Gazeteler, AİHM'in türban kararını nasıl gördü?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 11 Kasım 2005 08:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

HÜRRİYET HABERİ SÜRMANŞETTEN SEVİÇLE KARŞILADI

Türbanda son karar

Zeynel LÜLE/BRÜKSEL

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), üniversitelerde türban yasağı konusuna son noktayı koydu ve bu uygulamanın, ?insan hakları ihlali olmadığına' karar verdi. AİHM'nin ?temyiz mahkemesi' niteliğindeki Büyük Mahkeme, dün 17 yargıcın kararıyla üniversitelerde ?türban yasağı' uygulamasının ?yasal' olduğuna hükmetti.

İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, 1998'de bu nedenle ?disiplin' cezası almış ve uygulamayı AİHM'ye taşımıştı. 29 Haziran 2004'te davayla ilgili ilk karar, AİHM'nin 4'üncü dairesi tarafından verilmiş ve 7 yargıç oybirliğiyle türban yasağının ?insan hakları ihlali olmadığına' hükmetmişti. Dava daha sonra Şahin'in avukatları tarafından AİHM'nin büyük mahkemesine götürülmüştü. Dün davayla ilgili kararını açıklayan Büyük Mahkeme, türban nedeniyle okula girişi yasaklanan İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin'in başvurusunu ?haksız' buldu. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ?din ve vicdan özgürlüğünü' güvence altına alan 9'uncu maddesinin ihlal edilmediğine karar verdi. Böylelikle okullarda türban yasağı konusunda Avrupa genelinde ?içtihat' oluştu.

İŞTE GEREKÇE

AİHM'nin başvuruyu reddetme gerekçeleri şu şekilde açıklandı:

Yüksek öğrenimini laik üniversitede yapmayı seçen öğrenci, üniversite kurallarını kabul etmiş sayılır.

Dinsel simgelerin herhangi bir yer ve biçim sınırlaması olmaksızın sergilenmesi, sözü geçen dini uygulamayan ya da başka bir dine mensup öğrenciler üzerinde baskı oluşturabilir. Üstelik söz konusu dini kıyafet, aynı dini taşıyanların ?çoğunlukta' olduğu bir okulda taşınmaktadır. Bu da öğrenciler üzerinde ?baskı' unsuru yaratmaktadır.

Üniversitelerdeki düzenlemeler, farklı inanışlardaki öğrencilerin birlikteliğini sağlama amacına yönelik, ?eşitlik' ve ?laiklik' ilkesi esas alınarak dinsel inançları açığa vurma özgürlüğünü sınırlayabilir.

Laik üniversiteler, öğrencilerin kılık kıyafetlerine ilişkin sınırlamalar koyarken, köktendinci akımların yükseköğretimde kamu düzenini bozmamalarına dikkat gösterebilir.

Üniversitelerdeki kılık kıyafet düzenlemesi Türkiye'de 1991'deki resmi gazetede yayınlanmıştır ve Danıştay'ın bu konuda kararı mevcuttur. Şahin'in okulu İstanbul Üniversitesi ise 1994'de bu konuyu bir genelge ile bildirmiştir.

Türkiye'de türban konusunun ?siyasallaştırıldığı' da gözönüne alınmalıdır. Dini kuralları dayatmaya çalışan aşırı uçlar, Türkiye'de eylemlerini artırmıştır. Bu da üniversitelere laiklik prensipleri, kadın erkek eşitliği ve de kadın hakları konusunda bazı kararlar alma zorunluluğunu getirmektedir. Amaç eğitim kurumlarının laik karakterini korumaktır.

Hürriyet


MİLLİYET HABERİ SÜRMANŞETTEN VERDİ

Türban yasağı meşru

AİHM, türban davasında Türkiye'deki yasağı haklı buldu. AİHM, yasağı, "Demokratik bir toplumda gereklilik, laiklik ve eşitlik ilkelerinin korunması" açısından meşru gördü

Güven Özalp - Brüksel

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'de üniversitelerde uygulanan türban yasağı tartışmalarına noktayı koydu. Mahkemenin temyiz organı olarak görev yapan ve 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire, 4. Daire'nin kararını onayarak, yasağı "demokratik bir toplumda gereklilik" olarak niteledi.

Büyük Daire'nin kararı türban konusunda "nihai ve örnek karar" özelliği taşıyor.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenciyken türban taktığı için derslere girmesine izin verilmeyen Leyla Şahin'in itirazını değerlendiren Büyük Daire, yasağın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ihlali olmadığı görüşünü teyit etti. Kararda, laikliğe yapılan güçlü vurgu dikkat çekti.


Türban siyasi İslam'ın sembolü

Türban yüzünden tıp eğitimini tamamlayamayan Şahin'in itirazını reddeden mahkeme, türbanın 'toplumu böldüğü'ne vurgu yaptı....

Aralarında Türk hâkim Rıza Türmen'in de bulunduğu 17 yargıçtan oluşan AİHM Büyük Dairesi, türban davasının 55 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı... AİHM'nin verdiği kararın, sadece Türkiye'nin özel şartları değil, genel olarak Avrupa'nın durumu da göz önünde bulundurularak alındığı ifade edildi. Türbanın siyasi sembol olduğu belirtildi... Toplumda, "bu giysiyi takmanın dini inancın bir gereği olduğunu düşünenler ve düşünmeyenler" olarak ayrım yarattığı belirtildi...

Karar oybirliğiyle alındı
AİHM Büyük Dairesi, "türbanın dinin kurallarından biri olduğu için takıldığı" savunmasına da şu karşılığı verdi: "Öncelik dinin değil devletin kurallarıdır..." Mahkemenin gerekçeli kararındaki beş maddeden üçü oybirliği, ikisi ise bire karşı 16 oyla kabul edildi. İşte, Büyük Daire'nin kararında yer alan ve gündemi değiştiren çarpıcı ifadeler:

1-Politik bir sorun
Avrupa'daki üniversitelerde de türban tartışılıyor. Ancak, Türkiye'de türban, kişisel özgürlükten çok politik anlamda sorun oluşturuyor. Toplumu geriyor...

2-Kıyafet kanunu
Herkes kıyafetini seçmekte özgürdür... Ancak, aslolan kıyafet kanunudur. Modern toplum yaratma, vatandaşları dinine göre ayırt etmemeyi öngörür.

3-Laikliğin bir gereği
Otoritelerin laikliği muhafaza etmesi için İslami başörtüsünün giyilmesini engellediği düzenlemeler, mahkeme tarafından anlaşılabilir bulunmuştur.

4-Toplumu bölüyor
Türbanlı öğrenciler toplumun diğer kesimlerinde kamplaşmalar yarattı. Özellikle "dinsizler ve inananlar" ayrımı yapılmaya başlandı. Bu çok tehlikeli...

5-Geleneksel değil
Kadınların saçlarını örtmek için kullandığı başörtüsü, saçın gözükmeyeceği şekilde boğazda bağlanan ise türbandır... Ve türban siyasi bir semboldür...
Sabah


AKŞAM HABERİ MANŞETTEN VERMEDİ

AİHM, Şahin'in türban ısrarına noktayı koydu

Türban konusunda son noktayı uluslararası hukuk koydu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin'in, derslere türban takarak girme konusunda ısrar etmesi sonucu aldığı disiplin cezasının insan hakları ihlali olduğu gerekçesiyle açtığı davada Türkiye'yi haklı buldu. Büyük Daire, 'Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunmadığı'' kararına vardı. AİHM Büyük Dairesi, Şahin'in temyiz başvurusunu reddetti ve daha önce bu yönde alınan kararı onadı.

OY BİRLİĞİYLE ALDILAR

Şahin'in başvurusunu inceleyen AİHM, 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesinin, eğitim hakkı özgürlüğüyle ilgili 2. protokolünün 1. fıkrasının, özel ve yaşam hakkına saygı ilkesiyle ilgili 8. maddesinin, ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesinin ve ayırımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddenin Türkiye tarafından ihlal edilmediğine' karar verdi. Mahkeme heyeti, 9. madde ve 2. protokolden yapılan başvuruları 1'e karşı 16'a oyla, diğer üç maddeden yapılan başvuruları ise oybirliğiyle reddetti.

Büyük Daire, gerekçeli kararında, daha önce ilgili dairenin verdiği görüşlere katıldığını ortaya koydu. AİHM'in ilgili dairesinin, 'Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunmadığı'' kararını vermesi üzerine, Leyla Şahin'in avukatları, davanın, temyiz niteliği taşıyan Büyük Daire'de görüşülmesini istemişti.

AİHM'nin Büyük Dairesi, gerekçeli kararı da açıkladı. Kararda, 'üniversitelerdeki türban yasağı konusundaki müdahale için Türk yasalarının meşru temelleri olduğu'' belirtilerek, 'Türkiye'deki Anayasa Mahkemesi'nin üniversitede türbana izin verilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki'' kararına atıfta bulunuldu.

Kararda, 'üniversitelerdeki türban yasağının, başvuruyu yapanın üniversiteye kayıt olmadan önce de var olduğu ve bu sınırlamanın başvuru sahibi tarafından bilinmesi gerektiği'' vurgulanırken, 'Türkiye'de türban konusundaki müdahalenin gerekliliği konusunda birbirlerini tamamlayan laiklik ve eşitlik ilkesinin temel alındığının gözlendiği' ifade edildi.

DİNİ SEMBOLLERİ DAYATMA

Kararda, 'Türk Anayasası'nda laikliğin, demokratik değerlerin korunması, din özgürlüğü ve vatandaşların yasalar önünde eşitliği ilkelerini sağladığı' belirtilerek laiklik ilkesinin, Türkiye'de demokratik sistemin korunması için gerekli olduğu vurgulandı. 'Türk Anayasası'nda kadın haklarının korunduğu'' hatırlatılan kararda, kadın-erkek eşitliğinin AİHM tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin en önemli maddelerinden biri olduğu ve üye ülkeler tarafından da uygulanmasına büyük önem verildiği kaydedildi. Gerekçeli kararda, Türkiye'de aşırı siyasi hareketlerin varlığının ve bu hareketlerin kendi dini sembolleri ve dini kurallara dayalı bir toplum dayatma isteğinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekildi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, 1998 yılında derslere türban takarak girmek istemiş, aldığı disiplin cezasıyla okulla ilişkisi kesilmişti. Şahin, uygulamanın 'insan hakları ihlali'' olduğu gerekçesiyle 1999'da AİHM'de dava açmıştı.

Akşam


YENİŞAFAK ÇELİŞKİLERE DİKKAT ÇEKTİ

AİHM ihlali

"Din, eğitim, ifade ve özel yaşam" özgürlüklerini görmezlikten gelerek, Leyla Şahin'in sırf başörtüsü taktığı için Tıp Fakültesi'nden atılmasını yasalara uygun bulan AİHM, bir insan hakları ihlaline imza attı

Başörtüsü taktığı için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden atılan Leyla Şahin'in temyiz başvurusunu inceleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, "üniversitelerdeki başörtüsü yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı" yönünde nihai karara vardı. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kararını "esas" aldı ve başörtüsüne müdahalenin "gerekli" olduğuna hükmetti. Kararda, bu gereklik, "Türkiye'de dini kurallara dayalı bir toplum isteyen aşırı grupların varlığı ve başörtüsünün sembol olduğu" iddiasına dayandırıldı.

AİHM'nin temyiz organı niteliğindeki Büyük Daire, İstanbul Üniversitesi eski öğrencisi Leyla Şahin'in temyiz başvurusuna ilişkin 2004 Haziran'ında alınan kararı dün onadı. Daire, Türkiye'deki üniversitelerde türban yasağının insan hakları ihlali olmadığına nihai olarak hükmetti. 17 yargıçlı Büyük Daire, iddia konusu olan 5 maddeden 3'ünde 16'ya 1 şeklinde oy kullandı. AİHM'nin kararı için başka temyiz yolu bulunmuyor.

"Türkiye'deki Anayasa Mahkemesi'nin üniversitede türbana izin verilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki" kararına atıfta bulunan Mahkeme, Yüksek İdari Mahkeme'nin de "üniversitelerde türbanın takılmasının cumhuriyetin temel ilkeleriyle bağdaşmadığı yolunda görüş belirttiğini" hatırlattı. Daha önce ilgili dairenin verdiği gerekçeli kararın içeriğine katıldığı görülen büyük daire, "üniversitelerdeki türban yasağının, başvuruyu yapanın üniversiteye kayıt olmadan önce de var olduğu ve bu sınırlamanın başvuru sahibi tarafından bilinmesi gerektiği" kaydedildi.

Müdahale 'gerekli'

Gerekçeli kararda, Türkiye'de başörtüsü konusundaki müdahalenin "gerekliliği" konusunda birbirlerini tamamlayan laiklik ve eşitlik ilkesinin temel alındığının gözlendiği ifade edildi. Kararda, Türk Anayasası'nda laikliğin, demokratik değerlerin korunması, din özgürlüğü ve vatandaşların yasalar önünde eşitliği ilkelerini sağladığı bildirildi.

'Aşırı siyasi hareketler'

Gerekçeli kararda, laiklik ilkesinin, Türkiye'de demokratik sistemin korunması için gerekli olduğu da vurgulandı. "Türk Anayasası'nda kadın haklarının korunduğu" hatırlatılan kararda, kadın-erkek eşitliğinin AİHM tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin en önemli maddelerinden biri olduğu ve üye ülkeler tarafından da uygulanmasına büyük önem verildiği kaydedildi. Kararda, bunun Türk Anayasası'nda da önemli bir yer aldığına işaret edildi. Gerekçeli kararda, Türkiye'de aşırı siyasi hareketlerin varlığının ve bu hareketlerin kendi dini sembolleri ve dini kurallara dayalı bir toplum dayatma isteğinin gözardı edilmemesi gerektiği vurgulandı.

İnsan Hakları Sözleşmesi tersini söylüyor

Davacı Leyla Şahin'in avukatı Kazım Berzeg, AİHM Büyük Dairesi tarafından verilen kararın "AB Temel Haklar Bilgirgesi"nde yer alan "Eğitim ve öğrenim özgürlüğü hakkı yüksek öğrenimi de kapsar" maddesine ters düştüğünü söyledi. AİHM başörtüyle öğrenim görme hakkını belirleyecek tek merci olamayacağını belirten Berzeg, "AİHM'nin bu kararı Türkiye Cumhuriyeti'nin iç politikasına direk olarak bir etki yapmaz" dedi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü" başlıklı 9. maddesi şöyle:

1 Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

2 Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.

AİHS'nin "Özel hayatın ve aile hayatının korunması" başlıklı 8. maddesinde de şöyle deniliyor:

1 Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

2 Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın,ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.

Yeni Şafak


ZAMAN HABERE BİRİNCİ SAYFASINDA YER VERMEDİ

AİHM başörtüsü yasağını savundu

Leyla Şahin'in temyiz başvurusunu inceleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), üniversitelerdeki türban yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'ne aykırı olmadığı yönünde nihai karara vardı.

AİHM'nin kararı için başka temyiz yolu bulunmuyor.

AİHM'nin temyiz organı niteliğindeki Büyük Daire, bir önceki kararda yer alan gerekçeleri tekrarlayarak üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de ?demokratik bir gereklilik? olduğunu savundu. Büyük Daire, dün 4. Daire'nin kararını onadı. Kararda, söz konusu yasağın, ?Şahin'in üniversiteye girmeden önce belli olduğu, bu yasağın şikayetçi tarafından bilinmesi gerektiği? ifadeleri yer aldı. Karar, AİHM'ye yapılan 100'den fazla başörtüsü şikayeti için emsal teşkil ediyor. Strasbourg Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin üniversitede başörtüsüne izin verilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki kararına atıfta bulunarak, yasağın meşru temellere dayandığını açıkladı. Türkiye'nin özel durumuna vurgu yapan AİHM, Şahin kararının yasağı uygulamayan ülkeler açısından bir bağlayıcılığı olmadığını belirtti. Mahkeme, Türkiye'nin AİHS'nin din ve vicdan özgürlüğünü koruyan 9. maddeyi ve eğitim hakkını koruyan 2. maddenin 1. protokolünü ihlal etmediğine hükmetti. 17 yargıçlı mahkemede, 5 maddenin üçünde 1'e karşı 16 oy kullanılırken, sadece Belçikalı yargıç Françoise Tulkens karara itiraz etti. Eğitim hakkını koruyan 2. maddenin ilk cümlesine atıfta bulunan Büyük Daire yargıçları, yasağın sadece liselerde değil üniversitelerde de uygulanmasının AİHS'ye aykırı olmadığına hükmetti. Strasbourg Mahkemesi, Şahin kararında nüfusunun büyük kısmı Müslüman olan Türkiye'nin özel koşullarına atıf yaptı.

Berzeg: ?Gerekçeler çok tutarsız? Kararı, çok talihsiz ve üzücü olarak niteleyen Leyla Şahin'in avukatı Kazım Berzeg, ikinci kararın gerekçelerinin çok kısa ve tutarsız olduğunu savundu. Berzeg, ?Bir önceki karar, Avrupalı ve Amerikalı hukukçular tarafından çok sert eleştirilmesine rağmen, Büyük Daire'nin kararı tekrarlaması çok üzücü. Büyük Daire'nin, diğer dairelerde kabul edilmiş kararları hiçbir zaman değiştirmediği teorisi böylece doğrulanmıştır.? dedi.

Leyla Şahin davası 1998'de başlamıştı

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, 1998 yılında derslere türban takarak girmesi sonucu aldığı disiplin cezasının ?insan hakları ihlali? olduğu gerekçesiyle AİHM'de dava açmıştı. Mahkeme 2 Temmuz 1998'de başvuruyu kabul etti. 29 Haziran 2004'te Leyla Şahin'in başvurusunu karara bağladı ve ?Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunmadığı?nı duyurdu. 27 Eylül 2004'te Şahin'in avukatları, Büyük Daire'ye temyiz başvurusunda bulundu. 10 Kasım 2004'te itiraz başvurusunu kabul eden Büyük Daire, dün kararını verdi.

Zaman


VAKİT, KÜFÜR TEK MİLLET DEDİ

KÜFÜR TEK MİLLET

Birçok konuda görüş ayrılıkları olsa bile, Müslümanların temel hakları söz konusu olduğunda ne kadar Yahudi, Hıristiyan, ateist, yerli ve yabancı laik...

Vakit


VATAN HABERİ POLİTİKA SAYFASINDA GÖRDÜ

AİHM türbana geçit vermedi

AİHM Büyük Dairesi, Leyla Şahin'ın türbanlı öğrenim görmesine izin verilmeyerek, "düşünce, eğitim, din özgürlüğünün" ihlal edildiğine ilişkin başvurusunu reddetti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 7 yıldır devam eden türban davası, Türk devletinin lehine sonuçlandı. Türbanın taktığı gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden uzaklaştırılan Leyla Şahin, devlete karşı AİHM'de açtığı davanın temyizini de kaybetti.

AİHM'nin teymiz mahkemesi olarak görülen, 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire, dün aldığı kararında, türban yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ihlal edildiği iddia edilen 5 maddesinin hiçbirinde ihlal bulunmadı. Aralarında Türk yargıcı Rıza Türmen'in de bulunduğu 17 yargıdan oluşan Büyük Daire'nin, Şahin'in başvurusu üzerine verdiği karar şöyle:

5 maddede karar

Bir oya karşı 16 oyla: AİHS'nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin 9'uncu maddesi ihlal edilmedi.

Bir oya karşı 16 oyla: Eğitim hakkına ilişkin 2. maddesi ihlal edilmedi.

Oybirliğiyle: Aile yaşamına saygıya ilişkin 8. madde ihlal edilmedi.

Oybirliğiyle: İfade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu madde ihlal edilmedi.

Oybirliğiyle: Ayrımcılığı yasaklayan 14'üncü madde ihlal edilmedi.

Kararda ne dendi?

* Biliyordu: Başvuru sahibinin üniversiteye girdiği andan itibaren okulda başörtüsü ile ilgili kısıtlamaların olduğu ve 1998'de kabul edilen genelgeyle derslere ve sınavlara giremeyeceği açıktı.

* Koruyor: Türbana ilişkin yapılan müdahale, diğerlerinin hakları ve özgürlükleri ve kamu düzeninin korunması için meşru bir amaç için kullanıldı. Bu müdahalenin gereğinin, laiklik ve eşitlik prensipleri ile ilgili olduğunu not ettik. Türkiye'de Anayasa Mahkemesi, laikliği, demokratik değerlerin bir garantörü olarak görüyor. Bu prensip, devletin bir din veya bir inancı tercih etmesini önlüyor ve tarafsız kalmasını sağlıyor. Aynı zamanda bireyi aşırı uç hareketlerin dıştan gelen baskısından da korur.

* Uyumlu: Laikliğin, AİHS'nin değerleri ile uyumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu prensip, Türkiye'deki demokratik sistemi korumak için gerekli olabilir. Türkiye'deki Anayasal sistem, kadınların haklarını koruyor.

* Dayatılmamalı: Dinin gereklerini yerine getirdiği düşünülen kişilerin bu 'sembolü' takmalarının, türbanı takmayanlar üzerinde etki yaptığı da gözönüne alınmalı. Türban özgürlüğününün kısıtlanması da, bu dini sembolün Türkiye'de bir süre önce siyasi bir önem kazandığı gözönüne alınarak, sosyal bir gerek olarak görüldüğü şeklinde değerlendirilmeli. Türkiye'de aşırı siyasi hareketlerin varlığı ve bu hareketlerin kendi dini sembolleri ve dini kurallara dayalı bir toplum dayatma isteği de gözardı edilmemeli.

Vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber