Cumhurbaşkanı Sezer, KESK yöneticileri ile görüştü

Haber Giriş : 29 Nisan 2006 16:21, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
25.04.2006 tarihinde yapılan görüşmenin detayları aşağıda yer almaktadır.

KESK MYK, Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer'le görüştü

Konfederasyonumuz adına, Genel Başkanımız İsmail Hakkı Tombul, Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Fevzi Ayber, Hukuk, TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Kamuran Karaca, Basın Yayın Sekreterimiz Hasan Hayır ve Hukuk Danışmanımız Oya Aydın, 25 Nisan 2006 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile bir görüşme yapmıştır. Görüşmenin gündem başlıkları aşağıdadır:

1) 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu

4688 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 2002 yılında şahsınızla yaptığımız ilk toplantıda, 4688 Sayılı Yasanın toplu pazarlık ve grev hakkını içermediğini, çok çeşitli yasaklamalarla dolu olduğunu belirtmiştik. Şahsınız tarafından Konfederasyonumuza bunun bir ilk adım olduğu, ilk uygulamalardan sonra sendikal hak ve özgürlüklere uygun bir düzenlemenin ileride yapılabileceğini ifade edilmişti.

Ancak gelinen aşamada, 4688 sayılı kanun bir dernek kanunundan öteye gitmediği anlaşılmıştır. 4688 sayılı kanunun örgütlenme ile ilgili yasakları devam etmekte, toplu pazarlık ve grev hakkından bahsedilmediği gibi varolan toplu görüşme sistemi bile uygulanmamakta, hükümetlerin keyfi tutumları devam etmektedir. Son olarak 2005 yılında yapılan toplu görüşmelerde Konfederasyonumuzun muhalefet şerhine rağmen, Uzlaştırma Kurulu başvurumuzu işleme koymamıştır. Buna karşı açtığımız davada ise Uzlaştırma Kurulunun dava ehliyeti bulunmadığı için davamız usulden reddedilmiştir. Bütün bunlar da göstermektedir ki, toplu görüşme sistemi sendikalardan görüş almaktan öteye gidememiştir.

Anayasa'nın 90. maddesinde 2005 yılında yapılan değişikliğe karşın hükümet, toplu sözleşme, grev ve örgütlenme hakkına yönelik olumsuz tutumunu sürdürmektedir. Toplu sözleşme taleplerimiz reddedilmektedir.

Buna rağmen, Yerel Yönetim Hizmetleri alanında örgütlü olan sendikamız Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel Sen) ile sözleşme yapan bir çok belediye yetkilisi İçişleri Bakanlığınca disiplin soruşturmasına tabi tutulmuştur. Bu tip bir soruşturma dosyası ile ilgili olay Danıştay'a gelmiş ve ekte sunulan Danıştay 1. Dairesi kararı ile, ?Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'nun ülkemizce onaylanan 87, 98, 151 Sayılı Sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı hükümlerinin Anayasanın 53 ve 90. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi sonucu Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası ile Belediye arasında varılan mutabakat uygulamasının suç teşkil etmediği? sonucuna varılarak soruşturma kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Hükümet gerek Birleşmiş Milletler gerekse Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği kurumlarınca yapılan eleştirilere karşın, ILO sözleşmelerine, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesine, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'ne ve Avrupa Sosyal Şartına açıkça aykırı olan 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Yasasında gerekli değişiklikleri yapmak konusunda hiçbir çaba harcamamaktadır. Uluslararası sözleşmelere uygun kararlar almamaktadır (EK 1).

Diğer yandan ülkemizde çok parçalı bir istihdam yapısı vardır. İşçi, memur, sözleşmeli gibi farklı statülerde istihdam edilen çalışanlar, ayrı iş ve sendika yasalarına tabidir. İşçi statüsündekilerin tabi olduğu 2821 ve 2822 Sayılı Yasalar, sendikal haklar ile toplu sözleşme ve grev hakkını düzenlemektedir. Bu yasalar, ne yazık ki, demokratik bir içeriğe sahip değildir ve yıllardır ILO'nun haklı eleştirileriyle karşılaşmaktadır.

Çalışanlar arasında suni bir ayrıma yol açan bu durum, aynı işi yapan çalışanların bile aynı sendikalarda örgütlenmesine engel olmaktadır. Oysa, statüsü ne olursa olsun, hangi ad adı altında çalıştırılırsa çalıştırılsın, çalışanların istedikleri sendikaya üye olma hakkı güvence altına alınmalıdır. Konfederasyonumuz, çalışanların statüsü ne olursa olsun aynı sendikal çatı altında bir araya gelmelerinin önündeki yasal engellerin kaldırılmasını ve uluslararası normlara uygun bir içerikte, ?Ortak Çalışanlar Yasası? çıkarılmasını savunmaktadır.

2) İşveren Devletin Sendikalara Doğrudan Müdahalesinin Önünü Açabilecek 5 YTL Sendika Ödentisi ve Sözleşmeli Öğretmenlik Uygulamaları

5473 sayılı kanunun 1. maddesi ile 375 sayılı KHK'ya Ek Madde 4 olarak getirilen düzenlemeyle, 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hükümleri uyarınca kamu görevlileri sendikasına üye olup, kendisinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine, anılan kesintinin yapıldığı her ay için 5 YTL tutarında sendika ödeneği verileceği öngörülmektedir.

Türkiye tarihinde ilk kez gerçekleştirilecek olan bu uygulama ile sendikaların işleyişi müdahaleye açık hale gelecektir. Güdümlü sendikacılık olarak değerlendirdiğimiz bu durum ILO'nun 98 sayılı sözleşmesinin 2. maddesinin 2. fıkrası ile 151 Sayılı Sözleşmesinin 5. maddesinin 3. fıkrasına açıkça aykırıdır.

Aynı yasa ile 657 sayılı kanunun 4/B maddesine ek yapılarak sözleşmeli öğretmenlik uygulaması getirilmiştir. Bu düzenleme ile öğretmenliğin farklı şekillerde esnek istihdama uygun olarak yapılabileceği ortaya konmuştur. Bu durum eğitim ve öğretimde devlete ait sorumluluklarda da çeşitli esnemelere de neden olabilecektir.

3) Sendikal Hak İhlalleri

i. Sendikal Eylem ve Etkinliklerimiz Önündeki Engeller

Yasalardan ya da uygulamadan kaynaklanan sendikal hak ihlalleri devam etmektedir. Konfederasyonumuzun ve üye sendikalarımızın demokratik tepkileri, etkinlikleri soruşturmalarla, davalarla ve cezalarla karşılaşabiliyor. Üstelik bu dönemde kimi etkinliklerimizde polisin şiddet içeren müdahalesiyle karşılaşıldı. Polisin bu müdahalesinde kuşkusuz hükümet temsilcilerinin bakış açıları önemli rol oynamaktadır. Örneğin, 2003 toplu görüşme döneminde Ankara'da gerçekleştirilen basın açıklamasını, Başbakan Erdoğan'ın ?anti-demokratik? olarak nitelendirmesi, bunun en somut göstergesi. Bu etkinlikle ilgili Ankara Asliye Ceza Mahkemesinde açılan dava beraatla sonuçlanmış ve karar kesinleşmiştir. Hükümet temsilcilerinin demokratik tepkilere yönelik tahammülsüz tutumu, ?anti-demokratik? ve ?marjinal? nitelendirmeleri ise devam etmektedir. Son olarak Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısına karşı halkın ve çalışanların görüşlerine başvurmak için diğer örgütlerle birlikte yaptığımız referandum çalışması İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile engellenmeye çalışılmıştır. 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkında kanuna dayanılarak İşçileri Bakanlığının ve İl Valiliklerinin sendikal eylem ve etkinliklerimiz çerçevesinde yapmış olduğumuz basın açıklamalarını engellemeleri, bu açıklamalar sonrasında idari para cezaları ile cezalandırılmamız, işyerlerimizde örgütlenme hakkına dönük müdahalelerdir.

ii. Başbakanlık Genelgeleri Uygulanmıyor

4688 sayılı kanunun uygulanmasında ortaya çıkan sorunların giderilmesi ve sendikal hak ihlallerinin yaşanmaması için çıkarılan Başbakanlığın 2003/37 ve 2005/14 sayılı genelgeleri maalesef kağıt üzerinde kalmıştır. Bu genelgelerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından eksiksiz uygulanması için Hükümet tarafından herhangi bir kararlılık geliştirilmemiş, sendikal hak ihlallerini gerçekleştiren kamu işveren vekilleri (işyeri amirleri) hakkında herhangi bir soruşturma açılmamıştır. (Örneğin Isparta Valisi Sayın Şemsettin UZUN 17.03.2006 tarihinde bir okulda yaptığı konuşmada Konfederasyonumuza ağır ithamlarda bulunmuştur. Konuyla ilgili hukuki girişimlerimiz sürmektedir.) Bu durum uygulamada hükümet yanlısı gibi gözüken çeşitli sendika ve konfederasyonların lehine uygulanmıştır. 2005/14 sayılı Başbakanlık Genelgesinde açıkça yer almasına karşın, memnu haklarını alan ve tıpkı Başbakan gibi 4809 sayılı kanundan yararlanması gerekenler, memuriyet görevine geri alınmamışlardır. 4809 sayılı kanun sadece Başbakan için uygulanmıştır.

4) Kadrolaşma ve Sendikal Nedenle Yapılan Naklen Atamalar

58. ve 59. Hükümetler döneminde, Hükümetin siyasi tercihleri doğrultusunda siyasi kadrolaşmalar yoğun bir şekilde yaşanmış, kamu kurum ve kuruluşları neredeyse vekaleten yönetilir hale getirilmiştir. Konfederasyonumuzun çağdaş, demokratik hak ve değerlere önem veren, laiklik ilkesini benimseyen tutumu nedeniyle bu görüş ve düşüncelere aykırı siyasi kadrolaşmayla yönetici konumuna getirilen kişilerin çeşitli baskılarıyla yüz yüze kalmış bulunmaktayız. Çok sayıda yönetici ve işyeri temsilcimiz haksız uygulamalara maruz kalmıştır. 2004 yılında toplu görüşmelerde mutabakat altına alındığı halde, Hükümet tarafından yasalaşması bir türlü gerçekleştirilemeyen disiplin cezalarının affı ile ilgili kanun tasarısı TBMM gündeminde beklemektedir. Bu tasarının yasalaşması halinde çok sayıda yönetici ve üyemiz mağdur durumdan kurtulmuş olacaktır. Sendikal nedenle naklen atanan ve kadrolaşma ile göreve gelenler ile ilgili Konfederasyonumuza iletilen listelerden bazıları ekte sunulmuştur. (EK 2).

5)Tüzüklere ve İç Düzenlemelerimize Müdahale

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımız tüzüklerinde yer alan çeşitli amaç ve ilkelerini değiştirmeleri için yazılar yazılmış ve ilk olağan genel kurula kadar süre tanınmıştır. Konfederasyonumuz ve sendikalarımızın tüzüklerinde yer alan amaç ve ilkeleri kuruldukları günden beri değişmemiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının aradan geçen bunca zamana rağmen bu şekilde müdahalesi başta ILO Sözleşmeleri olmak üzere, demokratik temayüllere aykırıdır. Bilindiği gibi sendikaların, sosyal politikaya uygun olarak tüzüklerinde, ?barışı savunması?, ?toplu sözleşme ve grev hakkını kullanacaklarını belirtmesi?, ?demokrasiyi savunup geliştireceklerine dair çeşitli cümleler? koyması sendika olmanın da bir gereğidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sendikaları sosyal bir taraf değil de, ücret pazarlığı yapan salt bir çıkar örgütü olarak gören bu anlayışının değişmesi gerektiği kanaatindeyiz. ILO'nun 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmelerinde belirtilen ilke ve kuralara açıkça aykırı olan bu tutumun ortadan kaldırılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Kaldı ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 21/2/2006 tarihli 28602/95 sayılı davada verdiği kararla, sendika kurma hakkının yasayla tanınmadığı bir dönemde, sendika kurarak faaliyetlerine başlayan konfederasyonumuza bağlı Haber Sen adlı sendikanın kapatılmasına karar verilmesi üzerine yapılan başvuruda, 87 ve 151 Sayılı ILO sözleşmelerinin uygulanması konusunda mevzuat bulunmamasını, Türkiye'nin onayladığı memurların sendika hakkını vermek konusunda yetersiz olduğu biçiminde yorumlayarak Avrupa Sosyal Şartı 5. maddesine de dayanarak Türkiye'nin AİHS 11. maddeyi ihlal ettiğine karar vermiştir. Benzer durum, bugün toplu pazarlık ve grev hakkı açısından söz konusudur. (EK:3)

6) Terörle Mücadele Yasasında Değişiklik Öngören Yasa Tasarısı

Hükümetin hazırlayarak TBMM'ye sevk ettiği yasa tasarsısı ile güvenlik-özgürlük dengesi güvenlik lehine değiştirilmiş, son yıllarda yapılan demokratikleşme ile ilgili birçok düzenlemeden çok ciddi tavizler verilmiştir. Bu yasa tasarısında ?hukuk devleti? ilkesine aykırı olarak daha önceden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve TBMM tarafından kaldırılan düzenlemeler yeniden getirilmek istenmektedir. Bu yasa tasarısı ile başta düşünceyi ifade etme özgürlüğü olmak üzere, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, adil yargılanma ve savunma hakkı, işkence yasağı, özel hayata saygı ve haberleşme hakkı, basın özgürlüğü hakkı çok ciddi sınırlandırma ve cezai yaptırımla karşı karşıya bırakılmıştır. Yasa tasarısı adeta ?toplumsal muhalefeti? susturmaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Konfederasyonumuz, ?terörle mücadele? adı altında topluma sunulan ve bu şekilde toplumu baskı altına almaya dönük bu tür yasaların hukuk devletinde yerinin olmadığını, bu tür yasalarla ?iktidar partilerinin? kendilerine avantaj yakalamaya çalıştıkları tespitini de yapmaktadır.

7) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

19 Nisan 2006 Çarşamba günü TBMM'de kabul edilerek, onay için makamınıza gönderilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Konfederasyonumuz tarafından kabul edilemez bulunmaktadır. Kamu görevlilerinin birçok kazanılmış hakkını elinden alan, emeklilik yaşını yükselten, emekli aylıklarını düşüren, sağlık hizmetlerinin piyasa koşullarında verilmesinin yolunu açan, primini ödeyemeyen yurttaşları sağlık güvencesinden yoksun bırakan ve daha bir çok olumsuzluğu olan bu kanun ile ilgili ayrıntılı görüşlerimiz TTB, DİSK ve TMMOB ile birlikte makamınıza ayrıca sunulacaktır.

8) Kamu Personel Kanun Tasarı Taslağı

Hükümet tarafından 2005 yılı toplu görüşmelerinde kamuoyuna sunulan Kamu Personel Kanun Taslağı Anayasanın 128. maddesine açıkça aykırı olduğu gibi, halen kamu görevlileri için varolan bir çok kazanılmış hakkı da ortadan kaldırmaktadır. Bu tasarı ile iş güvencesi ortadan kaldırılmakta, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili hiçbir ileri adım getirilmemekte, kamu personelinin mali ve sosyal hakları Hükümetin tek yanlı belirlemesine bırakılmakta, toplu pazarlık ve grev hakkından bahsedilmemekte, performans değerlendirmesi ile de çalışanların ilerleme, yükselme ve çeşitli maddi kazanımları sübjektif değerlendirmelere terk edilmektedir. Konfederasyonumuz, ?sosyal devlet? yerine ?liberal devlet? anlayışıyla hazırlanan bu tasarının kamuda, kamu hizmeti tanımını ve bu hizmeti veren kamu görevlisinin fonksiyonlarını tamamen ortadan kaldırmaya dönük olduğunu düşünmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber