Bakan Tüzmen ve ekibine istifa çağrısı

Haber Giriş : 25 Aralık 2005 16:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mustafa Mutlu: "O memurların, o haltları karıştırdığından Kapıkule Gümrük Müdürü'nün neden haberi olmadı? Uyudu mu? Uyuduysa; bu, müdür beyin en azından "görevi ihmal" suçu işlediğini göstermiyor mu?"

Çağdaş devletlerde kamu yöneticilerinin sorumlulukları zincirlemedir... En alt kademedeki bir memurun hatasından ya da suiistismalinden; onun ilk amiri dahil, en tepedeki bakana kadar herkes sorumludur.

Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra, geçen hafta patlak veren "Kapıkule Skandalı"na dönelim:
Türkiye'nin en büyük gümrük kapısı olan Kapıkule'deki yolsuzluk skandalı, bir memurun sıradan bir "rüşvet alma" olayı değil; işin içinde bir "çete yapılanması" söz konusu.

Zaten emniyet güçleri de bundan kuşkulandıkları için, elektrik sobalarının içine gizli kamera yerleştirerek Kapıkule'yi gözetim altına aldılar.

Sonuçta da 44 gümrük muhafaza memuru ve 19 polis tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Diyelim ki bu zanlılar suçlu bulundu; iyi de olay bitti mi?

O memurların, o haltları karıştırdığından Kapıkule Gümrük Müdürü'nün neden haberi olmadı? Uyudu mu? Uyuduysa; bu, müdür beyin en azından "görevi ihmal" suçu işlediğini göstermiyor mu?

Ya da gümrüklerden sorumlu bakanlığın teftiş heyetleri, çekirdek çitleyip televizyon mu seyrediyorlardı ki; milyonlarca dolarlık mal yasa dışı yollardan iç pazara sunulurken ruhları bile duymadı?

Ya Gümrükler Genel Müdürü'ne ne demeli? Onun hiç mi sorumluluğu yok bu skandalda?
Ve elbette Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen... Bu skandal, en azından "başarılı olamadığının" kanıtı değil mi?

Ve tüm bu saydığım zevatın hem görevlerini yerine getiremedikleri, hem de soruşturmanın bundan sonraki selametini sağlamak için istifa etmeleri gerekmez mi?

Gerekir...

Unutulmamalı ki; bugün hâlâ yetkili bazı koltuklarda oturan ve çeteyle doğrudan ilişki içinde bulunma ihtimalleri olan kişiler, bu skandalin kendilerine kadar uzamasını önleyebilirler.

Bu nedenle onlar istifa etmeseler bile Hükümet, Gümrüklerden Sorumlu Bakan dahil, hepsini görevden almalı ve yargının önünü açmalıdır.

Peki; tüm bu yazdıklarım bizim ülkemizde olur mu?

Elbette olmaz!

Olmayacağını da geçen yılki Roche skandalında ve talihsiz "hızlı tren faciası"nda yaşayıp gördük.

Peki; o zaman ben neden böyle bir beklenti içindeyim?

Safım da ondan!

Bu nasıl banka?

Diyelim ki bir bankaya gittiniz; para çekeceksiniz...

Saatlerce kuyrukta beklediniz; sıra tam size geldiğinde veznedeki görevli paranın bittiğini, başka bir gün gelmenizi söyledi.

Ne düşünürsünüz?

Ben söyleyeyim:

"Bu banka iflas ediyor olmalı!"

Çok şükür ki hiçbir bankamız bu durumda değil...

Ama tüm bu yazdıklarım; her emekli maaşı ödeme gününde, "bankacılık işlemleri" yapma yetkisiyle donatılan PTT şubelerinde yaşanıyor...

Yüzbinlerce yaşlı SSK emeklisi, PTT şubelerinin önünde kuyruğa giriyor ve bir süre sonra gişedeki memurun, "Para bitti, başka gün gelin" haykırışıyla yıkılıyor...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu:

Eminim ki bu yazdıklarımdan haberiniz bile yoktur.

Ama maaşlarını PTT'den almak zorunda bırakılan yüzbinlerce emekli artık bu kurumun parasızlığından ve ödeme yapamamasından bıktı.

Lütfen bu emeklilerin de diğerleri gibi maaşlarını bir bankamatik aracılığıyla almalarını sağlayın ve bu çileye artık bir son verin!

Zamparalığı bile devlet kesesinden yapanlar!

İki üst düzey bürokrat Eskişehir Öğretmenevi'ne ait tesiste 2 kadınla alem yapmış! Ama bu talihsiz zamparalar; güvenlik kamerasına yakalanmışlar.

Vali Kadir Çalışıcı da haklarında soruşturma başlatmış!

İşin zamparalık kısmı sadece bize özgü değil... Adam yapmak isterse, mevki, makam dinlemez; yapar... Koskoca ABD Başkanı Bill Clinton'ın Oval Ofis macerasını hatırlayın! Ya da bizim eski bir Meclis Başkanımızın meşhur "çiçek sulama" hikâyesini!

Bu olayın farkı ise; iki bürokratın cimriliğinden kaynaklanıyor!

Paraya kıyıp beş yıldızlı bir otele kapağı atacaklarına, devlet kesesinden finanse edilen Öğretmenevi'nin ucuz odalarını tercih etmişler...

Böylece, dünyanın ilk "devlet destekli fuhuş"unu gerçekleştirerek, dünya fuhuş ve siyaset tarihine adlarını yazdırmışlar!

Densizliğin bu kadarı olur mu?

Olur.. Onlar "devlet" (!) ya... İstediklerini, istedikleri yerde becerirler!

Mustafa Mutlu / Vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber