Akdağ'dan hastane yangını açıklaması

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 27 Mayıs 2009 16:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nde meydana gelen ve 8 kişinin ölümüne neden olan yangınla ilgili ilk incelemeler sırasında binada inşaat sırasında bazı değişiklikler yapıldığına dair ipuçlarının tespit edildiğini belirterek, "Binanın başlangıçtaki projesinde yer almayan bazı değişikliklerin binada yapıldığı ve bunların bodrum katında meydana gelen yangının 5. kata kadar çıkmasına sebep olduğu konusunda tespitler var" dedi.

Sağlık Bakanı Akdağ, Meclis'te gazetecilerin sorularını cevapladı. Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nde dün meydana gelen yangınla ilgili soru üzerine Akdağ. yangınla ilgili yapılan çalışmalar sonucunda bazı ilk bilgilerin ortaya çıktığını söyledi. Kesin kanaatler ortaya koymanın şu anda mümkün olmadığını belirten Akdağ, "Bunun için erken. Binanın özellikle yapımıyla ilgili olarak başlangıçtaki projesinde yer almayan bazı değişikliklerin binada yapıldığı ve bunların bodrum katında meydana gelen

yangının 5. kata kadar, hem alevlerin, hem dumanının, çıkmasına sebep olduğu konusunda tespitler var. Bu konuda çalışan teknik heyet henüz kesin bir sonuç veremiyor. Bunlar ön tespitler. Üzerinde çalışmaları lazım" diye konuştu.

Binanın 2002 yılında SSK hastanesi olarak tamamlanmış bir bina olduğuna işaret eden Akdağ, daha sonra 2004 yılında Sağlık Bakanlığı'na geçtiğini hatırlattı. Bina üzerinde yapılan inşaatla ilgili işlemlerin 2002 yılından önce tamamlanmış işlemler olduğunu kaydeden Akdağ, "Buna bakacağız. Ne olduğunun sonucunu değerlendirerek daha sonra idari soruşturmayı buna göre tamamlamış olacağız. Bir taraftan savcılık soruşturmasının da devam ettiğini biliyorsunuz. Müfettişlerimizin yaptığı ilk çalışmalar, gerek

özellikle yoğun bakımdaki hastaların tahliyesi, gerekse itfaiyenin tahliye çalışmaları sırasında hızlı ve başarılı hareket edildiği, büyük ölçüde fedakarca hareket edildiği yönündedir. Bu meseleler için biraz zamana ihtiyaç var kesin sonuçları açıklamak açısından. Ben de kamuoyu gibi en kısa zamanda kesin bir teftiş raporu sonucu açıklamayı çok arzu ediyorum. Ama yanlış bir iş yapmamaları açısından teknik adamlara, müfettişlere biraz zaman tanımak gerekiyor" diye konuştu.

"KAYBEDİLMELERİ KAÇINILMAZ OLAN HASTALARIMIZIN HAYATA TUTUNMALARI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"

Akdağ, yoğun bakımda yatan iki hastanın zaten beyin ölümlerinin gerçekleştiğini ifade ederek yangın çıkmasaydı da öleceklerini ima etmesinin büyük tepki çektiğinin hatırlatılması üzerine hiç böyle birşey ima etmediğini söyledi. Dün sabah ve akşam yaptığı açıklamaların çok açık ve çok net olduğunu vurgulayan Akdağ şöyle konuştu: "Ben şunu özellikle ifade ettim. Sonuçta yoğun bakımdaki hastalarımız buradan tahliye edilirken hayatlarını kaybettiler. Evet, onların zaten durumları ağırdı. Hatta hastane

yönetimi tarafından ikisinin beyin ölümüne yakın hastalar oldukları bize ifade edilmişti. Ama bu asla şu anlama gelmez. Bu hastalar zaten öleceklerdi, bu şekilde öldüler. Böyle birşeyi ben asla söylemem. Böyle olmaları itibariyle bu hastalarımızın bizim üstümüzdeki hakları daha fazladır. Onlara karşı sorumluluğumuz daha yüksektir. Sonuçta kendileri böyle bir yangın durumunda oradan kalkıp gidemeyecek, yatağa, hatta cihaza bağlı olan insanlar. Gerek hastanenin, gerek oradaki sağlık yönetiminin bu

hastalarla ilgili sorumluluğu, diğer hastaların da üzerindedir. Ben bunu dün aynen bu şekilde ifade ettim. Bu, konuşma aralarında belli cümleler atlanarak ifade edildiği zaman farklı manalara çekilebilir. Tekrar çok net olarak ifade ediyorum. Biz bu hastalarımızın hayata tutunabilmeleri için, hayatta kalmaları için, hatta çok ağır hasta olsalar, kaybedilmeleri kaçınılmaz olsa bile mümkün olduğunca hayata tutunmaları, onu da en konforlu, en rahat biçimde geçirmeleri için sağlık sistemini değiştirdik,

değiştiriyoruz. Bizim için tedavi altında olan her hasta çok kıymetlidir. Bunun bu şekilde yanlış bir tarafa çekilmesi çok yanlış olur. Benim böyle bir ifadem asla olmadığı gibi böyle bir zihniyetim de asla olamaz."

"YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN YANGININ 5. KATA ÇIKMASIYLA İLGİSİ OLUP OLMADIĞI ARAŞTIRILIYOR"

Akdağ, 'Binada bir proje değişikliği mi yapılmış? Bodrum katında ne gibi bir sıkıntı var da 5. kattaki yangını etkili hale getiriyor?' sorusu üzerine hastanelerin projelerinin de diğer binaların projesi gibi daha önceden hazırlandığını ve ihaleyle inşaatına başlandığını anlattı. İnşaat sırasında bazı proje değişikliklerinin gerçekleşebildiğine işaret eden Akdağ, "Burada da 2002'den önce inşaat sırasında buna benzer bazı değişikliklerin yapıldığına dair ipuçleri tespit etmiş teknik heyetler. Bunların

kesinleşmesi için ve bunların bu yangının 5. kata kadar çıkmasıyla ilgili olup olmadığının kesinleşmesi için zamana ihtiyaç olduğunu ifade ediyorum" dedi.

'Proje değişikliği onay almadan yapılmış olabilir mi?' sorusuna ise Akdağ, "Mesele sadece onay meselesi değil. Teknik açıdan yapılan işte bir yanlış var mı bunu tespit etmemiz lazım. İster onay alsın, ister almasın. 2002'den önce onay aldığını farzedelim. Eğer yanlış bir projelendirme veya yanlış bir imalat yapılmışsa takdir edersiniz ki bunun onay alıp almaması oradaki sorumluluğu ortadan kaldırmaz" karşıyığını verdi.

"AKILLI BİNA ADINI NEREDEN ALDIĞINI BİLMİYORUM"

'Bu bina için akıllı bina deniyor. Akıllı bina denmesi için bir mekanizma olması gerekmiyor mu? İsmi akıllı bina olunca özellikle yangın sensörleri konusunda yeterli olması gerekmiyor mu?' şeklindeki soru üzerine Akdağ, bu binaya niçin akıllı bina dendiğini bilmediğini söyledi. "Kim akıllı bina dedi, neden dedi? Bu binalar 1990'lı yıllarda inşaatlarına başlanmış, inşaatları çok uzun sürmüş ve aslında bizim şu anda tasarladığımız ve inşaatlarını yaptığımız binalarla kıyaslandığında teknolojik açıdan

bugünkü binaların seviyesinde binalar da değil. Kim ne zaman böyle bir binaya akıllı bina dedi, bu neden kamuoyunda bu şekilde konuşulmaya başlandı doğrusu ben bunu bilmiyorum. Sizden bilen varsa bana söylesin" diye konuşan Akdağ, binanın sıradan bir hastane binası olduğunu dile getirdi. Akdaş şunları kaydetti: "Maalesef geçmişte bütün diğer kamu binalarında olduğu gibi hastane inşaatlarında da uzun süreler geçiyordu. Projelendirildikten sonra bir hastanenin 8 senede, 10 senede, 12 senede bitirilip

hizmete verilmediğini biliyoruz. Bu akıllı bina adını nereden aldığını ben bilmiyorum?"

Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların bağlı bulundukları cihazların yangın sırasında devre dışı kaldığı iddialarının hatırlatılması üzerine Akdağ, bu konudaki teknik çalışmaların henüz bitmediğini ifade etti. Hayatını kaybeden hastaların ölüm sebepleri şu anda net olarak ortaya konmadığını kaydeden Akdağ, Adli Tabiplikle bu konuda görüştüğünü açıkladı. Akdağ, "Kamuyoundaki haklı duyarlılığı bildiğim için biraz oradaki sonuçların hızlı verilmesi, biraz yoğun çalışılması konusunda görüştüm. Zannediyorum

Cuma gününe savcılığa ölüm sebeplerini verebilecekler. Dumandan mı oldu, yoksa taşıma sırasında kaçınılmaz biçimde oksijensiz kaldıkları için mi oldu bunu Cuma günü öğrenebileceğiz" şeklinde konuştu.

Akdağ, "Sağlık Bakanlığı olarak hastaneler size bağlı, siz bir araştırma yaptırmıyor musunuz?' sorusu üzerine yangın çıkan ve kısa sürede söndürülebilen hastanenin bir üniversite hastanesi olduğunu söyledi. Akdağ, üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastaneler olmadığını, doğrudan Tıp Fakültelerine bağlı olduklarını belirterek, "Bizim üniversite hastaneleri üzerinde bir yöneltim yetkimiz yok" dedi.

"TUTUKLU DA OLSA, HÜKÜMLÜ DE OLSA HER VATANDAŞIMIZIN HAYATI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ"

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Uludağ Üniversitesi eski rektörü Mustafa Yurtkuran'ın kanser olduğu ve tutuklanmadan 1 ay önce ameliyat olduğu haberlerinin hatırlatılması ve 'Bir Kuddisi Okkır olayının yaşanması konusunda endişeler var, siz ne düşünüyorsunuz?' sorusunun yöneltilmesi üzerine Akdağ, bu konunun detayı hakkında bir bilgiye sahip olmadığını ifade etti. Akdağ şunları söyledi: "Bir Sağlık Bakanı olarak şunu genel anlamda söyleyebilirim. Her vatandaşımızın hayatı bizim için çok

önemlidir. Bu insan bir normal günlük hayatını yaşayan vatandaş olsa da böyledir, tutuklu da olsa, hükümlü de olsa böyledir. İnsan hayatı çok önemlidir ve onun sağlığının mutlaka korunması gerekir. Bu hususta gerekli mevzuatlar var. Adalet Bakanlığı'nın tutuklu ve hükümlülerle ilgili şu anda cari, yürürlükte olan mevzuatı var. Savcılar da bunlara göre muamelede bulunuyorlar."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber