Başbakan, master planını cuma günü açıklayacak/Video

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Cuma günü Mardin'deki ziyarette Sayın Başbakanımız, master planı halkımızla paylaşacak.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 01 Şubat 2016 19:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "İnsan kaçakçılığının bir terör suçu olarak görülmesi, organize suç kapsamına alınması ve bu anlamda mesela insan kaçakçılığında kullanılan malzemelerin müsadere edilebilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması ve bu suçların cezalarının hem artırılması hem de katalog suçlar haline getirilmesi gibi birtakım yasal tedbirler üzerinde durulması prensip olarak kararlaştırılmıştır" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bakanlar Kurulu'nda insan kaçakçılığıyla ilgili yasal düzenlemelerin ele alındığını anlatan Kurtulmuş, bununla ilgili bir eylem planı hazırlığı içinde olduklarını söyledi.

İnsan kaçakçılığı eylem planını önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını ifade eden Kurtulmuş, "Bu plan içinde uygulamada ele alınması gereken konular olacak. Yani koordinasyonu sağlamak üzere, jandarma, sahil güvenlik ve emniyet teşkilatının ilgili birimleri, kaymakamlıklar... O göçmen kaçakçılığına aracı olunan yerlerde bunların çok ciddi şekilde sahada koordinasyonunun sağlanacağı, uygulamadan kaynaklanan şartların iyileştirileceği eylemlerimiz olacak" diye konuştu.

Kurtulmuş, başta sahil güvenlik birimi olmak üzere birtakım kapasite artırımına gidileceğini, ayrıca emniyet teşkilatı içinde sadece kaçakçılık biriminin altında değil ayrı bir birim olarak da insan kaçakçılığı biriminin kurulmasının prensip olarak görüşüldüğünü belirtti.

Ayrıca bununla ilgili yasal düzenlemelerin de yapılacağını vurgulayan Kurtulmuş, "İnsan kaçakçılığının bir terör suçu olarak görülmesi, organize suç kapsamına alınması ve bu anlamda mesela insan kaçakçılığında kullanılan malzemelerin müsadere edilebilmesi için yasal düzenlemelerin yapılması ve bu suçların cezalarının hem artırılması hem de katalog suçlar haline getirilmesi gibi birtakım yasal tedbirler üzerinde durulması prensip olarak kararlaştırılmıştır. Önümüzdeki günlerde Başbakanlık müsteşarı başkanlığında yapılacak bir çalışmayla insan kaçakçılığı ile ilgili yasal düzenlemeler, uygulamaya ve kapasite artırımına ilişkin düzenlemelere son hali verilecek ve kamuoyu ile paylaşılacak" dedi.

Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda çalışma hayatında bir reform ve seçim sırasında verilen vaatler kapsamından ele alınması gereken "güvenceli esneklik" konusunun da görüşüldüğünü dile getirdi.

- "İstihdamı arttıracak bir çalışma düzeni planlanıyor"

Uzaktan çalışma ya da çalışma gibi çeşitli türlerinin ele alındığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili kuruluş ve taraflarla da çok sayıda toplantıda müzakere ederek olgunlaştırdığı bir teklifle karşı karşıya olduklarını anlatan Kurtulmuş, "Kadınların, gençlerin ve engellilerin daha iyi iş bulabilmesini sağlayacak, bu anlamda istihdam artıracak bir çalışma düzeninin kurulması planlanıyor. İş sağlığı ve iş güvenliğini sağlanması bu anlamda önemli bir mesele olarak karşımız geliyor. Ayrıca istihdam artışını sağlayacak bir tedbir olarak geçici çalışanların korunması kapsamında bu yasal çalışma sürdürülüyor. Bu konu en kısa zamanda reform adımlarından ve vaatlerden biri olarak Meclis'e gönderilecektir. Bu çalışma sırasında birkaç ana hususa dikkat edildi. Bunlardan biri mevcut çalışanların hiçbir şekilde haklarından geriye gidişi olmaması. Ayrıca yeni istihdam yaratma imkanlarının ortaya konulması. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) ve AB norm ve direktiflerinin esas alınması, onların dışına çıkılmaması. Özellikle demin de ifade ettiğim gibi ilgili sosyal tarafların tamamıyla konuşarak, görüşerek bunu bir mutabakat çerçevesine ortaya koyabilme gayreti" diye konuştu.

Kurtulmuş, her toplantıda olduğu gibi AB Bakanı Volkan Bozkır'ın bu toplantıda da AB ile ilişkilerde gelinen nokta ve açılacak fasıllarla ilgili detayları Bakanlar Kurulu'na sunduğunu aktardı.

Özellikle kaçak göçün önlenmesi konusunda yapılan faaliyetlerin AB ile olan çalışmalara etkileri üzerinde durulduğunu anlatan Kurtulmuş, "Geçtiğimiz yaz aylarındaki görüntülerden sonra AB'deki hassasiyetler çerçevesinde göçmenler konusunda ciddi duyarlılık oluşmuş ve bunun sonucunda da Türkiye ile AB bu konuda çok yakın işbirliği içinde hareket etme kararını almıştır. Bu çerçevede Türkiye AB'den vize serbestisini almış, AB ise Türkiye'den geri kabul anlaşmasını imzalamasıyla Türkiye ile ilişkilerinde önemli bir adım atmıştır. Ümit ediyorum ki sadece Türkiye olarak değil AB'nin de Türkiye ile yakın işbirliği, bu kaçak göçmenler meselesinde de çalışmalarımız başarıyla uygulanacak ve çok ciddi sonuç alacağımız ümit ediyorum. Bu meseleyi minimum seviyeye indirebilecek bir performansı ortaya koyabileceğimizi ümit ve temenni ediyorum" şeklinde konuştu.

- Yeni güvenlik yapılanması

Bir gazetecinin, "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Mardin'de açıklayacağı yeni güvenlik yapılanmasına ilişkin bilgi verebilir misiniz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Terörle Mücadele Master Eylem Planı'nın terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutu olduğunu vurguladı.

"Terörle mücadele arızi bir durumdur. Terör örgütünün elinden silahları alıp bunu da birileri istismar etmesin. Yani bu ilanihaye devam etmez" diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Terör örgütü tamamiyle etkisiz hale getirildikten sonra bu bölgede yaşanan bütün olumsuzlukların telafi edilmesi, o bölgede yaşayan kardeşlerimizin maddi ve manevi zararlarının karşılanması ve bölgede güçlü bir şekilde yeniden bir bahar havası içinde inşallah el ele ekonomik sosyal kalkınmayı sağlayabilecek tedbirlerin ele alınması. Bu konu benim koordinasyonumda sayın Başbakanımızın görevlendirmesiyle çalışmaları sürdürüyoruz. Önce ilgili bakan arkadaşlarımızla iki toplantı yaptık. Arkasından ilgili güvenlik birimleriyle bir toplantı yaptık ve mesele son noktasına getirildi.

Bu cuma günü Mardin'de yapılacak ziyaret sırasında Başbakanımız terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutlarını kapsayan bu eylem planını teferruatlı olarak halkımızla paylaşacak. Çok kısa süre içinde terörü bitireceğiz. Yani parantezi kapatacağız. Hem de bu süre içinde halkımızın karşı karşıya kaldığı zararların hepsini telafi edecek çok hızlı bir restorasyon sürecini yapacağız. Bunun içinde esnaf ve sanatkarın karşılaştıklarının, binaların, şehirlerin telafi edilmesi, sivil toplumun, çarşının, esnafın, sanatkarın yeniden ciddi bir şekilde güvenlik içinde günlük hayata dönmesini sağlayacak tedbirleri alacağız. En kısa zamanda bölge, bu terör örgütlerinin ortaya çıkardığı ağır tahribatın faturasını bir kenara bırakıp yoluna devam edecek."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Türkiye, Suriyeli göçmenlerin, sığınmacıların Türkiye'ye gelmesi oradaki vahşetten, zulümden, savaştan, devlet teröründen kaçıp buraya sığınması konusunda kimsenin vereceği yardımlara göz dikerek ya da bunları hesap ederek kapılarını açmadı" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarına ilişkin bir soruya Kurtulmuş, "Sayın Bülent Arınç tamamen kendi kişisel görüşlerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu kişisel görüşlere karşı bizim söyleyecek bir şeyimiz yoktur. Kendi kişisel görüşleridir. Takdir kamuoyunundur" sözleriyle cevap verdi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Almanya ziyaretiyle ilgili Alman basınında çıkan, "Türkiye'nin, Suriyeler için 3 milyar avro yerine, 5 milyar avro istediği" iddialarını içeren haberlere ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Türkiye, Suriyeli göçmenlerin, sığınmacıların Türkiye'ye gelmesi, oradaki vahşetten, zulümden, savaştan, devlet teröründen kaçıp buraya sığınması konusunda kimsenin vereceği yardımlara göz dikerek ya da bunları hesap ederek kapılarını açmadı. Türkiye dost olarak, kardeş olarak, komşu olarak, bu kardeş Suriye halkının karşılaşmış olduğu zorluklara karşı kucağını açtı ve bununla ilgili olarak da şimdiye kadar 8 milyar doların üstünde bir maliyetle karşı karşıya kaldı.

Dolayısıyla Türkiye bu işin başından itibaren yani 2011 yılının nisan ayından bu yana Suriyeli göçmenlerle ilgili yapmış olduğu hiçbir harcamada hiçbir maliyet hesabı yapmadı. Bu harcamaları yaparken de hep şunu söyledik, 'Bizden çok daha zengin insanlar var. Çok daha zengin ülkeler var. Bu zengin ülkelerden biz daha zengin olduğumuz için kapımızı açarak bu insanlara ev sahipliği yapmadık. Gönlümüz zengin olduğu için bunu yaptık.' Dolayısıyla biz Avrupa Birliği ile ya da bir başka birisiyle bir başka yerle hiçbir şekilde, herhangi bir şekilde mülteciler üzerinden bir pazarlık yapmayız. Bunu şimdiye kadar devam ettirdiğimiz tavrın bir parçası olarak sürdürürüz.

Ancak sonuç itibariyle 8 milyar dolarlık bir maliyet, her gün artan bir maliyet ve demin ifade etmeye çalıştım sadece 2,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 3 milyon buradaki mülteci meselesi değil, çok büyük oranlara varmış olan, işte düşünün 91 binini denizlerden topladığınız, 147 binini de kara sınırlarınızı engellemeye çalıştığınız kaçak bir göç olayıyla karşı karşıyasınız."

- "Bu mesele şarkın meselesi, doğunun meselesi değil, bu mesele insanlığın meselesidir"

Türkiye'nin beş yıldır "avazı çıktığı kadar bağırdığını" belirten Kurtulmuş, bütün dünyayı bu işe ortak olmaya davet ettiklerini hatırlattı.

Göçmenler konusunun en az Türkiye kadar Avrupa Birliği'ni de ilgilendirdiğine işaret eden Kurtulmuş, "Bütün ülkelerin bütün bölgelerin, bütün siyaset çevrelerinin bu işe ortak olması lazım. Biz bu 'ortak olması' derken bu işi çözecek perspektifi de ortaya koymaları lazım. Hiç kimse, çok açık ifade ediyorum, bu mesele bir insani sorundur. Hiçbir kimse, hiçbir bölge, hiçbir Avrupa ülkesi, Avrupa Birliği'nin kurumsal kimliği ya da Avrupa'daki hiçbir siyaset çevresi bu meseleyi şarkın bir meselesi olarak görmesin. Bu mesele şarkın meselesi, doğunun meselesi değil, bu mesele insanlığın meselesidir. Bu insanlığın meselesini çözmek için de kimin sepetinde ne pamuk varsa onu ortaya koysun. Bunu çözecek hangi siyaseti söylüyorsa buyursun onu paylaşalım, onu konuşalım. Bunun ekonomik yükleri konusunda da kimin elinden hangi katkı geliyorsa o katkıyı ortaya koysun. Bu katkı Türkiye'nin bütçesine yapılacak bir katkı değildir. Bu katkı, Türkiye'nin Suriyeli mültecilere ve bu bölgedeki sığınmacılara karşı verdiği mücadeleye yapılan bir katkıdır. İnsani bir krize karşı yapılan bir katkıdır. Herkesin bunu bu şekilde görmesi lazım" ifadelerini kullandı.

- "Darbeyi ve darbe sonrasındaki gelişmeleri asla tasvip etmiyoruz"

Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesi için Suudi Arabistan'ın devreye girdiği iddialarıyla ilgili soru üzerine ise Kurtulmuş, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkileri, iki kadim dost ve kardeş halkın ülkelerinin yöneticileri olarak görmek durumunda olduklarının altını çizdi.

Kurtulmuş, Türkiye ile Mısır halkının dost ve kardeş olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti:

"Bizim karşı çıktığımız şey, bugüne kadar da karşı durduğumuz ve ilkesel olarak pozisyonumuzdan vazgeçmediğimiz husus; Mısır'daki darbeye karşı uzun yıllardan sonra demokrasiyi kurma aşamasına gelmiş, bekleme safhasında dahi değil, daha yeni doğmuş bir demokrasi olan Mısır demokrasisine karşı yapılan darbeyi ve darbe sonrasındaki gelişmeleri asla tasvip etmediğimizi her platformda dile getirdik. Ne darbeyi kabul ettik ne darbenin ürünü olan idamları kabul ettik.

Dolayısıyla Türkiye, Mısır halkına karşı her zaman dost, kardeş ve gerçekten iki müttefik millet olarak her zaman sıcak bakmıştır. Ancak, Türkiye'nin başından itibaren karşı çıktığı mevcut Mısır yönetiminin antidemokratik, hukuk dışı ve Mısır halkının geleceğine en ufak bir katkısı olmayan, en ufak olumlu katkısı olmayan bu tavrına karşıdır. Bu tavrın değiştirilmesi, bu tavrın demokratik bir tavra dönüştürülmesi ve Mısır halkının çektiği bu acılara son verecek bir perspektifin ortaya konulması tabii ki Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin değiştirilmesinin temel koşullarından birisidir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber