Çocuk Köyü'ndeki skandalla ilgili savcıya şok suçlama

Haber Giriş : 10 Şubat 2005 11:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

BARBAROS Çocuk Köyü'nde taciz ve tecavüz iddialarının ardından gelişen olaylarla ilgili rapor hazırlayan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İzmir Şubesi (SES) yöneticileri, 2'si erkek 16 çocuğa bekaret kontrolünün köyde yapıldığını; bu muayeneler için görevlilerden masa lambası ve projektör istendiğini öne sürdü. Raporda, yaşları 11-18 arasında değişen çocukların ağlayarak muayeneden geçirildikleri belirtilirken, bunun `çocukların çoğu bakire değil' sözleriyle kamuya duyurulduğu, soruşturmanın çocuk haklarına, uluslararası hukuka aykırı olduğu kaydedildi.

SES İzmir Şube Başkanı Dr. Ergün Demir, yönetim kurulu üyesi Turan Başkaya ve avukat Özgür Yılmazer, sendika, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği adına yaptıkları ortak açıklamada, çocuk köyü sistemi hakkında da bilgi verildi. Avukat Yılmazer, Barbaros Çocuk Köyü'nde koruma ve bakım altında 81 çocuktan 33'ünün kız, 48'inin erkek, kız çocuklardan 12, erkek çocuklardan 20'sinin 13 ve üzeri yaş grubunda olduğunu söyledi. Olayların 25 Ocak Salı günü saat 08.30'da 10 çocuğun Jandarma tarafından çok gizli bir soruşturma yürütüldüğü söylenerek alınmak istemeleriyle başladığını, köy müdürünün ısrarıyla çocukların bir sosyal hizmet uzmanı eşliğinde Urla İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldüğünü belirten Yılmazer, "Ancak çocuklar öncelikle kuruluş görevlisiyle irtibatları kesilerek ayrı odalara alınıp sorgulandılar. Bu sorgulama saat 22.00'ye kadar devam etti. Sorgulamada 1992 doğumlu bir erkek çocuk ve yaşları 15-17 arasında değişen 9 kız çocuk vardı. Sorgulamada başta BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve 22 Sayılı Çocuk Mahkemeleri Kanunu'nda çocukların yargılanmasını öngören hükümleri başta olmak üzere uluslararası ve ulusal mevzuata aykırı davranılmıştır'' dedi.

İTİRAZLARA RAĞMEN KONTROL YAPILDI

Avukat Yılmazer, ertesi günü kuruluş müdürü, doktor ve sosyal hizmet uzmanının sorguya alınıp aynı gün suçlama konularını öğrenemeden açığa alındıklarını ve ardından gözaltıların başladığını kaydetti. 30 Ocak Pazar günü Urla Cumhuriyet Savcısı Murat Gök'ün beraberinde bir doktor ve ebe ile köye gelerek kuruluş çalışanlarına 16 çocuğun isminin bulunduğu bir liste verip, ifadelerinin alınması için bir odada toplanmaları talimatını verdiğini öne süren Yılmazer, "Görevlilerden masa lambası veya projektör benzeri bir malzeme istenmesi sonucu, çalışanlarda olayın ifade alınması değil, çocuklarda bekaret kontrolü olabileceği izlenimi oluşmuştur. Çocuklar isim listesine göre doktor yanına alınarak, çocukların istemleri dışında beden dokunmazlıkları hiçe sayılarak bekaret kontrolü yapılması uygulamasıyla karşılaştılar. Çocukların itirazlarını sosyal hizmet uzmanına aktarmaları sonucu bu itiraz savcıya iletildiğinde Savcı mahkeme kararı olduğu ve gerekirse zorla bu muayenenin yapılacağı ifade etmiştir. Bu zorunluluk sonucu yaşları 11-18 arasında değişen 2'si erkek 16 çocuk ağlayarak muayeneden geçirildiler. Ertesi günü basın organlarında `çocukların çoğu bakire değil' gibi infial yaratacak gerçek dışı bilgiler yer almıştır'' diye konuştu.

İstemleri dışında bekaret kontrolünden geçirilen çocukların savcının ifadesiyle ikinci bir travma yaşadığını, çocuk köyünde yaşayan tüm çocukların tecavüz mağduru oldukları izlenimi yaratıldığını vurgulayan Yılmazer, çocukların artık okula gitmek istemediğini, arkadaşlarıyla görüşmek istemediğini, olayların yaşamdan kopmalarına yol açtığını sözlerine ekledi.

SAVCI HATALI DAVRANDI

Ertesi günü devam eden gözaltına almalarda da köy çalışanlarına yöneltilen suçun somut olarak açıklanmadığı, sorgulamalarda sanıklardan soyut iddialarla ilgili bildiklerinin anlatılmasının istendiği kaydedildi. Yılmazer, savcının sanık lehine olan delilleri toplamak görevini de ihmal ettiğini, tutuklanan çocuklara ve personele ilişkin iddiaların hukuksal temeller üzerine oturtulmadığını, söylentilere dayanılarak hazırlandığını savunarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Soruşturma genel olarak iddia edildiği gibi taciz-tecavüz iddiaları orijinli olarak yürütülmemiş, bu iddiaların araştırılması yerine görevlerini yapan kurum çalışanları ve kurum işleyişi hedef alınmıştır. Soruşturmanın amacının çocukları korumak olmadığı, gizli yürütülmesi gereken soruşturmada sorumsuzca demeçler verilmesinden anlaşılmaktadır. Savcı bu konuda mahkemeden yayın yasağı kararı aldırabilecekken kendisi de basına konu ile ilgili infial yaratacak açıklamalarda bulunmuş, daha sonra da olayların anlatıldığı kadar büyük olmadığını açıklamıştır.''

ÇOCUK CENNETİ NE OLDU?

Raporun sonuç bölümünü ise SES Yönetim Kurulu Üyesi Turan Başkaya açıkladı. Köyün Refah- Yol hükümeti döneminde misyonerlik çalışması olabileceği iddiasıyla hizmete girmesine izin verilmediğini, DSP hükümeti döneminde açılabildiğini hatırlatan Başkaya, "Geçen 8 yıllık süreçte çocuk köyü modelinin başarısı yazılı ve görsel medyada Çocuk cenneti, Şirinler Köyü, Demokrasi Köyü başlıklarıyla takdir edilmiştir. Şimdi ise taciz-tecavüz iddiasıyla anılıyor. Çocuk ve görevini ihmalle suçlanan personelin sorgulanmasında uluslararası ve ulusal yargılama ve çocukların yararının gözetilmesi ilkelerine uyulmamıştır. Süreçten çocukların örselenmemesi için koruyucu tedbirler alınmamıştır. Çocukların korunması için gerekli duyarlılık gösterilmemektedir. Çocuk Köyü uygulaması ve bu kurumun özverili çalışanlarına yönelik bir yok etme- linç girişimi söz konusudur'' iddiasında bulundu.

AMAÇ BAŞKA

Gençlik Evi ihtiyacının bir türlü karşılanmadığına dikkat çeken Başkaya, bu sistemin çağdaşlık karşıtı görüşler tarafından hedef haline getirildiğini öne sürdü. Başkaya, "Saldırının beraberinde sistemsel dönüşüm ve personel değişikliğini hedefliyorlar. İddialara temel oluşturabilmek için çocuk köyünü uluslararası dini kuruluşlarla da ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Çocuklarımıza ve çalışanlarımıza sahip çıkacağız, oynanan oyunları bozacağız'' dedi.

KIZ ÇOCUĞUNUN MÜDÜRE MEKTUBU

Öte yandan raporun açıklanmasının ardından köyde kalan bir kız çocuğunun köy müdürüne `babacım' diye hitap ederek yazdığı mektup okundu. Mektupta; "Babacım, biliyorum hiç bir zaman hayırlı bir evlat olmadım. Gereksiz inadım, her şeyi yaparak canımı acıtarak öğrenmek isteyişim hiç bitmedi. Ama hiç bir zaman size zarar vermeyi düşünmedim. Ve şimdi bizim yüzünden haketmediğiniz şeyleri yaşıyorsunuz diye çok mutsuzum. Her zamanki dürüstlüğümü keşke o büyük hatayı yaptığımda da yapmış olsaydım. Hep bana her tercihin bir bedeli var derdiniz ya ben o bedeli fazlasıyla ödüyorum...'' satırları dikkat çekti.

Barboros Çocuk Köyü soruşturması kapsamında halen 10 kişi cezaevinde bulunuyor.

milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber