KPSS sınavından arta kalanlar

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 25 Ağustos 2010 08:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Son günlerin en önemli tartışma konularından bir tanesi de KPSS'nin oturumlarından biri olan Eğitim Bilimleri Sınavı'nda 350 kişinin 120 sorunun tamamını yaparak bir rekora imza atması oldu. 3200 kişinin 100 ve üstünde soruyu doğru yanıtladığı bu sınavın ardından soruşturmalar halen devam ediyor. ÖSYM araştırmasını tamamlayarak 'sınavda herhangi bir kopya bulgusuna rastlanmadığını' açıkladı. Olayın bu aşamasında savcılık devrede ve organize bir durum olup olmadığı tespit edilecek. Bu konu üzerine biraz yorum yapmayı önemli buluyorum.

1- ÖSYM yıllardır ülkemizde yapılan merkezi sınavları büyük bir ciddiyetle organize eden ve bu alanda dünyada otoritesi kabul edilen bir devlet kurumu. 1974 yılında ÜSYM adıyla kurulan bu merkez, ülkemizde yaşı 50'lerin altındaki çoğu insanın hayatına şu veya bu biçimde dokunduğu söylenebilir. ÖSYM bugüne kadar kurum kimliği açısından güven ve adaletin simgesi olageldi ve öyle olmak, öyle kalmak zorunda. Oysa bugün karşılaştığımız durum, sınavların güvenliği açısından ciddi kuşkular yaratıyor ve yılların kurum kimliğini bir çırpıda yıkılabilir hale getiriyor. Bu, toplu halde bir süredir yaşadığımız psikolojik yıkımların ve güvensizlik krizlerinin yeni bir aşaması. Güvendiğimiz, tutunduğumuz her dalın elimizde kaldığı hissiyatı, devlet ile olan ilişkimizi giderek daha da sorunlu kılıyor. Üstelik merkezi sınav konusu hiçbirimizin uzaktan seyrettiği, dokunamadığı bir konu değil. Tam da hayatımızın içinde çocuklarımızı, kariyerlerimizi, Türk eğitim sistemini direkt olarak etkileyen bir mesele ve bu nedenle de duyarlılığımız fazla.

2- Yaklaşık 450 kişinin çalıştığı bu kurum, genellikle sözleşmeli kadrolarla yürütülmesine rağmen, çalışanlarla uzun soluklu ilişkiler tercih ediliyor. Örneğin Ünal Yarımağan 37 yıldır bu kurumda görev yapmakta. ÖSYM'nin güvenilir bir kurum olmasının altında sıkı biçimde denetlenen bir sistem ve misyoner ruhlu çalışanlar yatıyor. Buna karşın her yıl kopya çekme girişimleri söz konusu oluyor ve birçok adayın sınavı bu tür girişimler nedeniyle iptal ediliyor. Bugün gelinen noktada da garip bir istatistik söz konusu ve bir kopya girişimi izlenimi uyanıyor. Kopyaların tespitinde adayların önceki yıllardaki performansları önemli. Büyük sıçramalar neredeyse imkansız olduğu için, örneğin 'bir önceki yıl 120 soruda 55 doğru yapan bir adayın, bir sene sonra 120 tam doğru çıkartması' dikkat çekici oluyor. Üstelik aynı aileden iki kişinin böyle bir skor yapmasına 'zekanın bulaşıcılığı' teorisi (!) dışında bir izahat bulunamıyor. Buna karşın Ünal Yarımağan'ın 'eldeki verilerin bir kopya girişimini göstermediğini' açıklaması ise tuhaf bir durum. Kurumu temizlemek adına bu kadar kısa sürede yapılan bu açıklamanın aslında kurumu daha da zorda bıraktığı söylenebilir. ÖSYM Başkanı bir yandan da kendi ellerindeki araştırma araçlarının durumu netleştirmediğini, net bir bilgi için Devlet Denetleme Kurulu'nun, Meclis'in, Hükümet'in devreye girmesi gerektiğini belirtiyor. Belli ki kendisi de durumdan bunalmış ve bu spekülasyonlardan ötürü kırılmış durumda.

3- Bir süredir çeşitli vesilelerle baskı altına alınan ÖSYM ve kadrolarının bugünlerde belki de hayatlarının en sıkıntılı günlerini yaşadıkları söylenebilir. Bir kısmı tüm bu durumun kendilerine karşı bir komplo olduğuna inanıyor. Nitekim bu konuda kuşku duymamak imkansız. Sanki tam da yakalanılması için tasarlanmış bir girişim olduğu intibaını veren bir durum söz konusu. Aynı evden ya da aileden çıkan hatasız sonuçlar ya bir zeka sorunu ya da bilinçli bir durum. Belki sorular bazı kişilere ulaştırıldı ve bunların bir kısmı yeteri kadar cevaplamayı ve şüpheye mahal vermemeyi tercih ettiler. Bazı adaylarsa hazır soruları bulmuşken ömür boyu hatırlayacakları bir performans sergilemeyi anlamlı buldular (!) Tabi ortak çalışma, toplu gayret ve ani ilham gibi sebeplerle tüm soruları çözmeyi başarmış da olabilirler. Kimsenin günahını almayalım.

4- Bir sınavda tüm soruların çözülmesi elbette mümkündür. Hatta birçok merkezi sınavda birden çok tam puan alındığı sıklıkla görülüyor. Lakin bu bir KPSS ve dershaneci çocuklar gibi bitimsiz bir ders çalışma ortamı mümkün değil. Bu, mesleki kariyere yönelik bir sınav ve alınan puanlara göre çalışan kadrolar belirleniyor. Eğitim bilimleri bölümünde sorun yaşandığı için bu meslek öğretmenliktir. Bu nedenle oldukça hassas ve siyasi mecraya çekilebilecek bir durum var ortada. Sınavda, eğer varsa kimin kopya çekmeye çalıştığı ve kimin bu konuda günah keçisi ilan edildiği birlikte sorgulanmalı. Kolayca suçlu bulma arayışımız da yanlış sonuçlar yaratabilir.

5- Hedef, belki bir süredir eleştirilen başkan Ünal Yarımağan, belki ÖSYM, belki her alanda kendi kadrolaşmasını sağlamaya çalıştığı ispat edilmeye çalışan hükümet, belki her taşın altında sayılan cemaat, belki de tüm mekanizmalarıyla çökmüş görüntüsü verilmesi istenen devlettir. Olayın nasıl şekilleneceği ve kimin daha çok zarar göreceği zaman içerisinde belli olacaktır. Lakin sınavın iptal edilmesi mağdurların sayısının artmasından başka bir işe yaramaz. Yapılacak olan, varsa kopya çekenlerin tespit edilmesi ve sınavların gelecekte daha da güvenli hale getirilmesi için önlemler alınmasıdır.

Deniz Ülke Arıboğan deniz

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber