Başbakanlıktaki Z 04 numaralı odanın sırrı

Haber Giriş : 18 Şubat 2005 09:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Üst düzey bürokrat atamalarının Ekim 2003'e kadar Başbakanlık'taki Z 04 numaralı odada AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Şahin rolünü doğruladı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e gönderilmiş ve oradan geri gelmiş son altı üst düzey atamaya ilişkin ilginç bir liste var. Bu tür bir liste ilk kez yayımlandığı için ayrıntıları veriyorum:

Feridun Bilgin'in Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürü olarak atanması kararnamesi 27 Ağustos 2004'te Köşk'e gönderilmiş. 6 Eylül 2004'te 'uygun bulunmadı' notuyla Başbakanlığa iade edilmiş. (Halen aynı yerde genel müdür vekili)

Yusuf Ersever'in Milli Eğitim Bakanlığı Mali İşler Daire Başkanı olarak atanması kararnamesi 1 Kasım 2004'te Köşk'e gönderilmiş, 12 Kasım'da aynı notla iade edilmiş. (Halen aynı yerde vekâleten görevde)

Ali Altuntaş'ın Tarım Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürü olarak atanması kararnamesi 31 Ekim 2003'te Köşk'e gitmiş. 16 Aralık'ta 'kariyer ve liyakat ilkelerine uygun bulunmadı' diye iade edilmiş. (Halen Köy Hizmetleri genel müdür vekili)

İkinci vetoya rağmen...

Orhan Temel'in Tarım Bakanlığı Tarım Reformu Ankara Bölge Müdürlüğü'ne atanması kararnamesi 20 Mart 2004'te Köşk'e gönderilmiş. 22 Nisan'da 'görevde yükselme yönetmeliğine aykırı' bulunarak iade edilmiş. (Halen bu görevi yürütüyor.) Son iki örneğimiz ise yolsuzluk soruşturması geçiren Enerji Bakanlığı'ndan.

Yusuf Yazar'ın Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak atanmasını öngören kararname 1 Kasım 2004'te Köşk'e gönderilmiş. 12 Kasım'da 'kariyer ve liyakat ilkelerine uygun bulunmadı' notu ile iade edilmiş. (Halen Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı)

Önder Piyade'nin Enerji Üretim A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanması kararnamesi 21 Ekim 2003 tarihinde Köşk'e gönderilmiş. 20 Kasım'da 'uygun bulunmadı' notuyla iade edilmiş.

Piyade, bu örnekler arasında en çarpıcı olanı. Çünkü Enerji Bakanlığı'nda sürmekte olan ihale-rüşvet soruşturması nedeniyle 12 Şubat'ta tutuklandığı sırada da EÜAŞ Genel Müdürlüğü'nü vekâleten yürütüyordu; dava sonuçlanana dek açığa alınmıştı. Üstelik Piyade, bu göreve Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından, Cumhurbaşkanı Sezer'in ikinci vetosuna karşın vekâleten atanmıştı. Başbakan Erdoğan, Piyade'nin kararnamesini 21 Ekim 2003'te Cumhurbaşkanı Sezer'e, daha önce veto edilmiş olduğu halde yeniden göndermişti.

Dinçer'in kararname talimatı

Ancak bu ikinci gönderişin altında Başbakan Müsteşarı'nın oluru yoktu. Çünkü o gün, 21 Ekim 2003, Başbakan Müsteşarı Ömer Dinçer'in görevi Fikret Üçcan'dan devraldığı gündü. Piyade kararnamesinin altında müsteşar onayı olmadan ve o gün gönderilmesi, "O gün Başbakanlık'ta bir karambol mü oldu?" sorusunu haklı çıkarıyor.
Çünkü Dinçer'in işbaşı yapar yapmaz Başbakanlık personel dairesine "Köşk'ten geri dönen kararnameleri bir daha getirmeyin" talimatı verdiği biliniyor. Dinçer o gün bir şey daha yapmış. AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin ile yeni makam odasında görüşerek, hizmetlerine ihtiyaç duymadığını ve kendi çalışma yönteminin bu olmadığını 'nazik bir dille' söylemiş. Yakın çevresine ifade ettiğine göre Dinçer, daha önce Başbakanlık Müşaviri olarak görev yaparken bazı çalışmalarına şahit olduğu Şahin'in, kendi müşteşarlığı döneminde gölge müsteşar gibi görev yapmasını kaldıramayacağını Başbakan Erdoğan'a da söylemiş.

Şahin o tarihe dek Başbakanlığın zemin katındaki Z 04 numaralı odanın gayriresmi müdavimleri arasındaymış. Kapısında başbakanlık danışmanlarından Murat Can'ın ismi yazılı bu oda, bürokrasi kaynaklı iddialara göre, üst düzey atamaların AKP Genel Sekreteri tarafından uygunluk işlemine tabi tutulduğu bir tür 'siyasi büro' işlevini görüyormuş. Bir önceki müsteşar Fikret Üçcan, Şahin'in ara sıra Başbakanlık'ta bulunduğunu bildiğini, ancak personel işlemine yönelik Şahin'den kaynaklanan bir baskı ya da telkine maruz kalmadığını söylüyor. Ancak bu siyasi uygunluk onayının doğrudan Başbakan'a veriliyor olup olamayacağı sorusuna "Onu bilemiyorum" yanıtı veriyor.

İdris Naim Şahin: Tavsiyem oldu

İdris Naim Şahin ise o döneme ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

"Benim doğrudan atamalara müdahale etmem diye bir şey söz konusu olmadı. Ancak özellikle hükümetin ilk sıralarında Abdullah Gül beyin ve takiben Tayyip Erdoğan beyin başbakanlıklarının ilk sıralarında, hem hükümet işlerine alışabilmek, hem de parti ve hükümet arasındaki koordinasyonu sağlamak amacıyla çok sık Başbakanlığa gitmem gerekiyordu. Zaten hükümet, parti ve Meclis koordinasyonunu sağlamak üzere hükümet kanadından (personel işlerinden de sorumlu olan) Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Meclis kanadından Grup Başkanvekili Faruk Çelik ve parti kanadından da ben görevlendirilmiştik. Başbakanlık'taki çalışmalarım sırasında Murat Can'ın bürosunda misafir olduğum doğrudur. Bu arkadaşımız, benden önceki Genel Sekreter Ertuğrul Yalçınbayır'ın danışmanıydı. Ertuğrul bey bakan olunca, onu da danışman olarak Başbakanlığa aldırdı, aradaki bağlantı budur. Atamalara doğrudan müdahalem kamu görevi geçmişim nedeniyle söz konusu olamazdı. Ancak yıllar içinde bürokraside mağdur edilmiş arkadaşlarımız vardı. Bu konuda bakanlara, hükümete tavsiyelerimiz olmuştur. Bu doğaldır. Hükümet ve parti ilişkileri oturunca, Başbakanlığa sık gitmeme ihtiyaç kalmadı."

Belki de İdris Naim Şahin'in vurguladığı gibi, Fikret Üçcan'ın Başbakanlık Müsteşarı olarak geçiş dönemini yürüttüğü, Dinçer'in gelişiyle bu sürecin tamamlandığı gibi bir algılayış vardır AKP yönetiminde. Ancak Şahin'in Başbakanlık trafiğinin Dinçer'in gelişiyle sınırlı sayıya indiğini teyit edebiliyoruz. Üçcan'dan Dinçer'e görev devrinin yapıldığı gün, daha önce Köşk'ten dönmüş Önder Piyade kararnamesinin, altında iki müsteşarın da imzası olmadan, adeta bir karambolle Cumhurbaşkanı'na ikinci kez gönderilmesi, Dinçer'in personel dairesini bu konuda uyarması, Piyade'nin buna karşın Enerji Bakanı tarafından vekâleten göreve atanması ve o görevdeki faaliyeti nedeniyle şu anda tutuklu bulunması tesadüf sayılabilir mi?

AKP atamaları sistematik mi?
AKP Genel Sekreteri Şahin, Piyade ile ilk kez 2004 başında, yani atamalar yapıldıktan sonra tesadüfen tanıştığını söylüyor. Ancak Piyade konusunda (tanışmadan da olsa) hükümete tavsiyede bulunup bulunmadığını anımsamıyor. O dönemde 'iş yoğunluğunun fazla olduğunu' söylüyor.

Bu anlatımlarda hâlâ boşlukta kalan yanlar olabilir. Tıpkı bu yazılanların bugün ortaya çıkmaya başladığı gibi, ileride başka boşluklar da dolacaktır. Ama ortada olan bir şey var. AKP hükümetlerinin üst bürokratik atamalar konusunda sistematik çalışma yaptığı yolunda ciddi işaretler, Enerji yolsuzluk soruşturmalarının getirdiği tartışma ortamı içinde ortaya çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanı'nın bürokratik atamalar konusunda hükümetin önünü kesmek için veto hakkı kullandığı yolundaki eleştiriler, son gelişmelerin ardından fazla duyulmaz oldu. Üst bürokrasi, son gelişmelerden sonra iyice mercek altında olacağa benziyor. Başbakan, önceki gün Bosnalılara yakındığı bürokrasiyi, Türkiye'ye döndüğünde iyice yoğurdu üfleyerek yerken bulacak.

Radikal

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber