Kurtulmuş: Hendek siyaseti gayri meşru bir siyasettir

"Hendek kazılmasına 'hayır' diyen HDP'liler de var. HDP muhatap alınarak hendek meselesinde bir işbirliğine gitme gibi, bir çözüme gitme projeniz var mı?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, HDP'nin içinde de hendek siyasetinin çıkmaz sokak olduğunu gören makul insanların olduğunu gördüklerini dile getirdi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Aralık 2015 17:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Kurtulmuş:  Hendek siyaseti gayri meşru bir siyasettir

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Terör örgütünün bu şımarık ve saldırgan tavrına karşı herkesin yeter demesi lazım. Nasıl CHP'nin, MHP'nin ve iktidar partisi olarak AK Parti'nin yeter demesi önemliyse, özellikle bölgeden çok oy almış bir parti olarak HDP'nin de terör örgütüne yeter demesi son derece anlamlıdır ve doğrudur" dedi.

Kurtulmuş, Habertürk Televizyon kanalında katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Şırnak'ta Cizre ve Silopi'de, Diyarbakır'da ise Sur'daki son durum ve buralarla ilgili öngörünüz nedir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin 20 Temmuz'dan bu yana çok ciddi bir şekilde terörle mücadele ettiğini söyledi.

Suruç ve Ankara katliamlarının ardından PKK vasıtasıyla da özellikle sınır boyundaki ilçe ve illerde başlatılan birtakım başkaldırıyla da mücadele edildiğini belirten Kurtulmuş, "Güvenlik güçlerine karşı şehirlere hendek kazılarak, bomba yerleştirilerek bir nevi kurtarılmış bölge oluşturma girişimlerine şahit oluyoruz. Burada güvenlik kuvvetlerimiz son derece bütünleşik bir eylem planı içinde, neyin ne zaman yapılacağını planlamış bir takvim halinde uygulamaya koyuyorlar" diye konuştu.

Kurtulmuş, buradaki esas amacın vatandaşlar ile teröristleri ayırt ederek, sivil vatandaşlara hiçbir şekilde zarar gelmemesini sağlamak olduğunu, söz konusu ilçelerde gerçekten son derece vahim bir durumla karşı karşıya kalındığını bildirdi.

Kısa aralıklarla kazılan hendeklerin içlerine patlayıcı yerleştirildiğini ve dar sokaklarda en iyi silahlarla donatılmış keskin nişancıların olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Zaman zaman güvenlik kuvvetleri, zaman zaman sivil vatandaşlara ateş açan terör grupları var. Biz isteriz ki hiçbir vatandaşımız ölmesin. Hiçbir vatandaşımız bundan zarar görmesin. Hatta teröristler de ölmesin. Hendek siyasetinden artık vazgeçin. Hendek siyasetiyle hiçbir terör grubunun başarılı olması mümkün değildir. Hiçbir demokratik ülke, birtakım terör grupları hendekler kazarak şehirleri yaşanmaz hale getirdiler diye 'iyi o zaman siz burada istediğiniz gibi at koşturun' demez" ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, bu ilçelerdeki mücadelenin uzamasıyla ilgili de mümkün olduğunca vatandaşın bu işten zarar görmemesi için azami gayret gösterildiğini ancak şehirlere girildikçe çok komplike bir durumla karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

Terör örgütünden temizlenen sokak ve mahallelere kalıcı karakollar konduğunu anlatan Kurtulmuş, "Örgütün kırsaldaki mücadelesi epeydir şehirlere indirilmiş vaziyette. Kırsaldaki mücadele önce bitirildi. Kamplara operasyon yapıldı. Arkasından şimdi şehirlerde terör faaliyetlerinin bitirilmesi için her türlü tedbir alınarak bu mücadele yapılıyor" dedi.

- Sokağa çıkma yasakları

Sokağa çıkma yasağının bir tedbir olarak uygulandığına dikkati çeken Kurtulmuş, sivil vatandaşların bu yasağa büyük oranda riayet ettiğini vurguladı.

Kurtulmuş, kimin sivil, kimin terörist olduğunun tespitinin çok zor olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Kararlılıkla sokağa çıkma yasağı dahil her türlü tedbir alınarak mücadele devam ediyor. Uygulanacak, yapılacak iş belli. Türkiye'nin bütün sokaklarından bu hendekler temizlenene kadar, ellerinde silahlarla, bombalarla bu şehirleri yaşanmaz hale getiren bu teröristlerden buralar temizlenene kadar bu mücadele devam edecek. Gönlümüz arzu eder ki bu hendek siyasetinden vazgeçsinler. Yol yakınken, geri dönsünler. Bu bizim de istemediğimiz bir tablodur. Bu tablo 2015 yılına yakışmayan bir tablodur. Çok özenli, milim milim hareket ederek bu operasyonlar yapılıyor. Sonuç almak da emniyet kuvvetlerinin vazifesi."

Kurtulmuş, "Bölgedeki operasyonlar nedeniyle mağdur olan esnaf için bir iyileştirme, erteleme, bir yardım söz konusu mu?" sorusuna, "Burada vatandaşın esnafımızın bir ölçüde mağdur olduğunu görüyoruz. Yurttaşlardan talepler geldikçe hükümet olarak bunları dikkate alacağız. Mağduriyetlerin giderilmesi için üzerimize düşen sorumluluk varsa bunları yerine getirmeye gayret edeceğiz" karşılığını verdi.

"Hendek kazılmasına 'hayır' diyen HDP'liler de var. HDP muhatap alınarak hendek meselesinde bir işbirliğine gitme gibi, bir çözüme gitme projeniz var mı?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, HDP'nin içinde de hendek siyasetinin çıkmaz sokak olduğunu gören makul insanların olduğunu gördüklerini dile getirdi.

- "Hendek siyaseti gayri meşru bir siyaset"

Türkiye içinmakul görüşü olan herkesin sesinin biraz daha kuvvetli çıkmasını isteyen Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"HDP de vatandaşlarımızın oyunu almış, Meclise gelmiş, temsil edilen Türkiye'nin meşru siyasi partilerinden birisi. Hendek siyaseti ise gayri meşru bir siyaset. Meşru bir siyasi partinin hendek siyaseti, bomba siyaseti üzerinden şehirleri baskı altına alma üzerinden yürüyebileceği bir alan yok. Bu alan aynı zamanda HDP'nin de siyasi limitlerini son derece kısıtlıyor. Burada makul olan demokrasi ve barıştan yana olan HDP'nin içindeki siyasetçilerin de sesini yükseltmesi. Yeter artık. Bölge halkı illallah diyor terör örgütünden yaka silkiyor. Bunlarla nasıl yaşayacağız diye eleştiriyor. Sonuçta biz de isteriz ki yarın sabahtan itibaren demokratik yollarla bu işlerin çözülmesi için adım atalım. Bölgedeki bütün unsurların, bütün siyasi partilerin, görüşü, fikri olan Türkiye'de barışı sağlamayı niyet eden bütün siyasi unsurların sözünü söylemesi lazım.

Terör örgütünün bu şımarık ve saldırgan tavrına karşı herkesin yeter demesi lazım. Nasıl CHP'nin, MHP'nin ve iktidar partisi olarak AK Parti'nin yeter demesi önemliyse, özellikle bölgeden çok oy almış bir parti olarak HDP'nin de terör örgütüne yeter demesi son derece anlamlıdır ve doğrudur. Devletin yaptığı bu operasyonlara karşı Türkiye'de çok büyük oranda bir destek var. Bunun bir an evvel bitirilmesini millet istiyor, çünkü bu anormal bir durumdur, normal bir durum değildir. Bölgedeki halkın barışçıl bir çözüme destek verdiği aşikardır. Terör örgütünü tasfiye edecek esas şey siyasi kararlılıktır. Bu anlamda bütün partilerin bu siyasi kararlılığa destek olması lazım."

- Tahir Elçi'nin öldürülmesi

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili soruya, "Hala meçhul. Cinayetten sonra günlerce deliller toplanamadı. Delillerin bir kısmı toplandı ve inanın ki bildiğim kadarıyla savcılık tarafından özel bir soruşturma ekibi görevlendirildi. Olayın nasıl gerçekleştiği konusunda dört mülkiye başmüfettişi görevlendirildi. Bütün bu soruşturmalar belli bir noktaya kadar geldi. En ince detaya kadar deliller toplandı ve analizleri yapılıyor. Orada görev yapan polislerin silahları toplandı. Bulunan başka kovanlar üzerinden farklı silahların neler olduğu tespit edildi. Tahir Elçi'nin ölümüne neden olan silahın hangi silah olduğu tespit edilir ve olayın gerçeği aydınlatılmış olur" yanıtını verdi.

Numan Kurtulmuş, "Özellikle bu üç alanda (ihracat, turizm, enerji) söyleyeceğimiz şudur, 'Bir kapı kapanırsa başka kapılar açılır' bunu da laf olsun diye söylemiyoruz. Bu başka kapıların neler olduğu üzerinde çalışıyoruz. Bu kapıları açabilmek için de her türlü tedbirimizi alıyoruz" dedi.

Kurtulmuş, Habertürk Televizyon Kanalı'nda katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

"Rusya ile nasıl bir akıbet görüyorsunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Rusya ile Türkiye arasında yaşanan krizin ilk günlerinde dahi iyimserliğini kaybetmediğini ifade ederek, Türkiye ile Rusya'nın bazı konularda farklı siyasi kanaatlerinin olabileceğine belirtti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hatta taban tabana zıt pozisyonlarda duruyor olabiliriz. Örneğin, Suriye'de Esat rejimini desteklemek veya Esat rejiminin bir an evvel gitmesini istemek gibi. Yine başka alanlarda farklı siyasi tercihlerimiz olabilir ama bir realite var ki Türkiye ve Rusya uzun yıllar boyunca dost iki ülkedir" diye konuştu.

Bu iki ülke arasında hemen hemen hiç ciddi bir problemin bulunmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şu görüşlerini paylaştı:

"Bunun da ötesinde Türkiye ve Rusya, ekonomik, ticari ve siyasi bakımdan ilişkilerini özellikle son yıllarda çok ciddi şekilde geliştirmiş. Bu çerçevede de stratejik müttefik olarak birbirini gören iki ülkedir. Ne Türkiye Rusya'yı, ne de Rusya Türkiye'yi gözden çıkaracak noktada değildir. Şimdiye kadar geliştirdiğimiz siyasi ve ticari ilişkilerin ötesinde, Rusya'nın ekonomik potansiyeli, ekonomik sorunları Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu ve 2023 vizyonunda daha ileriye gitme çabaları, bunları üst üste koyduğunuz zaman örtüşen bir yer var. Örtüşen bu alanda Türkiye ve Rusya'nın özellikle Anadolu topraklarından Avrupa kıtasına çıkacak doğalgaz hattının iletiminde, hayati bir ortaklığı kaçınılmaz gözüküyor. Dolayısıyla, Rus doğalgazı Avrupa'ya gidecekse, kullanacağı en önemli çıkış noktalarında biri Türkiye topraklarıdır. Türkiye topraklarında böyle bir ortaklığı kaçınılmazdır."

"Rusya'nın gergin beyanat ve icraatları olduğuna" ilişkin yöneltilen soru üzerine ise Kurtulmuş, "Bu uçak meselesi ile Rusya, NATO'ya ve dolayısıyla batı ittifakına diyor ki 'Benim güney sınırımda Türkiye, Suriye sınırıdır.' Burada kendisince yeni dönemde, soğuk savaş sonrasında içine kapanmış olan Rusya bir yerde, birkaç adım daha fazla atma imkanı kazanıyor. Bu anlamda bunu bir stratejik koz olarak kullanmaya vesile görüyor, bundan faydalanıyor, siyasi olarak fayda devşirmeye çalışıyor. Sayın Putin seçimlerle ilgili de toplumsal anlamda milliyetçi duygular üzerinden kendisine yeni bir taban oluşturmaya, daha güçlü bir alan belirlemeye çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu.

- "Bir kapı kapanırsa başka kapılar açılır"

"Turizmciler için bir çözüm paketiniz olacak mı?" sorusu üzerine de bu konuyla ilgili bir komisyonun kurulduğunu ve konunun görüşüldüğünü aktaran Kurtulmuş, şu açıklamalarda bulundu:

"Ekonomik anlamda Rusların alabileceği tedbirler nelerdir, bunun karşısında bizim tedbirlerimiz neler olur? Yaş meyve, sebze ihracatı ile ilgili sıkıntılar, turizm ile ilgili sıkıntılar bunların her birisi ile ilgili, bu sektörleri nasıl ayakta tutacağız? Bunlarla ilgili çalışmaların hepsi çok detaylı olarak yapıldı. Atılacak adımlara karşı biz de mukabil adımlarımızı atacağız. Özellikle bu üç alanda (ihracat, turizm, enerji) söyleyeceğimiz şudur, 'Bir kapı kapanırsa başka kapılar açılır' bunu da laf olsun diye söylemiyoruz. Bu başka kapıların neler olduğu üzerinde çalışıyoruz. Bu kapıları açabilmek için de her türlü tedbirimizi alıyoruz."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "CHP'nin Rusya krizi konusunda hazırladığı rapora" ilişkin de CHP'nin raporunu görmediğini belirterek, olası krizin büyümesinin Türkiye'ye etkilerinin olacağını ama bu krizin büyümemesi için alternatif pazarların bulunacağını bildirdi.

- "Geri çekilmedik, askeri varlığımız devam ediyor"

"Türkiye'nin Musul'dan geri çekilip çekilmediği" yönündeki bir soruya karşılık Kurtulmuş, "Hayır, geri çekilmedik. Orada Başika kampı ve diğer bölgelerde bulunan askeri mevcudiyetimiz devam ediyor ama biraz daha geriye doğru çekilmiş vaziyette" yanıtını verdi.

DAEŞ'in içinde Türkmenlerin, Arapların ve Peşmergelerin olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, "Halkın çok farklı kesimleri, çıkabilen dışarıya çıktı, IŞID'in tehdidinden, baskısından kurtuldu ama çok sayıda insan da orada kaldı. Dönemin Musul Valisi Nuceyfi'nin de daveti üzerine Musul Ulusal Muhafızları diye bir birim oluşturuldu. Bunların eğitimi ile ilgili de Türk askerinden destek istendi. Dönemin ilgili merkezi hükümet birimleri de bundan haberdar" diye konuştu.

Son zamanlardaki bu askeri takviyenin arkasındaki nedenin, oradaki Türk askeri ile DAEŞ'in safları arasındaki mesafenin 15-20 kilometre olmasından kaynaklandığını belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Onların da güvenliğini teminat altına alabilmek için oraya gidildi. Zaten oradaki askeri varlığımız saldırı amaçlı ya da savaşma amaçlı bir askeri varlık değildir. Başta değildi, bugün de değildi. Eğitim amaçlı giden Türk Silahlı Kuvvetlerinin, korunması amaçlı olan bir adımdır. Bu varlığımız orada devam edecektir."

- Başkanlık sistemi için referandum önerisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Başbakanlık sistemi ve parlamenter sistem için iki ayrı referanduma gidebiliriz" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması ve muhalefetle yeni bir anayasa yapılıp yapılamayacağı yönündeki soru üzerine ise Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Ben kendimi bildim bileli, gençlik zamanlarımdan beri 80 ihtilalinin hemen sonrasından başlayarak, 1982 Anayasası'nın kabul edildiği ertesi günden başlayarak, Türk siyaseti yeni bir Anayasa diye tartışır. Bu Anayasa askeri bir anayasadır. Despot bir mantıkla yazılmış bir anayasadır. Bu Anayasa'nın değiştirilmesi gerekir. Demokratik katılımcı sivil bir anayasanın yapılması şarttır. Bunun için de Türkiye'de bütün herkesin parlamentodaki dört partinin eteklerindeki bütün taşları ortaya koyması lazım. Sepetlerindeki bütün pamukları çıkarması lazım. Bu Anayasa 50 defa değiştirilmiş olsa da ruhu orada duruyor. Felsefesini değiştirip yeni bir Anayasa'yı yapmak parlamentonun boynunun borcudur. Etkin bir yürütmenin sağlanması için başkanlık sistemi tartışmaya açılır. Hangi parti bunun ne tarafında duruyor, nasıl eleştiriyorsa, kimin hangi teklifi varsa, bunu ortaya koyar. Bu deli gömleği artık Türkiye'ye dar geliyor, bu gömleği tarihin çöplüğüne atmamız gerekiyor. Yeterli büyük konsensüsü bulmak için arayış içinde olacağız."

- "Aziz Sancar'a teşekkür ediyoruz"

"Nobel Ödülü'nü kazanan Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın ödülünü Anıtkabir'de sergilemek istemesine" ilişkin soruya da Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Bir kere daha Aziz Sancar Bey'e teşekkür ediyoruz, hepimizi çok gururlandırdı. Ortak, böyle başarılara ihtiyacımızın olduğu bir ortamda böylesine bir başarıyı ortaya koydu. Bu da bir örnek oldu. Türk insanının önü açıldığı zaman, imkanlar verildiği zaman, dünya çapında hiç kimseden aşağı kalır tarafı yok, başarı elde ediyor. Ayrıca bu ödülün Anıtkabir'de sergilenmesi yerinde bir taleptir. Bu ödülün kamuya açık bir yerde sergileniyor olması, bu ödülün bütün millete armağan edildiğinin güzel bir işaretidir. Bir kere daha teşekkür ediyoruz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber