Bakan Akdağ: Her 100 bin kişiye 160 doktor düşüyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Şubat 2012 15:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de her 100 bin hastaya 160 doktor ve 200 hemşire ebe düştüğünü bildirdi.Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık çalışanları ile bir araya geldi. Sağlık çalışanlarının üzerinde iş yükünün çok fazla olduğunu, bu yükü azaltmak için çalışma yaptıklarını ancak bazı meslek kuruluşlarının buna karşı çıktığını ifade eden Akdağ, ''Bu meslek kuruluşları, on yıllarca öyle bir iki senede değil, Türkiye'de sağlık çalışanı, doktor, hemşire sayısı artmasın diye mücadele verdi'' dedi.

Türkiye'deki sağlık çalışanlarının sayısını, Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa bölgesindeki 53 ülke ile kıyaslayan Akdağ, şöyle devam etti:

''Bu 53 ülkede her 100 bin kişiye toplamda 360 doktor düşmekte. Türkiye'de her 100 bin kişiye 160 doktor düşüyor. Bu doktorların iş yükünü kat kat artırıyor. Yine aynı Avrupa bölgesinde her 100 bin kişiye 700 kişi ebe hemşire düşmektedir. Türkiye'de her 100 bin kişiye 180-200 hemşire, ebe düşüyor. Ne oluyor bu sefer Türkiye'de sağlık çalışanlarının iş yükü çok büyük. Meslek birlikleri, sayılar artmasın diye yıllarca mücadele verdi. Şimdi yeni kadrolar alıyoruz, kadro açıyoruz, üniversiteler telaşla itiraz ediyor. Bu kadar yükü hemşirenin, ebenin, sağlık çalışanlarının sırtına neden vuralım.

Efendim bu sayıların artırılması sağlık çalışanının iş gücünün ucuzlatılması anlamını taşıyormuş? Bu kadar, hakikaten öngörüşsüz bir iddia olamaz. Allah'a şükür biz dünya ülkesiyiz. Biz yılda yüzde 9'a yakın büyüyen bir ülkeyiz. Dünyanın en hızlı ekonomisi büyüyen ülkeler arasındayız. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde 150-200 bin sağlık çalışanına, 70-80 bin doktorumuz rahatça kamuya girecek gücümüz var.''

-Akdeniz Üniversitesindeki yüz nakli-

Akdeniz Üniversitesinde gerçekleştirilen yüz naklinin bir ekip çalışması olduğunu vurgulayan Akdağ, şunları kaydetti:

''Antalya'da çok değerli doktorlarımız, ekibimiz bir organ nakli gerçekleştirdiler. Yüz nakli, iki kol nakli birden yaptılar. Burada müthiş bir ekip çalışması var. Yüz, kol ve bacaklar vefat etmiş bir kardeşimizden alındı. Organları bağışçıdan alan arkadaşlarımız bir defa en büyük işi yaptılar. Onlar bu işin isimsiz kahramanları. Hiç kimse onlardan bahsetmiyor. Sadece nakli yapan ekibin büyük başarısından bahsediyoruz. Ama bu bir ekip çalışması. Sonra bu organlar alındı. En hızlı biçimde ulaştırılması gerekiyordu. Başarılı olabilmek için organların en taze haliyle ulaştırılması gerekir. Hava ambulansımız devrede. Anında organlar alındı ve yerine getirildi. Bu bir ekip çalışması. Bu ameliyatlar çok pahalı ameliyatlar. Bugün binlerce karaciğer, böbrek ve diğer organlar vatandaşlarımıza tam bir adalet içerisinde, yoksul, zengin ayırt edilmeksizin takılıyor. Tamamen bedava yapılıyor. 5 kuruş alınmadan..''

-Selimiye Camisi'ni her gördüğümde heyecanlanıyorum-

Bakan Akdağ, Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'ye yaptığı ziyarette de Selimiye Camisi'ni her gördüğünde heyecanlandığını belirterek, ''Bence gençlerimiz ve çocuklarımız kentteki tarihi dokuyu mutlaka ziyaret etmeli''diye konuştu.

Edirne'nin Türkiye'nin incisi bir şehir olduğunu, kentte müthiş bir tarihi dokunun yer aldığını ifade eden Akdağ, şöyle devam etti:

''Hiç bir ziyaretimde Selimiye'ye doymadım. Selimiye'yi görmemek bir insan için büyük bir kayıptır. Müthiş bir tarihi, mimarı yapı ama sebebini bilmiyorum, ben Selimiye'yi her görüşümde heyecanlanıyorum. Açıkçası hiç bir ziyaretimde Selimiye'ye doymadım. Bunu her vatandaşımızın görmesi lazım. Bu tarihi dokuya sahip çıkan herkese teşekkür ediyorum.

Edirne'de müthiş bir tarihi doku var. Belki burada yaşayan vatandaşlarımız bunun farkında değil. Elbette yurt dışından gelenler tarafından ziyaret ediliyor burası ama bence önce kendi gençlerimiz ve çocuklarımı bu tarihi dokuyu mutlaka ziyaret etmeli. Çanakkale'ye kadar gelipte Edirne'ye gelmemek bana göre büyük bir ayıp, tur şeklinde düşünmek lazım. Bizi Çanakkale'ye getiren, oradaki ruha taşıyan tarih Edirne'den başlıyor.''

Bakan Akdağ, belediyelerin içme suyu başta olmak üzere çevreyle ilgili işlemler hususunda önemli görevler yaptıklarını belirtti.

İçme suyunun sürekli olarak kontrol edilmesinin özellikle su yoluyla bulaşan hastalıkları önleme açısından önemli olduğunu ifade eden Akdağ, ''Türkiyede bu anlamada sağlıkta dönüşüm programıyla çok büyük mesafe aldık. Sağlıkta dönüşüm programından önce yılda 30 bine yakın tifo vakası görülürdü. Bunların önemli bir bölümü suyla bulaşırdı. Türkiye'de son 4 yıldır şükürler olsun önemli hiçbir salgın görmedik. Mevzi olarak çok küçük problemler çıkabiliyor bunlarda norovirüs dediğimiz oldukça dirençli virüsler, bunlar batılı ülkelerde de görülebilen küçük olaylar olarak karşımıza çıkabiliyor. Türkiye bu meseleyi büyük ölçüde aşmıştır.'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber