Taliban'ın serbest bıraktığı Türk teknikere davullu zurnalı karşılama

Çalışmak için gittiği Afganistan’da Taliban mensuplarınca kaçırılan teknisyen Sertaç Dikilitaş, MİT’in girişimleriyle kurtarıldıktan sonra memleketi Adana’da davul ve zurnalarla karşılandı.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 01 Nisan 2013 23:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Taliban'ın serbest bıraktığı Türk teknikere davullu zurnalı karşılama

Adana'ya iner inmez yaklaşık 2 yıldır görmediği annesine ve yakınlarına sarılan Dikilitaş'ın, evine adım atınca ilk işi annesinin yaptığı dolmaların tadına bakmak oldu.

Kurtarıldığı müjdesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen Sertaç Dikilitaş, bugün THY'nin TK 707 sefer sayılı uçağıyla saat 16.00'da Kabil'den İstanbul'a geldi. Atatürk Havalimanı'nda bir süre dinlenen Sertaç Dikilitaş, daha sonra THY'nin tarifeli seferiyle memleketi Adana'ya geldi. Burada annesi Nursel Dikilitaş ile kardeşleri Aytaç, Işıl, Duygu ve Zekiye Dikilitaş ve yakınları tarafından karşılanan Dikilitaş, perondan çıkar çıkmaz annesi ve kardeşlerine sarılarak hasret giderdi. Coşkulu kalabalığın omuzlarında havalimanının avlusuna çıkan genç teknisyen, burada bir süre yakınlarıyla oyun oynadıktan sonra Akkapı Mahallesi'ndeki evine gitti. Burada mahallelinin karşıladığı Dikilitaş için iki tane de kurban kesildi. Kurban kesimi sırasında koyunun kanını alıp annesinin alnına süren Dikilitaş, yakınlarına duygu dolu anlar yaşattı.

“EVİMİ YAPTIRMAK İÇİN GİTTİM”

Komşularıyla selamlaştıktan sonra evinin önünde bir basın açıklaması yapan Sertaç Dikilitaş, çalışması gerektiği için gurbete gittiğini söyleyerek, kazandığı parayla ailesinin oturduğu evi yaptırdığını anlattı. Ellerinde tutsak olduğu Taliban mensuplarının aralarında iyi insanların da bulunduğunu belirten Dikilitaş, annesiyle ilk telefonla görüşmesini şöyle anlattı:

“Bana kimi zaman iyi davrandılar, kimi zaman kötü davrandılar, zamanım öyle geçti. Benim için en çok zor olan 25 ay ailemden uzak kaldım, hiç haber alamadım. Bu ne kadar acı biliyor musunuz? Allah kimseye yaşatmasın. En son, kurban olduğum Allah, Taliban'ın içinde her türlü insan var, iyisi de var kötüsü de var, iyi bir insan çıktı benim karşıma, onunla sohbet ettim, konuştum. Dedim 'ya ne olur bana müsaade edin annemle görüşeyim, 5 dakika da olsa bir telefon açayım, yani annem bilsin ki oğlu yaşıyor'. Ben tek başına bir kutu içerisindeydim. Ben de istiyorum ki ailemden haber alayım. Yalan da olsa anneme iyiyim demek istedim. Bana telefon açtılar ve dediler ki 'Sabırlı ol biraz, inşallah birkaç güne annenin sesini duyacaksın'. Sağ olsunlar 2 Ocak'ta -tesadüf, onlar yılbaşı olduğunu, annemin sesini duydum. Annemle saatlerce sohbet ettim, iyi olduğunu öğrendim. Anneme yalanlar söyledim, yüzüne söyledim. Anne dedim hiç oğlunu merak etme, çok şükür ben iyiyim dedim.”

“TAŞTAN YAPILMIŞ, TOPRAKLA SIVANMIŞ BİR YERDE KALDIM”

Genç teknisyen, taştan yapılmış, toprakla sıvanmış, kendi tabiriyle 'berduş' bir yerde kaldığını ifade ederek, Taliban mensuplarının kendisine ilk defa 'azat' edileceğini söyledikten sonra bir türlü o günün gelmediğini ve 810 gün tutsak kaldığını söyledi. Dikilitaş, serbest bırakılma öyküsünü ise şöyle anlattı:

“Bir akşam vakti, 6 gibiydi genç bir Taliban geldi, çamaşır getirdi, 'Sertaç temiz elbiseler giy, hareket edeceğiz' dedi. O gece hareket edeceğimizi söylediler, inanmadım o gece uyuyamadım, heyecanla hayaller kurdum. Sonra sabaha karşı 4 gibi hadi gidiyoruz dediler, ben Allah bilir beni nereye götürüyorlar, hangi eve götürüyorlar diye ümitsiz bir şekilde ilerledim. Konuşurken, 'Beni gerçekten azat mı ediyorsunuz' dedim. 'Ya sen inanmıyor musun' dediler, ben de 'İnanmıyorum' dedim. 'Beni neden serbest bırakıyorsunuz, fidye mi verdiler, tutsaklarınızı mı bıraktılar?' diye sordum. Bana 'Seni Müslüman olduğunuz için bırakıyoruz' dediler. 'Peki benim Müslüman olduğumu 810 gün sonra mı anladınız' dedim. Bana 'Sertaç hayatta her şey var. Senin üstüne siyaset olmuştu, senin rızkında bu varmış ama rızkın bitti' dediler, serbest kaldım.”

Dikilitaş, tutsak olduğu günlerde uzayan sakalını Kabil Büyükelçiliği'nde keseceğini ama annesinin 'Yok oğlum böyle gel, sakallarını öpeceğim' dediği için kesmediğini kaydetti. Dikilitaş, basın mensuplarının 'Bir daha gurbette çalışmaya gidecek misiniz?' sorusuna ise, “Bundan sonra hiçbir şey düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum. Düşündüğüm zaman ters oluyor. Annemin dizinde uyumak istiyorum, zaman ne getirir bilemeyiz” şeklinde yanıt verdi.

Açıklamanın ardından anne Dikilitaş, yaptığı dolmaları eliyle oğluna yedirdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber