Balık yağı çocukları şişmanlatmıyor

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 02 Şubat 2009 21:46, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57

- Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, balık yağının öneminin içerdiği omega-3 yağ asitleri olduğunu belirterek, "Balık yağı bir miktar enerji içerir. Ancak bu çocuğa kilo aldıracak düzeyde değildir. Bir ölçek balık yağı, iki tatlı kaşığı bal kadar enerji içerir" dedi.

Acıbadem Kadıköy Hastanesi Büyüme ve İştah Bozuklukları Merkezi'nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, çocukların beslenmesinde balık yağının önemine dikkat çekti. Balık yağının öneminin içerdiği omega-3 yağ asitleri olduğunu belirten Prof. Dr. Büyükgebiz, "Bunlar "docosahexaenoic asit" (DHA) ve "eicosapentaeonic asit"tir (EPA). Balık yağı iki şekilde elde edilir: Balık ve balık karaciğeri. Özellikle karaciğerden elde edilen balık yağı bir miktar E, A ve D vitamini

içerebilir. Her ikisinin de kokusu nedeniyle alımı zordur. Bu nedenle sentetik DHA ve deniz bitkilerinden elde edilen DHA kullanımı söz konusu olmaktadır.Balık yağı bir miktar enerji içerir. Ancak bu çocuğa kilo aldıracak düzeyde değildir. Örneğin bir ölçeği iki tatlı kaşığı bal kadar enerji içerir. Bazı çalışmalarda balık yağının çocuklardaki anksiyete ve depresyonu da hafiflettiği iddia edilmektedir. Bu durum çocuğun iştahsızlık olarak algılanan ve yaşanan "yemek yeme konusundaki tepkisi"ni de olumlu

etkileyebilir. Bir süre çocuk daha iyi yiyebilir. Ancak bu değişim, balık yağının iştahı açtığını ispatlamaz. Ayrıca bu etki her çocukta da fark edilir düzeyde gelişmez. İspatlanmış ve her çocuk için söz konusu olabilecek bir güvenilirliği yoktur. Bütün bu nedenlerle "balık yağı çocukları şişmanlatır" diye genelleme yapılması imkansızdır" şekline konuştu.

Çocuk sağlığı ve beslenmesiyle ilgili uluslararası komisyonlar ve kurumların önerdikleri rutin ve kanıta dayalı olarak ispatlanmış öneriler arasında "rutin balık yağı" takviyesi yer aldığını belirten Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, "Önerilen ve daha sağlıklı olan besin öğesi ihtiyaçlarının doğal beslenme ile karşılanmasıdır. Bu nedenle Omega-3 yağ asitleri, ihtiyaçlarının da başta balık olmak üzere doğal besinlerle karşılanması yeterlidir. Yeşil yapraklı bitkiler, deniz yosunları, deniz börülcesi, ceviz,

keten tohumu, kabak çekirdeği, soya fasulyesi, kuru fasulyede de Omega-3 yağ asitleri bulunur" diye konuştu.

Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, çoğunlukla annelerin istedikleri kadar veya uygun gördükleri besinlerden yemeyen çocuklarını iştahsız olarak değerlendirdiklerini söyleyerek "Bebeğin boy ve kilosu normal sınırlarda sürekli ve düzenli olarak artıyorsa, bu ilaçların kullanılmasına gerek yoktur. Ancak bebek veye çocukta iştahsızlık olarak belirlenen sorun, "yemek yemeği reddetmek" ise ve çocuk yemek yemeğe tepki geliştirmiş ise, kısa bir süre söz konusu direnci kırmada yardımcı olması amacıyla kullanılması söz

konusu olabilir. Buna hekim karar vermelidir. Zaten tüm tıp literatüründe iştahı artırdığı bilinen ilaçlar çok az sayıdadır. Genellikle alerji ilaçları iştahı da artırırlar. Ancak rutin ve yaygın bir uygulama olarak her çocukta kullanılmaları söz konusu değildir. Ayrıca beslenme sorununun düzelmesinde tek başına yeterli de olmazlar. Bu süre içinde "anne-çocuk-beslenme-yemek yeme ilişkisi" de düzenlenmelidir. Anne-babanın da ilacın etkisini, uygun davranış modelleri ile desteklemesi gerekir" açıklamasında

bulundu.

Yaygın olarak sanıldığının aksine vitaminlerin iştah açmadığını ve bu nedenle de kilo aldırmadığını anımsatan Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, "Amerikan Pediatri Akademisi başta olmak üzere pek çok uluslararası beslenme komisyonu bir yaşından sonra rutin vitamin takviyesini önermemektedir. Çocuğun beslenme hikayesi detaylı olarak değerlendirilmeli ve ihtiyaç duyulursa vitamin desteği yapılmalıdır. Suda eriyen vitaminler idrarla atılır. Yağda eriyen vitaminler ise diyetteki yağ ve vücudun depolarının

ihtiyaçları doğrultusunda emilir. Ağızdan kullanılan vitaminlerde bu nedenle toksisite görülmez. İşte bu nedenlerle yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak genel olarak vitaminler çok yaygın kullanılır. Özellikle sık görülen semptomların tedavisinde kullanılabilirlikleri abartılarak ve gerçek önemliliklerinden uzaklaşılarak desteklenmektedir. Örneğin, boy kısalığı, zayıflık, okul başarısı v.b. gibi durumlarda çinko, balık yağı, demir gibi vitamin-besin öğesi ve minerallerden çok söz edilmektedir" şeklinde

konuştu.

Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, abur-cubur diye tanımlanan besinlerin genellikle çocukların sevdiği tek yönlü kalori kaynakları olduğunu ifade ederek, tuzlu, şekerli ve yağlı olmalarını nedeniyle sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmede yerleri olmadığını söyledi. Büyükgebiz, "Ancak her çocuk bir şekilde bu besinlerle tanışır ve tüketme eğilimi gösterir. Çocukların bu besinlerle tanışmaları mümkün olabildiğince geciktirilmelidir. Yemeğini yemediği zaman öğün yerine yiyebileceği bir besin grubu değildir.

Çocuğun böyle bir ilişki kurmasına izin verilmemelidir. Bu besinler, çocuk için öğün vaktinde normal beslenmesini temin etmek üzere ödül olarak da kullanılmamalıdır. Özellikle iştahlı, gürbüz veya şişman çocukların denetimsiz olarak çok miktarda tüketmesi sağlıklı değildir" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber