Bakan Ergün: Meslek liseleri ideolojik değil ekonomik konu

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 24 Şubat 2010 16:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, meslek lisesinin ideolojik bir konu değil ekonomik bir konu olduğunu belirterek, "Meslek liseleri ideolojiye kurban edilir mi?" dedi.

Bakan Ergün, 2008 yılında Türkiye'de ilk 500 sanayi firması arasına giren 22 Adana firmasına plaket vermek üzere geldiği Adana'da, Adana Sanayi Odası toplantı salonunda sanayicilere bir konuşma yaptı. Ergün, konuşmasının başında Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş'ün konuşması sırasında, "Sayın Bakanım yasa gereği firmalar hiçbir iş yapmayan avukatlara zorunlu olarak baronun belirlediği maaşı vermek zorunda kalıyor. Bunu önlemek için çalışma müjdesini bize verir misiniz?" dedi. Bakan Ergün de Türkiye'de geçmiş yıllardan bu yana gelen bazı yerleşmiş olgular olduğunu belirterek, "Sanayicinin sorununu çözmek boynumuzun borcu. Bunların başında da sanayiciye faydası olmadığı halde bugüne kadar gelen zorunlu avukat ve hekim bulundurma geliyor. Bana göre de hiçbir iş yapmayan avukatı bulundurmak doğru değil. Bu çağda böyle bir uygulama doğru değil. Ancak geçmişten günümüze gelen ve değiştirilmesi biraz zor olan konular bunlar. Mesela avukat bulundurma zorunluluğu konusunu meclise getirdiğimiz zaman başta bizim avukat milletvekilleri olmak üzere bunu en büyük bir sorun ve konu yapıyorlar. Ama bu uygulamanın doğru olmadığını biliyorum. Bu konular sanki bir töre gibi olmuş. Değiştirmeye kalktığınız zaman gelenek görenek gibi değiştirilmemesi için çok uğraşılıyor. Ancak bunu değiştirmek için önümüzdeki günlerde bir süreç başlayabilir" diye konuştu.

Dünyanın yıllar sonra su, enerji ve gıda güvenliği konusunun en önemli sorun olacağını anlatan Bakan, "Türkiye'nin zayi edeceği bir damla suyu bile yok. Enerji konusunda da Türkiye dışa bağımlı ancak yapılan projelerle enerji üssü oldu. Gıdada Türkiye sorun yaşamamak için gerekli önlemleri şimdiden almaya başladı" dedi.

Dünyanın 2008 yılının ikinci yarısında ekonomik kriz ile sarsıldığını ancak 2009'un mart ayından itibaren göstergelerin krizden çıkış sinyalleri verdiğine dikkat çeken Ergün şunları kaydetti: "Türkiye bu krizde, elinde olmadan Avrupa ve ABD'de yaşanan daralmadan etkilendi. Bu da bize üretim düşüklüğü, ihracatın azalması ve istihdam çıkışı olarak yansıdı. Ancak 2009'un mart ayından sonraki ihracat ve üretim artışlarına bakıldığında krizden çıkışın hızlandığı görülmektedir. Bu artışlar krizden çıkışın 2010 yılında daha da hızlanacağını, büyümenin başlayacağını, ihracatın istenilen seviyeye geleceğini göstermekte. Ancak işsizlik oranının uzun vadede azalacağını göstermektedir."

Bakan Ergün, Türkiye'nin kriz ortamında krizden çok karamsarlarla uğraştığını, kriz gelmeden 'kriz geldi, bittik tükendik' diyenlerle uğraşmak zorunda kaldığını vurgulayarak, "Ben 2008 krizini bir uçağa benzetiyorum. Biz Türkiye olarak bir uçağız. Uçak yolculuk yaparken hava şartlarından dolayı türbülansa girdi. Biz bu arada kaptanız ve uçağın teknik elamanıyız. Türbülansa girdiği için biz uçaktakileri karamsar ve umutsuz olmamaları için teselli etmeye çalışıyoruz. Ama içerden bazı kişiler 'uçak düşecek, hepimiz öleceğiz' diyor. Biz bunun bizden kaynaklanmadığını ancak gerekli önlemleri aldığımızı, uçağın düşmeyeceğini söylüyoruz ama bazı yolcular, 'siz ne yaparsanız yapın biz öleceğiz' diye herkesi karamsarlığa yöneltiyorlar. İşte 2008 krizi buna benziyor. Biz kriz döneminde hiçbir zaman pembe tablo çizmedik. Dedik ki kriz bizden kaynaklanmıyor ama bize etkisi var. Biz gerekli önlemleri alıyoruz. Karamsarlığa düşmeye gerek yok. Kaptan her şeyi kontrol ediyor. Ancak dinletemedik. Çok karamsar ve umutsuz bir tablo çizildi. Ancak ne oldu, krizden en az etkilenen ülke biz olduk. Bir ülke için en kötü şeylerden biri pembe tablo çizip gerçek verileri saklamaktır. Yunanistan'da bundan önceki hükümetler ve bu hükümet gerçek verileri sakladığı için bugün bu durumda. Artık hiç kimse bu ülkeye güvenmiyor. Aynı sorun ABD'de mortgage sisteminde yaşandı. Yanlış veriler sebebiyle herkes bu sisteme yatırım yaptı. Ancak sitsem çökünce her şey ortaya çıktı. Biz bunları yapmayız. Bizim gösterdiğimiz tablo gerçekler" şeklinde konuştu.

2010 yılında kamu maliyesine tüm kesimlerin destek verdiğini ifade eden Bakan Ergün, kendilerinin pembe tablo çizmediğini bu yıl yüzde 3,5 büyüme öngördüklerini, ihracatın artacağını, işsizliğin ise biraz gerileme ile yüzde 14 olacağını ancak çok düşmeyeceğini öngördüklerini kaydetti. Ergün, kriz döneminde özellikle krizden etkilenmeyen memurların kriz çığırtkanlığı yaptıklarını anlatarak, "Biz memurlar kriz döneminde maaşımızı aldık. Fiyat artışında fazla bir artış olmadığı için alım gücü zayıflamadı. Buna rağmen bazı sendikalarca memurların krizden kaynaklanan zararının ödenmesi istendi. Hangi zarar ödenecek anlamadım. Bunu sanayici ya da işten çıkartılan bir işçi söylese anlarım ama bunları anlayamaddnerji konusunda da Türkiye dıım" dedi.

Türkiye'nin kriz döneminde düşün ihracatını artırmak için komşularıyla sıfır sorun öngörerek ihracatı artırdığını belirterek, "Türkiye 36 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldi. Ancak kriz sebebiyle bu bu yıl 102 milyar dolara düştü. Ancak komşularla ilişkilerin düzeltilmesinden itibaren komşularla ihracat arttı. Suriye ile 2002'de 260 milyon dolar olan ihracat 2009 yılında 1,5 milyar dolara yükseldi. Afrika ülkeleriyle 5 milyar dolar olan ihracat 20 milyar dolara yükseldi. Bu, önümüzdeki 1-2 yılda 50 milyar dolara da çıkabilir. Bu ihracatlar isteğimiz seviyede değil ama çıkacak. Bu ülkeler nereden, niçin, ne alıyor ona bakmak lazım. Mesela biz Çin'den 17-18 milyar dolar ithalat yaparken, Çin 1,5 trilyonluk ithalatının 1,5 milyar dolarını bizden alıyor. Biz Çin'den yüzde 10 ithal ederken, Çin bizden binde bir ithal ürün alıyor. Bunun sebebini araştırıp öğrenmeliyiz" şeklinde konuştu.

Ergün, kriz döneminde finans sektöründen şikayetlerin olduğunu, piyasaya para aktarmamakla eleştirildiklerini anımsatarak, "Büyüme döneminin başlamasıyla bankaların kredi vermeye olan iştahlarının arttığını da görüyoruz. Bankaların, işletmelerin yanında daha fazla yer alacaklarını görüyoruz. Onlar da eleştirilerden paylarını aldılar. Bankacılık sektörünün artık reel sektörün yanında daha iyi yer alacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Reel sektöre yönelik çalışmalarına da değinen Ergün, şöyle devam etti: "Sanayi Strateji Belgesi ve sektör stratejileri hazırladık. Bunların bazıları hazırlandı, bazılarının çalışmaları devam ediyor. Sanayi stratejimiz rekabet gücünü ve verimliliği artırmayı, çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluk sahibi sanayi sektörü yapısı oluşturmayı amaçlıyor. Bu amaca ulaşmak için orta ve yüksek teknoloji sektörlerinin üretim ve ihracattaki payını artırmak, düşük teknoloji sektörlerinde katma değeri yüksek ürünlere dönüşü sağlamak, becerilerini sürekli geliştiren şirketlerin ekonomideki ağırlıklarını artırmak gibi stratejik hedefler koymuş bulunuyoruz. Bu sanayi stratejine uygun eylem planlarını, hangi politikaların uygulanacağı ve hangi eylem planları içinde hangi argümanların kullanılacağını da kamuoyuna açıklayacağız. Hatırladığımız sanayi strateji belgesinin sanayimiz için önemli bir dönüm noktası olacağını düşünüyoruz. Bunun özel sektör tarafından paylaşılacağına da inanıyoruz. Çünkü bu belgeyi hazırlarken özel sektörün önerilerinden de yararlandık. Geleceğe dönük stratejileri hazırlarken temel hassasiyet noktamız sanayi ve teknolojiyi dünyamıza enjekte etmektir. Bu strateji belgesini uyguladığımız süre içinde demokrasi ve hukuk seviyesini de eş zamanlı yükseltmeyi başarırsak bu ülke dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak. Türkiye tüm dünyaya mal ve hizmet üreten ülke haline gelecek. Hepsinden önemlisi Türkiye refah ve huzur üreten ülke olacak.''

Bakan Ergün, bugün Türkiye'nin sadece siyasi imajının değil, ekonomik imajının da yükseldiğini belirterek, "Türk ürünlerinin imajı da yükseliyor. Bu her zaman olan bir şey değil, bunu iş dünyasının iyi değerlendirmesi ve kalıcı hale getirmesi lazım. Vaktiyle Rusya pazarlarında yaptığımız yanlışı şimdi yapmamalıyız. Kısa günün karı diye en kalitesiz malları göndermemeliyiz. Bu açıdan ihracatçılarımızın son dönemlerdeki duyarlılığı Türk mallarına güven oluşmasını sağladı. Bu fırsat iyi değerlendirilmeli" dedi.

Bakan Ergün, işsizlik konusunda son 10 yılda ihmal edilen meslek liselerinin de payı olduğunu, ara eleman arayan sanayicinin eleman bulamadığını belirterek, "Türkiye'de son 10 yıldır meslek liselerinde, eğitim, öğretmen ve öğrenci sorunu yaşanıyor. Meslek lisesi eğitimi yüzde 65 olması gerekirken bugün Türkiye'de bu durum tam tersine. Ben teknik lise mezunuyum. O günlerde buralara girmek için çok yüksek puan almak gerekiyordu. Ama şimdi kimse gitmek istemiyor. Çünkü üniversiteye giremiyorlar. O zaman da belki herkes üniversiteye giremiyordu ama kendi istediği üniversiteye gitmesinin önü kesilmiyordu. Üniversiteye gidebilme ümidi onu kamçılıyordu. Şimdi birisi geliyor iş istiyor. Ne iş yaparsın diye soruyorsun. Her işi yaparım diyor. İşte bu, mesleksizliğin bir sonu. Aslında bu adam hiçbir işi yapamaz. Mesleği olan adam en azından iş bulamasa bile girişimci olur. Mesleği olmayan, girişimci bile olamaz. Meslek lisesi ideolojik bir konu değil ekonomik bir konudur. Meslek liseleri ideolojiye kurban edilir mi?" dedi.

Bakan Ergün, üniversiteli girişimcilere proje üretmeleri için 100 bin lira hibe verdiklerini belirterek, "Geçen yıl 159 proje geldi. Bunlardan 78'i kabul edilerek hibe verildi. Bu projelerden 30'u ABD ve Avrupa'daki üniversiteli Türklerden geldi. Bu yıl da 724 proje için başvurusu yapıldı. Bunlar arasında değerlendirme yapılacak" şeklinde konuştu.

Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş ise Türkiye İstatistik Kurumu'nun veri açıklamadaki gecikmesini eleştirerek, "Kendi imkanlarımızla yaptığımız istatistik çalışmalarla önümüzü görmeye çalışıyoruz. Sanayicinin ortak sıkıntısı, rekabet gücündeki daralmadır. Rekabet gücünün yükselmesi için de başta enerji ve istihdamın üzerindeki yüklerin azaltılması gerekiyor. Biz bunu her platformda yıllardır gündeme getiriyoruz. Bir an önce sanayi yatırımını cazip hale getirecek politikalar üretilmeli" diye konuştu.

Konuşmaların ardından, Ergün, ''2008 yılı Türkiye'nin birinci 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu'' arasında yer alan Adana sanayi firmalarına ödüllerini verdi.

Toplantıya, Adana Valisi İlhan Atış, Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş ile sanayiciler, iş adamları ve diğer davetliler katıldı.

FATİH KEÇE - YUSUF KOYUN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber