Mevlana şekeri tescilleniyor

Konya Ticaret Odası (KTO), Mevlana Şekerini 'Peynir Şekeri' adı altında tescillemek için Türk Patent Enstitüsü'ne başvurdu. Mevlana'nın adının ticaret unsuru olarak kullanılmaması için ürünün adına geleneksel olarak 'Peynir Şekeri' dediklerini ifade eden Haydaroğlu, Konya'ya özgü bu ürünü coğrafi işaret olarak tescil ettireceklerini belirtti.

KTO Başkan Yardımcısı İsmail Haydaroğlu, Konya'nın bir çok kültürel değerleri bulunduğunu ve bunlardan birinin de piyasada 'Mevlana Şekeri' olarak adlandırılan 'Peynir Şekeri' olduğunu söyledi. Konya Ticaret Odası olarak sosyal sorumluluk projesi kapsamında Mevlana Şekeri'ni tescillendirmek için çalışma başlattıklarını belirten Hayradoğlu, şunları söyledi:

"Selçuk Üniversitesi'nden bilim adamları ile üreticilerle birlikte bir proses hazırlandı. Dosya mikrobiyolojik kriterler, etiketleme ve gıda maddeleri tebliğine uygun olarak belirlendi. Coğrafi işaret, patent ve üretim prosesi ile ilgili dosyamız tamamlandı. Bu dosyayı Türk Patent Enstitü'ne başvurduk. Ürünün tescil başvurusu ile ilgili süreç yaklaşık 1,5 yıldır devam ediyor. Peynir şekeri ile ilgili coğrafi işaret aldıktan sonra ürünün hijyenik şartlarda, paketlenmiş markalı ve sağlıklı olarak tüketicilerin talebine sunulmuş olacak."

RANT MESELESİ YAPILMAMASI İÇİN

Ürünün tescilinin şahısların eline geçerek rant meselesi yapılmaması için KTO olarak girişimde bulunduklarını ifade eden Haydaroğlu, "Ürünün üretim prosesi ve diğer şartları Konya Ticaret Odası'nın uhdesinde. Bu şartlarla üretim yapmak isteyenler KTO'nun onayını alarak ve coğrafi koşulların tüm prosedürlerini yerine getirerek üretmek zorundalar. Zaten birde denetleme kurulu oluşturuldu. Üretim sürecinde de KTO denetimini gerçekleştirecek. Türk patent Entitüsü'nden gerekli onayı aldıktan sonra bu ürünü üretmek isteyenler KTO'ya müracaat etmek zorunda olacak" dedi.

KENDİMİZE ÖZGÜ DEĞERLERİ KAPTIRMAYALIM

Türkiye'nin bir çok ürünün farklı ülkelerde yabancı firmalar tarafından tescil ettirildiğini hatırlatan Haydaroğlu, şöyle konuştu:

"Biz her ne kadar kızsak da pastırma, baklava hatta Hacivat-Karagöz de bile tesciller yapıldı. Biz millet olarak sözlü kültüre bağlıyız. Yaşadığımız çağ artık yazılı kültürü, markalaşmayı ve tescili gerektiriyor. Bizim kendi içimizde kızmamız sonucu değiştirmiyor. Onun için dünya koşulları neyi gerektiriyorsa bize özgü değerleri kaptırmama adına yasal işlemleri yapmalıyız. Bu bizim gelecek nesillere karşı olan sorumluluğumuzdur."