Yargıtay Başkanı: 'Öldürmekle hakimler bitmez'

Haber Giriş : 01 Haziran 2006 10:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Danıştayımıza yapılan saldırıdan sonra yargı başkanları birlik görüntüsü sergileyerek tepkilerini dile getirmişlerdi. Peki, olayın üzerinden bir süre geçtiğine göre acaba Yargıtay Başkanı Osman Arslan gelişmeleri nasıl değerlendiriyordu?

Biliyorum ki Osman Arslan 'ileride kendi önüne gelecek bir dosya ile ilgili' olarak asla konuşmaz. Bu tavrını Şemdinli ve Van olaylarında bile korumuştu. En azından 'yargının zirvesinin hal-i pür melalini' öğrenmek istedik, Ersin Bal'la bir yıldır sürdürdüğümüz 'yargı zirvesi turlarımıza' yeni bir halka ekledik.

Yargıtay'a girişte, Osman Arslan'ın göreve geldiğinden bu yana alışık olduğumuz manzara ile karşılaştık. Özenli, saygılı ama sıkı bir kontrolden geçtik. Kimliklerimizi bıraktık, randevumuz teyit edildi. O arada içeri girmekte olan bir avukata, 'Kimliklerinizi gösterin lütfen' uyarısı yapıldı. Osman Arslan, 'avukatlara da kimlik gösterme zorunluluğu' getirmişti. O dönemde avukatlar adeta isyan etmişlerdi. Ama menfur Danıştay saldırısı maalesef bu uygulamanın doğruluğunu kanıtladı.

Osman Arslan, Yargıtay Başkanlığı'nda 18'inci ayını doldurdu. Bu sürede kuruma tepeden tırnağa bir disiplin hakim oldu. Arslan, gerçekten 'nevi şahsına münhasır' bir yönetici. Disiplinden asla taviz vermez. 'Statümü bilirim. Buna uygun davranırım' der. Hiçbir özel yemekte, davette, lüks otellerde onu göremezsiniz.

Danıştay olayını sordum. 'Elbette fikrim, bazı bilgilerim ve düşüncelerim var. Ama konuşamam. Makamım uygun değil. Dosya Yargıtay'a gelecek. İhsas-ı rey olur' diye yanıtladı. Ama içi kan ağlıyordu. Yargıya yapılan saldırıyı hazmetmesi mümkün değildi. Ayrıca saldırıda kaybettiğimiz yüksek yargıcımız Mustafa Yücel Özbilgin ile sınıf arkadaşıydı. Yaralanan Mustafa Birden ise Arslan'ın hemşehrisi.

Yargıtay Başkanı'nın şu cümlesi tarihe kayıt düşmek adına önemli:

'Teröristin iyisi kötüsü, sağcısı solcusu, dindarı ülkücüsü olmaz. Terörü lanetliyoruz. Ama şunu herkes bilsin ki hakimleri sindiremezler. Yargıyı korkutamazlar. Öldürmekle hakimler bitmez. İnsan bir kere ölür, korkaklar her gün ölür. Korkan adam zaten hakim olmasın. Biz, soğukkanlı tepkimizi gösterdik. Daha fazlası ülkeye zarar verir. Her şeyi düşünüyoruz. Ama önemli olan bu olayın bir daha tekrarlanmamasıdır.'

Yargıya güven sarsılırsa...

Haberleri takip etmişsinizdir. Hükümet, yargının haklı taleplerini karşılama kararı aldı. Burada gazetemiz AKŞAM'ın ısrarla bu konuyu gündeme taşımasının da küçücük bir katkısı varsa biz de gurur duyarız. Kuşkusuz bu düzenleme yüce yargının hak ettiği ölçülerde iyileştirmeleri sağlamaya yetmez. Ama ülkenin zor koşullarında 200-800 YTL arasındaki bir iyileştirme hukuk camiası için yapılması gereken fedakarlığın bir adımıdır. Bazı gazetelerde yalan-yanlış haberler çıkıyor. Açıklamak lazım: Bu artıştan sonra Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Başkanları'nın maaşları 3.8 milyon YTL'den 4.6 milyon YTL'ye çıkıyor. Yüksek olduğuna inanan varsa konuşsun.

Şunu da kimse unutmasın: 'Yargı boğulmuş durumda. Geçen sene 518 bin karar verilmiş. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle ağır bir tablo yok.'

Yazımızı, efsane Cumhuriyet Savcılarımızdan Fahrettin Karaoğlan'ın şu cümlesiyle bitirelim:

'Bir memleketin ordusu zaaf içine düşebilir. Çok zor olur ama mücadele eder, fedakarlık yapar orduyu yeniden kurabilirsiniz. Milli eğitim de zaafa uğrayabilir. Bir nesli feda eder, müfredatı değiştirir, sistemi yenilersiniz. Ama yargıda zaaf oluşursa, yargıya güven sarsılırsa bir daha o güveni kolay kolay tesis edemezsiniz.'

ismail küçükkaya/akşam

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber