Karakolda 'dert' var
Türkü 'Karakolda ayna var' diyor ama siz bakmayın. Orada dert var hem de çok. Polisin ne tatili var ne de bir eğlencesi. Örnek mi, önümüz Kurban Bayramı. Onlar için bayram daha çok çalışmak demek.
Polis maaşlarına zam yapılması düşünülse bütün diğer memurlar gönül koyuyor devlete. Diyorlar ki; "Biz de bu devletin memuruyuz. Onlara varsa bize de olsun." İlk bakışta doğru gibi geliyor bu öneri. Ama polisler açısından bakıldığında durum farklılaşıyor. Çünkü polislerin hem işi çok çok ağır hem de çok riskli. Bir düşünelim önümüz Kurban Bayramı. Şu anda pek çok devlet dairesi çalışanı deyim yerindeyse dükkanı kapadı kapayacak. Olanakları ölçüsünde diledikleri her yere gidip gezmeleri mümkün hepsinin. Örneğin öğretmenler. Sadece bayramda değil, geri kalan günlerde de sömestr tatiline devam edecekler. Yaz tatilleri de keza. Ama bir de polisleri düşünün. Bırakın bayram tatili yapmayı vatandaşların, yolların can ve mal güvenliği gereği neredeyse iki misli çalışacaklar.
BIRAKIP GİDEMEZSİNİZ
İl Emniyet Müdürleri kentlerini böyle bayram seyran günleri bırakıp gidemiyor
elbette. Kaptan gemiden ayrılmayınca tayfa da bir yere kıpırdayamıyor elbette.
Yani hiçbir müdür muavini, hiçbir amir ve memur gelip de "Efendim siz çalışın
ama ben müsaadenizle memlekete gidip anamın elini bir öpeyim de geleyim"
diyemez ya. Adını burada anmayacağım bir emniyet müdürüyle dertleştim dün. Çok
önemli bir ilin emniyetinden birinci derecede sorumlu bir polis şefi o. Anlattıklarını
dinlerken beni hafakanlar bastı inanın. Sadece kendi pozisyonunda olanlar için
değil tepeden tırnağa çok iyi bildiği teşkilatın tüm ortak dertlerini kısaca
şöyle anlattı:
HER ŞEYE ONLAR BAKAR
"Birinci mesele parasal gibi görünse de polis milleti için esas konu sosyal
sorunlardır. Hangi katmanda olursa olsun polis olan amir ya da memurun sosyal
aktivite özrü vardır. Evine doğru dürüst gidemeyen. Çoluk çocuğuyla yakından
ilgilenemeyen bir aile reisidir ne yazık ki polis. Çoğumuz evlatlarımızın hangi
sınıfta okuduğunu bile unuturuz çoğu zaman. Eşimizi çocuklarımızı alıp gezebildiğimiz
anlar o kadar kısıtlıdır ki. Amirsen sorumluluklarından dolayı kulağın hep telsizde
çalacak telefonundadır. Hayat devam ederse suç da, olay çıkacak potansiyeller
de 24 saat devam eder. Böyle bir durumda 2 saatlik sinemaya, tiyatroya git ve
telefonu telsizi kapayıp izle bakalım neler olur. Memursan zaten ya maça, ya
mitinge, ya bir toplantıya, ya bir devlet büyüğünün geliş gidiş güzergah güvenliğinde
görev başındasındır. Postacının görevini polis yapar. Elinde evrak tebliğ edecek
adres, kişi arar. Eloğlu maç yapar, tribünden kapıya, bilet sırasından takımları
getirip uğurlamaya sen alırsın ağır görevi. Kaza olur ceset başında polis bekler.
Cenazeyi polis kaldırır. Başında gider. Hastane kapısında tek başına bir polis
yedi bela denecek adamlara karşı, hapçıya, tinerciye, yakınını kaybedip öfkelenen
kalabalıklara karşı hem kendini hem sağlıkçıları hem de hastaneyi korur. Karakolda
ayna var diyor ya şarkı. Benim gittiğim karakolun aynası da ben olup yansıtayım
size görüntüyü. Sakıncalı olabilir diye yine yer belirtmeyeceğim bir semt karakolundayım
şimdi de.
EL BOMBASININ ÜSTÜNDE
Yeni mezun polisler, genç komiser muavinleri, tecrübeli memurlar, yol yordam
bilen deneyimli baş komiserlerle dolu burası. Bir çay içimi dertleşirken neler
neler anlatıyorlar. Gelin kulak verin: "En başta barınacak yer meselesi
var Savaş Bey. Lojman yetersiz. Çoğumuz varoş tabir edilen yerlerde kalıyoruz.
Prestij açısından son derece sakıncalı yerlerde örneğin gecekondularda oturan
çok arkadaşımız var. Yasa dışı inşa edilmiş bir evde bir yasa kollayıcısının
hem de ailece oturması doğru mu? Ama çare yok ki. Oralarda ucuz ev bulan kafasını
sokuyor dam altına. Güvenlik açısından da sakıncalı yerler o bölgeler. Denetim
nispeten zayıf olduğu için bölgelere yuvalanmış her türlü suç örgütünün arasında
el bombasının üzerinde oturur gibi oturuyoruz. Devlet 91 yılında kira yardımı
parasını 200 bin lira olarak belirledi. Sonra 250 bin lira oldu bu para. Hala
da aynı. Yani ayda yeni parayla 25 kuruş kira yardımı alıyoruz.
BU MAAŞLA NE OLUR?
Allah zeval vermesin ama uğrunda can verdiğimiz devlet baba bize 25 kuruş kira
yardımı yapıyor. Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'nü düşün. Orada çalışan
bir polisin iş yerine ulaşımı en az 2 saat. Çünkü ancak öyle uzak bir bölgede
oturabilir. Dönüşte de 2 saat üstüne koyun. Zaten 12 saatten fazla çalışılmış.
Üstüne bir de maçtı, eylemdi filan diye bir olay çıkmış ve gitmişsin. Kaç saat
uyursun kaç saat ailenle bir arada olursun. Haydi vaktin var diyelim. Al aileni
bir sinemaya git. 4 kişinin sinemaya girişi bile en az 20-25 milyon. Yolu var,
yolda çocuklara gofret, çikolata alması var. Oldu sana 30- 40 milyon. Kaç defa
yaparsın bunu. Gerisini siz düşünün. Ailece dışarıya yemeğe gidecek bir polisin
başına daha doğrusu kesesine ne gelir hesaplayın ve 750 milyon maaştan düşün
bakalım.
sabah