Meclis'te 'doping' komisyonu kuruluyor

Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç: -"Yaklaşımımız sıfır tolerans prensibidir. Tek dopingli sporcu bırakmayıncaya kadar bu mücadeleye canla başla devam edeceğiz"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Kasım 2013 19:34, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, dopinge yaklaşımın "sıfır tolerans prensibi" olduğunu belirterek, "Tek dopingli sporcu bırakmayıncaya kadar bu mücadeleye canla başla devam edeceğiz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, sporda doping kullanımı konusunda verilen araştırma önergeleri, birleştirilerek görüşülüyor.

Hükümet adına söz alan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, doping sorununun, Türk sporunun önemli sorunlarından biri olduğu ve bu konuda siyasetin hemfikir olduğunu kaydetti.

"Doping, tereddütsüz bir zehirdir" ifadesini kullanan Kılıç, dopingin sadece Türk sporunun değil, olimpiyat komitesinin de bir numaralı mücadele gündemi olduğunu dile getirdi.

2011 yılında bazı ülkelerde yapılan dopinglerden örnekler veren Kılıç, 100 metre erkeklerde, en iyi 8 sporcudan 6'sında yasaklı maddeye rastlandığını kaydetti.

Anlık performans isteyen branşlarda doping kullanımının yoğunlaştığını belirten Kılıç, 2012 yılında ABD'de yasaklı maddenin, alınan numune örneğine oranının yüzde 3,22; Türkiye'de ise oranın 1,34 olduğunu bildirdi.

"Bu orana bakarak sevinecek değiliz" diyen Kılıç, "Yaklaşımımız sıfır tolerans prensibidir. Tek dopingli sporcu bırakmayıncaya kadar bu mücadeleye canla başla devam edeceğiz. Buna dahil olanlar en sert şekilde bu işin hesabını verecek, bedelini ödeyecek" dedi.

2012, 2013 yılında yakalanan numune sayılarının artmasının nedeninin, dopingle mücadele konusundaki hassasiyet olduğunu belirten Kılıç, 2011 yılında Dopingle Mücadele Komisyonu'nun habersiz, ani denetimlerde aldığı toplam numune adedinin 71; 2013 yılında 10 ayda aldığı numune adedinin ise 1077 adet olduğunu bildirdi. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu, mücadeledeki kararlılığın apaçık göstergesi. Çünkü Türk sporunu ve sporcusunu böylesine bir lekenin gölgesi altında bırakmak istemiyoruz. Başarı ve başarısızlığı da dopingin tesirlerine mahkum etmek istemiyoruz. Bu amansız mücadele sonuna kadar devam edecek. Halter branşında 32, atletizmde 33 sporcu, iki yıl boyunca yasaklı madde kullanmış olduklarından dolayı müsabakalardan men edildi ve federasyon başkanları da görevlerini bırakmak zorunda kaldı."

Hacetepe Üniversitesi bünyesinde Türkiye Doping Kontrol Merkezi kuruluşunu tamamladığını, örnek numuneleri almaya başladığını, kısa sürede uluslararası akreditasyonunun sağlanacağını söyleyen Kılıç, Hacettepe Üniversitesi ile birlikte Olimpik Spor Enstitüsü'nün de hayata geçirileceğini bildirdi.

-"Baskı, dopingi artırdı"-

CHP grubu adına söz alan Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, AK Parti döneminde, federasyonların genel kurullarına müdahale edildiğini ve iktidar güdümüne girdiğini öne sürdü.

Özkoç, "Durum, spor kulüplerinin hangi başkanı seçeceklerine müdahale etmesine varıncaya kadar çığrından çıkmıştır. Başbakan, büyük bir oy farkı ile seçilen Türkiye'nin en büyük kulüplerinden bir tanesinin başkanının seçim vaatlerinin gerçekleşmesini engelleyecek açıklama noktasına gelecek kadar gözünü karartmıştır" dedi.

Akdeniz oyunlarının açılışında, Başbakan'ın protestolardan korktuğunu, 25 bin kişilik stada 10 bin kişinin alındığını, biletlerin "AKP örgütü ve müftülükler eliyle satıldığını" öne süren Özkoç, 2004 yılından bu yana her geçen gün artarak devam eden 2013 yılında hız kazanan doping Türk sporunu bulaşıcı bir hastalık gibi sardığını kaydetti.

Ülke insanının dopingin ulaştığı ürkütücü boyut nedeniyle spor haberlerine bakamaz hale geldiğini öne süren Özkoç, "Yandaş sporculara 'nasıl olursa olsun kazanın' baskısı, doping olaylarını patlamıştır" diye konuştu.

Hükümet ve ilgili bakanlığın, sportif başarısızlıkların ve doping gibi skandalların doğrudan sorumlusu olduğunu öne süren Özkoç, şunları ifade etti:

"Son dönemlerde sporumuzu ve Türkiye'yi, dünya kamuoyunda küçük düşüren, itibarsızlaştıran, spor etik ve ruhuna aykırı doping vakalarının ardındaki nedenleri ortaya çıkartmayan, kanunun kendisine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmeyen Bakan'ın, araştırma önergelerine, gensoru önergelerine gerek kalmadan istifa etmesi gerekir. Ancak, böyle bir onurlu duruş, bugüne kadar yaşanmamıştır. Bu nedenle grubumuz önümüzdeki günlerde Gençlik ve Spor Bakanı hakkında gensoru önergesi verecektir. Demokratik bir ülkede bakanlar, sorumlusu oldukları alanda yaşanan skandallardan da sorumludur."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber