MEB'de üç yıl mahkumları

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 24 Mayıs 2010 07:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MEB Öğretmenlerin Atama ve Yerdeğiştirme yönetmeliğini yayımlamış ve süreci de mecburiyetten başlatmıştır. Bu süreç başlamadan da yönetmelik yayımlanmadan da olası tehlikeleri hep dile getirdim.

Bu konuda;

Öğretmenlerin beklentileri (Zorunlu Hizmet) 12.04.2010

Öğretmenlerin Beklentileri-2 (Yer değiştirmeler) 13.04.2010

Öğretmenlerin Beklentileri-3 (Özür grubu) 14.04.2010

Öğretmenlerin Beklentileri-4 (Sözleşmeli öğretmenler- Son) 17.04.2010

yazılarını kaleme aldım.

Bu yazılarda tehlikelere dikkat çekmeye çalıştık. 06.05.2010 tarihinde yönetmelik yayımlandı ve MEB'in sendikalar kadar samimi olmadıkları görüldü. Ortak olarak karar verdikleri konularda bile gereği yapılmamıştı. Yani MEB sendikaları köşeye yatırmıştı.

Sendikaların uzlaştığı konular böyle değildi. Ne Eğitim Bir Sen, ne Türk Eğitim Sen, ne Eğitim-Sen ne de Eğitim-İş'in taleplerine cevap veren bir sonuç değildir bu. Toplantılara davet edilip katılan bu dört sendika da rahatsızdır sonuçtan. Bu nedenle başlatmışlardır hukuk bürolarında çalışmaları.

Rahatsızlık uyandıran konular nelerdir?

Herkes tarafından bilinmektedir ki sendikalar üyeleri adına hak arayan olan haklarını daha da ileri götürmenin mücadelesini veren örgütlerdir.

Bunu yaparken tabii ki konuyu uç noktalara getirmemek, işin özünden uzaklaşmamak zorundadırlar ya da zorunda olmalıdırlar.

Zorunlu Hizmet Affı

Kamuoyunda Zorunlu hizmet affı konusunda iki kutup oluşmuştur. 1- Olmalı diyenler 2-Olmamalı diyenler.

İkisinin de haklı gerekçeleri vardı. Bu gerekçelere katılmamak mümkün değildir. Bunu getirip getirmemek tamamen yöneticilerin (MEB bürokratlarının) tasarrufundadır. Bu tasarruf kullanılırken;

  1. Ülke gerçekleri,
  2. Gerekli planlamaları

düşünme zorunluluğu vardır. Yani ülke genelinde gerekli dağılım yapılamayacaksa, gerekli tedbir alınamayacaksa, yeterli istihdam sağlanamayacaksa, böyle bir affı gündeme getirmek anlamsızdır. Affı gündeme getiriyorsanız ve gerekli tedbiri almak noktasında sorunlar çıkıyorsa bu beceriksizliktir.

Başlangıçta Zorunlu hizmet affını hiçbir sendika gündeme taşımamıştır. Bunu gündeme taşıyan idare yani MEB bürokratlarıdır. MEB bürokratları sendikalara gönderdiği taslakta;

Zorunlu çalışma yükümlülüğü süreleri

MADDE 28-(1) Türkiye üç hizmet bölgesine ve altı hizmet alanına ayrılmıştır. Bunlardan 4, 5 ve 6 ncı hizmet alanları öğretmenlerin zorunlu çalışma yükümlülüklerini yerine getirecekleri hizmet alanlarıdır.
(2) Bakanlık kadrolarına ????. tarihinden sonra öğretmen olarak atanıp göreve başlayanlar;

cümlesini koymuştur.

Bu cümlenin anlamı: biz af getireceğiz ama hangi tarihi kapsasın şeklindedir. Yani af konusunu gündeme getiren, beklenti yaratan bakanlıktır. Bu bakanlıkça gündeme taşındıktan sonra sendikaların aksini iddia etmesi mümkün değildir. Bakanlık bürokratlarının toplantıdaki tavırları 2007'den sonra göreve başlayanlar şeklindeydi.

Toplantıya katılan hukuk müşavirleri dahil bu tarihin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih olması gerektiği fikrini paylaşmışlardır. Çünkü aksi durum hukuken sorun doğuracaktı. Yeni yönetmeliğe göre puanlama sisteminin farklılığı dahi buna engeldi.

Af getirilirken tabii ki ülkemizin her bölgesinin öğretmen ihtiyacı, her bölgedeki öğrencilerin öğretmensiz kalmaması da gözetilmeliydi. Bunu asıl gözetmesi gereken bu beklentiyi oluşturan bakanlık yetkilileridir. Bunun tedbirini almak sendikalardan beklenemez.

Sonuçta bazı öğretmenlere hak tanınırken bazı öğretmenlerin haklarını almak düşünülemezdi. Gelinen noktada bu olmuştur.

Sorun bu noktadan kaynaklanmaktadır.

Üç yıl mağdurları;

Gerek bakanlıkta yapılan toplantılarda gerekse sonraki süreçte konuşulanlar;

Zorunlu hizmet affına tabii olan yani zorunlu hizmete tabii olup affedilen her öğretmenin yer değiştirme hakkına sahip olması yönündeydi.

Yani zorunlu hizmet affının sadece batıda bulunanları kapsamaması şeklinde idi.

Gelinen noktada bakanlığın yayımladığı yönetmelikte durum maalesef böyle olmamıştır.

Batıda çalışan öğretmenler affa uğramış diğer öğretmenlerimiz ise mağdur edilmişlerdir.

Örneklendirelim:

1-Çok yüksek KPSS ye sahip olduğunuzdan 2009 yılında batıya atandınız ve affa uğradığınız için artık doğu hizmeti yapmanıza gerek kalmamıştır.

2-2006 yılında çok yüksek puana sahip olduğunuz için batıyı tercih edip atandınız ve bakanlık sizi zorunlu hizmeti tamamlayın diye 2009'da doğuya yolladı. Siz orada çakılı kalacaksınız.

Çünkü yer değiştirmek için 3 yıl beklemek zorundasınız yeni yönetmeliğe göre. Yani 2012 den önce ayrılamazsınız oradan.

Kabul edilemez olan budur. Bu nedenle üç yıl mağdurları oluşmuştur MEB'de? Doğuya gönderilen bu öğretmeni MEB'in affetmesine zaten gerek yoktu. Çünkü onlar 3 yıl çalışınca eski yönetmeliğe göre tamamlamış olacaklardı zorunlu hizmetlerini.

Yanlış olan budur, sendikaların en çok tepki gösterdiği, yargıya taşımak için mücadele ettiği başlıca husus da budur?

Bu af ya hiç gelmemeliydi ya da affa uğrayan tüm öğretmenlere 3 yıl şartı olmaksızın yer değiştirme hakkı verilmeliydi. Toplantılarda konuşulan da buydu beklenti de?

Bu şekilde yer değiştirme hakkı verilse dahi açık ilan edilen kadrolar az olduğundan ve bu öğretmenlerimizin puanları çok olmadığından bir çoğu zaten batıya ya da istedikleri yerlere atanamayacaklardı. Buna rağmen haklarının adeta gasp edilmesi bakanlığın beceriksizliğidir.

Yeni yönetmelikle kaybedilenler:

İl içi sıra haklarını da kaybetmişlerdir öğretmenler

İl içi ve il dışının beraber yapılmasına çokça itiraz etmeyen sendikaların sıra çalıştırın talepleri de değerlendirilmemiştir MEB'de.

Tüm açık kadroların duyurulmasını talep etmişlerdir sendikalar bunu da becerememiştir MEB.

MEB bürokratları yeterince yetkili olmadıkları, amirlerine kabul ettiremeyecekleri konularda bundan böyle görüş dahi istememelidir. Hatta ve hatta sayın bakan tam yetki vermediği konularda sendikalarla toplantı yapılmasına izin vermemelidir. Sayın bakan zaten çokça vakıf olmadığı konularda sendikaları güç durumda bırakacaksa onları hiç sürece katmadan kendi çalıp kendi oynamalıdır?

Saygılarımla?

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber