YÖK: Yükseköğrenimi eşitlikçi yapıya kavuşturduk

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 27 Mayıs 2011 15:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK olarak son 2 yılda, öğrencilerin eğitim hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bazı yasaklar ve yanlış uygulamalara son verdiklerini ve yükseköğrenimi daha eşitlikçi bir yapıya kavuşturduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde, YÖK tarafından Swissotel'de düzenlenen "Uluslararası Yükseköğretim Kongresi: Yeni Yönelişler ve Sorunlar" konulu kongrenin açılışında konuşan Özcan, bugün dünya genelinde yükseköğretim sistemlerinde olağanüstü bir dönüşüm ve değişimin yaşandığını söyledi.

Yusuf Ziya Özcan, birçok ülkede, yükseköğretim sistemlerinin, yönetim, finansman, hesap verebilirlik, kalite güvencesi, uluslararasılaşma, üniversite toplum ve üniversite sanayi ilişkileri, yenilik ve Ar-Ge stratejileri ve benzeri birçok konuda yenilikçi arayışlar içerisine girdiğini ve yeni yaklaşımlar benimsediğini kaydetti.

Özcan, bu kongrenin hem Türkiye hem diğer ülkeler için yükseköğretimle ilgili yenilikçi, uygulanabilir ve stratejik yaklaşımların geliştirilmesine vesile olması temennisinde bulundu.

Birçok ülkenin yeni bir yüzyıla girerken, yükseköğretimde birçok araştırmacı tarafından "Altın Çağ" olarak nitelenen dönemleri geride bıraktığını anlatan Özcan, örneğin, 20. yüzyıl biterken ABD, İngiltere, Almanya ve diğer pek çok gelişmiş batı ülkesinde yükseköğretimde okullaşma oranlarının çoktan yüzde 50 sınırını aşmış durumda olduğunu kaydetti.

YÖK Başkanı Özcan, söz konusu bu ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarının, toplum iş dünyası ve diğer kurumlarla ciddi manada kaynaştıklarını ve bu kaynaşma sayesinde üniversitelerin, ülkelerinde refahın artırılması ve kalkınma adına çok önemli katkılarda bulunduğunu belirtti.

"Türkiye de son dönemde yükseköğretimde altın bir çağa girmektedir" diyen Özcan, ABD, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin, yükseköğretim sektöründe finansman sorunlarıyla baş etmeye çalışırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, son yıllarda, yükseköğretime desteğini alabildiğince artırdığını ve bu sayede son yıllarda muaazzam işlerin başarıldığını vurguladı.

Özcan, yükseköğretim kurumlarının sayısının son 8 yılda 2 katından fazla arttığını, toplan üniversite sayısının, 2003'de 77 iken 2011'de 165'e yükseldiğini ve 2008'de kurulan devlet üniversiteleriyle, üniversitesi bulunmayan ilin kalmadığını anlattı.

Vakıf üniversitelerinin de sayıları giderek artarken 3 büyük il dışında da yaygınlaşmaya başladığını ifada eden Özcan bu büyümenin kurumsal çeşitlenmeyi de beraberinde getirdiğini aktardı.

Özcan, 2005 yılında vakıf üniversitelerine devam eden öğrencilerin, toplam örgün yükseköğretim öğrencilerinin sadece 4,2'sini oluştururken bu oranın, 2010 itibarıyla 2 katına çıkarak, yüzde 8,9 olduğunu kaydetti ve yeni kurulan 20 vakıf üniversitesinin faaliyete geçmesiyle bu rakamın daha da artacağını dile getirdi.

YÖK Başkanı Özcan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Son yıllarda yükseköğretimde yaşanan bu hızlı büyüme sayesinde öğrenci sayısı artmış, okullaşma ve yerleşme oranları yükselmiştir. Örgün öğrenci sayısı 2000 yılında 1 milyondan 2010 yılından yüzde 100 artış göstererek 2 milyona yaklaşmıştır. Örgün yükseköğretimde okullaşma oranı, 2001'den 2010 yılına yüzde 22'den yüzde 53'e yükselmiştir Bu veriler, bize, Türkiye'nin, yükseköğretimini evrenselleşmeye doğru yol aldığını göstermektedir. Yükseköğretim kurumlarına yerleşme oranı, 2000 yılında yüzde 31 iken, 2010'da yüzde 48'e çıkmıştır. 2010 itibarıyla artık sınava giren her 2 öğrenciden biri rahatlıkla bir yükseköğretim programına yerleştirilebiliyor."

"YÜKSEK ÖĞRETİMDE OKULLAŞMA ORANLARI DAHA DA ARTACAKTIR"

Yusuf Ziya Özcan, geçmişte 10 yıllık sürede yapılması tahayyül bile edilemeyen yükseköğretimdeki atılımların, birkaç yılda gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"YÖK'ün 2007'de yayımladığı raporda, 2015 yılı için öngörülen 1 milyon 920 bin örgün yükseköğretim öğrenci sayısına ve yüzde 35 olarak öngörülen örgün yükseköğrenim okullaşma oranına 2010-2011 itibarıyla ulaşılmıştır. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde kurulan yeni devlet ve vakıf üniversitelerinin tamamen eğitim-öğretime başlamasıyla birlikte önümüzdeki 4-5 yıl içerisinde yükseköğretimde okullaşma oranları daha da artacaktır ve OECD ülkelerinin ortalaması olan 50-60 bandına oturulacaktır."

Yükseköğretimde öğrenci sayısı ve üniversite sayısındaki artışa paralel olarak, öğretim elemanı sayısının da arttığına işaret eden Özcan, bu sayının 2000'den 2010'a kadar 65 binden 105 bine yükseldiğini, öğretim üyesi sayısının da 22 binlerden 42 binlere çıktığını söyledi.

Özcan, yükseköğretimde devam eden büyümenin verimli ve kaliteden ödün vermeden sürdürülebilmesi için nitelikli öğretim üyesi yetiştirme gerekliliğini her zaman akılda tutarak, bu doğrultuda, hükümetin ve diğer devlet kurumlarını yetiştirme konusunda, geleceğe ilişkin umut verici adımlar attıklarını belirtti.

Lisansüstü eğitimden mezun öğrenci sayısında son 10 yılda önemli artışlar gerçekleştiğini, 2006'dan 2010'a yüzde 60'lık artışın söz konusu olduğunu ifade eden Özcan, hem bilimsel araştırma hem de lisans eğitimini teşvik bağlamında 2005-2010 arasında, TÜBİTAK tarafından sağlanan yurt içi yüksek lisans bursu ve yurt içi doktora bursundan yararlananların sayısının yaklaşık 8 kat arttığını ve toplamda 6 bine ulaştığını kaydetti.

Yusuf Ziya Özcan, devletin yeni kurulan üniversiteleri asla sahipsiz bırakmadığını, bu üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak üzere 2010'da 2 bin araştırma görevlisi kadrosu verildiğini, bu üniversitelere verilen geliştirme ödeneğinin de yüzde 50 ile yüzde 150 arasında artırıldığını bildirdi.

Son 2 yılda kurulan 28 devlet üniversitesinin yükseköğretim bütçesinden aldıkları payların geçen yıla göre yüzde 50 fazla olduğunu dile getiren Özcan, Maliye Bakanlığının, öğretim elemanı ihtiyacının hızlı bir şekilde karşılanabilmesi için 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla 7 bin ve 8 bin kadro atama izni verdiğini söyledi.

Özcan, ayrıca öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2006'da başlatılan 5 yılda 5 bin öğrenci projesi kapsamında bugüne kadar yaklaşık 2 bin 400 öğrencinin yurt dışı lisansüstü eğitim bursundan yararlandığını aktardı.

Üniversitelerde kalite artışının en önemli göstergelerinin başında bilimsel veri ve Ar-Ge faaliyetlerinin geldiğine dikkati çeken Özcan, son yıllarda Türkiye kaynaklı bilimsel yayın sayısında olağanüstü bir artış yaşandığını, 1999'da Türkiye'deki bilimsel veri sayısı 6 bin 195 iken bu sayının 2009 yılında 29 bin 916'ya yükseldiğini ifade etti.

Özcan, bilimsel veri sayısının artışındaki en önemli sebeplerden birinin üniversitelere ayrılan araştırma fonlarındaki artışlar olduğunu dile getirerek, sadece 2011'de üniversitelerin Ar-Ge ödeneklerinin 480 milyon TL'den 547 milyon TL'ye çıkarıldığını söyledi.

Türkiye'de son yıllarda üniversite sanayi iş birliğinin belirgin bir biçimde arttığını vurgulayan Özcan, 2001'de sadece 2 teknopark varken, bu sayının hızla artarak, 2010'da üniversite bünyesinde kurulan teknopark sayısının 39'a ulaştığını, 26'sının aktif durumda olduğunu bildirdi.

YÜKSEKÖĞRETİMİN ULUSLARARASILAŞMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN KALDIRILMASI

Yusuf Ziya Özcan, "YÖK'ün son 2 yılda önem verdiği konulardan biri de yükseköğretimin uluslararasılaşmasının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu çerçevede yurt dışından alınan diplomaların denklik işlemleri hızlandırılmış, değerlendirme ölçütleri yeniden düzenlenmiş, Türkiye'nin yurt dışından öğrenciler için cazibe merkezi haline dönüştürülmesi için bazı adımlar atılmıştır" diye konuştu.

Yabancı öğrenci sınavının kaldırılmasının bu hususta atılan en önemli adım olduğuna işaret eden Özcan, 2004'e kadar azalma eğiliminde olan uluslararası öğrenci sayısının son yıllarda artmaya başladığını, yabancı öğrenci sayısını 2005'den 2010'a kadar geçen 5 yıllık sürede yüzde 50 artarak 20 bine ulaştığını ifade etti.

Özcan, bu sayının da yeterli olmadığını, hedeflerinin yakın zamanda bu sayıyı 50 bine çıkarmak olduğunu belirtti.

YÖk Başkanı Özcan, şunları kaydetti.

"YÖK olarak son 2 yılda öğrencilerin eğitim hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bazı yasaklar ve yanlış uygulamalara son verdik ve yüksek öğrenimi daha eşitlikçi bir yapıya kavuşturduk. Sadece meslek liselerinin değil, bütün öğrencilerin öğrenim özgürlüğünü kısıtlayan ve Türkiye'nin geleneksel eşitlikçi yapısını bozan farklı katsayı uygulamasının etkisini azaltmak için yoğun çaba sarfettik ve bu konuda netice aldık. Bu çabalar sonucunda, meslek liselerine kayıt oranları tekrar 1998 öncesi durumuna gelmiştir. Türkiye'nin yüksek öğretimden beklentileri ve talepleri çok yüksektir. Bu bizim için büyük bir imkandır. Şunu gönül rahatlığıyla ifade etmek isterim.

Özcan, dönemde yakalanan diyaloğa ve iş birliği ortamının gelecek yıllarda da devam etmesi temennisinde bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber