Koncuk: MEB yöneticileri siyasi ve ideolojik bir tavır sergilememelidir

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 31 Ekim 2012 12:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, eğitim sisteminin sorunlarla dolu olduğunu belirterek, "Tecrübe ve liyakati öne çıkan kişilerin yönetim tecrübesinden mutlaka faydalanılmalıdır. Müsteşarından, genel müdürüne, grup başkanından, uzmanına kadar, oluşturulacak tüm kadrolar, eğitim öğretimin içinden gelmiş, empati yapma kabiliyetine sahip kişilerden oluşturulmalıdır" dedi.

Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada Türk Eğitim-Sen'in, eğitim çalışanlarından gelen her talebi değerlendirmeye alan bir sendika olduğunu belirtti. Ulaşan talepleri muhataplarına mutlaka bildirdiklerini ifade eden Koncuk, sözlü olarak veya yazılı olarak ilgili birimlere ulaştırıldığını, kronik hale gelme eğiliminde olan problemlerle ilgili olarak da, mutlaka eylem yaptıklarını ve kamuoyu desteği oluşturmaya çalıştıklarını anlattı. Koncuk, "Geçtiğimiz dönem, eylemlerin neredeyse tavan yaptığı bir dönem olmuştur. Bilhassa, 4+4+4 sisteminden kaynaklanan problemler, bu problemlerle ilgili çözüm önerileri oluşturmak, tepkiler ortaya koymak neredeyse tüm zamanımızı almıştır. Köhne sistem, gerçekten can yakan bir sistem haline gelmiştir. Özellikle, acemi Bakan ve MEB bürokratları, oluşan problemler ve tepkiler karşısında ne yapacağını şaşırmış bir görüntü sergilemiştir. Köhne sistemin getirdiği sıkıntıların, önümüzdeki yıllarda da etkilerini yaşamaya devam edeceğiz. Fiziki yapının yarattığı problemler, öğretmen dengesizliği oluşması, tayin ve yer değiştirmelerde yaşanan sıkıntılar, MEB'in beceriksiz yönetim anlayışını da düşündüğümüzde, hız kesmeden devam edecektir. Öğretmen ve diğer eğitim çalışanları çok değişik problemler yaşamakta, haklı olarak, herkes, kendi problemini en önemli problem olarak tanımlamaktadır" ifadelerini kullandı.

Bu problemlerin ana başlıklarını da açıklayan Koncuk şöyle dedi:

"Nedir bu problemler? Öğretmenlerin tayin ve görevde yükselmeleri, parçalanan aileler, öğrenim özrünün özür grubu dışına çıkarılması, il emri uygulamasını kaldırılması, hizmetli, memur, teknisyen gibi eğitim çalışanlarının yaşadığı problemler, tayin, görevde yükselme, iş tanımlarının olmaması. Görevde yükselme sınavlarının hala yapılamamış olması, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün, ne kadar beceriksiz olduğunu gözler önüne seren, önemli bir örnektir. Öğretmen ve yöneticilerin alan değişikliği ile ilgili yaşananlar. Cumhuriyet tarihinde böylesine beceriksizce bir alan değişikliği dönemi yaşanmamıştır. Alan değişikliğinde yaşananlar başta Bakan olmak üzere, MEB bürokratları için tam bir kara lekedir. Sıra tayinlerinin bir kere ile sınırlandırılması, yönetmeliğe aykırı davranılması, okul müdürleri, müdür başyardımcıları ile müdür yardımcılarının yaşadığı problemler, yönetmelikte bulunmasına rağmen hala yönetici olarak iller arası tayin konusunda bir adım atılmaması vb. Öğretmenlerin ek ödeme problemi, eşit işe eşit ücret düzenlemesinde öğretmenlerin konu dışı bırakılması, neredeyse en az maaş alan kesim haline getirilmeleri, 4/C'li personelin insanlık dışı çalışma şartları ile karşı karşıya bırakılmaları, mesleki teknik eğitimin, buna bağlı olarak meslek dersi ve teknik öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar, ek ders esaslarının yaşanan sıkıntılara uygun olarak güncellenmemesi, ücretli öğretmen sömürüsünün aynı hızla devam etmesi, ataması yapılmayan öğretmenlerin görmezden gelinmesi, sağlam ve kabul edilebilir bir öğretmen istihdam politikasının oluşturulamaması. Mahrumiyet bölge ve alanlarında çalışmayı özendirecek, bir tazminat sisteminin planlanmaması, okullarımızın çağın gerektirdiği donanıma hala sahip olmaması, derslik ihtiyacının her geçen gün artarak devam etmesi, usta öğreticilerin yaşadığı sıkıntılar. Okullarımızda yaşanan güvenlik problemi, öğretmenlerin itibarının azalmasına yönelik olarak, yetkililerin yaptığı açıklamalar, mesleğin itibarlı bir meslek olmaktan her geçen gün uzaklaşması, öğretmen yetiştirmede yaşanan sıkıntılar, öğretmen kariyer sisteminin, kıdem ve liyakat gözetilmeksizin oluşturulmaya çalışılması. Yaşanan problemlerinin büyüklüğü ile orantılı olmayan MEB bütçesi gibi problemler hala yaşanmaya devem etmektedir. Yukarıda saydığımız sorunlar elbette yaşananların tamamı değildir. Bunlara daha onlarca problem eklemek mümkündür. Mesele, problemlerin çokluğundan ziyade, bunları çözme iddiasını ortaya koyabilecek bir kadronun Milli Eğitim Bakanlığını yönetmiyor olmasıdır. Gerekli tecrübe ve liyakatten uzak insanlarla, yaşanan ve yaşanacak olan problemleri çözmek ne kadar mümkün olacaktır??

Türk Eğitim-Sen olarak, yukarıda sayılan ve sayılamayan problemlerin bugünden yarına, hemen çözülmesini beklemediklerini ifade eden Koncuk, "Ancak, bunları çözebilecek bir iradenin olmadığını görmek endişemizi artırmaktadır. Kendi personelinden her geçen gün uzaklaşan, sormayan, danışmayan, duymayan, görmeyen bir anlayışla, yaşanan sıkıntılardan kurtulma imkanı görünmemektedir. Bütün bu sebeplerle, başta Ömer Dinçer olmak üzere, MEB'in tüm yöneticileri, diyaloğa, tavsiyelere açık olmalıdır. Siyasi ve ideolojik davranmaktan uzak bir tavır sergilemelidirler. Tecrübe ve liyakati öne çıkan kişilerin, yönetim tecrübesinden mutlaka faydalanılmalıdır. Müsteşarından, genel müdürüne, grup başkanından, uzmanına kadar, oluşturulacak tüm kadrolar, eğitim öğretimin içinden gelmiş, empati yapma kabiliyetine sahip kişilerden oluşturulmalıdır. Mevcut kadroların bu anlayışlardan çok uzak olduğu tüm kamuoyu tarafından görülmüştür" ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber