Gelir İdaresi Tasarısına, Taşra'dan Bakış...

Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından imzalanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen "Gelir İdaresi Yasa Tasarısına" ilişkin olarak bugüne kadar hep denetim elemanlarının görüşlerine yer verdik. Bugün ilk kez, taşrada çalışan maliye çalışanlarının hazırladıkları görüşlere sayfalarımızda yer veriyoruz... Taşra'nın tasarıya bakış açısını görmek için başlığa tıklayın...(Uyarı: Sitemize gönderilen görüşler, basılı bir metinden scan edilip gönderildiği için, yeniden düzenlenmiş olup, bu nedenden dolayı bazı metin hatalarıyla karşılaşabilirsiniz)

Haber Giriş : 07 Nisan 2005 00:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

SAYGIDEGER ARKADAŞLARIM

LUTFEN OKUYUNUZ

Bu çalışma her türlü duygusallıktan uzak olarak kaleme alınmış olup hiçbir kişi ve kurumu eleştirmek ve incitmek maksadı taşımamaktadır.Ayrıca haddimiz de değildir. Alınganlık gösterenler olursa peşinen kendilerinden özür diliyoruz. Lütfen kabul buyursunlar. Burada ele alınan konuların tamamı ciddi bir çalışma ve araştırmanın ürünü olup aksi ispat edilemez.

Sözlerimize; YAGMA YOKTUR diyerek başlıyoruz ve sanki bir yağma varmış gibi şahsı için birşeyler peşinde koşanları kınıyoruz.

Ve diyoruz ki; taşranın çok geç haberdar olduğu Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı, idari makamlarını asıl işi denetim ve inceleme yapmak olan denetim ve inceleme elemanları ile doldurmuş ve bunun dışında bulunan yetişmiş elemanı olan şefini, müdür yardımcısını ve müdürünü de tasfiye eder olmuş ve şefiyle müdür yardımcılarını mahiyetlerinde çalışan gelir uzman yardımcıları ile gelir uzmanlarından daha da ait konuma getirmiş hatta yok saymıştır. Yetişmiş elemanları yok saymak hangi ihtiyaçtan doğmuştur ve neye hizmettir?

Bakanlığın merkez kadrolarına taşradan yükselip giden yoktur. Bu yol hep kapalı tutulmuştur. Kimsenin kaç madde ve kaç sayfaden ibaret olduğunu bilmediği ve herkesin farklı rakamlar telaffuz ettiği mevzuat ile gelir idaresinde kullanılan ve kimsenin ezbere sayamayacağı kadar çok olan basılı kağıt sayısı ve yine hiç kimsenin ezbere söyleyemeyeceği vergi beyan ve ödeme dönemleri ile basımını yapmış olduğu ve hiçbir biriminde kullanılmayan Türk Vergi Kanunları kitapları taşranın eseri değildir. Taşradan kopuk olarak çalışan ve taşrayı yok sayan merkez birimlerin eseri olup aşağıda kısaca örneklerini arz etmeye çalışacağız. Hantal yapı, tahakkuk ve tahsilat ile vergi denetimi nasılmış irdeleyelim.

HANTAL YAPI

Gelir idaresinin uygulama alanına giren mevzuat kanun, tebliğ, iç genelge, yönetmelik.KHK, sirkü ve genel yazılamdan oluşmaktadır. Binlerce sayfadan ibaret olup, en sağlıklı bilgi Maliye Bakanlığından veya maliye ve sigortaları dergisinden temin edilebilir. Böylesine geniş bir mevzuat içinde uzman olmak mümkümüdür? Uzmanım diyenede sormak gerekir hangi alanda diye.

Gelir idaresinde demek için en az beş yıllık bir zaman gerekir. Kaldıki günlük iki saat mevzuat okumayan bu işte çabucak körelir.

Muhasebat genel müdürlüğü 01.01.2003 ten geçerli olmak üzere yaklaşık 600 olan tebliğlerinin tamamını iptal ederek 19 yeni tebliğ çıkarmış ve hepsini konularına göre ayırmıştır. Yeni bir tebliğ çıkarması gerektiğinde de ilgili tebliği iptal edip artırmadan yeni konuyu ilgili yere işlemiş ve uygulayıcılara büyük bir kolaylık mıştır.

Peki gelirler genel müdürlüğü böylesine güzel bir çalışmayı niye yapmaz? Yapması veya yaptırması gerekenlerde bunun yerine kitap yazmayı tercih eder. Hantallığın nerede olduğunu iyi tahlil etmek gerekir.

Gelir müdürlükleri ihale kanunun eğitimini almadıkları ve sınavlarda da sorusuna muhatap olmadıkları halde ihale kanununun uygulayıcısı durumuna düşürümüşlerdir. Bilenlerin bile tam başarılı olamadıkları bu konuda bilmiyenlerin durumu acaba nasıldır? Bakanlıkça bastırılan Türk Vergi Kanunları dört çeşit olup sayfa numaraları da birbirinden farklıdır. Sık değişen mevzuat değişiklikleri iki ila üç yılda taşraya intikal eder ancak hiçbir çalışan bundan istifademez. Herhangi bir birime gidildiğinde makam odalarında göstermelik kütüphanede bulunanlar değişiklikler takılmamış ve bu kitaplar hiç açılmamıştır. Herkes paralı yayınlardan istifade eder veya hiç edemez.

TAHAKKUK VE TAHSİLAT ARTIŞI

Tahakkukunun artmasının tek etkili yöntemi sağlıklı bir vergi denetimi ile sağlıklı bir incelemesidir. Bunun dışındaki iş ve işlemler uygulayıcılıktır. Uygulayıcıların tahakkuk da fazlaca bir etkinliği yoktur ve olamaz da.

Üstad Nurettin Canikli'nin istanbul Defterdarlığı yaptığı dönemde gazetelerde çıkan habere göre sağlıklı bir vergi denetimi ile günlük hasılatını 3 milyon olarak gösteren birinin gerçek hasılatının 500 milyon olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerinde çok durmak iyi araştırmalar yapmak gerekir. En çok vergi İstanbul'dan mı toplanıyor, yoksa İstanbul'dan mı kaçırılıyor. Nasıl önlenebiliyor nasıl önlenmiyor? diye. Büyük bir şirketin adres değişikliği nedeniyle vergi dairesini değiştirmesinden dolayı azalan tahakkukun günahı ve sevabı kimseye yüklenilmeden üzerinde durulmamalı... Her ne hikmetse bu sebeple tahakkuk ve tahsilat artışı olduğunda sahiplenilmektedir.

Geçmiş yıllarda mukelleflerin önemli bir kısmına telefon edilerek matrah artırmaları istenmişti de matrah artışı da sağlanmıştır. Peki bunun kanundaki yeri nedir. Binlerce maddelik ve binlerce sayfalık mevzuat ne işe yaramaktadır. Kaba bir tabir olacak ama bu haydutluktur.Ya şunu verirsin ya da seni keserim gibi. Matrah artıran mükelleflere de sormak gerekir niye artırdınız diye.

Denetim elemanlarının idari görevlerde bulunduğu illerde yapılan tahsilatların tamamına yakını göstermelik olup, tamamı kolay tahsil edilebilir paralardır. Sebebi de manasız olarak yoğun bir bir şekilde istatistik istenmesidir. Bu sebeple tahsilat miktarının yüksek görünmesi için bütün enerji ve mesailer büyük ve kolay tahsil edilebilir alacaklarda yoğunlaşmaktadır. Halbuki bu alacakların peşinden gitmesenizde kısa bir zaman içinde sizi yormadan ödenecektir. Bu durumda asıl takip edilmesi gereken alacakların peşinden gidilmemekte çoğu zamanda daire içinde tahsilatlar yapılmaktadır. Yani istatistiklere çalışılmaktadır. Bunun çözümü uygulayıcılardadır ancak idari görevlerde bulunan denetim elemanlarına bu anlatılamadığı gibi onlarda bunu dinlemezler bile. Sonuçta tahsilat oranları belirli seviyelerden öte geçemez. Ama istatistik rakamlarımız dolgundur ve herkes birbirini kandırmaktadır. Rakamları düşük çıkanlar başarısız sayılır. Herkes ne olduğunu bilirde bilmezden gelir.

Vergi Daireleri istatistiklerde iyi görünmek için 0,75 YTL, 3-5 YTI lik binlerce haciz varakaları tanzim etmekte ve bu haciz varakaları memur, şef, müdür yardımcısı ve müdür tarafından imzalanmakta mesai ve enerjiler boşa harcanarak büyük bir israf örneği sergilenmektedir. Bu çeşit haciz varakalarından her vergi dairesinde onbinlerce bulmak hiç abartı değildir. Mükellef sayısı onbin olan bir vergi dairesinde en az ellibin haciz varakası bulunmakta ve tamamanı yakını kontrol edilemez haldedir. Büyük bir kısmıda tahsil edildiği halde uygulayıcıların bilgisi dışındadır. Ama istatistiklerde vergi dairesinin çok çalıştığı görülmektedir. Bu sorunlara ancak uygulumadan gelenler çözüm üretebilır. Veya uygulayıcıları dinleyenler. Ama uygulayıcılar fazla dinlendiği zaman yörüngeye girme gibi bir durum algılandığından fazla itibar edilmez.

DENETİM VE İNCELEME

Denetim elemanlarının idari görevlerde bulundukları illerde denetim işi İhbarlar Gelir Müdürlüklerince organize edilmektedir. Bu müdürlüklere de her ne hikmetse denetim elemanları vekaleten baktırılmakta ve asil gelir müdürlerine bu görev verilmemektedir.

Vergi kontrol memurlarının unvanı bir tarihte vergi denetmeni olarak değiştirildi. Peki vergi incelemelerinde ve denetiminde etkinlik ve artışı mı sağlandı. Yaptıkları iş ile mevzuat aynı değilmi. Bu neye hizmettir?

Ankara ihbarlar gelir müdür vekili ve denetimin başı olan üstadın 2003 yılında maliye ve sigorta yorumları dergisinde çıkan bir makalesinde yıllar önce uygulamadan kaldırılmış olan taşıt pulundan bahsetmesi vergi denetiminin ne acıklı bir halde olduğunun belgesidir.

Büyük illerimizden herhangi birisinden ihbarlar ve denetim gelir müdürlüğünün çalışanları tarafından düzenlenmiş olan bir aylık veya birkaç aylık denetim tutanaklarının tamamını alalım. Kaç mükellefe cezalı tutanak tanzim edilmiş. Bunun neticesinde izleyen ayda veya yılda adına denetim tutanağı düzenlenen vergi mükelleflerinin bir sonraki aylarda veya yıllarda vergi durumlarında bir değişiklik olmuşmu? Yani belge düzenine daha iyi uyar veya vergi matrahlarını eskiye oranla daha yüksek tutar olmuşlarmı? Kesinlikle hayır. Ama istatistiklerde bir ay içinde denetlenen mükellef sayısı şu kadar, kesilen ceza miktarı şu kadar, diye üst makamlara istatistik gitmiş ve herkes bu işten memnun olmuştur. Belge düzeni ne halde, vergi bilinci ne durumda, vergi artışı nasıl bunlardan bahsilmez. O zaman soralım. Kim kimi nasıl kandırıyor diye.

Herhangi bir büyük ilimizde herhangi bir cadde veya sokaktaki vergi mükelleflerimizi gezelim. İşlerini ve işyerlerini görüp vergilerinin ne kadar olması gerektiği ile ilgili kanaatimizi yazalım. Daha sonra ilgili vergi dairesinden bu mükelleflerin bilgisayardan vergi tahakkukuyla ilgili beş yıllık çıktısını alalım ve kanaatimizle gerçeği karşılaştırıp farkı görelim. Cok vahimdir efendim hem de çok.

Vergi bilincinin oluşmasıyla ilgili olarak vergi haftasının onaltıncısı bu yıl kutlanıyor. Onaltı yıl önce oniki yaşında olan birisi bu yıl yirmisekiz yaşındadır. Yirmisekiz yaş ve altı vergi mükelleflerimizde vergi bilincini oluşturabilmişmiyiz araştıralım. Sonuç olumsuzdur. Peki ne yapmışız. Bence gönül eğlemişiz. Üst makamlara bol bol resim ve program gönderip teşekkür almışız.

Vergi incelemesi oranı % 1,5 civarında olup düzenlenen raporlara göre yapılan vergi tarhiyatları dava konusu edildiğinde büyük bir kısmı iptal edilmektedir. Sorun mevzuattaki karmaşıklıkta mıdır, incelerneyi yapanda mıdır yoksa savunmayı yapanda mı üzerinde durulması ve çözüm üretilmesi gereken çok önemli bir husustur.

Hali hazırda vergi incelemesi yapılmak üzere sevk edilen dosyaların tamamına yakını yıl sonlarında 2000/8 Vergi Denetimi ve Kooordinasyonu iç genelgesi gerekçe gösterilerek incelenmesinde fayda görülmediği ve iş yükünü hafifletmek amacıyla inceleme yapılmadan iade edilmektedir. Bu da vergi dairelerinin etkinliğini azalttığı gibi zaten çok düşük olan inceleme oranının denetim elemanlarının idari görevlere atanması halinde ne duruma düşeceğinin bir delilidir.

SONUÇ: Uygulamadan gelmeyen idarecilerin uygulamada yarattıkları sorunların bir kısmı ele alınmıştır. Vergi, inceleme ve denetim ile toplanır. Denetim elemanlarını idari görevlere atadığınızda bunların bir kısmının özel sektöre geçmesiyle hem denetim hem de idari görev alanlarınız zaten boşalacak ve çok ciddi sıkıntılar olacaktır.

Çeşitli kurumlarımızda ve diğer ülkelerin bazı kurumlarında uygulamadan gelen idareciler başka bir ifadeyle tabandan gelen idareciler daha başarılı olmuşlardır.

Tasarının mevcut halinde müdürler şef konumuna düşmekte, müdür yardımcıları ve şefler yok sayılmaktadır. Bu insanların nasıl yetiştiğine kaç egitim ve kaç sınavlardan geçtiğine bir bakmak lazım. Bunlar bel kemiğidir. Bu bel kemikleri kırılmaktadır.

Yürürlükte olan vergi daireleri kurulus ve görevleri yönetmeliğinin 24 maddesine göre gelir uzman yardımcıları sefin mahiyetinde ve sefe karsı sorumlu. Gelir uzmanları ise müdür yardımcısının mahiyetinde ve müdür yardımcısına karşı sorumlu olarak çalısmakta iken sefler ve müdür yardımcılarının mahiyetlerinde çalısanlarla aynı seviyeye ve daha da aşağısına düşürülmesi ve yok sayılması asla ve katiyetle iyi niyetle izah edilemez.

BIR GRUP MALIYE ÇALISANI

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber