Airbus'tan uçak alımı rüşvet değil, kazançtır

Haber Giriş : 01 Kasım 2004 09:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bakan Yıldırım, acısını hâlâ yüreğinde hissettiği tren kazalarından ders aldıklarını ve 2005 yılında ülke genelinde, mevcut demiryolu ağının rehabilitasyon ve bakımına tam 250 trilyonluk bütçe ayırdıklarını açıkladı. Binali Yıldırım, Airbus'tan uçak alımını eleştirenlere sert çıktı: Bu, Türkiye açısından bir rüşvet değil, bir kazançtır. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bakanlığının gündemindeki konuları Tercüman yazarı Murat Çelik'e anlattı.

KARAR BİR YILLIK
ULAŞTIRMA Bakanı Yıldırım, "Airbus'a 2.8 milyar dolarlık ticarette aslan payı AB üyeliği için ayrıldı", iddiasıyla ilgili suskunluğunu Tercüman'a bozdu. Önce iddianın ardında, "bu hedefi için ter içinde koşturan Başbakan'ın, çabasını karalama niyetinin yattığını" belirtti. Ardından, THY'nin filosunu yenilemeyle ilgili planını geçen yıl yaptığını hatırlatarak, şöyle dedi:

DEĞERİNDE ALINDI
"BİR şeye rüşvet diyebilmek için, işin değerinin üzerinde bir ödemenin olması lazım. Böyle bir şey yok. Bu alışveriş, Türkiye açısından rüşvet değil, olsa olsa bir kazançtır. Uçak alımı iyi ki de, bu sürece rastladı. Çünkü dünyada bugün, ticari ilişkilerin siyasi kararlarda etkili olduğu bir gerçektir. Ortada bir menfaat varsa, bu ülkenin menfaatidir."

Demir ağlara tam 250 trilyon

"Pamukova başta olmak üzere yaşanan tren kazalarının büyük acısını hala yüreğimde hissediyorum. Ama bu büyük üzüntüden gerekli dersi de aldık. Bakanlık olarak artık demiryolları ile çok daha fazla ilgileniyoruz ve benzer acıların yaşanmaması için çaba sarf ediyoruz."

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, gelecek yıl Türkiye genelindeki hatların bakım ve rehabilitasyonu için 250 trilyon lira gibi büyük bir bütçe sağlandığını işte bu giriş cümlelerinin ardından açıkladı.

Yüzde 2 bin 500'den fazla artış

Binali Yıldırım ile Denizcilik Müsteşarlığı'ndaki makam odasında yaptığımız bir saatlik sohbette, "tren kazaları" konusu kaçınılmaz olarak gündeme geliyor.

Ulaştırma Bakanı, "Biz o büyük acıların sürekli olarak gündemde tutulmasından yana değiliz. Ama doğal olarak, aynı konu hala tartışılıyor. Burada, yaşanan o kazalardan gerekli derslerin çıkartılıp çalışmalara buna göre yön verildiği gerçeğinin de görülmesi lazım" diyor.

Bu sözlerin ardından biz soruyoruz, Bakan Yıldırım yanıtlıyor:

- Sayın Bakan somut olarak ne yapılıyor pekiyi?

- Bakın, bakanlık olarak, maalesef bu acı tecrübe vesilesiyle de olsa, artık demiryollarıyla çok daha fazla ilgileniyoruz. Mevcut hatların bakım ve rehabilitasyonuna, 2005 senesi için ayrılan bütçeyi tam 250 trilyon liraya yükselttik. Bu çok büyük bir rakam.

- Daha önce ne kadardı bu bütçe?

- Bu seneki bakım bütçesi zannederim 8-10 trilyon kadardı.

- Yani 25 katından fazla bir artış söz konusu

- Evet yüzde 2 bin 500'ün üzerinde.

- Pekiyi nereden bulunacak bu para?

- Bu rakam, genel yatırım bütçesine konulmadı. Maliye Bakanlığı ile gerekli görüşmeleri yaptık ve bütçenin yan unsurları kullanılarak böyle bir kaynağı sağladık. 2005'te hatlara tam 250 trilyonluk bakım ve rehabilitasyon yapılacak. Toplam üç yıl içinde de, ülke genelinde demiryollarının tümü elden geçirilecek.

Bundan sonra trenlerdeyiz

- Kazaların ardından, kamuoyunda çok doğal olarak tren ile seyahat etme konusunda ciddi bir tereddüt oluştu. Eski güven ortamı yeniden sağlanabilecek mi?

- Bu maalesef bir gerçek. Ama herkesin şunu da çok iyi bilmesi gerekiyor ki, demiryolu hala en güvenli seyahat aracı. Mesela ben de, bundan sonra yolculuklarımda çoğunlukla treni tercih edeceğim. Vaktin müsait olduğu gezilerimin hepsinde treni kullanacağım. Hatta, Meclis'teki Ulaştırma Komisyonu üyesi arkadaşlarımızı da tren ile bir seyahate davet etmeyi düşünüyorum. Demiryollarını görmeleri ve yakından tanımaları amacıyla tren ile yolculuk etmelerinin faydalı olacağını düşünüyorum.

- Pamukova'da yaşanan acının ardından çok fazla tren kazası olmadı mı art arda?

- Aslında bahsettiğiniz şekildeki küçük kazalar hep oluyordu da, bunlar haber olmuyordu. Büyük kazanın ardından kamuoyunun dikkati ve hassasiyeti yoğunlaşınca çok fazla gündeme geldi.

Kader raporu çok yakında açıklanacak

- Siz pek konuşmaktan yana değilsiniz ama şu anda son durum ne? Özellikle de "hızlandırılmış tren projesi"nin akıbeti ne olacak?

- İncelemelerden bir bölümü tamamlandı. Bazı raporlar hazırlandı ve açıklandı. Ama en önemlisi, bizim en çok itibar ettiğimiz çalışma henüz bitmedi. Zaten biz başından beri bu büyük kazanın, hızlandırılmış kesimde meydana gelmediğini anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi üniversitelerden gelen bilim adamlarından müteşekkil bağımsız bilim kurulunun raporunu bekliyoruz. Bir rektör (Sıtkı Yarman) ve dört profesör çok titiz bir çalışma içindeler. Bugün-yarın sonuç raporunu açıklayacaklar.

- Hızlandırılmış tren projesinin kaderi bu rapora mı bağlı?

- Bizim en çok itibar ettiğimiz çalışma bu. Onların önerisine uyacağız.

- "Bu proje devam etmesin" derlerse?..

- Öyle derlerse öyle olur. Fakat ben buna hiç ihtimal vermiyorum. Bu bilimsel çalışmanın önemi şu: Bu heyet; bu, hızlandırılmış tren projesiyle ilgili bir kaza mı değil mi, onu tespit edecek. Sonucu her an bekliyoruz. "Kazanın bu projeyle ilgisi yok" derlerse, proje üzerindeki soru işaretleri ve tartışma da zaten ortadan kalkacak.

- Tartışma bitmiş değil ama projenin devamı ile ilgili çalışmalarınız da sürüyor galiba

- Evet. Projenin ikinci aşaması ihale ediliyor. Eskişehir-İstanbul bölümü için ilana çıkıldı.

- Hızlandırılmış tren dışında gündemde olan konu var mı?

- Var tabii. İstanbul Tüp Geçit projesinin ikinci kısmının ihalesine de çıktık. Bu gibi konuların gölgesinde kalıyor ama birçok farklı çalışmamız var yürüyen.

Uçak alımını tartışmak yersiz

- Sayın Yıldırım, raylardan geçelim gökyüzüne Gündemde AB süreciyle eş zamanlı yaşanan uçak alımı var. Türkiye'nin, 2 milyar 800 milyon Dolarlık bu anlaşmanın aslan payını Airbus'a ayırmasının, AB'ye bir tür rüşvet vermek anlamına geldiği yönünde bir görüş var. Sizin bakışınız nasıl bu konuya?

- Bakın bugün ülkede, varını yoğunu Türkiye'nin bu büyük hedefine seferber etmiş, uyumadan çalışan, ter içinde koşturan bir başbakan var. Bu gerçeği herkesin görmesi lazım. Böyle bir çabayı, bu özverili çalışmayı karalamaya çalışanlar inandırıcı olamaz. Şimdi; THY, filo planlamasını geçen yıl yapmış. Bu alım için Hazine'den izin alınmış. Buna AB'ye rüşvet demek anlaşılmaz bir yaklaşım. Bir şeye "rüşvet" diyebilmek için, işin değerinin üzerinde bir ödemenin olması lazım. Kaldı ki, Amerika'dan da Boeing alıyoruz. Aynı mantığa göre, yani ABD'den de mi bir beklentimiz var bizim şimdi?

- Tartışma, siyasi bir süreç ile ticari bir anlaşmanın eş zamanlılığından kaynaklanıyor gibi

- Size şunu söyleyeyim; iyi ki de bu sürece rast geldi. Açıkça söylüyorum, ortada bir menfaat varsa, bu ülkenin menfaati. Başka birinin mi menfaati var yani? Ayrıca bugün dünyada, ticari ilişkilerin, ikili ilişkilerin, siyasi kararlarda etkili olduğu da bir gerçek. Bu tecrübe ile sabit. Bu alışveriş, rüşvet değil, olsa olsa "kazanç"tır Türkiye açısından.

Tercüman (Ilıcaklar)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber