İşkenceyi raporlamayan hekim de yargıya hesap verecek

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 12 Ekim 2009 13:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İnsan hakları ve işkence konularında karnesi kırıklarla dolu olan Türkiye, bunu düzeltmek için önemli bir çalışma yürütüyor. Mayıs ayından bu yana 4 bin hekim işkence konusunda eğitimden geçiriliyor. Eğitimlerde; hekimlere, işkence olayını rapor etmemeleri halinde yargı önünde hesap verecekleri de anlatılıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1999 yılında kabul edilerek uygulamaya giren; işkence, insanlık dışı muamele veya cezaların etkili biçimde soruşturulmasını ve belgelendirilmesini öngören 'İstanbul Protokolü' kapsamında Antalya'da 160 hekim eğitimden geçiriliyor. 3 gün sürecek eğitimlerde hekimler, işkence ve kötü muamele konusunda bilgilendirilecek. Mayıs ayında başlayan programlardan 72.'sini oluşturan Antalya'daki eğitimlere, adli raporu hazırlayan sağlık ocağı ve acil servis hekimleri katılıyor. Dersleri adli tıpçı, psikiyatrist, hukukçu gibi alanında uzmanlaşmış eğitimciler veriyor. Derslere Antalya, Burdur, Isparta, Denizli, Karaman ve Kütahya illerinden hekimler katılıyor. Türkiye genelinde kasım ayında sona erecek çalışma kapsamında daha önce de bini savcı, 500'ü hakim olmak üzere bin 500 yargı insanı eğitilmişti.

Adalet ve Sağlık bakanlıkları tarafından desteklenen eğitim faaliyetiyle, hekimlere işkence soruşturmasını nasıl yapmalarının, bilimsel kıstaslara göre rapor oluşturmalarının, fiziki ve ruhi bulguları da kayda geçirmelerinin anlatıldığını ifade eden avukat Münip Ermiş, doktorların İstanbul Protokolü'ne göre rapor hazırlamak zorunda olduklarını söyledi.

Bunu yapmayan hekimlerin, doğacak mağduriyet karşısında hukuki sorumluluk taşıyacaklarını anlatan Ermiş, "Görevi ihmalden, sahte rapor düzenlemeye kadar hekim hakkında işlem yapılabilir. Eğer işkencenin kesin bulgularını ortadan kaldırmak için sahte evrak düzenlerse 2 ile 7 yıl arasında ceza alabilir." diye konuştu. Hekimler gibi hakimlerin de İstanbul Protokolü'ne uygun rapor istemek zorunda olduklarının altını çizen Ermiş, "İşkence suçunu düzenleyen ceza yasamız bunu zorunlu kılıyor." dedi.

Antalya'daki eğitimleri verenlerden Trakya Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı (ABD) öğretim üyesi Doç. Dr. Gürcan Altun, işkencenin dünyadaki tüm ülkeler için sorun olduğunu söyledi. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 10 Aralık 1948'de imzalanmasının üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen BM'ye üye ülkelerin yarısında sistematik işkence olgusuyla karşılaşıldığını anlatan Altun, "Bu bizim gibi ülkelerin değil, dünyadaki ülkelerin sorunu." tespitinde bulundu.

BM tarafından kabul gören İstanbul Protokolü'nün kılavuz olarak kabul edilen tıbbi ve hukuki bir belge olduğuna işaret eden Altun, "Gözaltı muayenesi diye geçen, nezarethaneye giriş ya da çıkış muayenesi diye geçen muayenelerde bir standart getiriyor. Çünkü insanların işkenceye en fazla uğrama olasılığının olduğu yerler bu mekanlar ya da cezaevleridir. İnsanlar tutuklu ya da hükümlüyken işkenceye uğrayabiliyor. İstanbul Protokolü, böyle bir iddianın varlığında dünyada standart olarak uygulanacak bir kılavuz." diye konuştu.

Gazi Üniversitesi Psikiyatri ABD öğretim üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya da günümüzde işkencenin sistematik hale geldiğini ifade etti. Tarihsel sürece bakıldığında işkencenin azalmadığını, aksine arttığını savunan Kaya, iyi bir önlemeyle işkencenin azaltılabileceğini söyledi. Kaya, "İşkence azaldıkça farklı bir şey ortaya çıkıyor. Artık ruhsal işkence yöntemleri ağırlık kazanmış durumda. Artık iz bırakmayan işkenceye doğru gidiyor. Biz işkenceyi önleyici metinler geçiştirdikçe, çalışmalar yaptıkça işkenceciler de iz bırakmayan işkence yöntemleri üzerine ciddi bir araştırma yapıyor." şeklinde konuştu.

Kaya, yürütülen çalışmanın bir duyarlılık eğitimi olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: "Hekimlerin duyarlılığı arttıkça, bu tür vakalarda ipuçlarını buldukça daha etkin soruşturacaklar. Önceden eğer işkence olduğunu söylersem başıma bela gelir diye düşünen hekim, artık işkenceyi sorgulamaz ve bu metni kullanmazsam başıma bela gelir diye düşünecek. Çünkü, bunu saptamamak, işkenceye göz yummak, izin vermek gerçekten ciddi suç ve yargılanıp ceza alma durumu var."

İSTANBUL PROTOKOLÜ NEDİR ?

Herhangi bir işkence iddiası olduğunda izlenmesi gereken hukuki ve tıbbi prosedürleri anlatan Birleşmiş Milletler tarafından önerilen bir kılavuz kitap. İstanbul Protokolü'nün oluşmasına Türkiye Tabipler Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Adli Tıp Uzmanları Derneği öncülük etti. 15 ülkeden 75 uzman ile Türkiye'den 100 hukukçu, doktor, psikolog, adli tıp uzmanı önerilerde bulundu.

İşkenceye karşı hakim, savcı ve doktorların nasıl hareket edeceklerini gösteren metin, 'İşkence ve Diğer Zalimane İnsanlık Dışı Aşağılayıcı Muamele ve Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İçin El Klavuzu' adıyla 1999'da BM'ye sunuldu. BM İnsan Hakları Komisyonu'nun 52 üyesi metni aynen kabul etti ve protokol işkence ile bilimsel yollar kullanarak etkili mücadele etmenin standartları arasına girdi. BM'nin onayından geçen İstanbul Protokolü'nü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de kriter olarak dikkate aldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber