Keşke paşa olmasaydım

Haber Giriş : 16 Ağustos 2006 08:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kraliçem dediği eşi, prensesim diye seslendiği kızıyla yeni atandığı Gölcük Donanması'ndaki ilk geceleriydi 17 Ağustos. Kraliçesiyle prensesini 7.4 şiddetindeki deprem elinden aldı. Üzerinden 7 yıl geçti. Onun acısı hiç eksilmedi. Tuğamiral Özbek Gürgen, şimdi 'Keşke' diyor, 'Keşke paşa olmasaydım. Onlar yaşardı o zaman' Heybeliada'daki Deniz Lisesi'nin beyazlar içindeki parlak öğrencisiydi. Gönlünü denizlere kaptırmıştı. Sonra Kraliçesi İnci çıktı karşısına. İkiye böldü gönlünü. Bir yanında deniz bir yanında sevdası. O bu iki sevdayı sığdırırdı da hayatına....

Kraliçesi İnci'yle bir saray yarattılar kendilerine. Bir prens, bir de prenses. Denizler de sevdi o genç askeri. Komutan yaptı denizlere. Rotası belliydi onun. Son olarak Gölcük Donanma Komutanlığı Ana Üs Komutanı komutanlığına atandı Tuğamiral Özbek Gürgün. Özbek Paşa olmuştu.

16 Ağustos 1999 günü, eşi İnci ve kızı Sedef'le Gölcüğe doğru çıktı yola. Hani bazen olur ya, yollar bitmez bir türlü. Uçmak istersin, uçarak gitmek. Özbek Paşa da öyle gitti Gölcük'e.

İncecik delikli boncukları kalınca bir ipten geçirerek dizdiğin kilometrelerce uzunluktaki bir tesbih gibi dizmişti hayatı. Sonra, Gölcük'teki o ilk gecelerinde uyanacaklarından emin sabahı beklerken bir el çekip kopardı o tesbihi. 7.4'lük şiddetle boncuk boncuk işlenmiş bir hayat tuz buz oldu. Kraliçesiyle pamuk prensesini 17 Ağustos gecesi orduevinin duvarlarının altında yitirdi. Aradan geçen 7 koca yıl ne onları getirdi geri ne de dindirdi içindeki özlemi, öfkeyi.

Onlardan özür diliyorum

Eşi ve kızının ölümünden kendini sorumlu hissediyor Özbek Paşa. İsyanını şöyle haykırıyor:

'Niye ben? diyorsun. Bu kadar güzel mutluluk varken ben ne yaptım da bunu bana verdin? Kızım hayatının baharında 17'sindeydi. Bunun hesabını kendine yüklüyorsun. Bu çok zor, çok ağır bir şey. Onun ne günahı vardı ki? Özbek Gürgün'ün kızı olmak, tayin olduğunda yanında gitmek! Orduevine sen götürüyorsun, sen yerleştiriyorsun, sen karar veriyorsun, kaderlerini sen çizmiş gibi oluyorsun. Bunu sorguluyorsun, çok düşünüyorsun. 'Keşke paşa olmasaydım' diyorsun. Paşa olmasaydım, başarılı olmasaydım başıma böyle bir şey gelmezdi. Şimdi doğum günlerinde mezarlarına gidip doğum günü pastası kesiyorum. Her seferinde onlardan özür diliyorum.

Diğer orduevinde kalsak ölmezlerdi

Yaşadıklarını, bir geminin tam yol karaya oturarak paramparça olmasına benzeten Gürgün, dönemin Donanma komutanı İlhami Erdil'i suçluyor. Gürgün Paşa şöyle diyor: 'Ben Gölcük Ana Üs Komutanı olarak gelmiştim. İki orduevi var. Benim kalacağım yer Erdil'in yakını bir sivile tahsis edilmiş. Orada ben kalsam, ailem yaşıyor olurdu. Beni teselli edemezler. Doğrudan kızımın ölmesine neden olmadı ama yapılacak şeyler yapılmadığı için her zaman yüreğim kırık olacak. Allah da onu öyle bir çarptı ki, benden beter oldu. Yaşarken öldü.'

Prensesim de yok kraliçem de

Emekli Tuğamiral Özbek Gürgün, Bölge Komutanı olduğu Karadeniz Ereğlisi'nden 16 Ağustos günü Gölcük'e nasıl geldiğini anlatıyor; '160 kilometre hızla geliyorduk, sanki ölüme koşuyormuşum gibi.O gün devir-teslim törenleri yapıldı. Herkes yeni görevinin heyecanı ve mutluluğu içindeydi. Saat 23.30'da tören bitti. Yalova'da yaşayan kayınvalidem çağırdı 'gelin' diye. Yorgunduk, 'Yarın geliriz' dedim. Amiral odası büyük odaydı, sabahleyin onları uyandırmayayım diye eşimle kızım o odada yattı. Ben de onun karşısındaki odada kaldım. Gümbürtüyle beraber uyandım. Enkazın altından sabah çıkarıldım. Eşimi ve kızımı sordum. Bana, 'İnci hanımı bulamadık ama kızınız yaşıyor komutanım' dediler. Beni GATA'ya gönderdiler. Eşimi kaybettiğimi anladım ama kızım hala yaşıyor sanıyordum. Meğer kızım hastane yolunda ölmüş.'

Gürgün tam 7 senedir 'bekar evi' diye tanımladığı İstanbul'daki dairesinde tek başına yaşıyor. Tek tesellisi Londra'da yaşan oğlu Özgür ve mutlu günlere ait anıları.

sabah

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber