Mide kanseri tedavisindeki Japon yöntemi, hastaların yaşam süresini uzatıyor

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 11 Eylül 2008 19:13, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

Mide kanserinin önüne geçmek amacıyla araştırmalar yapan bilim adamları, hastalığın erken teşhis ve tedavisine yönelik yeni yöntemler keşfediyor. Japon bilim adamlarının bulduğu yeni tedavi yöntemi, ameliyat sonrasında hastaların sağ kalma sürelerini uzatıyor. D2 Diseksiyonu adı verilen yöntemde, sadece mide ve çevresindeki hastalıklı bölge değil, midede lenf kanallarının boşaldığı, tümörün yayılma ihtimalinin bulunduğu lenf bezlerinin tamamı alınıyor. Böylelikle hasta, kanserden tamamıyla kurtuluyor. Yapılan istatistiklere göre Avrupa ülkelerinde ve Türkiye'de mide kanseri ameliyatı sonrasında hasta ortalama 5 yıl yaşarken, Japonya'da ise bu oranı 15 -20 yılı buluyor.

Japonya'daki yeni yöntemi yerinde görüp araştırmalar yapan Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, bunun hastaların sağlığı açısından önemli olduğunu söyledi. Geçmiş yıllarda uygulanan mide ameliyatları ile yeni yöntemler arasında büyük farklar olduğuna dikkat Prof. Dr. Yol, "En önemli özelliği ise daha geniş lenf prodiseksiyonları var. Bu Japonların bulduğu bir yöntem. Hastaların cerrahi tedavi başarılarında önemli yer tutuyor. Japonların en önemli avantajları, mide kanserini erken evrede yakalamak. Eğer mide kanseri erken evrede yakalanabilirse hastaların sağ kalma oranları artıyor. Bu tanısal metotların (Endoskopi) çok yaygın bir şekilde orada uygulanmasından kaynaklanıyor." dedi.

Türkiye'de mide kanserinin erken devrede yakalanabilmesinin zor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Serdar Yol, üniversitelerdeki tıp fakülteleri dahil endoskopi yönteminin istenilen düzeye gelemediğini vurguladı. Endoskopinin bilinçli yapılmaması nedeniyle kansere ilerlemiş devrede rastlanıldığını bildiren Prof. Dr. Yol, "Bu da bizim başarı şansımızı düşürüyor. Yapmamız gereken ilk şey bu hastalığı mümkün olduğunca erken devrede yakalamak. Japonya'da ameliyat sonrası hastanın sağ kalım süresi 15-20 yıla çıkıyorsa bu toplumda endoskopinin daha bilinçli ve yaygın olarak kullanılmasından kaynaklanıyor." diye konuştu.

Prof. Dr. Serdar Yol, mide kanseri tedavisinde önceden uygulanmış olan sadece mide ve hemen çevresindeki lenf bezlerinin çıkarılması değil, daha geniş diseksiyonlarla o tümörün yayılma ihtimali olan lenf bezlerinin çıkarılmasının da çok önemli olduğunu kaydetti. Bunun da hastanın hayatta kalma süresini artırdığını anlatan Prof. Dr. Serdar, "Ama bazı üniversite hastanelerinde bile bu yöntem rutin olarak uygulanmıyor. Sebebi ise ilgisizlik veya o cerrahi yönteme yeteri kadar inanmamak olabilir. Cerrahlara bunun öneminden bahsetmek lazım. Biz bunu başarabilirsek mide kanserindeki cerrahi tedavi başarı oranlarını artırmış olacağız." şeklinde konuştu.

Mide kanserini kızartılmış yiyeceklerin, konserve gıdaların, karbonhidrattan zengin gıdaların ve genetik faktörlerin tetiklediğinin altını çizen Prof. Dr. Yol, yağlı ve yaşlı koyun, sığır, keçi, tavuk eti, hamburger, sade yağlı etten yapılan köfteler, sucuk, sosis, salam, tereyağı, içyağı, tuzlu besinler ve doğrudan ateşte pişen etlerden kaçınılması gerektiğini de sözlerine ekledi. (CİHAN)

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber