Öğrenci yeterliyse Kürtçe seçmeli ders

"Sıkılı yumruklarla tokalaşma olmaz" diyen Erdoğan, AK Parti Grubu'nda Kürt meselesiyle ilgili tarihi bir adım daha atarak "Yeterli öğrenci olursa Kürtçe seçmeli ders olacak" dedi. Erdoğan, Bahçeli'yi İmralı'ya çağırdı

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 13 Haziran 2012 07:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kürt sorunuyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye çatıp, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'da "Bu mesele çark etmeyi kaldırmaz" mesajı gönderdi. "Sıkılı yumruklarla tokalaşma olmaz" diyen Erdoğan, tarihi bir açıklama daha yaparak "Yeterli öğrenci olursa Kürtçe seçmeli ders olacak" dedi. Erdoğan'ın mesajları şöyle oldu:

TARİHİ KARAR

Öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, 'Yaşayan diller ve lehçeler' adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır. Ben Kürt kökenli vatandaşlarımdan özellikle rica ediyorum. AK Parti'nin bu tarihi adımlarına karşı kim ne diyecek ibretle izlesinler.

Yeni ders çizelgesinde, 'İnsan hakları, yurttaşlık ve demokrasi' dersi, İlkokul 4. sınıfta zorunlu ders olarak verilecek. 'Temel dini bilgiler' seçmeli dersini de öğrencilerimizin tercihine sunuyoruz. Bu derste farklı dinlerin mensubu, örneğin Hıristiyan ve Musevi öğrencilerimiz diledikleri takdirde, kendi dinlerini öğrenebilecekler.

10 yıllar boyunca, Türkiye, azınlığın çoğunluğa hükmettiği, demokrasi dışı kararlar aldığı ve bunları baskıyla uyguladığı dönemlere şahit olmuştur. Onlarca yıldır millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının görünür olmasından rahatsızlık duyuyorlar. Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye'de yaşanan sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir.

Bizi 12 Haziran seçimleri sonrasında, son derece haksız şekilde tekebbürle itham edenler, değişimi anlayamayan, değişen Türkiye'ye ayak uyduramayanlardır. Kimler karşısında kibirleneceğimizi, gururlanacağımızı ve tekebbüre (büyüklenme, kendini üstün görme) kapılacağımızı da çok iyi biliriz.

Bakın en son kademeli eğitimi yasalaştırarak, bir yasaklama değil; tam tersine, veliler ve öğrenciler için daha geniş tercih hakkı getirdik. Türkiye'de bazı seçeneklerinüzeri çizilmişti; biz bu çizikleri kaldırdık. Biz kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye biz seçmeli Kur'an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz. Bu özgürlüğü alıp hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi'ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar, bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur bunlardan.

(Kılıçdaroğlu ile terör ve Kürt meselesi görüşmesi) CHP'nin, siyasi partilerden randevu alarak ortaya koyduğu bu yeni tavır ve girişim, toplumda yeni bir havanın oluşmasına vesile oldu. CHP bu uzlaşı atmosferinin oluşturulmasında geç kalmıştır ama geç de olsa, CHP'nin bu meseleyi gündemine almış olmasından biz sadece memnuniyet duyarız ve duyuyoruz.

ÖCALAN YANITI

Bugün başta CHP, MHP, BDP olmak üzere, siyasi partilerin sürece dahil olması konusunda hiçbir ön şartımız yok. Böyle milli bir meselede, biz, kimden gelirse gelsin kapılarımızı açık tutarız. Sıkılı yumruklarla tokalaşma olmaz. MHP ve BDP, siyasetlerinin kaynağı olarak gördükleri, istismar ederek siyaset üretebildikleri bu bataklığın kurutulması için henüz ortaya bir irade koyabilmiş değiller. Özellikle MHP, inkarcı bakış açısıyla hareket ettiği için ortaya bir politika koymuyor, sadece hamasetle ve reddiyecilikle meseleye yaklaşıyor; bu konuda Türkiye'nin gerçeklerinden ve sağduyudan uzak bir görünüm sergiliyor.

Şimdi çıkmış, 'acaba terörist başı İmralı'da yaşıyor mu?' Peki, yaşadığını bizzat sen görürsen ne yapacaksın? O zaman beyefendiyi herhalde İmralı'ya götürmek lazım. Fakat o da bu defa BDP'lilere kötü örnek olacak. Böyle bir yanlış olur mu? Eğer kılavuzunuzu çok yanlış seçerseniz, size bunlar söylenir. Atılan şu adımlarla ilgili ağza olmaz hakaretler alan bir siyasi parti genel başkanı, olmaz böyle bir şey. Dikkat edin; fikri, görüşü, söyleyecek sözü, önerisi olan bir insan bu dili, bu üslubu kullanmaz.

Bizim hiç kimseye eyvallahımız olmaz. 2009'dan beri biz bu meseleyi yalnız ama kararlı şekilde sürdürüyoruz, bundan sonra da aynı kararlılıkla yolumuza devam ederiz.

Sayın Kılıçdaroğlu'na "MHP, BDP sizi kabul etmiyor mu? Etmiyor. O zaman gelin, siz bu işte samimiyseniz, arkadaşl a r ı m ı z a verelim talimatı ortak akıl meydana gelsin ve biz de bunun gereği neyse bunu yapalım" dedim. Efendim işte, toplumsal mutabakat... Toplumsal mutabakat dediğiniz, yüzde 100 mutabık olduğunuz anlamına gelmez. Anamuhalefet'le iktidar partisi bu işte mutabık kaldığı zaman, toplumsal mutabakat Allah'ın izniyle sağlanmıştır, çünkü diğerlerini kendilerini dışlıyor. 'Onlar kendilerini dışlıyor' diye, biz atılması gereken adımları niye geri bırakıyoruz? Atalım bu adımları, sizinle beraber çalışalım. Ben arkadaşlarıma talimatı verdim. Arkadaşlarımız hazır. Sayın Kılıçdaroğlu talimatı veriyorsa versin ve bu iki heyet çalışmaya başlasınlar.

Kapılarımız açık, konuşuruz, görüşünüz, müzakere ve istişare ederiz ama hiç bir dayatmaya boyun eğmeyiz. Bu mesele; milli, can yakan, hayati bir meseledir, çelik gibi sinirleri; bunun yanında, ilkeli, tutarlı, dirayetli bir duruşu zorunlu kılan bir meseledir, çark etmeyi kaldıramaz. Kılıçdaroğlu'ndan en azından bu meselede ilkeli, tutarlı, sağlam bir duruş bekliyoruz.

'En iyi savunma hücumdur'

Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısı sonrasında Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile birlikte milli sporcuları ayrı ayrı kabul etti. Boksörlerin kendisine hediye ettiği eldivenleri eline geçiren Başbakan Erdoğan, "Savunmayı sevmem, en iyi savunma hücumdur" dedi. Erdoğan kendisine getirilen hediyeleri tek tek kabul etti. Erdoğan'ın konuşması sırasında bir kadın elindeki kâğıdı göstererek, Başbakan'dan yardım istedi. Erdoğan, grup toplantısının ardından yardım talep eden kadınla görüştü.

250'nci madde açıklaması

Başbakan Tayyip Erdoğan, tartışmaların merkezindeki özel yetkili mahkemelerin kapatılmasına ilişkin açık kapı bıraktı. TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Tamamen kaldırılması seçeneği de masada mı?" sorusuna "Her şey olabilir" yanıtını verdi. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "(CMK 250'de değişiklik yapılacağı tartışmalarına ilişkin) 3'üncü ve 4'üncü yargı paketlerinde böyle bir düzenleme yok. Ama 250'inci maddeyle ilgili bir sıkıntı var ve bu sıkıntı konusunda Adalet Bakanlığımız kendi bünyesinde bir çalışmayı yapıyor. Meclis tatilinden önceye yetişir mi bilemem. Şu anda Genel Kurul'un gündeminde olan önemli maddeleri halledelim. Biz, özel yetkili mahkemeleri kuran iktidarız. Çalıştı ve çalışması esnasında da faydalı olduğu zamanlar oldu. Maalesef zararlı olan anlar oldu. Uygulama esnasında birçok gerçekleri görmüş olduk. Dolayısıyla bu yasaları yapan bu Parlamento. 250'inci maddeyle ilgili düzenlemeyi yapan da bu Parlamento. Nasıl yaptıysa şimdi bunun üzerinde daha farklı bir düzenlemeyi yapma yetkisi, Parlamento'dadır. (Özel yetkili mahkemelerin tamamen kaldırılması gündemde mi?) Her şey olabilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber