Haberal'ın çapraz sorgusu tamamlandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 06 Nisan 2010 17:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- İkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın dün başlanan çapraz sorgusu tamamlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada video konferans sistemiyle hastanedeki odasından çapraz sorgusu yapılan Haberal'a üye hakim Hasan Hüseyin Özese, "Eski başbakan yardımcılarından Hüsamettin Özkan'ı ne zamandan beri tanıyorsunuz?" sorusunu yöneltti.

Özkan'ı milletvekili olduğundan beri tanıdığını belirten Haberal, daha sonra Başbakan Yardımcısı olduğu zaman da yakın arkadaş oldukları kaydetti.

Kanal B'nin kuruluş amacı sorulan Haberal, Başkent Üniversitesinin çok sayıda fakültesinin bulunduğunu, bunlardan birinin de İletişim Fakültesi olduğunu belirterek, buradaki amaçlarının da insanların bildiklerini topluma doğru bir şekilde aktarmak olduğunu kaydetti.

Hakim Özese'nin sorularını tamamlamasının ardından diğer üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu da Haberal'a sorularını yöneltti.

Haşıloğlu'nun, İlker Güven, Erol Manisalı, Mahir Aktar ve Taner Aktar'ı tanıyıp tanımadığı yolundaki sorusuna bu kişileri tanımadığını ifade eden Prof. Dr. Haberal, Doğu Perinçek'i tanıyıp tanımadığını ayrıntılı bir şekilde cevaplamasının istenmesi üzerine de "Perinçek'i önceden basından tanıyordum. Daha sonra bir gün Kanal B'de yayınlanan bir programa katılmıştı, orada karşılaştım. Birkaç kere de Milli Egemenlik Hareketi toplantısına katılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak saygı duyduğum bir insan, zaten kendi görüşleri de ortadadır, detaylı olarak tanımıyorum" şeklinde cevap verdi.

Hakim Haşıloğlu'nun, "Patalya Otel'de düzenlenen toplantılarda orduyla alakalı tasarrufta bulunma gibi bir görüşünüz oldu mu" sorusuna Haberal, böyle bir konunun kesinlikle gündeme gelmediğini, hiçbir toplantıda da orduyla ilgili bir konunun geçmediğini anlattı.

Düzenlenen toplantılar sonucunda deklare edilecek parti içinde Hurşit Tolon'la ilgili herhangi bir görevin belirlenip belirlenmediği şeklindeki soruya, Tolon'un Milli Egemenlik Heraketi ve Diyalog Grubu toplantılarına katıldığını dile getirerek, ortada henüz bir partinin olmadığını sadece parti düşüncesinin tartışıldığını aktardı.

Haberal, üye hakim Haşıloğlu'nun, aramalar sırasında ele geçirildiği öne sürülen 893 numaralı dijital aygıtta "Ergenekon bilgilendirme dosyası vardı. Bunu kim hazırladı" sorusuna "Böyle bir dosyayı hatırlamıyorum. Benim bilgim yok" dedi.

Türkiyem Topluluğu hakkında ne bildiği sorusuna Mehmet Haberal, Milli Egemenlik Hareketi dönemine geçildiği zaman Türkiye'de çeşitli grupların faaliyet yürüttüğünü anlatarak, Türkiyem Topluluğu ile de bu toplantılarda fikir alışverişi olduğunu ancak bunun sonunda herhangi bir organizasyonun yapılmadığını ifade etti.

"Hipokrat Yemini" Yanıtı

- İkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal, duruşmada, merhum Başbakan Bülent Ecevit'in tedavi sürecine ilişkin sorulara, "Hasta ile ilgili bilgi verebilmem için kendisinin izin vermesi gerekir. Hipokrat yemini ettim" yanıtını verdi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada video konferans sistemiyle hastanedeki odasından çapraz sorgusu yapılan Haberal'a, üye hakim Hasan Hüseyin Özese, "Fatih Hilmioğlu ile ilgili iddiaların bulunduğu yazı size niye gönderildi?" şeklinde soru yöneltti. Hilmioğlu'nun Hacettepe Üniversitesinden öğrencisi olduğunu yineleyen Prof. Dr. Haberal, Hilmioğlu'nun daha sonra İnönü Üniversitesinin Rektörü olduğunu belirterek, "Emekli olduktan sonra geldi, bizim üniversitede çalışmak istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. O imzasız yazı bu dönemde geldi. Kişi aklı sıra Hilmioğlu'nu bana şikayet ediyor. Çünkü Hilmioğlu o dönemde benimle çalışmaya başladı. Hilmioğlu gerçek bir bilim adamıdır. O da benim gibi 358 gündür tutuklu" diye konuştu.

Evindeki aramada, emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'ya hitaben yazılmış bir belge de bulunduğunu hatırlatan hakim Özesen'in, Karadayı'yı tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Haberal, ismen tanıdığını, kendisiyle karşılaşıp karşılaşmadığını hatırlamadığını söyledi. Haberal, Karadayı'nın kendisine telefon ederek, Kanal B'de yayımlanan Türk halk müziğiyle ilgili programın CD'lerini istediğini ifade ederek, "Ülkemin emekli Genelkurmay Başkanı'na mektup yazıyorum. Diyorum ki 'CD'leri gönderiyorum'. Paşama bu CD'leri gönderdim. Mektup bundan ibarettir" dedi.

BÜLENT ECEVİT'İN TEDAVİ SÜRECİ

Merhum Başbakan Bülent Ecevit'in tedavi sürecine ilişkin sorular soran Özese, "Ecevit 4 Mayıs 2002'de Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesine başvurmuş, şikayeti neydi" dedi.

Haberal, Bülent Ecevit'in Hindistan gezisi sırasında problemler yaşadığını belirterek, geziden dönünce karın ağrısı şikayetiyle Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesine geldiğini kaydetti. Gaz şikayeti olan Ecevit'in problemini giderdiklerini, bir gün hastanede yattıktan sonra taburcu edildiğini dile getiren Haberal, Özese'nin nasıl bir tedavi uygulandığı yönündeki sorusuna tepki göstererek, "Hasta ile ilgili bilgi verebilmem için kendisinin izin vermesi gerekir. Hipokrat yemini ettim. Hasta ile hekim arasındaki ilişkiyi bir tek Allah bilir. Hekim, hastanın izni olmadan bilgi verme hakkına sahip değildir. Ecevit'in raporları dosyada mevcuttur" diye konuştu.

Özese'nin, "Siz muayene ettiniz mi?" sorusuna da Haberal, muayene ettiğini, bir gece hastanede kaldıktan sonra da taburcu edildiğini tekrarladı.

Üye hakim Özese'nin Bülent Ecevit'e hastanede tedavi altına alındığı 17 Mayıs 2002'den taburcu olduğu 27 Mayıs 2002 tarihleri arasında ne gibi tetkikler yapıldığı sorusuna da Haberal, tepkili bir şekilde "Buna hakkınız yok. Hiç kimse hekime hastasıyla ilgili böyle bir soru yöneltemez. Hiçbir güç bana bu soruyu yöneltemez. 'Bir hastaya ne yaptınız?' sorusuna yazık. Böyle bir soru sorduğunuzdan dolayı üzgünüm. Döndürülüp döndürülüp aynı sorular soruluyor. Böyle döndürme yerine kuvvetli suç şüphesi ne ise 'Şu nedenle 358 gündür tutukluluğu hak ettin' deyin. Bu konuda her türlü yasal hakkımı kullanacağımı beyan ederim" şeklinde konuştu.

Özese'nin muayene sonucunda rapor düzenlenip düzenlenmediğine ilişkin sorusuna da Haberal, kendisinin herhangi bir rapor düzenlemediğini belirterek, Ecevit'in hasatenede kaldığı 11 günlük sürede kendi alanına girmediği için tedaviye katılmadığını kaydetti.

BAŞKAN ŞENGÜN'DEN "SAKİN OLUN" UYARISI

Üye hakim Özese'nin sorularına tepkili bir şekilde cevap vermesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Haberal'a sakin olması konusunda uyarıda bulunarak, "İki kelime ile açıklayabilirsiniz, uzun izahata gerek yok" dedi.

Haberal'ın, "Benim hastamla ilgili ne yaptığımı soruyorsunuz" sözleri üzerine Köksal Şengün, "Emniyetteki ifadenizi size okudum. Size açık kaynaklardan elde ettikleri bilgilerle emniyette bu soru sorulmuş" diye konuştu.

Özese de iddianamede bu konuya ilişkin açıklamaların bulunduğunu ifade ederek, devlet sırrı olan konuların bile tanığa sorulabileceğini, Haberal'ın tanık değil, sanık olarak davada yer aldığını bu nedenle bu yöndeki sorularına devam edeceğini dile getirdi. Özese'nin, ardından Başbakanlık Konutu'nda Prof. Dr. Turgut Zileli ile birlikte Ecevit'e check-up yapıp yapmadıklarına ilişkin sorusuna da Haberal, iki kez makama gittiklerini belirterek, bunun bir check-up olmadığını, kendisinin yönetici sıfatıyla bu ziyaretlerde bulunduğunu, ilgili doktorun da sağlık kontrolünü yaptığını, görevlerinin Başbakan Ecevit'i bir an önce iyileştirmek olduğunu söyledi.

Tutuklu sanık Haberal, kendisinin genel cerrah olduğunu, Ecevit'in rahatsızlığının bu alana girmediğini kaydetti. Özese'nin, yapılan tedaviye ilişkin kendisine bilgi verilip verilmediğine ilişkin sorusuna da Haberal, "Başbakan hakkında 'Biz gerekeni yapıyoruz', diye bilgi verirler. Ecevit tedavi edildikten sonra 15 günde bir kontrole gelmek üzere taburcu edildi" dedi.

Kendisinin, Ecevit'in tedavisinde görev alan hekimlere, "Gerekeni yapın, sağlığına kavuşturun" dediğini belirten Haberal, Özese'nin "27 Mayısta hastaneden ayrılan Ecevit şifa bulmuş muydu?" sorusuna ise "Hastanede yatma süreci bitmişti. 15 günde bir kontrol ve ilaçlarını almak şartıyla taburcu edildi" diye konuştu.

Ecevit'in tedavisine devam etmek için doktorların evinde gidip gitmediğine ilişkin soruya da Haberal, "Biz evinde de takip ettik. Bir müddet sonra hastaneye gitmeyecekleri, artık kontrole gelmeyeceklerini bildirdiler. Biz de 'tamam' dedik" şeklinde cevap verdi.

Özese'nin "Gelmemesinin sebebini araştırdınız mı?" sorusuna Haberal, böyle bir hakları ve yetkileri olmadığını, bunun hastanın tercihi olduğunu dile getirdi. Ecevit'in tedavi sürecine ilişkin iddiaların eski Koruma Müdürü Recai Birgün'ün ifadelerine dayandığını ifade eden Haberal, Birgün'ün yasal olmayan bir tanık olduğunu kaydetti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber