'Türkiye insan hakları kurumu' kuruluyor

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 05 Ocak 2011 15:08, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

TBMM Anayasa Komisyonunda, ''Türkiye İnsan Hakları Kurumu'' kurulmasına ilişkin yasa tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan Komisyon, daha önce görüşülmeye başlanan tasarıyı alt komisyon metni üzerinden ele aldı. Alt Komisyon Başkanı, AK Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin,

tasarıda yapılan değişiklikler hakkında bilgi verdi.

MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun bağımsız bir yapıda olması gerekirken, tasarıya göre devletin bir organı gibi konumlandırıldığını, yanlış bir noktadan başlanıldığını savundu. Kurulun ''Başkan odaklı olduğunu'', bunun da bazı şüpheleri beraberinde getirdiğini ifade eden Bal, ''AKP'nin kadrolaşmasını sağlayacak bir kurul oluşturulmaya çalışılmakta'' dedi.

Bal, tasarıda, Kurula atanacak kişilerin görevden alınmasına yönelik bir hüküm bulunmadığını, kurulun verdiği kararların uygulanmasına ilişkin bir netliğin ve bağımsız bir bütçesinin olmadığını belirtti.

Tasarının ''üyelik teminatı''nı düzenleyen maddesine yönelik eleştiriler yönelten Bal, ''Öyle bir madde ki milletvekili dokunulmazlığının daha üzerinde. Koruma olmalı ama bu kadar ağır vurgu olmamalı'' dedi.

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, tasarının, Kurul yapısını düzenleyen maddesiyle, ''bittiğini, çöktüğünü'' öne sürdü. Kart, tasarıyı ciddiye almadığını, tartışmaya değer bulmadığını ifade ederek, ''AKP'nin 8 yıldır gerçekleştirdiği tiyatroya, birilerinin figüran olarak katılması isteniyor. Gayriciddi bir tablodur. Biraz ciddiyet, tutarlılık...'' görüşünü dile getirdi.

Bir kamu görevlisinin görevini kötüye kullanması durumunda oluşacak zararın neden devlete yüklendiğini soran Kart, ''Böyle bir anlayışla İnsan Hakları Kurumu kurulsa ne olur? Faşizmi kurumsallaştıracak bir yasayla karşı

karşıyayız'' görüşünü savundu.

BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, Türkiye insan hakları ihlallerinin en çok yaşandığı ülke olduğunu, ihlallerin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini, en çok ihlalin devlet kurumları ve memurları tarafından yapıldığını kaydetti. Geylani, Hükümetin ''işkenceye sıfır tolerans'' iddiasının lafta kaldığını ileri sürdü.

AK Parti Giresun Milletvekili Hacı Hasan Sönmez, Kart'ın sözlerine yanıt verirken, ''Faşizmi kurumsallaştırmak için insan Hakları Kurumu kurulur mu? İnsan hakları başlı başına bir merhaledir'' dedi.

MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik'in, tasarıyla ilgili görüşlerini ifade ederken değindiği Anayasa değişiklikleriyle ilgili, ''değişikliklerin altın kasedeki suyun içine 2 damla arsenik içerdiğini'' söylemesi üzerine Komisyon Başkanı Kuzu, ''Nedir bu zehir? Millet niye yuttu bu zehiri?'' diye sordu.

Çelik'in, ''Geçici 15. madde ne oldu? Hani, 13 Eylül günü Kenan Evren'i yargılayacaktınız. Hepsi sokakta geziyor'' demesine, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, ''soruşturma devam ediyor'' karşılığını verdi.

Milletvekillerinin ardından söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin insan hakları konusunda siyasi hayata geçildiği günden beri siyasi kararlılığı bulunduğunu ifade ederek, ancak 40 yıldan beri

Türkiye'nin terör belasıyla karşı karşıya olduğunu, terörden dolayı bir çok insan hakları ihlali yaşandığını söyledi.

''Türkiye'de yanlış bir intiba var: Demokrasi, insan hakları olursa terörün azacağı konusunda yanlış bir bağlantının kurulması'' diyen Çiçek, bunu çok doğru bulmadığını vurguladı. Çiçek, ''Ülkedeki demokratik standartlar yükselirse, insan hakları ve özgürlükler daha fazla ileriye götürülürse teröre destek sağlanmış olur, terör bundan beslenir. Bak gördünüz mü, hak ve özgürlük verdiniz alın işte görün'' şeklindeki bir söylemle mesafe almanın zor olduğunu kaydetti.

Konuyla ilgili olarak her kesimin ve herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Çiçek, şöyle konuştu:

''C-4 fitiline bağlanmış bir demokrasi olmaz. Plastik bağlayıcıya endeksli, onunla irtibatlı bir demokrasi olmaz. Demokrasi, özgürlük olacaksa, cebir ve şiddet olmaz. 'Ama'lı, 'fakat'lı bir söylem olmaz. Ya demokrasi ve

özgürlük ya terör... Bu noktada herkesin sorumlu davranması ve tercih yapması gerekir. Daha hızlı adımların atılmasını zorlaştıran en önemli etken, ülkenin terör ortamıdır. Dünyada terörle mücadelede başarıyı belirli ölçüde yakalamış olan ülkelere baktığımızda demokrasi ve insan hakları konusunda ileri mesafeler almış ülkeler daha başarılı olmuştur. Olağanüstü halle, sıkıyönetimle, ceza hukuku tedbirleriyle bu belayı defetmeye çalışan ülkelerde hem insan hakları ve özgürlükler konusunda ciddi sıkıntılar olmuş hem de ciddi adımlar

alınmamıştır.''

Çiçek, ''demokratik açılım'' konusunun bir etnik açılım ve belli bir bölgeye özgü olmadığını ifade ederek, Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltmeyle alakalı bir çabanın, gayretin, sürdürülen bir projenin devamı

olduğunu kaydetti. ''Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir taahhüdüdür'' diyen Çiçek, AB üyeliği hedefinin her iktidarın kararlığı, inancı, söylemi ve attığı adımlar bulunduğuna işaret etti. Cemil Çiçek, ''Siz o dünyada yer alacaksanız bir kısım standartları yerine getirmeniz gerekir. Kaldı ki AB olmasa bile yaptığımız düzenlemeler ülke içindir'' dedi.

Düzenlemenin önemini vurgulayan Çiçek, ''Sanki insan hakları ihlallerini yalnızca devlet, devletin kurumları yapar? Hayır, bu ülkede insan hakları ihlallerini özel sektör de yapar, insanlar da yapar, yasadışı örgütleri de yapar.

Özel sektörün yaptığı insan hakları ihlalleri yok mu? Özel sektörün, kişilerin yaptığı, gündeme gelen ya da gelmeyen bir çok insan hakları ihlalleri var. Sadece devletin yaptıkları değil, özel sektörün, bir kısım tüzel kişiliklerin yaptıkları ihlallerin de Kurum tarafından incelenmesinde fayda görüyorum'' diye konuştu.

Tasarının geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından maddelerine geçilmesi kabul edildi. Görüşmelere gelecek hafta devam edilecek.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber