Yönetici Atama, Öğretmen Yerdeğiştirme ve Diğer Karmaşaları Kim Çözecek?

Bu kadar kısa sürede (5 yıl) bir bakanlık bu kadar karmaşık hale getirilebilir. Öyle bir karmaşa ki tamamen kördüğüm olmuş çözülmesi mümkün olmama derecesinde bir karmaşa. Üstelik bu karmaşa bir ülkenin en önemli olması gereken bakanlığında yani Milli Eğitim Bakanlığında. Üstelik çoğunluğa sahip iktidar döneminde yaşanıyor bu karmaşa. Çoğunluk iktidarı olmasa meclisten yasa çıkarılamıyor, muhalefet engel oluyor demek belki mümkün olabilirdi fakat etik olmayan böyle bir bahane de söz konusu değil... Devamı için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Haziran 2008 13:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kanunu yapacaksınız, yönetmelik yapacaksınız bu güce sahip olacaksınız fakat bile bile lades diyerek her şeyi karmaşık hale sokacaksınız. Bunu iyi niyet ya da icraatla anlatmak mümkün değildir.

Bugün gelinen noktada özellikle Personel noktasında büyük bir kaos ve karmaşanın içerisindeyiz ve bunu çözmek için gayret olmadığı sürece çözülmesi de mümkün değil.

Yönetici atamaya baksanız 10 binleri aşan yönetici adayı, yerdeğiştirmeye baksanız on binlerce 4/B Sözleşmeli ve Kadrolu öğretmen, atanıp ataması iptal edilen binlerce şef, yerdeğiştirmek isteyen binlerce memur, hizmetli var, bu da yetmez il ve ilçe müdürleri var dava kazanıp defalarca dönüp defalarca alınan. Bunların tamamı mağdur pozisyonundadır MEB'de.

Bariz bir örnekle netleştirirsek açıklamayı; 2005/73 sayılı genelgeye göre Anadolu liselerine öğretmen atamalarının iptalinin en önemli nedeni ilgili yönetmelikte sınavsız atama bulunmadığı halde alt norm olan genelgeye göre atama yapılmasından kaynaklanmaktadır. Yönetmelikte 24 11.2007'de yapılan değişiklik gibi bir değişiklik o dönemde yapılmış olsaydı bu durumla karşılaşılmamasi yanı binlerce öğretmenin mağdur olmaması sağlanabilecekti.

Son gelinen noktada Türk Eğitim Sen tarafından 27 Aralık 2007 tarih ve 79360  sayılı  Sıraların Çalıştırılması konulu yazıya açılan dava da yargıdan döndü. Bu noktada yargı gerekçesinde; hukuk kurallarına ve bilakis normlar hiyerarşisine aykırı yaklaşımın olamayacağını belirtmektedir. Nedir normlar hiyerarşisi? Kararda da ifade edildiği gibi önce evrensel hukuk ilkeleri ve anayasamız, ona aykırı olamayacak kanunlar, kanunlara aykırı olamayacak tüzük ve yönetmelikler ile tüm bunlara aykırı olamayacak diğer hukuki metinler (genelge, kılavuz, emir ya da herhangi bir resmi yazı ).

Bu kural; hukuk devleti olan tüm devletlerde var olan ve olması gereken kuraldır.

Bu yazıyı ya da cümleleri yazmamızı gerektiren olay nedir bizi daha neler beklemektedir?

2007 İl İçi Yer değiştirme işlemleri bakanlıkça yönetmelik gereği mayıs, temmuz ve ağustos aylarında yapılmıştır. Yönetmeliğe göre diğer zamanlarda da eğitim öğretimi kesintiye uğratmamak üzere sıraların çalıştırılması gerekmektedir. Bu hüküm bizim değil Danıştay'ın da ifade ettiği gibi AKP hükümeti döneminde değiştirilen ?MEB öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin? gereğidir. Örneğin sıra ataması yapılarak ilişik kesmelerin eğitim öğretimi aksatmayan, kesintiye uğratmayan dönemlerde yapılmasının sağlanması yoluyla bu işlemin gerçekleştirilmesi mümkündür.

Kaldı ki eğitimin kesintiye uğratılmaması noktasındaki duyarlılığımız http://www.memurlar.net/haber/97924/ linkinde yer alan ?Aralıkta öğretmen atamak...? ile http://www.memurlar.net/haber/100838/ linkinde yer alan ?Aralıkta Öğretmen Atamanın Anlamsızlığı ve Şubat Ataması? başlıklı yazılarda da ifade ettik.

Sıraların çalıştırılması ile ilgili yönetmelik hükmü net olduğu halde bakanlık müsteşarlık makamınca yayımlanan 27 Aralık 2007 tarih ve 79360  sayılı yazısıyla sınırlama getirmiştir. Yani yönetmeliğe aykırı emir ve keyfi bir uygulama söz konusudur. Bu konudaki düşüncelere Memurlar.Net'te http://www.memurlar.net/haber/101861? linkinde yer verilmiştir.

İlgili yazıda da ifade edildiği gibi Türk Eğitim Sen tarafından dava açılmış ve davanın ilk kararı http://www.turkegitimsen.org.tr/1mevzuatpdf/danistay_2_esas_2008_511.pdf linkinde yayımlanmıştır. Kararda normlar hiyerarşisine vurguda bulunularak ilgili yazının yürütmesi durdurulmuştur.

Bu Karara Göre Nasıl Bir Uygulama Olmalıdır?

Karara göre bakanlık o dönemde sırada olup ataması muhtemel olan öğretmenlerin hakkını gasp etmiştir. Ve bu gaspın önüne geçilmesi yani mağdur olan bu öğretmenlerin haklarının teslim edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca http://www.memurlar.net/haber/104487/ linkinde yayımlanan İl İçi Yer Değiştirmelerde Yönetmeliğe Aykırı Hususlar başlıklı yazıda da belirtildiği gibi yönetmeliğe aykırı olarak hazırlanan 2008 İl İçi Yerdeğiştirme yönetmeliğinin de Eğitim İş tarafından açılan ve idareden savunma alınması aşamasında olan kılavuzun da yargıdan döneceği göz önüne alınarak karmaşanın büyümesi önlenmeli ve mayıs ayında yapılıp haziran ayında ilişik kesmesi tamamlanması gereken ilk gurup atamalar kılavuzda belirtildiği gibi 4 Ağustos beklenmeden gerçekleştirilmeli, Temmuz ve Ağustos aylarında da sıralar çalıştırılmalıdır.

Bu noktada yönetici atama ile ilgili olarak;

http://www.memurlar.net/haber/108588/ linkinde yer alan ?AKİM: Yönetici atamalarının yılsonu tatilinde yapılması beklenmektedir? başlıklı yazı gereği 24.4.2008 tarihli MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliğine göre atama çalışmalarının başladığı komisyonların oluşturulduğu yönünde gelen bilgilerin doğruluğu ışığında atama işlemleri askıya alınmalıdır. Aksi durumda kısa bir süre sonra atanacak yönetici adaylarının atamalarının iptali ile sonuçlanacak bir yargı kararı gereği mağduriyetleri had safhaya çıkaracaktır. Çünkü ilgili yönetmeliğin bir çok maddesi http://www.memurlar.net/haber/109201/ linkindeki ?TES Osmaniye'den Yönetici Atama Değerlendirmesi? başlıklı yazıda yer alan geniş değerlendirmede de yer alan hukuka aykırı hususlar nedeniyle yargıdan dönmesi muhtemel olacaktır. Kaldı ki yönetmelikle ilgili Eğitim İş tarafından açılan ilk dava idarenin savunmasının alınması aşamasındadır.

Sonuç Olarak Bu Karmaşanın Önüne Geçebilmek İçin;

     Normlar hiyerarşisine aykırı davranışlar, mahkeme kararları ve hukuk kurallarını, göz önüne almayan yaklaşımlarla çıkarılan mevzuatların yargıdan dönmesi aşikar olduğundan bu durum Türkiye Cumhuriyeti Kamu Yönetimine ve en önemlisi de gündemimiz konusu olan Türk Milli Eğitimine onarılması güç zararlar vermektedir. Bu durum mutlaka göz önüne alınmalı ve düzenlemeler bu doğrultuda yapılmalıdır.

Aksi durumda hukuk kurallarına göre karar veren yargıyı suçlamanın doğru olmayacağı gibi bazı sendikalarca ifade edilen ?Şubelerimizden yeni yönetmelikle ilgili görüş istenmiş, gelen görüşlerde; yönetmeliğin eksik yönleri olduğu, düzeltilmesi için gerekli girişimlerin yapılması ifade edilmiş, ancak yıllardır yaşanan belirsizliğin ortadan kalkması için mutlaka bir yönetmeliğin olması gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştır. Yönetmeliğin bazı eksikleri olduğu, ancak puan üstünlüğü esasına göre yapılacak atamanın yaşanan suistimalleri bir ölçüde gidereceği belirtilmiştir. Bu görüşler üzerine dava açma yoluna gidilmemiş, mevcut yönetmeliğin beğenilmeyen yönlerinin düzeltilmesi hususunda görüşmeler yapılması öngörülmüştür.?

 İfadeleriyle yer alan açıklamalarla yargı yoluna gitmemenin izah edilmesi de mümkün olamayacaktır. Çünkü sendikaların yaklaşımı; Hukuk kurallarına uygun iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik girişimde bulunmak, bundan sonuç alınamıyorsa ( ki alınamadığı aşikardır) sadece kendi üyelerinin değil gelecekte de üye olması muhtemel olan tüm eğitim çalışanlarının hakkını kollamak, haksızlığa uğramasını önlemek, hakkı gasp edilenler için (gasp edilmesi noktasındaki girişimlerin kamuoyunda konuşulduğu da göz önüne alınarak) gereğini yapmak olmalıdır.

     Maksut BALMUK

     Eğitim Yöneticisi

 [email protected]

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber