Diyanet, 'Dini Coğrafya Haritası' hazırlıyor

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 29 Eylül 2008 19:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milliyet Gazetesinin Ali Bardakoğlu ile yaptığı röportajın ilgili bölümü

- ?Dini Coğrafya Haritası? hazırladığınızı duyduk; ne durumda, sona gelindi mi? Hayır, bu henüz yürüyen bir proje. Geçen Mayıs ayında başladık ve öyle hemen bitecek gibi de değil.

- Böyle bir harita hazırlamaktaki amaç nedir?

Din hizmetinin anlamlı ve yerinde olması için o dini hizmetin sosyal coğrafyaya, sosyal yapıya, sosyal gelişime ve değişime de uygun olması lazım. Biz din görevlimizin ezberlediği bilgiyi anlatmasını değil, toplumu ihtiyacı olan bilgiyle aydınlatmasını istiyoruz. Bunun için de din adamının önce muhatap olduğu kitlenin ihtiyaçlarını, şartlarını, beklentilerini, sıkıntılarını, yanlışlarını, doğrularını öğrenmesi gerekiyor. Dolayısıyla da bizim Türkiye'yi tanımamız gerekiyor.

- Peki Türkiye'de dini ihtiyaçlar bu kadar farklılıklar gösteriyor mu?

Türkiye'de İslam içi çok çeşitli, çok zengin farklılıklar, ama bu farklılıkları da sorun etmeyen bir hoşgörü var. İnsanlarımız dini anlayış konusunda tek elbise giymiş ve tek hizaya dizilmiş değiller. Aynı ilahiyat fakültesinin hocaları bile rengârenk, her biri bir bahar çiçeği gibi. Elbette Müslümanlığın ne olduğu çok net olarak belli.

- Ama bir de gelenekler var değil mi?

Var ve o gelenek-kültür de dindar toplumlarda zamanla dini motif haline gelir. İnsanlar geleneklerini dinlerinin bir parçası olarak görmeye başlarlar. Ve birisi bunun din değil, gelenek olduğunu söylediğinde ciddi tepki gösterirler. Derler ki; ?Hayır, bu din?? Diğer yandan bu farklılıklarla boğuşmak da doğru değildir. Biz bu farklılıkları çok tabi karşılıyoruz. O yüzden de amacımız farklılıkları azaltmak, farklılıklarla uğraşmak veya onları yok etmek değil, tam tersine onları anlamak ve o farklılıkların ihtiyacını karşılayan bir din hizmeti sunmak.

Bunun adı ?fişlemek? değil, ?insan sevgisi?

- Bu farklılıkları nasıl tespit ediyorsunuz; nasıl bir araştırma yapıyorsunuz?

İl ve ilçe müftülerimiz dahil tüm din görevlilerimizden içinde bulundukları toplumu tanımaları, toplumun farklılıklarını, ihtiyaçlarını, beklentilerini, değişimlerini izlemelerini ve bu ihtiyaçlara uygun anlamlı ve yerinde din hizmeti ve dini bilgi sunmalarını istedik.

- Sonra size rapor mu verecekler?

Teşkilat kanunumuz çıkarsa illerde o ilin dini hareketliliğini izleyen, değerlendiren ve ona göre din hizmeti ve dini bilgi sunumunu sağlayan yeni birimler oluşturacağız. Bu değerlendirmeler oralarda yapılacak.

- Yani bilmem ne köyünde Aleviler mi çoğunlukta, Keldaniler mi ya da herhangi bir tarikatın üyeleri mi, o köyde ihtiyaç ne, gibi?

Evet? Bu insanlar ne okuyorlar, din olarak neyi biliyorlar, dini bilgilerinde eksiklikleri ve fazlalıkları nedir, yanlışlık ne, hurafeleri ne, din adına yapılan yanlışlar var mı yok mu? Biz yargılamadan, anlayarak toplumun bütününü kucaklamak istiyoruz.

- Böyle bir çalışma için mesela sosyologlardan yardım alıyor musunuz?

Tabii alıyoruz, biz bu projeyi ilerledikçe emin adımlarla, üniversitelerle işbirliği yaparak ve ilgili uzmanları, bilim insanlarını, araştırma metotlarını devreye sokarak yapmak istiyoruz.

- Ama acaba insanlar rahatsız olurlar mı, fişlendiklerini düşünürler mi?

Hayır, bu kesinlikle vatandaşımızı fişleme, vatandaşımızın dindarlığını resmetme falan değil. Tam tersine bizim bu projemizin temelinde insanımızı anlamak ve insan sevgisi var. Yani şöyle söyleyeyim; hocamız minberde konuşuyor, ama benim dünyama onun hiçbir hitabı yoksa, beni aydınlatmıyorsa, zihnimdeki tereddütleri gidermiyorsa, o zaman aramızda bir bağ oluşmuyor demektir. Hoca orada konuşur, görevini yaptığını zanneder; ben de din hakkında bilgi edindiğimi zannederim, ama ben, ben olarak kalırım, o da o olarak kalır, aramızda bir köprü kurulmaz. İşte köprünün kurulabilmesi için insanların birbirini tanıması, bilmesi ve sevmesi gerekiyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber