Erdoğan: Çok vahim bir skandal

Dinleme tartışmasına değinen Başbakan Erdoğan, ''Bir cumhurbaşkanını genelkurmay başkanını bakanları dinleyemezsin. Savcı keyfi şekilde devletin mahrem kesimlerini dinlemiştir. Çok vahim bir skandalla karşı karşıyayız'' dedi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 05 Mart 2014 11:14, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Dinleme tartışmasına değinen Başbakan Erdoğan, ''Bir başbakanı dünyanın hiçbir yerinde dinleyemezsiniz, bir cumhurbaşkanını, bir genelkurmay başkanını, bakanları dinleyemezsiniz. Savcı tamamen keyfi bir şekilde devletin mahrem telefon görüşmelerini dinlemiştir. Aslında çok vahim bir skandalla karşı karşıyayız'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda birçok gazete ve televizyon, birçok internet sitesi hukuku hiçe sayarak Anayasa'yı, yasaları, bunların ötesinde insani vicdani değerleri ayaklar altına alarak her gün ses kayıtları ya da tapeler yayınlıyor ama montaj montaj" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde yerel medyanın temsilcileriyle biraraya geldi. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'de yerel medyanın önemini gayet iyi bilen bir siyasi hareket olduklarını belirterek, Kurtuluş Savaşı'nda mahalli basın faaliyetlerini sürdürdüğünü ve baskıya, sansüre, sindirme yöntemlerine rağmen yerel basının buna hiçbir zaman boyun eğmediğini söyledi. Yerel medyanın gerçekleri anlatmaktan hiçbir zaman taviz vermediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, 1980'lerden itibaren ulusal medya kadar yerel medyanın da çeşitlendiğini ve güçlendiğin kaydetti. 2000'li yılların başında Türkiye'de yerel ve bölgesel gazete, dergi sayısının 2 bin civarında olduğunu belirten Erdoğan, "En son 2011 yılında bu alanda bir istatistik yapıldı, sayının 2002'ye göre iki kattan fazla arttığı, 4 bin 345'e ulaştığı görüldü. Bir ülkede demokrasinin en önemli göstergelerinden biri hiç şüphesiz medyanın, özellikle de yerel medyanın durumudur. Hükümetimize medya konusunda yöneltilen tüm art niyetli eleştirilere rağmen Türkiye'de gazete, dergi, televizyon kanalı ve internet sitesi sayısı geçmiş yıllarla kıyas kabul etmeyecek kadar çoğalmıştır. Sizlerin araştırma gücünüz var, az veya çok arşivleriniz var, özellikle rica ediyorum 11 yıl öncesiyle bir kıyas yapın. 11 yıl öncesi özellikle yazılı ve görsel medyada, yerel medya ne durumdaydı, bugün ne durumda. Geri mi gitmişiz, ileri mi gitmişiz, zaten rakamlar size bunu çok açık net verecektir. Tiraj rakamlarına, medyada çalışanların sayısına baktığınızda aynı şekilde artışı da göreceksiniz" dedi.

"12 YIL GEÇİNCE BAZI ŞEYLER HATIRLANMIYOR YA DA HATIRLANMAK İSTEMİYOR"

2002 yılında 20 bin geniş bant internet abonesinin olduğu Türkiye'de şu anda 34 milyon aboneye ulaşıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Çok açık net her şey ortada. Buna rağmen ulusal basında gazete satışlarının azalmadığını tam aksine arttığını görüyorsunuz. 2002'de günlük yaklaşık 4 milyon adet gazete satılıyordu, şu anda internetin bu kadar yaygınlaşmış olmasına rağmen 4.5 milyonun üzerinde gazete satılıyor. Medyadaki bu gelişmeye ek olarak bildiğiniz gibi ifade özgürlüğünde, temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesinde, basın özgürlüğünde çok önemli adımlar attık. Siyasetin üzerindeki vesayeti kaldırırken aynı zamanda medya üzerindeki vesayeti de kaldırdık. Aradan 12 yıl geçince bazı şeyler hatırlanmıyor ya da hatırlanmak istemiyor. Açıkçası şu anda yaşı 25'in altında olan gençlerimizin de Türkiye'de özgürlüklerin nereden nereye geldiğini görmek için kıyas yapmakta zorlandıklarını biliyoruz."

"BİRÇOK MEDYA ANAYASA'YI AYAKLAR ALTINA ALARAK SES KAYITLARI YAYINLIYOR"

Bugün medyada var olan özgürlük ortamının bundan 12 yıl önce hayali dahi kurulamadığını ve kurulamadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Bakın burada bir tek örnek vereceğim. Bugün yaşadıklarımız da dikkate alındığında ne kadar çarpıcı kıyas olduğunu eminim sizler de kabul edeceksiniz. İngiltere'de gazeteciler haber yapma adına bazı telefonları dinlediler. Telefon mesajlarını elde ettiler. Bundan dolayı yapılan soruşturmada 50 gazeteci gözaltına alındı. Bunlardan bazıları mahkum oldu. Bu skandala karışan gazete, ortaya çıkan skandaldan dolayı mahcup duruma düştü. Yayıncı kuruluş tarafından bu gazete kapatıldı. Ama dikkat edin hiç kimse, 'İngiltere'de gazeteciler tutuklandı, gözaltına alındı' demedi. Hiç kimse İngiltere'de basın özgürlüğü yok demedi. Bizimi şu anda yaşadıklarımıza bakın. İngiltere'de yaşananlara bakın. Şu anda birçok gazete ve televizyon, birçok internet sitesi hukuku hiçe sayarak Anayasa'yı, yasaları, bunların ötesinde insani vicdani değerleri ayaklar altına alarak her gün ses kayıtları ya da tapeler yayınlıyor ama montaj montaj" dedi.

"BUNLAR YASAL DİNLEME DİYEREK KILIF UYDURUYORLAR"

"Bazıları bu dinlemelerin yayınlanmasına, 'bunlar yasal dinleme' diyerek, kılıf uyduruyor" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle sürdürdü:

"Bu yayınlanan dinlemeler yasal dinleme değildir. Arkadaşlar, Türkiye'de dinleme yapmanın belli kuralları vardır. Bu kurallar ihlal dilmiştir. Bir başbakanı dünyanın hiçbir yerinde dinlemezsiniz. Bir cumhurbaşkanını dinleyemezsiniz. Bir Genelkurmay başkanını dinleyemezsiniz, bakanları dinleyemezsiniz. Savcı, tamamen keyfi bir şekilde devletin mahrem telefon görüşmelerini dinlemiştir. Hukuksuzluk sadece dinlemeden ibaret değildir. Gizli bir dosyada yer alan dinlemeler de birilerine servis edilmiş, bu yolla da savcı ya da bu dinlemeyi yapan memurlar ayrıca Anayasa'yı, yasaları çiğnemiştir. Savcının ya da memurların servis ettikleri bu dinlemeleri yayınlayanlar da buna CHP Genel Başkanı dahil aynı şekilde Anayasa'yı, yasaları ihlal etmişlerdir. Bugün de hala ihlal ediyorlar. Yaşanan skandal bundan ibaret değildir. Yasal olmayan dinlemeler yapılmıştır. Kriptolu telefonlar dinlenmiştir. İstenilen elde edilemediği durumlarda da sesler üzerinde montaj yapılmış, kurgu yapılmış, dublaj yapılmış, ortaya tamamen hayali senaryolar, piyesler çıkarılmıştı."

"BUNLAR SEVİYESİZ"

Çok vahim bir skandalla karşı karşıya olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği görülmeyen, açıkçası başka ülkelerde de bugüne kadar örneğine rastlanmayan hukuk ihlaliyle, hatta ihanet girişimiyle karşı karşıyayız. Son derece keyfi biçimde Türkiye genelinde sayısı 100 binleri bulan her kesimden kişinin dinlendiğini görüyoruz. Bu dinlemeler gerekli izinler alınmadan, usullere uyulmadan yasal gereklilik getirilmeden yapılmıştır. Şu ana kadar sadece birkaç dosyadaki dinlemeler ortaya çıkarılmıştır. Bu dosyada, biliyorsunuz 'Selam' örgütü adında hayali bir örgüt oluşturulmuş, 3 bine yakın kişinin telefonu 3 yıl süreyle dinlenmiş. Bir başka dosyada 450 MHP'linin telefonları dinlenmiş. Ayrım yapılmaksızın parti genel merkezleri, partilerin il başkanlıkları, milletvekilleri, bürokrat, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar hepsi dinlenmiş. Ülkenin az önce de söylediğim gibi cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları, genelkurmay başkanı da dinlenmiş. Düşünebiliyor musunuz, ben dün akşam Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşme yaptım. Bunu sadece uluslararası istihbarat örgütleri dinlemek isterler. Bu görüşmenin içeriğini öğrenmek isterler ama burada Türkiye'de bir savcı keyfice dosya hakkında örneğin son derece mahrem görüşmeyi dinleyebiliyor. Belki de bizim devlet başkanlarıyla, başbakanlarla yaptığımız görüşmeler böyle keyfice dinlenebiliyor. İşte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız. Bir ülkenin Enerji Bakanı ulusal ve uluslararası manada son derece gizli, mahrem görüşmeler yapar. Enerji Bakanımız Kıbrıs konusundan tutunuz tahkim konularına, nükleer enerji yatırımlarından tutunuz petrol ithalatına, doğalgaz ithalatına kadar çok önemli konularda görüşmeler yapıyor. Elektrikte bir sentlik bir artışın Türkiye'ye maliyeti nedir biliyor musunuz arkadaşlar; 400 milyon dolar. Enerji Bakanımızın dinlenmesinin, pazarlıkların sızdırılmasının Türkiye ekonomisine nasıl bir maliyet yükleneceğini sizlerin takdirine sunuyorum. Bakınız çok enteresan. Bakıyorsunuz birçok ihaleler yapılıyor. Bu ihalelerde diyelim ki bir tanesi saf dışı bırakılmış ve şahsıma müracaatı olmuş veya olabilir. Bende kendisine dava aç diyorum. Ve dava neticesinde o ihalenin iptali çıkıyor ve burada bu ülkenin, bu devletin 100-2000 milyon dolar kazancı oluyor. Bu telefon görüşmesini dahi dinleyecek kadar bunlar seviyesiz. Bu paralel yapının içerisinde bu denli bu ülkenin, bu milletin menfaatlerini hiçe sayan tipleri gördük bu arada. Bir hukuk devletinde böyle şeyler yaşanamaz arkadaşlar" ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Çok açık net söylüyorum. Eğer partim bu seçimlerden de birinci olarak çıkmazsa ben siyaseti bırakmaya hazırım diyorum. Acaba diğerleri bunu bırakmaya hazır mı? CHP'nin genel başkanı, MHP'nin genel başkanı bırakabilir mi?" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde yerel medyanın temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, medya anayasa ve yasaları ihlal ediyor ifadelerini kullandıklarında hükümetin basın özgürlüğünü kısıtladığı iddia edilerek kampanya başlatıldığını ifade etti. "Yargı içinde anayasa ve yasaları çiğneyenler var dediğimizde hükümet yargıya müdahale ediyor diye kampanya yapıyorlar" diyen Başbakan Erdoğan, "İnternete düzenleme getireceğiz dediğimizde hükümet internete sansür getiriyor diye aynı şekilde asılsız iddialarla ortaya çıkıyorlar. Özgürlük hiç kimseye anayasa ve yasaları çiğneme hakkı vermez. Özgürlük bir insanın özgürlük alanının bir başka insanın özgürlük alanının sınırına kadardır. Eğer o sınırı tecavüz ediyorsanız o zaman siz özgürlük ihlali yapmış olursunuz. Bunu görmek durumundayız. Özgürlük hiç kimseyi başkalarını dinleme, bunları kaydetme, bunları yayınlama hakkı vermez. İnsanları hukuksuzca dinlemek, sonra da bu dinlemeleri servis etmek en başta insan hakkı ihlalidir. En başta insanın kendisine değerlerine inançlarına aykırıdır" dedi.

"BU DİNLEMELER DEPOLANDI VE ÇALINIP GÖTÜRÜLDÜ"

Başbakan Erdoğan, yeryüzündeki hiçbir din, hiçbir mezhebin, hiçbir kültürün iki kişi arasındaki konuşmanın üçüncü bir kişiye aktarılmasına, hatta kitlelere ulaştırılmasına cevaz vermediğini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dikkatinizi çekiyorum bu olaylar içerisinde sadece dinlemeler yok, aynı zamanda biliyorsunuz görüntülemede var. Hele hele bu görüntüleme ahlaki değerleri tamamen yok farz eden, yani bir ailenin mahremine girecek kadar olan, aile dışında ilişkileri dahi görüntülemek suretiyle buna da sosyal medyadan yayınlama hakkını size bir internet anlayışı veriyorsa kusura bakmayın böyle bir interneti ben kabul etmiyorum. Çünkü bu bir ülkenin tüm değerlerinin yok farz edilmesidir. Aile gibi kutsal bir müessesenin yok edilmesidir. Meşru gayrimeşru, gayrimeşru ilişki kurar, meşru birlikteliği dağıtır. Öyle mi? Gayrimeşru yapıyorsa o da ayrıca ama bunun yayınlanma hakkını kalkıp ta kimse elde edemez. Bu dinlemeler emniyet, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, TÜBİTAK, yargı kurumları içinde o malum örgütün mensupları tarafından yapıldı. Düşünebiliyor musunuz, TÜBİTAK gibi kurum merkezinde bu dinlemeleri yapıyor ve siz burası güvenli hattır diye öyle zannediyorsunuz. Halbuki güvenli hat diye bir şey söz konusu değil. Güvenli hat diye söylenen bu kriptolu telefonlar bunu inşa eden, tesis eden, üreten yer tarafından merkezde dinleniyor, orada depolanıyor. Ve ondan sonra da bu veri depolamaları işte son olaylardan sonra görüyoruz ki bunlar kopyalanıp çalınıp götürülüyor. Aynı Bilişim, İletişim Teknoloji Başkanlığı'nda yapıyor. Bu dinlemeler hukuk adına yapılmadı. Türkiye adına Türkiye'nin huzuru güvenliği, istikbali adına yapılmadı."

"BU ÖRGÜT GÜYA BİR DİNİ YAPI, GÜYA BİR HİZMET YAPILANMASI"

"Çok net bir şekilde görülüyor ki bu dinlemeler bir örgüt adına, örgütün çıkarları adına o örgütü kontrol eden devlet ya da uluslararası çevreler adına yapılıyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Bu örgütte güya bir dini yapı, güya bir hizmet yapılanması. Değerli arkadaşlarım ben İmam Hatip Lisesi'nde okudum. Dinimi azda olsa elhamdülillah bilirim. Benim dinim böyle gayrimeşru bir işe her ne sebeple olursa olsun asla hoş bakmadı ve hoş bakmaz. Devlet içine sızacaksınız. Emniyet, yargı gibi kurumlarda sinsice örgütleneceksiniz. İnsanların telefon konuşmalarını dinleyecek, mahrem kayıtlarını alacak sonra bununla şantaj yapacaksınız. Haraç toplayacaksınız, haraç. İş adamlarına gidilip bakınız eğer bize şu kadar destek verirsen veya şurada şu yurdu yaparsan, okulu yaparsan sana teşekkür ederiz, şükranlarımızı bildiririz. Ama yok böyle bir destek vermezseniz işte o zaman da elimizde böyle böyle kasetin var. Birçokları böyle tehdit edildi. Hala bu tehdit var mı? Hala var. Ama benim dinimde böyle bir şey asla ve asla yoktur. Bırakınız İslam'ı hiçbir dinde böyle alçaklığa, böyle bir ihanete meşruiyet bulamazsınız. Bende daha önce söyledim bugünde açık açık ifade ediyorum. Ellerinde ne varsa döksünler ortalığa. Neleri varsa sürsünler. Hatta bugün şunu söylüyorum daha önce yaptıkları gibi bugünde istedikleri montajı yapsınlar, istedikleri kurguyu, dublajı yapsınlar piyasaya sürsünler. Biz bundan korkmuyoruz. Milletimizde bunlara zerre kadar prim vermiyor. Zaten meydanlar her şeyi çok açık net hamdolsun söylüyor. Şuana kadar 14 vilayete gittim. 14 vilayetin meydanları her şeyi çok açık net söylüyor. Bakın 22 Şubat'ta Sivas'ta ilk mitingimizi yaptık. Muhteşem bir katılım muhteşem bir coşku" ifadelerini kullandı.

"MİTİNGLERDEKİ KALABALIĞA MONTAJ DİYENLER GELSİN YERİNDE GÖRSÜN"

Düzenledikleri mitinglerde tarihi katılımların gerçekleştiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, Ankara'ya kapanıp kalan bir genel başkan veya başbakan olmadığını vurguladı. Türkiye'nin 81 vilayetini defalarca gezmiş, ziyaret etmiş bir genel başkan olduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, "İlçelerine varıncaya kadar dolaşmış bir genel başkanım. Hamdolsun bugüne kadar örneğini görmediğimiz bir coşku heyecan ve muhabbete şahit olduk. Birileri çıkıyor bu meydanlardaki kalabalığın birer montaj olduğunu ahlaksızca iddia ediyor. O montaj olduğunu ifade edenleri ben davet ediyorum buyursunlar bizim mitinglere katılsınlar. Bir siyasinin genel başkanı da olabilir, çay da ikram ederiz. Yerinde görsün. Kendi memleketinde nasıl bir miting yaptığımızı kendilerine açık net aynen izletebiliriz. Montaj olmadığını da bizzat kenti teşkilatı mensupları da zaten görmüştür. O insanları miting meydanlarına taşıdığımızı iddia edenler de var. Hiç hoşlanmadığım şey arkadaşlarım da bilir, bindirilmiş kıta mantığını kabul etmeyen bir genel başkanım. Çünkü meydanda reel yapıyı, gerçek yapıyı görmek için her zaman teşkilatımıza bu yasağı getiririm. Asla bir il bir ile taşınmayacak. Her ili kendi ilinde görmek istiyorum. Bugüne kadar da bu çalışmaları hep bu şekilde yaptık ve bu şekilde de devam ediyoruz" şeklinde konuştu.

"BEN SİYASİ BIRAKMAYA HAZIRIM"

"Anketler oynanmak istenen bir oyun var. Anketler yoluyla yalan söyleyenlerin bu yalanlarının da kaydedilmesini 30 Mart'ta çıkacak sonuçlar ile karşılaştırılmasını özellikle rica ediyorum" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Çok iddialı bir ifade kullanıyorum. Niye bu partiler hep ikinciliği, üçüncülüğü, dördüncülüğü kabul ediyorlar. Bir siyasi parti birinciliğe oynamaz mı? Bir seçimi kazanmak birinciliği gerektirmez mi? Çok açık net söylüyorum. Eğer partim bu seçimlerden de birinci olarak çıkmazsa ben siyaseti bırakmaya hazırım diyorum. Acaba diğerleri bunu bırakmaya hazır mı? CHP'nin genel başkanı, MHP'nin genel başkanı bırakabilir mi? Diğerlerini konuşmaya gerek yok zaten. Çöreklenmiş koltuklara oturmuşlar oradan bol bol hakaret etsinler, gerilim siyaseti üretsinler, esersizlik siyaseti üretsinler. Yaptıkları bu. Gelin bir de iddialı olarak ortaya çıkın ya. Birinci oldum olmadığım takdirde ben de bırakıyorum desin. Var mı bir tanesi? Diyemezler. Çünkü onlar bulundukları yeri değil bulundukları koltuğu korumanın gayret içindeler. Yıllar yılı diyelim ki CHP'nin genel başkanı 3-4 yıldır orada. Ama MHP'nin genel başkanı merhum Türkeş'ten sonra oraya yerleşti oturdu, bir daha orayı bırakmıyor. Nerelerde dolaşıyor oy oranı belli. Var mı bu ülkede onun iktidar olma şansı? Yok. Ama nedense MHP'ye gönül vermiş kardeşlerim hala bu zatı farklı bir şekilde pohpohluyorlar. Zannediyorlar bir araya gelecek. Gelmez, gelemez. Diğeri de gelmez. Niye? Bu millet CHP'yi iyi bilir, iyi tanır. Bunların bu ülkede eser üretme diye bir derdi yok. Bunların sadece hakaret siyaseti yapma anlayışı var. Milletimiz de engin feraseti ile oynanan oyunu çok net bir biçimde görüyor. Milletimiz meselenin yolsuzluk ve rüşvet olmadığını, apaçık bir darbe girişimi olduğunu anlıyor ve meydanlarda buna çok net tepki veriyor. Boğaza karşı viskisini yudumlayanlar Anadolu ve Trakya hakkında ahkam kesenler 200 yıldır uyanmadılar bugün de hala gaflet uykusundalar. Milletin onlara inanmadığını bir türlü görmediler görmeye de niyetleri yok. İftira atarsak millet bunlardan soğur diyorlar. Montajları piyasaya sürersek millet bunlardan soğur diyorlar. Bir takım manşetler atarsak karalama kampanyaları yaparsak tahrikleri tuzaklar tertip edersek millet AK Partiden uzaklaşır zannediyorlar."

"BUNLAR BLUE JEANLERLE BAŞBAKAN KARŞILAMIŞ ADAMLAR"

Bugün yayınlanan ses kaydı ile ilgilide konuşan Başbakan Erdoğan, "İşte dün bir tane daha yayınladılar. Adalet Bakanımla benim görüşmem. Bugün malum gazete yayınlamış çünkü kendileriyle ilgili. Dönen dolapları tabi biz biliyoruz. Benim Adalet Bakanıma bunu yakından takip et dememden daha doğal daha tabii ne olur. Bana ilgili kuruluşumun verdiği bilgiler, SPK'nın verdiği bilgiler çok tehlikeli bilgiler. Paralel yapı veya paralel yapının dışında yapılar, kirli ilişkiler, ister istemez burayı yakından takip et dememi gerektiriyor. Bunu ben ülkem için milletim için istiyorum. Çünkü bu güne kadar bu ülkede her şey bunların elleri ile iki dudağı arasındaydı. Bunlar spor kıyafetlerle blue jeanlerle, şunlarla bunlarla evlerinde başbakan ağırlamış tiplerdir. Oradan da istedikleri gibi istedikleri şekilde hükümet kurmuşlar hükümet indirmişlerdir. Şimdi tabi böyle bir hükümet iş başında yok bu onları rahatsız ediyor. İstedikleri gibi gelip görüşemiyorlar. İstedikleri gibi yönetemiyorlar, bu onları rahatsız ediyor. Bunlar bu ülkede milleti aptal, cahil yerine koydular. Ama hep kaybettiler ve bundan sonra hep kaybedecekler. Bir insan köylü olabilir, okuma yazma bilmiyor olabilir. Dünyayı tanımıyor olabilir. Ama onun kalp gözü öyle açıktır ki feraseti basireti öyle açıktır ki hiç kimsenin anlamadığını o anlar. Ya bunlar vatandaşımıza bu hakaretleri yapmadılar mı? Göbeğini kaşıyanlar demediler mi? O insanlar bu hükümet iktidar belirleyemez demediler mi. Milletimiz köylüsü şehirlisi ile tahsillisiyle zenginiyle neyin ne olduğun çok iyi biliyor, çok iyi anlıyor. AK Parti hükümetleri şu 12 yılda Türkiye'de çok köklü değişiklikler yaptı. Ekonomiden dış politikaya, siyasetten sosyal hayata kadar hemen her alanda büyük reformlar gerçekleştirdik, ezberleri bozduk. Tarihi nitelikte atılımlar gerçekleştirdik. Elbette yaptığımız reformlar, kaydettiğimiz rekorlar, başarılarımız 77 milyonu sevindirirken bazılarımızı da üzdü, rahatsız etti. Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, itibarı arttıkça içerde ve dışarıda bundan rahatsız olanlar var. O eski düzene geri dönmek, o eski Türkiye'yi geri getirmek için 12 yıl içinde çeşitli girişimler yapıldı. Darbe senaryoları hazırlandı, tahrikler yapıldı, partimiz kapatılmak istendi, çetelerin çeşitli tuzakları bozuldu. Seçim dönemlerinde partimize yönelik olarak seçmenin tercihini etkilemeye dönük çeşitli kirli senaryolar devreye sokuldu. Bunların her birini demokrasi ve hukuk içinde bertaraf ettik. Eski Türkiye'yi özleyenler işte en son 17 Aralık darbe girişimini yaprak son bir umutla yeni Türkiye'ye hücum ettiler. Eski Türkiye'yi özleyen kim varsa bu saldırının içinde yer aldı ve yer almaya devam ediyor" diye konuştu.

"17 ARALIK DARBE GİŞİMİ BAŞARISIZ OLMUŞTUR"

Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Siyasi partiler, bazı medya kuruluşları, bazı işveren çevreleri, bazı STK'lar, yapılanmalar, örgütler hep birlikte yeni Türkiye'ye karşı son bir saldırıda bulunuyorlar. Bütün güçlerini topladılar. Ellerindeki tüm imkanları ortaya koyuyorlar. İçeride ve dışarıda bütün müttefikleri ile bir araya geldiler. Açıkçası bu sürecin sonunda yok olmayı dahi göze alarak son bir saldırı düzenlediler. 17 Aralık darbe girişimi aldığımız tedbirler ve düzenlemeler sayesinde çuvallamıştır, sert kayaya çarpmıştır. Tam anlamıyla başarısız olmuştur. 17 Aralık darbe girişimi hükümetimiz tarafından püskürtülmüştür. Bu darbe girişiminde bulunanlar kendi tabanları diri tutmak adına ellerindeki safraları boşaltmaktan başka hiçbir şey yapamıyorlar. 30 Mart'ta millet cevabını verecek. Biz de hukuk içinde darbe girişiminden hesap sorulması için hazırlıklarımızı yaptık yapıyoruz. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Anayasayı yasaları çiğneyenler göreceksiniz kısa süre zarfından bunun hesabını vermeye başlayacaklar. Ortalığa çok pislik dökülecek şimdiden size söylüyorum. Kurban kesim faaliyetlerinden zekat toplanmasına bankacılık faaliyetlerinden sınavlara ajanlık faaliyetlerinden tehdit şantaj haraç toplamaya kadar çok geniş bir yelpazede çok çarpıcı şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkacak. Makbuzsuz toplanan paraların nerelere vardığı ortaya çıkacak. Bütün kirli ilişkiler, kirli eylemler, Türkiye aleyhine devlet aleyhine bütün kirli girişimler tek tek ortaya dökülecek ve failleri yargı önüne çıkacak."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber