2012-2013 eğitim-öğretim yılı sorunlarla başlıyor

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 15 Eylül 2012 00:52, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanıİsmail Koncuk'un yeni eğitim-öğretim yılı dolayısıyla yaptığı basınaçıklamasıdır.

2012-2013eğitim-öğretim yılını 4+4+4 sistemi ile karşılıyoruz. Büyük tartışmalara vekarşı çıkışlara rağmen kabul edilen yeni sistem, hem öğretmenlerimizi hem demilyonlarca öğrenci ve aileyi yakından etkileyecektir. Bu sistem ihdasedilirken, ne sivil toplum örgütlerinin, ne konunun muhataplarının endişeleridikkate alınmamış, uyarılar göz ardı edilmiş, ben bilirim anlayışı içindehareket edilmiştir. Bu eğitim-öğretim yılı 4+4+4 sisteminin getirdiği birçoksorunla başlayacaktır.

YENİ SİSTEM EĞİTİMİ FELÇ ETTİ

Bu sistemle ilgilien önemli sorunlardan birisi okula başlama yaşının öne çekilmesidir. Okulabaşlama yaşının öne çekilmesi konusunda endişe yaşayan aileler, sağlıkkuruluşlarının yolunu tutmuş, çocuklarına rapor almıştır. Milli EğitimBakanlığı'nın açıklamasına göre, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında, okula yenibaşlayan öğrenci sayısı 1 milyon 600 bin'dir. Bu konuda önemli uyarılaryapmamıza, kaygılarımızı sürekli dile getirmemize rağmen, yasayı ihdas edenler,umursamaz ve sorumsuzca davranmış, bildiklerini okumuştur. Farklı yaş gruplarını, farklı fiziki ve zihinsel gelişimdeki çocuklarıaynı dersliklere yerleştirmek, onların aynı anda öğrenmesini beklemek büyük birinsafsızlıktır ve bu tam bir garabet uygulamadır.

4+4+4 SİSTEMİ DERSLİK AÇIĞINI DAHA DA ARTIRDI

Bu yıl okula başlama yaşının öne çekilmesi sınıfmevcutlarını da artırmış, ilkokul birinci sınıflarda yığılma olmuştur. Ülkemizde derslikaçığının büyük bir sorun olduğunu hepimiz bilmekteyiz. MEB verilerine göre;2011-2012 eğitim-öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısıilköğretimde 30, ortaöğretimde 31'dir. Derslik başına düşen öğrenci sayısıİstanbul'da ilköğretimde 44, ortaöğretimde 38; Ankara'da ilköğretimde 34,ortaöğretimde 33; Bursa'da ilköğretimde 34, ortaöğretimde 36; Ağrı'dailköğretimde 38, ortaöğretimde 32; Hakkari'de ilköğretimde 38, ortaöğretimde50; Gaziantep'te ilköğretimde 43, ortaöğretimde 41; Şanlıurfa'da ilköğretimde48, ortaöğretimde 38; Diyarbakır'da ilköğretimde 43, ortaöğretimde 45'dir. Geçen yıl bile bu kadar kalabalık sınıflarvar iken, yeni sistemle birlikte sınıf mevcutları daha da artmışken, mevcutfiziki imkânlar ve öğrenci sayıları ile nasıl sağlıklı eğitim-öğretimverilecektir? Bu sistemle birlikte özellikle Büyükşehirlerde bazı okullardasınıf mevcutları 70-80 kişi olmuştur. Bakanlık buna nasıl bir çözüm bulacaktır?Milli Eğitim Bakanlığı 11 bin 536 yeni derslik yapıldığını açıkladı.Eğitim-öğretimin ihtiyaçları ve ilkokula başlayan öğrenci sayısının arttığıdüşünüldüğünde, 11 bin derslik hangiyaraya merhem olacaktır?

Öte yandan ikiliöğretim yapan okullarda eğitimin başlama ve bitiş saatleri sancılı olacaktır.Ders saatlerinde artış yapıldığı için sabah dersler daha erken saatte başlayıp,akşam daha geç saatte bitecektir. Bu problem için de şu ana kadar üretilmiş birçözüm yoktur. Şayet bir düzenleme yapılmazsa, sabah okula giden çocuklarımızkör karanlıkta yollara düşecek, öğlen okula giden çocuklarımız ise çok geçsaatlerde evlerinde olacaktır. İlkokullarınöğlenci olduğunu ve derslerinin 19:00-19:30 saatlerinde biteceğini göz önünealırsak, minik öğrenciler ne zaman evde olacak, ne zaman yemeklerini yiyecek, nezaman derslerini çalışacak, ne zaman kendilerine zaman ayıracak ve ne zamanuyuyacaktır? Çocukların yatağı servis köşeleri mi olacaktır? Bu sorunu aşmakiçin teneffüs saatlerinin kısaltılması da gündemdedir. Peki 1000-1500 öğrencisiolan bir okulda çocuklar 5 dakika içinde hangi ihtiyacını karşılayacaktır?Böylesine bir plansızlık örneği Cumhuriyet tarihinde görülmemiştir.

4+4+4 SİSTEMİ SINIF ÖĞRETMENLERİNİN FELAKETİ OLDU

Bugün geldiğimiznoktada bu sistem sınıf öğretmenleri için büyük bir felaket olmuştur. BakanDinçer'in açıklamasına göre 4+4+4 sistemi nedeniyle 42 bin sınıf öğretmeni normkadro fazlası olmuştur.

Bu süreçtesendikamız defalarca Hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı'nı uyarmış, sınıföğretmenlerinin yüzde 20'sinin norm kadro fazlası olacağını dile getirmişti.Bakanlık ise ısrarla bir tane bile sınıf öğretmeninin mağdur olmayacağınısöyleyerek, 5. sınıflara da sınıf öğretmenlerinin gireceğini iddia etmişti.Hükümete yakın sendika da bu konuda Bakanlığı desteklemişti. Bugün gelinen noktadasendikamızın ne kadar haklı olduğu görülmüştür.

Sınıf öğretmenleriöyle bir mağduriyet yaşamıştır ki, 10 Eylül tarihinde yapılan ilk atamalardasınıf öğretmenlerine ayrılan kadro sayısı sadece 341'dir. Bu durumun önümüzdeki 4-5 yıl daha süreceğini öngörmekteyiz. Bakanşimdi ne yapacaktır? Sayın Bakan; hani bir tane sınıf öğretmeni mağdurolmayacaktı? Bunu nasıl telafi edeceksiniz? Mağdur bir kitle yaratmanınbedelini nasıl ödeyeceksiniz? İş bilmez, acemi ve tecrübesiz insanların millieğitimi getirdiği nokta burasıdır. Öngörüsüz bir yaklaşım içinde olanlar, eğitimi kaosa ve bilinmezliğesürüklemiştir. Üstelik sınıf öğretmenlerininnorm kadro fazlası olmasının nedeni değişen eğitim sistemidir. Bu noktadaöğretmenlere sorumluluk yüklemek, bu sistemin bedelini öğretmenlere ödetmekdoğru değildir.

2012 YILI SONUNA KADAR 50 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI DAHA YAPILMALIDIR

Yeni sistem nedeniyle sınıf öğretmenleri norm kadrofazlası olurken, ikinci kademe eğitimin 3 yıldan 4 yıla çıkarılmasıyla dahafazla branş öğretmeni ihtiyacı doğmuştur. Öğretmen açığı sorunuçözümlenememişken, yeni sistemin daha fazla öğretmen ihtiyacına yol açmasıkrizi daha da derinleştirmektedir. Dolayısıyla Hükümet bu konuda yeteri kadarbranş öğretmeni atama sorumluluğu göstermelidir.

MEB verilerine göre 2011-2012 eğitim-öğretim yılındaöğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 20, ortaöğretimde 16'dır.Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı İstanbul'da ilköğretimde 26, ortaöğretimde20; Gaziantep'te ilköğretimde 27, ortaöğretimde 22; Şanlıurfa'da ilköğretimde32, ortaöğretimde 24; Şırnak'ta ilköğretimde 26, ortaöğretimde 22'dir. OECD BirBakışta Eğitim 2012 Raporunu incelediğimizde; öğretmen başına düşen öğrencisayısında OECD ülkeleri ortalaması ilköğretimde 15.8, ortaöğretimde 13,8'dir. Öğretmen başınadüşen öğrenci sayısı Lüksemburg'da ilköğretimde 10.1, ortaöğretimde 9.1;Avusturya'da ilköğretimde 12.2, ortaöğretimde 9.6; İsveç'te ilköğretimde 11.7,ortaöğretimde 12.3; Almanya'da ilköğretimde 16.7, ortaöğretimde 14.4'tür. OECD ülkeleribaz alındığında ise ülkemizde öğretmen açığı ilköğretimde 140 bin 566;ortaöğretimde 40 bin 709 olmak üzere toplam 181 bin 275'dir. Öte yandan MilliEğitim Bakanı Ömer Dinçer öğretmen açığının 138 bin 180 olduğunu açıklamıştır.Tüm bu rakamlar eğitimde ciddi bir öğretmen ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Bunakarşın yapılan atamalar devede kulak kalmakta, ülkemizin öğretmen ihtiyacını veatama bekleyen öğretmenlerin beklentilerini karşılamaya yetmemektedir. Bu nedenle 2012 yılı sonuna kadar 50 bin öğretmenataması daha yapılmalıdır. 2012 yılında ataması yapılan öğretmen sayısıtoplamda 100 bin'i geçmelidir. Ayrıca öğretmen atamalarında ciddidengesizlikler vardır. Bazı branşlarda hiç öğretmen ataması yapılmamış, bazıbranşlarda yapılan öğretmen ataması ise çok yetersiz sayıda olmuştur. Şunu dabelirtmek isteriz ki; öğretmen atamalarını sadece yılda bir kez yapmak doğrudeğildir. Emekli olan, vefat eden, başka kurumlara geçen öğretmenlerolabilmektedir. Hem bu tür olağanüstüdurumları dikkate alarak, hem de atama bekleyen öğretmenlerin sayısının veülkemizin öğretmen ihtiyacının fazla olmasını göz önünde bulundurarak, yıldaiki kez öğretmen ataması yapılması gerekmektedir.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİĞE SON VERİLMELİDİR

Milli EğitimBakanlığı ne yazık ki kadro tahsis edilmediğinde, öğretmen ihtiyacını ücretliöğretmenler aracılığıyla gidermektedir. Girdiği ders başına ücret alan buöğretmenler, ayda 300-500 TL'ye çalıştırılmaktadır ve hiçbir güvenceye sahipdeğildir.

Hatta açık öğretimve iki yıllık yüksek okul mezunları bile ücretli öğretmenlik yapabilmektedir.Bu da eğitimin kalitesini, verimini düşürmektedir. Bu nedenle Bakanlık ücretli öğretmenlik gibi çağ dışıbir yönteme başvuracağına, yeterli sayıda kadro tahsis edilmesi için tümimkânlarını seferber etmelidir. Bakanlığın öğretmen açığını ve yeterlikadro tahsis edilmediğini gerekçe göstererek, ücretli öğretmen istihdam etmesi,ücretli öğretmenliği meşru zemine oturtma gayretinden kaynaklanmaktadır. Ücretli öğretmenlik uygulaması ivediliklekaldırılmalı, tüm öğretmenler kadrolu olarak görev yapmalıdır.

ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİ YILDA İKİ KEZ YAPILMALI, İL EMRİGERİ GETİRİLMELİDİR

Özür grubutayinleri ile ilgili sıkıntılar geçtiğimiz eğitim-öğretim yılına damgavurmuştur. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, göreve geldiği zaman BakanlıkTeşkilat Kanununu değiştirerek, özür grubu tayinlerini yılda bir kereyedüşürdü. Bununla birlikte tayinler ile ilgili sıkıntılar da baş gösterdi.

Son olarak 4+4+4sistemi ile birlikte norm kadro fazlalıklarının oluşması, özür grubutayinlerini çıkmaza soktu. Bakanlığın özel sektör çalışanlarına tayin hakkıvermeyeceğini açıklaması, özel sektör çalışanlarına ikinci sınıf insanmuamelesi yapması tansiyonu daha da artırdı. Bu süreçte Bakan Dinçer'in yerdeğiştirmek isteyen öğretmen sayıları ile ilgili verdiği rakamlar da çokabartılıydı. Kamuoyu bilinçli olarak yanlış yönlendirilerek, sanki çok sayıdaöğretmen yer değiştirmek istiyor ve bu nedenle öğrenciler mağdur olacak gibibir algı oluşturulmaya çalışıldı. Sonuç olarak yaptığımız etkili eylemler vekamuoyu baskısı üzerine Bakan Ömer Dinçer bu tayinlerin bir kısmını yapmakzorunda kaldı. MEB özür grubu tayini bekleyen ve yer değiştirme şartlarınıtaşıyan 26 bin kişinin başvurusunu kabul etmiş, 19 bin kişinin yerdeğiştirmesini tamamlamıştır. 7 binkişinin tayini ise hala yapılmamıştır. Bakan Sivas'ın doğusuna gitmek isteyenherkesi göndereceğini taahhüt etmiştir. Peki, Sivas'ın batısına gitmekisteyenlerin durumu ne olacaktır? Bakanlık bölge, il ayrımı yapmadan, tüm özürgrubu mağdurlarının tayinini gerçekleştirmelidir. Ailelerine kavuşmayıbekleyen, çocuklarının kokusuna hasret kalan, sağlık sorunları nedeniyleailesiyle bir arada olmaya çabalayan öğretmenlerimiz daha fazla mağduredilmemelidir. Bu noktada önümüzdeki yıllarda bu tür sorunlar yaşanmaması veöğretmenlerin perişan edilmemesi için özür grubu tayinleri yılda iki kereyapılmalı ve il-ilçe emri geri getirilmelidir. Bakanlık bu konuda öğretmenlerlebir inatlaşma içinde girmemeli, öğretmenleri düşman olarak görmemelidir.

Diğer yandan BakanDinçer'in norm kadro fazlası öğretmenler üzerinden maliyet hesabı yapması damanidardır. Bakan'ın eğitimin geleceğini ilgilendiren bir konuda böylesinehesap kitap yapması öğretmenlerimizi son derece rahatsız etmiştir. BakanDinçer'in özür grubu ataması konusundanduyduğu sıkıntı ve üzüntü nedeniyle bazen kalp krizi geçirecek noktayageldiğini söylemesi de çok dokunaklı (!) olmuştur. Bu sıkıntıyı yaratanBakan'ın bizzat kendisidir. Dolayısıyla Bakan değil, öğretmenler yaşadıklarıacı ve ızdıraptan dolayı kalp krizi geçirecek noktaya gelmiştir. Aileleriparçalayan, sağlık özrü mağdurlarının acılarına kulak vermeyen, öğrenim özrünüözür grubu tayinleri arasından çıkararak, öğretmenlerin kendini geliştirmesiniistemeyen bir Milli Eğitim Bakanlığı bugün eğitimi bataklığa sokmuştur.

OKUL ÖNCESİNDE OKULLAŞMA ORANLARI DÜŞECEK

2011-2012eğitim-öğretim yılında okullaşma oranları okul öncesinde yüzde 3-5 yaş yüzde30,87, 4-5 yaş yüzde 44,04; ilköğretimde yüzde 98,67, ortaöğretimde yüzde67,37'dir. Okullaşma oranları okul öncesinde 4-5 yaş grubunda kızlarda yüzde43,50, erkeklerde yüzde 44,56; ilköğretimde kızlarda yüzde 98,56, erkeklerdeyüzde 98,77; ortaöğretimde kızlarda yüzde 66,14, erkeklerde yüzde 68,53'tür.Ülkemizde okullaşma oranlarının yeterli olmadığı görülmektedir. Özellikle okulöncesi eğitimde ve ortaöğretimde okullaşma oranları çok azdır. Okul öncesieğitimde yeni yeni atılım yapan ülkemizde, okul öncesi eğitimin zorunluolmaktan çıkarılması, bu alanda geriye bir gidişe neden olacaktır.

Ailelerin çocuklarını okula gönderme noktasında esnekbırakılması, okul öncesi eğitime ilgiyi azaltacaktır. Türkiye'nin okul öncesieğitimde uzun yıllarda aldığı mesafeyi ne yazık ki çok kısa sürede kaybedecekolması acıdır.Ayrıca açık liseye kayıt için öngörülen 18 yaş şartı kaldırılmıştır. Bilindiğigibi Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı bu konuda farklı açıklamalar yapmış, ancakbugün geldiğimiz noktada Başbakan'ın açıklamasının esas alındığı görülmüştür. SayınBakan açıklamasının arkasında duramamıştır. Bu durumda ailelerin bir kısmı çocuklarını okulagöndermeyecek, onların okul havası solumalarına izin vermeyecek, çocuklarınıyüz yüze eğitimden mahrum bırakacaktır. Bu da liselerde okullaşma oranlarınınbir hayli düşmesine, özellikle kız çocuklarının eve kapatılmasına, çocukişçiliğinin artmasına neden olacaktır. Kısacası eğitimde yeni bir faciakapıdadır.

EĞİTİM ÇALIŞANLARI DÜNYADAKİ MESLEKTAŞLARINA GÖRE DAHAAZ KAZANIYOR. ÜLKEMİZDE ÖĞRETMENLER YILDA 11 BİN 800 İLE 13 BİN 800 DOLARARASINDA MAAŞ ALIYOR

Eğitimcilerinsosyo-ekonomik durumları da içler acısıdır. Dünyadaki meslektaşlarına göre çokdaha az kazanan eğitim çalışanları, ay sonunu getirmekte zorlanmakta; bunedenle ek iş yapmaktadır. OECD Bir Bakışta Eğitim 2012 Raporuna göre;Türkiye'de öğretmenlerin yıllık toplam çalışma saati 1816 iken, OECDülkelerinin ortalaması 1678 saattir. Buna rağmen ülkemizde öğretmenlerin aldığıücretler dünyadaki meslektaşlarına oranla daha düşüktür. OECD Bir BakıştaEğitim 2012 Raporunu göz önüne aldığımızda, OECD ülkeleri ortalamasına göreilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 28 bin 523 dolar, en üstderecedeki bir öğretmen yılda 45 bin 100 dolar kazanmaktadır. Kanada'da dailköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 34 bin 443 dolar, en üstderecedeki bir öğretmen yılda 54 bin 978 dolar; Danimarka'da ilköğretimde göreveyeni başlayan bir öğretmen yılda 43 bin 393 dolar, en üst derecedeki biröğretmen yılda 50 bin 253 dolar; İngiltere'de ilköğretimde göreve yeni başlayanbir öğretmen yılda 30 bin 204 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 44bin 145 dolar kazanmaktadır. Aynı raporda Türkiye'de göreve yeni başlayan biröğretmenin yılda 23 bin 130 dolar, en üst derecedeki bir öğretmenin yılda 26bin 587 dolar kazandığı belirtilmektedir. Ancakbu rakamlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır. Dolayısıyla ülkemizde öğretmenlerineline geçen ücretler bu şekilde değildir. Ülkemizde öğretmen maaşları yıllık 11bin 800 dolar ile 13 bin 800 dolar arasında değişmektedir.

Türkiye'de öğretmenmaaşları düşük olmasına rağmen, ülkeyi yönetenler, öğretmen maaşlarının fazlaolduğuna dair kamuoyunu yanıltıcı bilgiler vermektedir. Öğretmenlerin azçalışıp, çok maaş aldığını dillendirenler, üç kuruşluk ek ders ücretlerinimalzeme konusu yapanlar öğretmenler ile diğer kamu görevlilerini karşı karşıyagetirmek istemektedir. Oysa bugüne kadar öğretmenlere hiçbir iyileştirmeyapılmadığı gibi, ek ödemelerine de artış yapılmamış, öğretmen maaşları bugünkamudaki en düşük memur maaşı seviyesine gerilemiştir. Sadece öğretmenler değil, hizmetlisi, memuru, teknisyeni, daktilografıkısacası tüm eğitim çalışanları maddi ve sosyal yönden ihmal edilmiştir. Yüzde4+4 zam oranına mahkûm edilen eğitim çalışanları yıldan yıla yoksullaşmaktadır.Kredi kartıyla ayakta duran, borç üstüne borç yapan, hatta borçları dolayısıylamaaşına haciz gelen eğitim çalışanlarının Maliye Bakanlığı'nın insafınabırakılması çok acıdır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim çalışanlarınınhakları için hiçbir şey yapmadığını görmek ise üzüntü vericidir. Görüldüğüüzere 2012-2013 eğitim-öğretim yılı büyük sıkıntılarla başlamaktadır. Yenidönemde eğitimde ciddi kazaların yaşanmaması en büyük temennimizdir. Buvesileyle; tüm eğitim çalışanlarımızın yeni eğitim-öğretim yılını tebrikediyor, öğrencilerimize başarılar diliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber