Tevfik İleri'nin kızı 1960 darbesini anlattı

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 26 Mayıs 2009 16:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Menderes hükümetinde bakanlık yapan Tevfik İleri'nin kızı: Anayasa suçu işleyen cuntacılar, kendilerini kurtarmak için mahkeme kurup DP'lileri yargıladı

Hamza Erdoğan

ANKARA- Yarın, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümü. Darbenin üzerinden yarım asır geçti. Ancak halkın vicdanında meydana getirdiği izleri henüz silinmiş değil.

İlk kez halkın iradesi ile seçilen bir başbakan ve 2 bakanı darağacına gönderildi. Yaşananlar, Türk demokrasisine verdiği zarar kadar, özellikle darbeden doğrudan etkilenen binlerce insanın kalbinde ve hafızasında silinmez izler bıraktı. Darbecilerin, ömür boyu hapis cezası verdiği Menderes hükümetinde Bayındırlık ve Milli Eğitim bakanlıkları yapan Tevfik İleri'nin kızı da bunlardan biri.

Cahide İleri, o dönemde henüz 19 yaşında gencecik bir kız olmasına rağmen darbe ve sonrasında yaşananların tümüne tanıklık etmiş. İleri, yaşadıklarını anlatırken hüzünleniyor, kelimeler boğazına düğümleniyor.

Cahide, Sıhhiye'deki evlerinde tank sesleriyle uyandığı darbe gününü hiç unutmamış. Babası, Harbiye'ye götürüldükten sonra evin kapısına nöbetçi asker dikilmiş. Aile dostlarının getirdiği yiyecekleri bile süngülerin gölgesinde teslim almışlar.

Babasının Yassıada'ya naklini ise şöyle anlatıyor: "Uçakta elleri kelepçeli olduğu halde, yerde seyahat etti. Tekme atıldığını, uçaktan yuvarlayarak indirdiklerini biliyoruz. Yassıada'da odalarına yerleştirilirken ilk yaptıkları şey ellerini yüzünü yıkamak olmuş. Çünkü yüzleri tükürükten görünmez haldeymiş. Maddi ve manevi işkence yaptılar. Vücudunda darbeler sonucu morarmış yeri kalmamış."

Yassıada'da yargılandıktan sonra cezası müebbede çevrilen ancak 1961'de Kayseri Cezaevi'nde kanserden vefat eden Tevfik İleri'nin kızı İleri Aksoy, CİHAN'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ankara'da yanındaki yaşlı annesi Vasfiye Hanım'a da bakan İleri, Türkiye'ye büyük acılar yaşatan ve darbeler kültürünü yol açan 27 Mayıs'ın en önemli sorumlusu olarak CHP'yi görüyor.

Aksoy, 'Asker görev'e zihniyetin bu dönemde atılan tohumların eseri olduğu düşünüyor. CHP'nin bu huyundan hala vazgeçmediğini belirtiyor.

Cahide İleri Aksoy'a göre olaylar çarpıtılarak yansıtıldı. En aklı başında insanların bile bunlara inanmaya başladığını, vurguladı. Özellikle İsmet İnönü'nün bu konudaki tahriklerinin çok etkili olduğunu söylerken, "1946 ve öncesinden bazı hazırlıkların var. 28 Nisan olayları, Harp Okulu öğrencilerinin yürüyüşü. 555K ve İsmet İnönü'nün başına sarık sararak Kızılay'a çıktı. Şimdi geriye baktığımız zaman 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat ve 27 Nisan'a bakınca anlıyoruz ki çok daha önceden mizansen hazırlanıyor. İleri, Ergenekon yapılanmasının da bu dönemin ürünü olduğunu düşünüyor.

DARBE SABAHINI ANLATTI

Cahide Aksoy, şahit olduğu darbe sabahını daha bugün gibi hatırlıyor. O günü anlatırken, yüzünde yaşadığı korku ve hayal kırıklığını hala üzerinde taşıyor.

İleri, şunları söylüyor: "Rahmetlik babam her sabah çıkmadan bizi kaldırır okula gitmek için hazırlardı. Fakat bu sefer saat Sıhhiyedeki kiralık evimizde saat 05.00'te 'kalkın giyinin' dedi. Bu esnada top sesleri duyduk. Babam 'tamam bu iş bitti' dedi. Bir müddet sonra subaylar gelip babamı alıp götürdüler. Biz ne olduğunu hala anlamış değildik. Daha sonra memleket ve demokrasi için Meclis'e el konulduğu anons edildi. Bir müddet sonra babamın Harbiye'de oluğunu öğrendik."

Aksoy, babasıyla görüştürülmediğini sadece Harbiye'ye görevli subaylar aracılığıyla küçük kâğıtlara yazdıkları notlarla irtibat haberleştiklerini söyledi.

Cahide İleri Aksoy, babasının en zor şartlarda metanetini koruduğunu söylerken, bunda inancının etkisinin çok büyük olduğunu belirterek, "Bizi ayakta tutan iman gücüydü. Evimizde Allah sevgisi hakim olmuştur. Çok iyi bir Müslüman ve milliyetçiydi. Memleketi aşk derecesinde severdi. Yine attığı her adımda Allah'a şükredecek kadar tevekkül sahibi bir insandı. Her şeyin Allah'tan geldiğine inanıyordu. Mektuplarında da hep bu hava vardı. Hiç şikâyet etmedi." dedi.

MENDERES VE BAKANLARINI SÜRÜYEREK GÖTÜRDÜLER

İleri, daha sonra babasının Yassıada'ya götürüldüğünü öğrendiklerini aktardı. Başbakan Menderes ve beraberindeki bakanların akla gelmedik hakaret ve işkencelere maruz kaldığını gözleri dolarak anlatan İleri, şunları söyledi: "Babamlara, hem Harp Okulu'na hem de Yassıada'ya götürülürken akla hayale gelmedik işkenceler baskılar yaptılar. Çirkin ve iğrenç muamelelere maruz kaldılar. Babam 'odamıza çıktığım zaman ilk yaptığım iş ellerimi yüzümüzü yıkamak oldu.' diyordu. Çünkü yüzlerine tükürülmüştü. Tekmelemişler, pantolonlarında tekme izleri vardı. Uçaktan inerken yuvarlayarak götürülmüşler. Harbiye öğrencilerinin oluşturduğu koridor içinden hakaretler edilerek odalarına götürülüyorlar."

ÖNDE OTURAN İNSANLARIN GÖZÜ İLE 'CANIM' BABAMI GÖRMEK İSTİYORDUM

Cahide Aksoy, Yassıada'daki yargılamalara da şahitlik yapmış. Kardeşleri, yaşları henüz 18 olmadığı için gidemezken Cahide, ancak göz temas ile bile olsa 'canım' dediği babasını görme imkanı bulmuş.

İleri, "Dolmabahçe'den gemi gidiyordu. Belli bir kontenjan veriliyordu. O zaman genç olduğum için babamı görmeye giderken numara almak için koşa koşa giderdim. Aileleri ambara alıyorlardı. Adaya eğlenme gidinler ise güvertede yolculuk yapıyordu. Salonda hiç kimsenin konuşmayacağı şekilde ikaz ediyorlardı. Bizi en arkadaki sıralara alıyorlardı. Babamı sadece göz göze gelerek görebiliyorduk. Daha sonra ise arkaları dönük olduğu için sadece kafa kısmını görüyorduk. Babamın başını arka kısmını seyrediyordum. Oradaki insanların gözü ile babama doyasıya bakmak istiyordum." şeklinde konuştu.

İleri, kendisinden 2 yaş küçük olan kız kardeşi Ayşe yaşını doldurunca Yassıada'ya gittiğini ancak askerlerin hışmından nasibini aldığını söyledi.

Cahide İleri, "Kardeşim, babamın maruz kaldığı muameleye tahammül edemeyince ileri geri konuşuyor. Bir gazeteci bunu askerlere şikâyet ediyor. Ve onu orada yakalayıp götürüp zindana atıyorlar. Bir albayın yardımıyla bir gün sonra serbest bırakıyorlar." diye konuştu.

İleri, 15 ay süren yargılama boyunca babasıyla toplam 2 kez toplam 15 -20 dakika süreyle görüşebildiklerini kaydetti.

Görüşmenin bir askerin gözetiminde yapıldığını bu nedenle yaşadıkları sorunları anlatmalarının mümkün olmadığını söyleyen İleri, 'en büyük teselli kaynakları' olan mektuplaşmalarına bile tahammül edilemediğini söyledi.

Bu arada müebbet hapis cezasına çarptırılan Tevfik İleri, önce İmralı'ya ardından Kayseri Cezaevi'ne gönderildi.

YASSIADA MAHKEMELERİ DİYE BİR ŞEY YOKTUR

27 Mayıs darbesinin Anayasa suçu olduğunu söyleyen İleri, bu durumu bilen bazı cunta yanlısı bazı hukukçuların darbeyi yapan komutanları kurtarmak için mahkeme kurup DP'lilerin yargılanmasını tavsiye ettiğini kaydetti.

Mahkeme Başkanı Salih Başol'un 'Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor." sözünü hatırlatan İleri, Yassıada mahkemelerinin mahkeme olamayacağını ifade etti.

Cahide İleri, "O harekete meşruiyet kazandırmak için İstanbul'dan gelen bazı hukukçu profesörler, 'bunları mahkûm edin eğer böyle yapmazsanız, olay sizin üzerine yıkılır, o zaman darbenin meşruiyeti olmaz' diye fetva veren insanlar. Bu mahkeme sırf bunun için kuruldu ve bu insanlar onun için yargılandı. O zaten bir komedi, yüz karası. Sonra insanları köpek davası, bebek davası gibi iddialarla yargıladılar. Çünkü suçlayacak bir şey bulamadılar." dedi.

İŞ BULDU SOYADI ENGEL OLDU

Cahide Aksoy, darbenin ardından yaşadıkları sıkıntıları da anlattı. Babasının evden alındıktan sonra kapıya askerlerin dikildiğini, dışarıya çıkmalarına izin verilmediğini için günlerce aç susuz kaldıklarını ifade etti.

İleri, "Bize ve yakınlarımıza selam verenlerin bile yakaladıkları bir zamanda, bir aile dostumuz sırtında bir küfe ile yiyecek bir şeyler getirdi. Bir süre onunla idare ettik." dedi.

Babasının maaşı kesildiği için iş aramak zorunda kaldıklarını kaydeden Cahide İleri, günler süren aramanın ardından bir iş bulduğunu ancak bunun da soyadına takıldığını ifade etti.

İleri, "Bir büroda iş buldum. Ancak ertesi gün bir telefon geldi. Üzüntülü bir sesle 'maalesef soyadınız işe girmenize engel' diyerek talebimin kabul edilmediği söylendi. Evde bulunan kilim türü şeyleri de yasak olduğu içir satamadık. Açlığa mâhkum olun diyorlardı. " şeklinde konuştu.

Cahide İleri, yaşadıkları ekonomik sıkıntılara rağmen üzülmediklerini kendilerine en çok acı veren şeyin babalarının hasreti olduğunu söyledi.

ANNEMİN MAHREM EŞYALARINI KARIŞTIRDILAR

İleri'nin, unutamadığı olaylardan biri ise evlerinin aniden askerler tarafından basılıp annesine ait mahrem eşyaların karıştırılması.

Cahide İleri, "Bir gün evde otururken aniden 8-10 subay eve girdi. Arama yapacağız dediler. Her yeri taradılar. Annemin yatak odasına girdi. Annem itiraz etti. Meğer mücevher arıyorlarmış. Geldi benim karımın mücevherleri bile daha çokmuş diyerek ayıpladı." dedi.

Sözlerini, Ergenekon davası ve Türkan Saylan'ın evinin aranması sırasında gösterilen tepkilere getiren İleri, bunun kendilerinden esirgenmesini ikiyüzlülük olarak nitelendirdi.

Cahide İleri, "Annemin yatak odasında aramalar yapıldı. Türkan Saylan'ın ve Ergenekon sanıklarının evinde arama yapıldı diye Türkiye'yi ayağa kaldırdılar. Bunlar halkın iradesi ile gelmiş ve suçsuz insanlar. Oysa şüphelilerin evinde bazı dokümanlar alınıyor. Polisin çok kibar davranıldığını söylüyorlar. Onlara yapılan muamele ile milletin seçtiği insanlara yapılan muamele hiçbir zaman mukayese edilemez." diye konuştu.

BU MİLLETE YAPILAN HİZMETLER KARŞILIKSIZ KALMIYOR

Babasının Kayseri Cezaevi'nde ve hastanedeyken ziyareti gittiğini anlatan İleri, inanılmaz bir ilgi ile karışlaştıklarını söyledi.

Milletin babasına vefası gösterdiğini vurgulayan İleri, "Kayseri'de kaldığımız otellerde bizden para almıyorlardı. Onlar bizim için yatıyor para alamayız diyorlardı. Kahvaltıya yemeğe gidiyoruz bizden para almıyorlardı. Kimisi gelip bize para vermek istiyordu. Halk hep vefasını gösterdi. Millete yapılan hizmet hiç zaman karşılıksız kalmıyor. 50 geçti üzerinden yapılanların onlardan olduğunu söyleniyor. Büyük bir sevgi ile karşılaşıyoruz." dedi.

İleri, bu çerçevede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in de zaman zaman kendilerini ziyaret ederek ilgi gösterdiklerini ve söyledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber