Öğretmenlerin çoğu hâlâ yeni müfredattan habersiz

Haber Giriş : 15 Eylül 2005 09:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yeni müfredata göre, ilköğretimde artık el yazısı öğretilecek. Ancak öğretmenlerin kendileri bilmiyor. Çünkü, onlara düz yazı öğretildi

Milli eğitim sistemi bu yıl sil baştan değişiyor. En önemli değişikliklerden biri de müfredatta yapılan değişiklikler. Ziya Selçuk başkanlığındaki Talim ve Terbiye Kurulu, yıllardır bu konu üzerinde çalışıyor. Düşünen, soran, sorgulayan girişimci gençler yetiştirme peşindeler. Sanki daha önce bunun aksi isteniyormuş gibi...
Müfredatla ilgili değişiklikleri destekleyenler de var zehir zemberek eleştirenler de. Sonu, 8 yıllık kesintisiz eğitim gibi olabilir. Vaat çok, gerçekleşen yok. Hatırlarsanız, 8 yıla geçilirken, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz neler vaat etmişti, neler. Sınıf mevcutları 35 kişiye inecek, ikili eğitimden tekli eğitime geçilecek, öğretmensiz okul kalmayacak, bilgisayarlı eğitim yapılacak, liseyi bitiren her öğrenci en az bir yabancı dil öğrenecek, ezbersiz eğitimden vazgeçilecekti.

Sistemin içi boş
Şimdi aynı hedefler yeni müfredat için öngörülüyor. İktidar farklı olsa da Talim Terbiye ve MEB teşkilatı aynı kafada. Yani, yeni bir hüsranla karşılaşırsak, hiç şaşırmayalım.
Çünkü okullarda, ne yeterince, yeni sistemin lokomotifi olması gereken rehber öğretmenler var ne de etkinliğe dayalı müfredat için gerekli araç gereç...
Eğitim sendikalarının, öğretmenlerin ve muhalefet partilerinin yeni müfredata yönelik ağır eleştirileri bir yana, konunun uzmanı bir akademisyenin görüşlerine yer vermek istiyorum.
Y. Doç. Özgür Taşkın, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi. 4 ve 5'inci sınıflara yönelik Fen ve Eğitim Teknolojisi programını incelemiş ve uzunca bir rapor yazmış. Popülizm kokuyor diye nitelendirdiği raporunun sonuç bölümü şöyle:

Neoliberal felsefede
"Sonuç olarak taslak kitap, ki son hali de taslaktan farksız, hızlı ve uygun olmayan bir şekilde hazırlanmış. Nokta referansları belirtmemiş, yapılandırıcılığın içi boşaltılmış ve bilimin doğası gereği (adı geçse dahi), hiçe sayılmış. Hazırlayan komitenin iddiasına göre, bu kitap ezbercilikten uzak bir anlayış ile düzenlenmiş. Ama program hazırlanırken ne kadar emek harcansa da kullanılan referanslarla, asıl hedef alınması gereken noktaların göz ardı edildiği izlenimi mevcuttur. Yeni basılmış ve program hazırlanırken yürütücü komitenin gözden kaçırması olanaksız olan kaynak kitaplara başvurulmamıştır. Postmodernist bilim eğitimi ve yapılandırıcılık el ele gitmelidir. Ancak temel bilgi kuramları hiçe sayılarak yola çıkılmasının, mekanik bilim öğretimine ve ezberciliğin devamına neden olacağı ortadadır..."
Bu konudaki bir başka değerlendirme ise Eğitim Sen'den:
"Yapılan müfredat değişikliği, başta geniş toplum kesimleri olmak üzere biz eğitimcilere de yanlış anlatılmaktadır. Örneğin savunulan düşüncelerde 'Çocuk tam özgürdür, dünyaya geldiğinde bilgili olarak gelmiştir. Öğretmene, okula, formaya, çantaya ihtiyacı yoktur. Var olan eğitim ezbercidir. Eğitim ezberci olmamalıdır. Bilgi hamallığına ne gerek var? Müfredat basitleştirilmelidir' gibi söylemlerle yeni müfredatın ne kadar güzel olacağı anlatılmaktadır. Oysa yapılan sadece basit bir program değişikliği değil, aynı zamanda felsefe değişikliğidir. Son yıllarda eğitim sistemini hızla saran neoliberal felsefe, yeni müfredat ile hayatımıza tamamen girmekte, eğitim sisteminin yapılanmasında temel belirleyici haline gelmektedir.

Öğretmenler ısınamadı
Bakanlık yeni müfredatın mükemmelliğini, başarılı olabileceği yönündeki olasılığını, eski programın ne kadar başarısız olduğunun üzerine oturtmuştur. Yürürlükteki müfredatın ezbere dayalı, düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmayan bireyler yetiştirmeyi ilke edindiği elbetteki inkâr edilemez. Ancak bu, yeni müfredatın kusursuz ya da mükemmel olduğu anlamına gelmemelidir..."

Hatırlanacağı gibi, Avni Akyol'un bakanlığı döneminde, Türk eğitim sisteminde gerçekleşen en büyük reformlardan biri diye sunulan Kredili Ders Geçme Sistemi de benzer söylemlerle savunulmuştu. Ama öğretmenler benimsemediği için ömrü uzun olmadı.
Yeni müfredatı şu an için öğretmenlerin benimsediğini söylemek yanıltıcı olur. Zaten öğretmeni dışlayan, ikinci plana düşüren ya da aşağılayan hiçbir sistem ayakta kalamaz.

Dünyanın en iyi müfredatı da getirilse, eğer ortada onore edilen bir öğretmen ve eğitim altyapısı yoksa, o programın başarıya ulaşmasını beklemek, hayalcilik olur.
Keşke kademeli olarak geçilseydi. Altyapı da hazır olurdu, öğretmen de.

milliyet/abbas güçlü

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber