Memur maaşı, memur dramı!

Haber Giriş : 24 Ağustos 2006 08:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yılan hikâyesidir, evet öyle.
Yıllar yılı yazıp durduk. Memurun dramı gerçekte Türk ekonomisinin dramıdır diye. Ekonomi perişanlıktan kurtulmadıkça, memur da perişanlıktan kurtulamaz diye... Enflasyon canavarı yenilmeden memur dramı da bitmez diye...
Yıllar boyu değişen bir şey olmadı.
Her gelen hükümet, slogan tazelemekle yetindi. "Ben memurumu enflasyona ezdirmem!" diye... "Benim işçim, benim memurum" diye...
Ama memurun dramı bitmedi.
Sonunda hep enflasyon kazandı.
Memur maaşlarına arada bir, özellikle seçim dönemlerinde yapılan bol kepçe zamlar yaraya merhem olmadı. Kaşıkla verilen sapıyla geri alındı.
Bunun adı popülizm idi.
Reel ücretler bazen düzelir gibi oldu, ama her seferinde enflasyon canavarına ham oldular.
Çünkü gerçekle yüzleşmedi, yüzleşemedi siyasal iktidarlar.
Boğayı boynuzlarından tutup diz çöktürecek siyasal cesaret ve kararlılığı gösteremedi iktidar partileri.
Oysa, memurun dramını sona erdirmek için ekonomide hesap kitabı tutturmanın, devletin iki yakası bir araya getirmenin şart olduğunu bal gibi biliyorlardı.
Ama gereğini yapmadılar.
Enflasyonu yenmek için ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmek önkoşuldu.
Bunu adı, ekonomide 'KİT kamburu'ndan kurtulmaktı.
Özelleştirmeydi.
Sosyal güvenlik reformuydu.
Devleti ekonomide küçültmekti.
Mali disiplindi.
Bunların hiçbirini göze alamadı iktidar partileri. Enflasyon bu yüzden semirmeye devam etti. Memurun dramı bu nedenle bitmedi!
Ama sonunda deniz bitti!
Bunun içindir ki, büyük 2001 Şubat krizi Türkiye'ye ölümcül bir darbe indirince akıllar başa geldi. Yapısal reformlar ve enflasyonla mücadele böylece ciddiye alınmaya başladı.
Ekonomi politikalarına Kemal Derviş'in damgasını vurduğu Üçlü Koalisyon Hükümeti ve tabii daha önemlisi bugünkü AKP iktidarıyla ekonomide reform ve disiplin dönemi açıldı. Ve Türkiye en nihayet enflasyonda tek haneyi görebildi.
Peki, memurun dramı bitti mi?
Ne yazık ki hayır.
Ancak, memurun dramını sona erdirecek bir kapı hiç olmazsa aralandı. Çünkü bunun maddi altyapısı oluşturulmaya başladı.
Çok önemli bir aşama bu.
Kolay gelinmedi bu noktaya.
Bugünlerde memurla hükümet yine karşı karşıya. Yaklaşık iki milyon memuru ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri kesilmiş durumda. Memur tarafı pazarlık çıtasını fazla yüksek, hükümet tarafı fazla düşük tutuyor. Makul bir noktada uzlaşmak, olayın mantığına uygun davranış olacak sonunda.
Ama bir noktayı belirtmek lazım.
Memurların haklı olduğu bir nokta bu. Hükümet geçmişte memurla bir kontrat yaptı. "Geçmiş enflasyona göre değil, gelecek enflasyon hedefine göre benden zam iste" dedi hükümet, "Ama eğer enflasyon hesabım senin aleyhine şaşarsa, farkı telafi ederim. Lehine şaşarsa, sen kazançlı çıkarsın."
2006'da hesap şaştı!
Enflasyon hedefi tutmadı.
Şimdi hükümetin bu farkı da memura vermesi, maaş ve ücret zamlarını buna göre ayarlaması gerekiyor. İnandırıcılığın da, hakkaniyetin de gereği budur.
Ancak hükümet, memura bu enflasyon farkını verirken, mali disiplinin gereği olarak da başka alanlarda mutlaka tasarruf yapmalı, bütçe açığı hedefinden sapmamalıdır. (*)
Kısacası:
Memurun dramını sona erdirmek kolay değil. Hayat pahalılığı cenderesini kırmak, yoksulluğu hafifletmek ve sosyal adaletin yollarında yürümek için ekonomiyi, yani pastayı büyütmek çok önemli bir önkoşul.
Ama bu çerçevede verilen sözler de çiğnenmesin. Siyasal inandırıcılık olmadan siyasette dikiş tutturulamaz çünkü...

hasan cemal-milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber