken bir dava da dilekçe eksikliği nedeniyle reddedil.

Dava açmada 'ehliyet' vurgusu

Davacı sendikanın tüzüğüne göre sendika; eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda kurulmuştur. Bu hizmet koluna, 4688 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (a) fıkrasına göre hazırlanan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik kurallarına göre, üniversiteler dahil olmak üzere eğitim ve öğretim kurum ve kuruluşları girmektedir. Anılan tüzüğün 6. maddesinde sendikanın; hizmet koluna dahil işyerlerinde kamu görevlisi olarak çalışan ve 4688 sayılı yasanın kapsamına giren herkesi, hiçbir ayrım gözetmeksizin üyeliğe kabul edeceği hususu düzenlenmiştir.

Bu durumda, dava konusu karar ile 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verildiği hususu dikkate alındığında; davacı sendikanın, tüzel kişiliği ya da üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri ile ilgisinin bulunmadığı, bu kapsamda dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/1082
Karar No : 2023/866

DAVACI : . Sendikası (.)
VEKİLİ : Av. ...

DAVALI : . Başkanlığı

DAVANIN KONUSU : Davacı sendika tarafından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın 11/02/2023 tarihli basın duyurusu ile ilan edilen "Kahramanmaraş merkezli deprem afetinin ülke genelindeki etkileri nedeniyle Yükseköğretim Kurulu tarafından 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verilmiştir." şeklindeki kararının iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : .

DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 'Tanımlar' başlıklı 3. maddesinin (f) fıkrasında sendika; kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanmış olup, 'Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri' başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde; "Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak." hususu yetki ve faaliyetleri arasında sayılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı' başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan idari dava türleri arasında sayılmış; 'Dilekçeler üzerine ilk inceleme' başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından; (a) Görev ve yetki, (b) İdari merci tecavüzü, (c) Ehliyet, (d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, (e) Süre aşımı, (f) Husumet, (g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği düzenleme altına alınmış olup, 'İlk inceleme üzerine verilecek karar' başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yapılan ilk inceleme sonucunda dava açma ehliyetinin bulunmadığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İptal davasının açılabilmesi ve idari yargı yerlerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.

Belirtilen çerçevede, davacı sendikanın ve diğer sendikaların, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı idari yargıda dava açabilecekleri açıktır.

Diğer taraftan, kamu görevlileri sendikalarının, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı bizzat dava açabilmeleri, üyelerinin ortak çıkarlarının korunması için ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda ise üyelerini veya bunların mirasçılarını temsil ederek idari yargıda dava açabilmeleri konusunda tartışma bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu karara karşı davacı sendikanın ancak, tüzel kişiliğinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatinin ihlal edilmesi, üyelerinin ortak çıkarlarını etkilemesi ya da dava konusu karara dayanılarak üyelerinden birinin menfaatini ihlal eden bir işlem tesisi ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyesini temsil ederek dava açması mümkün olduğuna göre, bu koşulların bakılan davada gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gereklidir.

Davacı sendikanın tüzüğüne göre sendika; eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda kurulmuştur. Bu hizmet koluna, 4688 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (a) fıkrasına göre hazırlanan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik kurallarına göre, üniversiteler dahil olmak üzere eğitim ve öğretim kurum ve kuruluşları girmektedir. Anılan tüzüğün 6. maddesinde sendikanın; hizmet koluna dahil işyerlerinde kamu görevlisi olarak çalışan ve 4688 sayılı yasanın kapsamına giren herkesi, hiçbir ayrım gözetmeksizin üyeliğe kabul edeceği hususu düzenlenmiştir.

Bu durumda, dava konusu karar ile 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verildiği hususu dikkate alındığında; davacı sendikanın, tüzel kişiliği ya da üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri ile ilgisinin bulunmadığı, bu kapsamda dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam .TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3. Kullanılmayan .-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,

4. Posta giderleri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 24/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/951
Karar No : 2023/864

DAVACI : . Sendikası
VEKİLİ : Av. .

DAVALI : . Başkanlığı
DAVANIN KONUSU : Davacı sendika tarafından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın 11/02/2023 tarihli basın duyurusu ile ilan edilen "2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasına" ilişkin kararının iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : .

DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dava dilekçesi ve ekleri 2577 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 'Tanımlar' başlıklı 3. maddesinin (f) fıkrasında sendika; kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanmış olup, 'Sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetleri' başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde; "Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak." hususu yetki ve faaliyetleri arasında sayılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı' başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan idari dava türleri arasında sayılmış; 'Dilekçeler üzerine ilk inceleme' başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından; (a) Görev ve yetki, (b) İdari merci tecavüzü, (c) Ehliyet, (d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, (e) Süre aşımı, (f) Husumet, (g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği düzenleme altına alınmış olup, 'İlk inceleme üzerine verilecek karar' başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yapılan ilk inceleme sonucunda dava açma ehliyetinin bulunmadığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İptal davasının açılabilmesi ve idari yargı yerlerinin bu davayı ön koşullar yönünden kabul edebilmesi için 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dava dilekçeleri "ehliyet" yönünden de incelenmektedir. Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
Belirtilen çerçevede, davacı sendikanın ve diğer sendikaların, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı idari yargıda dava açabilecekleri açıktır.
Diğer taraftan, kamu görevlileri sendikalarının, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatlerini ihlal eden idari işlemlere karşı bizzat dava açabilmeleri, üyelerinin ortak çıkarlarının korunması için ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda ise üyelerini veya bunların mirasçılarını temsil ederek idari yargıda dava açabilmeleri konusunda tartışma bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu karara karşı davacı sendikanın ancak, tüzel kişiliğinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak menfaatinin ihlal edilmesi, üyelerinin ortak çıkarlarını etkilemesi ya da dava konusu karara dayanılarak üyelerinden birinin menfaatini ihlal eden bir işlem tesisi ve hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyesini temsil ederek dava açması mümkün olduğuna göre, bu koşulların bakılan davada gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gereklidir.

Davacı sendikanın tüzüğüne göre sendika; eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda kurulmuştur. Bu hizmet koluna, 4688 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (a) fıkrasına göre hazırlanan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik kurallarına göre, üniversiteler dahil olmak üzere eğitim ve öğretim kurum ve kuruluşları girmektedir. Anılan tüzüğün 6. maddesinde sendikanın; hizmet koluna dahil işyerlerinde çalışan herkesi hiçbir ayrım gözetmeksizin üyeliğe kabul edeceği hususu düzenlenmiştir.

Bu durumda, dava konusu karar ile 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasının uygun olduğuna karar verildiği hususu dikkate alındığında; davacı sendikanın, tüzel kişiliği ya da üyelerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatleri ile ilgisinin bulunmadığı, bu kapsamda dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam .-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3. Kullanılmayan .-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,

4. Posta giderleri avansından varsa artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 24/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber