Tarımsal destekleme ödemelerini Birlikler dağıtsın mı?

Toplamda 66 kalemde çiftçilere yapılan tarımsal desteklerin çiftçiye ulaşmasında aksayan bir yönü var mı? Tarımsal destek alabilmek için çiftçi olmak yetiyor mu? Tarımsal sivil örgütlerin yetki sınırları belirgin mi? Tarımsal destekleri birlikler üzerinden ödeme isteği tarıma hizmet için mi?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 18 Aralık 2023 11:58, Son Güncelleme : 18 Aralık 2023 11:59
Tarımsal destekleme ödemelerini Birlikler dağıtsın mı?

Tarım ve Orman Bakanlığı toplamda 66 kalemde çiftçilere tarımsal destek veriyor

Tarımsal desteklerde, bitkisel üretimden tutun da, hayvansal üretime, mazot, gübre, tohum desteğinden tutunda toprak analizi desteğine, hayvan genetik kaynaklarından hastalık ve aşı desteğine hatta bambus arı desteğine, ipek böceği desteğine kadar çiftçiye dönük destek uygulamaları; 13 ana kalemde 53 alt kalemde yapılmaktadır. Tarımsal desteğin girmediği alan yoktur. Hatta bu destek kontrollerini yapan personele de kontrol ücreti altında destek verilmektedir. Destek ödeme kalemlerini ve rakamları ayrıntılı bir şekilde inceleyince "Tarımsal Destek Bakanlığı" kurulsa yeridir diyesi geliyor insanın!

Desteklerin ne kadar yeterli bir destek olduğu tartışılır ancak yeterli düzeyde olmasa da çiftçiye belli oranda katkı sağladığı da inkar edilemez.

Çiftçi olmak desteklerden faydalanmak için yeterli mi?

Çiftçinin bu desteklerden faydalanması için çiftçi olması, çifti kayıt sistemine kayıt yaptırması, Tarım Müdürlüklerine müracaat ederek arazisini, ürününü kontrol ettirmesi yetmiyor! Ne yapması gerekiyor? Son dönemlerde her köşe başında bitmeye başlayan, zirai faydalı örgüt kisvesinde veya birlik adıyla ortaya çıkan tarımsal örgütlerden üye olduğuna ve aidatlarını ödediğine dair belge getirmesi gerekiyor! Eğer bu belgeler eksikse devletteki bazı resmi işlemleri duruyor. Çiftçi destek alamıyor. Aslında tarımsal destekler için bu kuruluşlara üye olmak ve aidatların tamamını ödemiş olmak diye net bir mevzuat yok! Ancak bu tarımsal örgütlerin baskısı sonucu böyle bir anlayış gelişmiş, tepeden kopuk yazışmalarla da bu durum desteklenmiş görünüyor.

Çiftçilerin, bu gerekli gereksiz sivil kuruluşlara üye olmak zorunda kalması, üyelik aidatı ödemesi, ciddi hiçbir masrafı olmadan aidat vs. gelirlerle, gelirlerine gelir katan bu tarımsal örgütler için yeterli gelmemiş olacak ki, çiftçilere ödenen destekler bizim üzerimizden ödensin diyorlar! Nasıl olsa tüm çiftçiler bizim üyemiz, kitlesel çoğunluğumuz var, zaten çiftçiler aldıkları desteklerin bir kısmını bize aidat olarak ödüyorlar, en iyisi verin destek paralarını bize, biz aidatı keser gerisini dağıtırız diyorlar! Aslında bir nevi Tarım Bakanlığının anahtarını istiyorlar.

Tarımsal sivil örgütleşmede gidiş nereye?

Önce mevzuatı oluşturuluyor, mevzuatı oluşturulurken ihtiyaç mı değil mi tartışılmıyor, sınırları yeterince doğru çizilmiyor. Bazı oluşumlar karambole getiriliyor. Kuruluş sürecinde gönüllülük esastır vurgusu yapılıyor, kurulduktan sonra belli bir süre gayet mütevazi davranılıyor, hep geri planda duruluyor, kenardan itaatkar tavırlarla ortamlara giriliyor. Bu süreçte zorunluluk kelimesi asla ağıza alınmıyor, hep yardımsever, her şeye yardım eder görünülüyor. Kurulan ağ yavaş yavaş av tutmaya başlayınca, bürokrasiyi iyi tanıyanlardan emeklilik sonrası bu oluşumların kadrosuna dahil ediliyor. Hareketlilik ve popülarite artınca bu alandaki varlıklı firmalar, prestij ve güç beklentisiyle bu tür tarımsal oluşum ailesine dahil oluyor.

Belli bir güç ve popülarite elde edilince söylem değişmeye başlıyor, gönüllülük yerini zorunluluğa bırakıyor. Mütevazilik yerini enaniyete bırakıyor, artık geri planda durulmuyor, protokole dahil olunuyor. İsteğe göre ve en düşükten alınan aidat en yükseğe çıkarılıyor, zorunlu yapılıyor, hatta üyelikler zorunlu hale getiriliyor ve bu tarımsal örgütler alanında tekelleşiliyor. Kendi alanlarında ikinci bir oluşuma müsaade etmiyorlar. Öyle ki, devletin o alanda çalışan kurumlarını yönlendirmeye, hatta üye yapıp aidat almaya kalkışıyorlar!

Çiftçiler arasında üye olmayanların bazı resmi işlemleri duruyor. Desteğe başvuru şartlarına bu örgütlere üyelik şartı getiriliyor. İtaatkarlık yerini "örtülü eşitize" bırakıyor. Eşitizden yola çıkarak devletin yetkisindeki paralı iş ve işlemlere talip olunuyor. Hiçbir şey üretmeden üyeler ve devletin verdiği yetkiler üzerinden, kağıtla para kazanmaya alıştırılmış bu oluşumlar daha ötesini istiyor. Farklı bir açıdan bakılınca meşrulaştırılmış sadet zinciri izlenimi veriyor.

Kolay kazanma alışkanlığı, kolay kazanmayı sürekli hale getirme isteğini doğuruyor

Yan yana dizilmek yerine alt alta dizilmeyi tercih eden bir kısım tarımsal örgütler, ülkenin en büyük devlet kuruluşlarından biri olan, köylerde, kırsalda yaygın bir şekilde örgütlenmiş olan Tarım ve Orman Bakanlığından tarımsal desteklerin dağıtımını devralmak istiyor. Destek parasını bana ver ben dağıtayım diyor. Kim diyor? Ülke çapında toplamda sekiz-on tane ofise sahip olan, fiili olarak 15-20 çalışanı olan, sınırları ve varlık amacı bir türlü netleşmemiş, bir kısım tarımsal örgütler diyor. Bunu söylerken de binlerce üyem var diyor. Evet, doğru binlerce üyeleri var ama çiftçilerin büyük bir kısmının üye olmaktan başka çaresi olmadığı için binlerce üyeleri var.

Önce, tarımsal hizmette bürokratik dolaşımı gündem ederek, yetkinlik konusunda ustalaşmaya fırsat verilmeyen bürokrasinin kafasını karıştırıyor, işleyişte boşluk varmış olgusu oluşturuluyor. Sonra bir kısım tarımsal örgütler tarafından bu boşlukları "ancak biz doldurabiliriz" anlayışı yayılıyor. Bunun için de, çalıştaylarla, görsel efektlerle bakanlığın ve sektörün içine doğru "yetki tüneli" kazılıyor. Öyle ki, daha önce bu yöntemle bazı resmi ve paralı tarımsal işlemlerin yetkisini alan oluşumlar, tarımsal destekleri de adım adım bünyesine katacağını düşünüyor. Öyle ya, zamanında denemişler ve belli sayıda yetkiyi kapmışlar, neden bunu da almasınlar? Ancak yetkisini aldıkları ve ciddi gelirler elde etikleri konularda, ne derece doğru iş yaptıklarını gerçek manada kontrol eden de yok!

Tarımsal sivil örgütlerin tarımdaki parasal işlere ilgisi tarıma hizmet için mi?

Kuruluşlarından itibaren tarımsal alanda, adım adım birçok parasal işlemlerin ve prestijli konuların yetkisini alan bu oluşumlar incelenince; yetki, para, prestij ve güç konularında birbirlerine yakın anlayıştaki çevrelerin buluştuğu ortak bir yapı olduğu izlenimi veriyor. İşleyişte seçimle yani demokratik yöntemle, yönetim oluşuyor ama her seferinde kulisler demokrasiye çalım atıyor.

Sınırları belirginleştirilerek fayda eşiğinde tutulmayan bu örgütlerin, çiftçileri, "biz size daha çok sahip çıkıyoruz", "biz sizin sözcünüzüz" anlayışına inandırmaya çalışarak, 66 kalemde, milyarlarca liralık destek veren, ülkenin her noktasında teşkilatlanmış resmi tarım teşkilatının yaptığından daha iyi yapacağı ütopikliğine inanmaları, bu tarımsal örgütlerin hep kolay yoldan evrimleşmeleri, sınırlarının muğlak oluşu ve sektörün üst kademelerine sırıkla atlayarak ulaşmalarından kaynaklanıyor.

A.Naci KANDEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber