Binali Yıldırım: İzmir, yetenekli bir şehir

AK Parti İzmir 1. Bölge 1. Sıra adayı Binali Yıldırım, 1 Kasım seçimleri öncesinde, 7 Haziran listesinin değiştirilmesinden, kentin ihtiyacı olan projelere kadar her konudaki düşüncelerini açık açık söyledi

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 25 Ekim 2015 09:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Binali Yıldırım: İzmir, yetenekli bir şehir

Sayın Bakanım, üçtür partiniz için en zor olan şehirlerden birinden, İzmir'den aday oluyorsunuz. Partiniz sizi cezalandırıyor mu?

Bak hiç böyle düşünmemiştim. Yaramazlık yapan bir çocuğa, bir daha yapmasın diye, zor bir iş vermek gibi de görülebilir İzmir adaylıkları.

Ama mesele öyle değil. Beni İzmir'e aday olarak göndermediler, İzmir beni seçti. Beni istediler. Seçen ben olsam, ben de İzmir'i seçerdim. İzmir Ak Parti için zor bir şehir ama ben zoru severim. Zor işlerden kaçmam.

Şehirler insanlar gibidir

Israrla İzmir'i seçmenizin sebebi ne?

Şehirler insanlar gibidir. Her birinin bir kişiliği, karakteri olduğunu düşünüyorum. Her birinin, tıpkı her insan gibi, yetenekleri, kapasiteleri var. İzmir Türkiye'nin şehirleri içinde kapasitesi, yetenekleri çok büyük olan bir şehir. Ama herhalde bu kapasitesini, yeteneklerini kullanmakta en yetersiz olan şehir. Hani yetenekleri sınırlı bir futbolcu vardır, çok çalışarak takımı için gerekenleri yapar. Daha fazla fayda sağlaması zordur, çünkü yapabileceğini zaten yapıyordur. Bir de Sergen gibi futbolcular vardır. İstese neler yapabileceğini bilirsiniz ama ancak lütfederse yapar. İzmir işte Sergen gibi bir şehir. İzmir'i zorlamak istiyorum. Daha çoğunu yapmasını sağlamak istiyorum. İzmir daha çoğunu, yapabileceklerini yaparsa, Türkiye takımı çok daha başarılı sonuçlar alacak.

Nedir İzmir'in yetenekleri?

Saymakla bitmez. İlk anda aklıma gelenleri sıralayayım. İzmir binlerce yıldır bir ticaret şehri. Bütün ticaret şehirleri gibi, kültüründe hoşgörü var. Farklılıkları bir ceza olarak değil, bir zenginlik olarak görüyor İzmirliler. Dışarıdan gelenleri çok daha kolay kabul ediyorlar. Uzun süre ticaret şehri olmuş olması sayesinde, uluslararası bir şehir. Türkiye'de dünyaya açık olan çok şehir yok.

Türkler için hep çok önemli olmuş. Malazgirt Zaferi'nden sadece on yıl sonra, büyük Selçuklu amirali Çaka Bey tarafından Türklere kazandırılmış. İzmir'i kaybedince katlanamamışız, Milli Mücadeleyi başlatmışız, onu kurtarmadan da bitirmemişiz.

Bergama'dan bir sunağı Almanlar alıp götürmüş Berlin'de sergiliyorlar. Her yıl milyonlarca kişi ziyaret ediyor ve biz de hayıflanıp duruyoruz. Ama kalıntıların kalanı hala Bergama'da. Efes var, Meryemana var.

Ve bir de Allah'ın özene bezene yarattığı, harika bir coğrafya var. Nefis bir körfez. Bütün Doğu Akdeniz'in belki de en güzel doğal limanı. Tedavi edici hassası olan sıcak sular. Küçük Menderes'in, Gediz'in suladığı bereketli topraklar.

Daha ne olsun?

İyi ama tarım dışında öyle önemli bir katma değeri yok İzmir'in...

Ben de onu diyorum. Bu kültürü, bu tarihi, bu coğrafyayı, bu sosyolojiyi çok daha iyi değerlendirmemiz lazım. İzmir'e yılda en az on milyon yabancı turist gelmesi lazım mesela. Varlıklı turist. Her biri, her gelişinde en az bin dolar bırakacak turist. Yılda on milyar dolar eder. On milyar dolar girişinin yarattığı ekonomiyi bir kenara bıraksak, Türkiye'nin cari açığına önemli bir yama, sadece İzmir'in turizm gelirleriyle yapılmış olur. Şimdiki halde İzmir'e, şöyle günübirlik uğrayan turistlerden başka yabancı görünmüyor sokaklarda.

Ama daha önemlisi var. İzmir Metin Oktayları, Mustafa Denizlileri, Sezen Aksuları yetiştirmiş olan bir şehir. Yılardır İzmir'den benzer insanlar çıkmıyor. Sokaklarında turistlerin dolaştığı, otellerinde yabancı iş adamlarının yattığı şehirlerde, gençler daha ufku açık, kendine daha güvenli, daha iddialı olarak yetişir. Halbuki İzmirliler her geçen yıl biraz daha içe kapanık, iddialarını biraz daha yitirmiş hale geliyorlar.

İzmir için burdayım

İzmir için değil, Türkiye için buradasınız diyebilir miyiz?

İzmir için buradayım. Ama ben "İzmir Türkiye'ye lazım" diyorum. İzmir ve Türkiye birbiriyle çelişmiyor. İzmir Türkiye'nin ihtiyacını karşıladığı yıllarda, kendisini daha iyi hissediyordu. İnsanları daha zengin, daha kendine güvenli, daha şendi. Şehir daha canlıydı, heyecanlıydı.

İzmir'in trafiği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kimse şehrin trafiğinden memnun olduğunu, denizin yeterince kullanıldığını söylemiyor zaten. Bu işleri

yapması gerekenler bile söylemiyor. Hemşerilerim zaten her gün yaşıyorlar çileyi.

Bunları konuşup durmanın kimseye faydası yok.

Değişiklik yaptık

7 Haziran'dan 1 Kasım'a listelerde sadece siz değişmediniz, büyük değişiklik oldu. Bunu nasıl yorumlamamız gerekiyor? Seçim sonuçlarına etki edecek mi?

7 Haziran'da bir seçim oldu ve hiçbir parti milletten tek başına iktidar kuracak vizeyi alamadı. Herkes bu neticeyi kendince okudu, değerlendirdi. AK Parti, bildiğiniz gibi, daha 8 Haziran'dan başlayarak "ne oldu, neden oldu" diye düşünmeye başladı. Milletin talep ve beklentileri hakkında yaptığımız değerlendirmelere göre, her anlamda değişiklikler yaptık. Listeler de o değişikliklerden biri. Elbette listelerdeki değişimin seçim sonuçlarını bizim lehimize etkilemesini bekliyoruz.

İç çekişme başarıyı engelliyor

İzmir, sürekli irtifa kaybediyor

İzmir'in ekonomisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İzmir'in trafiği kötü de "İzmir'in ekonomisi iyi" diyen var mı? Ben hiç karşılaşmadım. İzmir'de yetişen gençler, hak ettikleri hayatı yaşamak için İstanbul'a, Ankara'ya, hatta Eskişehir'e, Konya'ya gitmek zorunda kalıyorlar. İzmir zamanında rüya şehir iken neden öyleydi? Çünkü Türkiye'nin dört bir yanından, özellikle de kendi çevresinden vasıflı göç alıyordu. Vasıflı göç alan yerler gelişir, veren yerler geriler.

Rekabet edebilmeli

Bugün Türkiye'de üniversiteye yeni giren gençlerin hayallerini süsleyen meslekler neler? Geleneksel olarak mühendislik ve tıp var ama son yıllarda revaçta olanlar, sinema, televizyon, bilişim, iletişim, finans, uluslararası ilişkiler, çevre, genetik... Liste böyle gidiyor. sağlık dışında, İzmir'in Türkiye'de rekabet edebileceği herhangi bir sektör var mı bunların arasında? Bu sektörler İzmir'de nasıl gelişecek? Yatırımcılar gelecekler, yerel müteşebbislerle işbirliği yapacaklar, yatırım yapacaklar, sektör gelişecek. Bu saydığım ve saymadığım yeni sektörlerin hemen hepsi yetişmiş işgücü ihtiyacı olan emek-yoğun sektörler. İzmir'de yetişmiş işgücü var. Yüzlerce yıllık yenilikçi bir kültür var. Var oğlu var. Ama İzmir irtifa kaybedip duruyor.

İstanbul'a teşvik mi var?

Yukarıda saydığım sektörler İstanbul'da gelişiyor. Merkezi hükümet İstanbul'a teşvik mi veriyor? Hayır. Biz 2002'de işbaşına geldikten kısa süre sonra, yerel yönetimlerin gücünü artıracak düzenlemeler yaptık. Bu süreci rahmetli Özal başlatmıştı, biz de geliştirerek sürdürdük. Çünkü hangi sektörün nerede nasıl gelişebileceğini merkezi hükümetler bilmez. Bilemez. Her toprakta her bitki yetişmez. İzmir'de neyin iyi yetişeceğini, hangi sektörün gelişebileceğini, yerel unsurlar daha iyi bilir. Kararları da onlar versin dedik. Ama İzmir'de yerel yönetimler kendileri dışındaki yerel unsurların tamamıyla kavgalı. İzmir de iç çekişmelerden başını kaldırıp, turizmde neler yapılabileceğini, sağlık konusundaki mukayeseli üstünlüklerini nasıl değerlendireceğini konuşamıyor bile.

Şimdi 29 Ekim geliyor ya, her yeri Atatürk fotoğraflarıyla, Atatürk'ün sözleriyle donatırız. Atatürkçülük satar, oyları alırız, nemize lazım bize İzmir'in ekonomisi...

Gerçi seçimlerden önce her yanı Atatürk fotoğraflarıyla donatmak için 29 Ekim benzeri bahaneler de gerekmiyor İzmir'de.

Neyse, dönüp dolaşıp yerel yönetime geliyoruz. Geçelim

bunları...

ESiRGENEN BiR ŞEY YOK

Yerel Yönetim İzmir'in hak ettiği hizmeti alamadığını öne sürüyor. Sorun kimde?

İzmir'in hak ettiği hizmeti alamadığı konusunda İzmir'in yerel yöneticilerine sonuna kadar katılıyorum. İzmir çok daha iyisine layık.

Ama merkezi Hükümet hizmetleri açısından İzmir'den esirgenen bir şey yok. İstanbul'a yapılıp edilenlere bakın, Ankara'ya yapılıp edilenlere bakın. O hizmetlerin büyük bölümü yerel yönetimler tarafından gerçekleştiriliyor. İzmir'in yerel yönetimi, AK Partili belediyelerde yapılanları sanki merkezi hükümet yapıyormuş gibi sunmaya çalışıyor. Çünkü üstüne düşeni yapmıyor. Yapamıyor. Ama ben bu konuda polemikleri uzatmak istemiyorum. Vatandaş biliyor kimin neyi yaptığını, neyi yapmadığını. İzmirliler hizmete oy vermiyor, verse bize verecek. İzmirliler CHP'li yerel yönetimlerden memnun değil. Ama ideolojik sebeplerle CHP'ye oy veriyor ve sonuçlarına katlanmayı tercih ediyor.

Tercihe saygı duyulmalı

Sizce bu akıllıca bir tercih mi?

Bu bir tercih. Sebepleri hakkında saatlerce konuşabiliriz. Ama şimdi yeri ve zamanı değil. Vatandaşın tercihine her zaman saygı duymak gerekir. Bizi seçtikleri zaman da, seçmedikleri zaman da... Ben kendisi tercih edildiğinde vatandaşı öven, tercih edilmediğinde ise vatandaşa ağız dolusu hakaret eden bir gelenekten gelmiyorum. İzmirlinin tercihi bu ve değiştirmeye çalışıyorum. Diyorum ki "İzmir'in halinden memnunsanız bana oy vermeyin, memnun olmayanlar oy versin." Memnun olamayanların hepsi oy verse, 26 milletvekilliğini de biz alırız. Çünkü İzmirliler biliyor, İzmir çok daha fazlasına layık. İzmirliler İzmir'in eski güzel günlerinin hatırasıyla yaşıyor.

İzmirlilerle birlikte

İzmir, İzmirlilerin memnun olduğu bir yer değil ama memnun olacağı bir yer olabilir. bugün İzmir'den duydukları gururdan çok daha fazlasını duyacakları bir İzmir'i yapabiliriz İzmirlilerle birlikte. Ama İzmirliler bunu değil de başka bir şeyi tercih ediyorlarsa, ne yapalım katlanırız. Meseleyi ağırlaştıran şey şu: İzmir böyle içine kapanık, böyle

düşük profilli olunca, az önce söylediğim gibi,

Türkiye eksik kalıyor.

Cıvıl cıvıl bir kent hayal ediyorum

Nasıl bir İzmir hayal ediyorsunuz? Bu hayali nasıl gerçekleştireceksiniz?

Burada yetişen gençlerin hepsinin "ben kendi hayallerimi bu şehirde gerçekleştirebilirim" dediği bir İzmir hayal ediyorum. Gençlerin "bu şehirde yaptıklarımla dünya çapında biri olabilirim" dediği bir İzmir hayal ediyorum. İstanbul'dan, Ankara'dan, hatta Yunanistan'dan, Beyrut'tan, İtalya'dan, hayali olan gençlerin "İzmir'e gitsek" dediği bir İzmir hayal ediyorum.

İzmir kabuğuna çekilmiş, bırakın dünyayı, Türkiye ile bile irtibatını kesmiş bir şehir halini aldı. Uluslararası bir İzmir hayal ediyorum. Her yıl yüzlerce uluslararası kongrenin düzenlendiği, onlarca büyük ölçekli uluslararası fuarın düzenlendiği, takımları Avrupa liglerinde oynayan, dolayısıyla her yıl onlarca uluslararası spor müsabakası yapılan bir İzmir hayal ediyorum. Cıvıl cıvıl, canlı mı canlı, yirmi dört saat yaşayan bir İzmir hayal ediyorum.

Bütün bunları nasıl yapacağım?

Önce şu hususta anlaşmamız gerekiyor: Bütün bunlar yapılabilir mi? İzmir'de bunlar olabilir mi? İzmir'in insan kaynakları, tarihi, coğrafyası bunlar için elverişli mi? Bence hepsine evet. Yapılabilir, İzmir bütün bunları yapabilir.

Nasıl yapacağım sorusunun cevabı da, işte bir önceki cümlede gizli. Bütün bunları İzmir yapacak. Ben sadece İzmir'i, yıllardır gördüğü kabustan uyandıracağım. Bunları ben yapamam. Bunları İstanbul yapamaz, Ankara yapamaz, Bursa, Konya yapamaz. Yaparsa İzmir yapar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber