Balyoz iddianamesi kabul edildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Temmuz 2010 15:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- ''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma sonucu 196 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

EMEKLİ KOMUTANLAR DA İDDİANAMEDE

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma sonucu eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 196 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Alınan bilgiye göre, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Savcıları Mehmet Ergül, Süleyman Pehlivan, Ali Haydar ve Murat Yönder tarafından hazırlanan 968 sayfalık iddianame ile 183 klasörden oluşan ekleri üzerindeki incelemesini tamamladı.

Mahkeme, iddianamenin kabulüne karar verdi.

İddianamedeki 196 şüpheli arasında birinci sırada, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, ikinci sırada eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, üçüncü sırada eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve dördüncü sırada eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun yer alıyor.

''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasında tutuklu yargılanan Albay Dursun Çiçek de şüpheliler arasında bulunuyor.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine başkanlık yapan üye hakim Davut Bedir, mahkemenin diğer üyeleriyle birlikte iddianamenin oy birliğiyle kabul edildiğini, ancak henüz tensip zaptı düzenlenmediği için duruşma günü ve diğer hususların belli olmadığını bildirdi. Bedir, en kısa sürede tensip zaptını da düzenleyeceklerini ifade etti.

''BALYOZ PLANI'' İDDİANAMESİ

''Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin hazırlanan iddianamede, ''Balyoz'' yapılanmasının, askeri bir müdahale için öncelikle ülkeyi günden güne kaos ve kargaşa ortamına çekerek ortamı şekillendirmeyi planladığı, bu amaçla ''Oraj'', ''Suga'', ''Çarşaf'' ve ''Sakal'' eylem planlarının hazırlandığı öne sürüldü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamenin ''Sonuç, değerlendirme ve talepler'' bölümünde, bu plan kapsamında hazırlandığı anlaşılan belgeler, planın denenip müzakere edildiği plan seminerine ait ses kayıtlarının çözümleri anlatılan deliller ışığında bir bütün olarak incelendiğinde, ''Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı'' isimli yapılanmanın nihai amacının, devlet kontrolünü ele geçirmek olduğu belirtildi.

Bunun aşamalardan oluştuğu ifade edilen iddianamede, birinci aşamada istihbarat faaliyetlerinin yer aldığı, bundan sonraki aşamaların tamamında ihtiyaç duyulacak olan bilgi toplama ve fişleme noktalarından çıkarılarak mühimmatın dağıtılması olduğu vurgulandı.

İkinci aşamanın askeri müdahale için zemin hazırlama süreci olduğu dile getirilen iddianamede, şöyle denildi:

''Balyoz yapılanmasının, askeri bir müdahale için öncelikle ülkeyi günden güne kaos ve kargaşa ortamına çekerek ortamı şekillendirmeyi planladığı, bu amaçla 'Oraj', 'Suga', 'Çarşaf' ve 'Sakal' eylem planlarını hazırladığı görülmektedir. Eylem planlarının haricinde hem ortam şekillendirmesine katkı sağlayacak nitelikte, hem de bir sonraki süreçte darbe karşıtı fikirler beyan edeceği tahmin edilen aydın, gazeteci, yazar ve akademisyenleri engellemeye yönelik planların hazırlandığı da görülmüştür. Balyoz yapılanması tarafından belirlenen temaların yoğun bir şekilde kullanılmasıyla kamuoyunun yönlendirilmesi ve halkın askeri bir müdahalenin zaruri olduğunu düşünür hale gelmesini sağlamanın da planların birer parçası olduğu görülmektedir.''

-ASKERİ MÜDAHALE İLE HÜKÜMETİ UZAKLAŞTIRMAK-

İddianamede, üçüncü aşamanın askeri müdahale olduğu belirtilerek, ikinci aşamada belirtilen ortam şekillendirme faaliyetlerinin askeri bir müdahaleye zemin oluşturacak hale gelmesinin ardından 1. Ordu Komutanlığı komutasındaki yapılanmanın, önce olağanüstü hal ve ardından sıkıyönetim ilan ederek, askeri bir müdahale ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetini iktidardan zorla uzaklaştırmayı planladığı kaydedildi.

Daha sonra öncelikle kilit noktalara belirlenen Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin getirileceği, kamu kurumları, sağlık, gıda, ulaşım ve benzeri her türlü ihtiyaç kaynaklarının kontrol altına alınacağı, önceden belirlenen kişilerin teşkil edilecek birimlerce gözaltına alınacakları ve tutuklanacakları vurgulanan iddianamede, kapatılmak üzere belirlenen basın ve yayın kuruluşları, vakıf, dernek gibi yerlerin faaliyetlerine son verileceği, belirlenen şahısların, kurumların mal varlıklarına ve devlet ekonomisine el koyacaklarının görüldüğü anlatıldı.

Dördüncü aşamada yürütme görevinin ''Milli Mutabakat Hükümeti''ne bırakılacağı, bu hükümetin de ''cunta'' tarafından belirlenen hükümet programını uygulayacağı dile getirilen iddianamede, birinci aşamada tespitleri yapılan şahısların görevden alınıp yerlerine belirlenen asker ve sivillerin getirileceği, polisin jandarma kontrolüne verilecek şekilde yeni bir yapılanmaya gidileceği, MİT'in başına muvazzaf bir general ve kilit noktalarına belirlenen müzahir personelin getirileceği, fişlenen TSK personelinin ilişiğinin kesileceği ve emekli askerlerin belirlenen kamu görevlerini devralmasının sağlanacağının planlandığı iddia edildi.

''Milli Mutabakat Hükümeti''nin ''cunta'' tarafından belirlenen politikalar hayata geçirilip belirlenen kadroların da iş başına getirilmesine kadar iktidarda kalacağı ve bu dönemin ''Balyoz Güvenlik Harekat Planı''nda ''Yeniden Yapılandırma Safhası'' olarak düzenlendiğinin görüldüğü anlatılan iddianamede, beşinci aşamanın da seçim olduğu vurgulandı.

İddianamede, ''Balyoz'' yapılanmasının isteği doğrultusunda ''Milli Mutabakat'' ismi verilen yürütme organınca şekillendirilen devlet yapısının bu haliyle kontrol altına alınmış olacağı belirtildi.

-PLANI ÇETİN DOĞAN'IN HAZIRLADIĞI İDDİASI-

İddianamede, 3 Kasım 2002 seçimlerinde mecliste çoğunluğu sağlayan ve hükümeti kuran partinin kimliği, kadroları ve yönetim tarzından rahatsızlık duyan dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan tarafından ''28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AK Partinin tek parti olarak iktidara gelmesi ile beraber ülkede hızlı bir zemin kayması yaşanması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin laiklik karşıtı ve irticai unsurların etkisine girmeye başladığı ve bu nedenle Balyoz Komutanlığının İç Hizmet Kanunu'nun kendisine verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevinin gereği olarak bu harekat planının hazırlandığı'' öne sürüldü.

Kurulan hükümetin bir darbeyle yıkılması ve yerine ''Milli Mutabakat Hükümeti'' adı altında yeni bir hükümetin kurulması yönünde çalışma başlatıldığı ifade edilen iddianamede, öncelikle 1. Ordu Komutanlığı bünyesinde görev yapan bazı general ve üst düzey subaylarla görüşülerek bu hususta anlaşmaya varıldığı vurgulandı.

l. Ordu sorumluluk sahası içinde bulunan dönemin Harp Akademileri Komutanı İbrahim Fırtına ve Donanma Komutanı Özden Örnek ile temas kurulduğu ve ardından anlaşma sağlandığı, yine aynı saha içerisinde bulunan İstanbul ve Bursa Jandarma Bölge Komutanları ile de temas ve anlaşmanın sağlandığı belirtilen iddianamede, ''Eldeki mevcut delillere göre, dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının dahil olmadıkları anlaşılan, şüphelilerin ordu bünyesindeki askeri hiyerarşi dışında bu amaçla bir yapılanma oluşturdukları, kurulan bu suç örgütünün darbe yaparak hükümeti yıkmaya yönelik, öncelikle Balyoz Güvenlik Harekat Planı adı altında demokratik yollardan iş başına gelmiş hükümeti antidemokratik yollarla yönetimden uzaklaştırma amacıyla çok kapsamlı ve ayrıntılı bir plan hazırladığı, bu planda hükümet ile işbirliği içerisinde olduğu vurgusu yapılan ve irticai olarak nitelenen grupların da tek ferdi kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmasının hedeflendiği görülmektedir'' ifadelerine yer verildi.

-DARBE SONRASINDA YAPILACAKLAR-

''Balyoz Harekat Planı'' kapsamında kara, deniz, hava ve jandarma birliklerinde görevlilerce planda öngörüldüğü şekliyle, öncelikle sıkıyönetim ilanının sağlanması, bunun ardından darbe yapılmasının amaçlandığı ve bu amaçla sıkıyönetim ve darbe sonrasında yapılacak işlerin planlanıp belirlendiği vurgulanan iddianamede, bu kapsamda görev alacak personelin belirlendiği kaydedildi.

Yine harekatta ihtiyaç duyulacak cezaevleri, hastaneler, ilaç ve gıda depoları ve benzeri lojistik destek sağlanacak yerlerin ve buralarda görevlendirilecek personelin kimler olacağının da belirlendiği ifade edilen iddianamede, ideolojik ve dini görüşlerine göre, kurumların da benzer şekillerde hukuka aykırı olarak kayıt altına alındıkları, fişlendikleri anlatıldı.

''Balyoz Harekatı''nın ardından hükümetin devrilecek olması sebebiyle göreve getirilmesi planlanan yeni kabinenin de oluşturulduğu, kimin başbakan, kimlerin bakan olacağının da belirlendiğinin görüldüğü belirtilen iddianamede, bu planın ''Olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo'' ismiyle jenerik bir senaryo şeklinde özel seçilmiş sınırlı sayıda personelin katılımı ile icra edilecek gizli, gizlilik derecesinde bir plan seminerinde denenerek müzakere edileceğinin belirtildiği ifade edildi.

''Balyoz Güvenlik Harekat Planı''nın bir anda yapılmış bir plan olmadığı belirtilen iddianamede, AK Parti'nin hükümeti kurmasından sonra çalışmaların yönünün değiştirildiği, önce ''Olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo'' oluşturulduğu, akabinde bu senaryonun yürürlüğe konulması için çalışmalar başlatıldığı öne sürüldü.

Bu çalışmalara göre, ülkenin yönetiminin ele alınmasının planlandığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, 1. Ordu Komutanlığının bölgesinde yer alan deniz kuvvetlerine bağlı birliğin yaptığı ''Suga Planı'', 1. Ordu bölgesinde yer alan hava kuvvetlerine bağlı birliğinin yaptığı ''Oraj Planı'' ve 1. Ordu bölgesinde yer alan jandarma birliklerinin yaptığı ''Sakal'' ve ''Çarşaf'' planlarının bu mahiyette olduğu iddia edildi.

-DARBENİN TATBİKATI OLAN SEMİNER OLDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ-

''Balyoz Planı'' soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde l. Ordu Komutanlığında gizli, gizlilik derecesinde sadece 162 kişinin katılımı ile jenerik şekilde gerçekleşen seminerin, ''Balyoz Harekat Planı''nda öngörülen ve bir nevi darbenin tatbikatı olan seminer olduğu iddia edildi.

İddianamede, TÜBİTAK teknik bilirkişilerince hazırlanan rapora göre, soruşturma konusu belgelerin yer aldığı dijital verilerin yapılan incelemelerinde, belgelerin tamamının 2003 yılı ve öncesine ait olduğu, belgelerin oluşturulma tarihlerinin üzerlerinde yazan tarihler olduğu ve CD'lere sonradan ekleme yapılmadığının belirlendiği, aynı hususun Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde görevlendirilen teknik uzman bilirkişiler tarafından da teyit edildiği anlatıldı.

-SANIK TANYERİ'NİN NOTLARI-

İddianamede, sanık Süha Tanyeri'nin el yazısı notlarına da yer verilerek, ''El yazısıyla yazdığı notlarda, birinci tehdidin iç tehdit olduğu, bölgede irticaya karışan kişilerin tespit edilmesi, bölgedeki basın yayın organlarının, kurumların tespit edilmesi, halkın günlük ihtiyaçlarının tespit edilmesi, bu çalışmaların çok gizli yapılması gerektiği belirtilmektedir. Notlarda geçen hususlardan birisi de 'bölgede PKK-KADEK ile işbirliği yapacak kişiler önceden tespit edilmelidir' şeklindeki nottur. Sıkıyönetim ilanı halinde sivil kişilerle irtibat kurulması, sıkıyönetim bildirilerinin anlaşılır olması gerektiği belirtilmektedir'' denildi.

-TÜM BELGELERİN TSK'YA AİT BİLGİSAYARLARDA HAZIRLANDIĞI İDDİASI-

Birçok powerpoint belgesinde ''fserbest'' isimli kullanıcının belgeyi yazan kişi olarak görüldüğü, tüm belgelerin TSK'ya ait bilgisayarlarda hazırlandığının anlaşıldığı belirtilen iddianamede, pek çok belgede kullanıcı ismi olarak ''fserbest'' isminin yer almasının, belgelerin kötü niyetli kişilerce sahte olarak üretildiği iddiasının dayanaksız olduğunu gösterdiği ifade edildi.

-PLANIN ''DÜŞMAN DURUMU''-

Planın ''Düşman Durumu'' başlığı altında da ''AK Parti hükümeti, irticai faaliyetlerin ülke içerisinde artmasına, güç kazanmasına, kadrolaşmasına ve teşkilatlanmasına tam destek vermekte, tüm ülke genelinde AK Parti yandaşları, tarikat ve cemaatler ile devlet kademelerinde hızla kadrolaşmakta, medrese, tekke ve zaviye tipi, eğitim ve öğretim birliğini ortadan kaldıran çarpık bir eğitim sisteminin yeniden hayata geçirilmesini hedeflemekte, TSK ile birlikte laik Cumhuriyet'in en önemli teminatı anayasal kurumların etkinliğini kıracak, kendi amaçları doğrultusunda evrimleştirecek yollar aramakta, AB üyeliğini ve terör sorununu bahane ederek, Cumhuriyet'in temel niteliklerini değiştirmeye yönelik çabalarını devam ettirmektedirler'' yazıldığı vurgulandı.

-MEDYA ''DOST UNSUR''-

Yine 11 numarası verilen CD içerisinde ''Harekat planına kamuoyu desteği sağlanmasında faydalanılacak medya mensupları'' başlığı altında 137 medya mensubunun isminin yer aldığı belirtilen iddianamede, gerek darbe öncesinde şartların olgunlaştırılması, gerekse darbeden sonra darbeci yönetime meşruiyet kazandırılması amacıyla medya mensuplarının ''dost unsurlar'' arasında sayıldığının görüldüğü anlatıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber